Sarı saçları ve yeşil gözleriyle sahneden hınzır hınzır bakarken, size sanki karşı komşunuzun küçük kızına bakıyormuşsunuz hissiyatını veren ve henüz 1989 doğumlu olan Selah Sue, geçtiğimiz One Love Festival'de sahne aldı. Selah Sue'nun canlı performansını tam üç kere izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, eğer doğru bir tanıtım yoluna gidilirse, bu kızın adını ileride çok duyacağız. Yeteri kadar reggae ve göz kararı da soul ile karıştırdığı, her birinde şeytan tüyü olan şarkılarını söylerken aldığı keyif seyirciye öyle bir yansıyor ki, "Bu kız tüm gece şarkı söylese dinlerim!" derken buluyorsunuz kendinizi. Henüz 15 yaşında gitar çalıp şarkı yazmaya başlayan biri için oldukça "yaşından büyük" şarkılar çıkaran Selah Sue; ilk albümüyle kendi ülkeleri dışında büyük başarılara imza atan genç yeteneklerin ödülü olan ve geçtiğimiz yıllarda Adele, Zaz, Lykke Li ve Damien Rice gibi isimlerin de kazandığı "European Border Breakers" ödülünü kazanarak, şarkılarının büyüklüğünün bir tesadüf olmadığını da göstermiş oluyor. Eğer amaç taklitse, benzerlikler çoğu zaman itici gelir. Selah'nın kirli ve güçlü sesiyle kimi zaman içindeki Amy Winehouse el sallasa da, bambaşka ve kendine has bir vokal izlediğim gerçeğini de yadsıyamam. Hem zaten bu kızda başka türlü bir şey olmasa, henüz ilk albümünde yetenek avcısı Cee Lo Green'in dikkatini çekmesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Tarzıyla, konuşmalarıyla, her şeyiyle bizden biri Selah. Sanki, One Love Festival'de sevdiği sanatçıyı izlerken bir anda gaza gelip sahneye atlamış da bir daha indirilememiş gibi içten ve enerjisi yüksek performansıyla seyirciyi bir an olsun kendinden koparmayan genç kızımız; bu işin en büyük sırrının, şarkı söylerken aldığı keyfi olduğu gibi seyirciye yansıtmak olduğunu da çözmüş, daha ne olsun? Sonuç olarak, "Ne dinlesem bilemedim" karmaşasına aranan kan bulunmuştur. Değil üç, on üç kere de olsa bu kız izlenir! O zaman siz de izleyin;
17 Temmuz 2012 Salı
Aranan kan bulundu: Selah Sue!
Sarı saçları ve yeşil gözleriyle sahneden hınzır hınzır bakarken, size sanki karşı komşunuzun küçük kızına bakıyormuşsunuz hissiyatını veren ve henüz 1989 doğumlu olan Selah Sue, geçtiğimiz One Love Festival'de sahne aldı. Selah Sue'nun canlı performansını tam üç kere izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, eğer doğru bir tanıtım yoluna gidilirse, bu kızın adını ileride çok duyacağız. Yeteri kadar reggae ve göz kararı da soul ile karıştırdığı, her birinde şeytan tüyü olan şarkılarını söylerken aldığı keyif seyirciye öyle bir yansıyor ki, "Bu kız tüm gece şarkı söylese dinlerim!" derken buluyorsunuz kendinizi. Henüz 15 yaşında gitar çalıp şarkı yazmaya başlayan biri için oldukça "yaşından büyük" şarkılar çıkaran Selah Sue; ilk albümüyle kendi ülkeleri dışında büyük başarılara imza atan genç yeteneklerin ödülü olan ve geçtiğimiz yıllarda Adele, Zaz, Lykke Li ve Damien Rice gibi isimlerin de kazandığı "European Border Breakers" ödülünü kazanarak, şarkılarının büyüklüğünün bir tesadüf olmadığını da göstermiş oluyor. Eğer amaç taklitse, benzerlikler çoğu zaman itici gelir. Selah'nın kirli ve güçlü sesiyle kimi zaman içindeki Amy Winehouse el sallasa da, bambaşka ve kendine has bir vokal izlediğim gerçeğini de yadsıyamam. Hem zaten bu kızda başka türlü bir şey olmasa, henüz ilk albümünde yetenek avcısı Cee Lo Green'in dikkatini çekmesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Tarzıyla, konuşmalarıyla, her şeyiyle bizden biri Selah. Sanki, One Love Festival'de sevdiği sanatçıyı izlerken bir anda gaza gelip sahneye atlamış da bir daha indirilememiş gibi içten ve enerjisi yüksek performansıyla seyirciyi bir an olsun kendinden koparmayan genç kızımız; bu işin en büyük sırrının, şarkı söylerken aldığı keyfi olduğu gibi seyirciye yansıtmak olduğunu da çözmüş, daha ne olsun? Sonuç olarak, "Ne dinlesem bilemedim" karmaşasına aranan kan bulunmuştur. Değil üç, on üç kere de olsa bu kız izlenir! O zaman siz de izleyin;
Etiketler:
Adele,
Cee Lo Green,
Damien Rice,
Efes Pilsen One Love Festival,
Lykke Li,
Selah Sue,
Yorum,
Zaz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder