1 Ekim 2012 Pazartesi

RÖPORTAJ / Kürşat Başar - Keşke Burada Olsaydın

Ödüllü gazeteci yazar Kürşat Başar, iki yıldır canlı performanslarıyla devam eden müzik serüvenini, ünlü sanatçılar ve klasikleşmiş şarkılarla "Keşke Burada Olsaydın" adlı albümüne taşıdı. Sezen Aksu, Ayşen, Yaşar, Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Levent Yüksel, Erol Evgin ve Zeynep Talu gibi Türk popunun önemli isimlerinin ve piyanosuyla da Burçin Büke'nin eşlik ettiği ve unutulmayan şarkıların yer aldığı albümün dinleyicilerle buluşma hikayesini Kürşat Başar'a sorduk.

Sizi yıllarca gazeteci ve yazar kimliğinizle tanıdık. Müziğe ve özellikle de caz müziğe olan bu tutku nasıl başladı? Müziğe ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Piyano dersleri, gitar, arkasından da bateri çaldım. Gazetecilik, yazarlık, televizyon derken müzik geride kaldı. Caza olan ilgim de yine lise yıllarında başladı. Uzun zaman televizyonda caz programları yaptım.

Bu tutkuyu profesyonel arenaya taşımaya ne zaman karar verdiniz? Bu kararı almanızdaki etkenler neler oldu? Bir rastlantıyla oldu aslında. Birkaç arkadaşımla öylesine gidip çalarken "Yavaş yavaş birlikte de bir şey yapalım." diye düşünmeye başladık. Bundan bir yıl kadar sonra da ben kendi dörtlümü kurmaya karar verdim. Burçin Büke ile bir araya geldikten sonra da topluluk ciddi biçimde çalışmaya başladı.

Birer klasik olmuş şarkıların yanı sıra, albümde Zeynep Talu ile ortak imzalarınızı taşıyan bir şarkı da var. "Keşke Burada Olsaydın" şarkısı nasıl ortaya çıktı? Kendi kendime çalıp kaydettiğim küçük parçalardan biriydi "Keşke Burada Olsaydın". Albüm çalışmaları sırasında parçanın orijinalini dinleyen Zeynep Talu buna söz yazmak istediğini söyledi. Gelen sözler üzerinde küçük değişiklikler yaptık birlikte ve Burçin Büke de yeniden düzenledi şarkıyı.

Albüm çıkarma fikrine sıcak baktığınız ilk günle beraber, nasıl bir sürece girdiniz? Albümün hazırlık aşamasından biraz bahsedebilir misiniz? Öncelikle repertuarı hazırlamakla uğraştım. Sonra bu şarkıların nasıl çalınacağı konusunda Burçin Büke'yle çalıştık. Tabii sonra bu şarkıları söyleyecek isimleri tek tek aradık. Onlara dinlettik. Yavaş yavaş stüdyoya girdik ve provalara da başladık bu arada. Stüdyo on beş günümüzü aldı. Bütün orkestra ve gelen solistlerle her gün uzun saatler geçirdik orada. Ardından albüm, Mayıs 2012'de yayımlandı.

Albümde vokalleriyle size destek olan Ayşen, Sezen Aksu, Yaşar, Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Levent Yüksel, Erol Evgin gibi isimleri nasıl bir araya getirdiniz? Bu isimleri seçmenizin özel sebepleri var mıydı? "El Gibi" ve "Sen Benim Şarkılarımsın" gibi şarkılarda fazla düşünmedim. Diğerlerini Burçin Büke, Zeynep Talu ve ben birlikte seçtik. Aslında isimlerden çok şarkılar belirleyiciydi. Kimin sesine, kimin yorumuna hangisi daha güzel olur diye düşündük.

Ünlü isimlerin yanında müzikseverlerin kısa bir önce tanıştığı Berkay Özideş ve Şenay Lambaoğlu gibi iki genç isim de albümde göze çarpıyor. Bu iki genç yetenekle sizi bir araya getiren etkenler neler oldu? Benim yazdığım "Bizim Şarkımız" müzikalinin seçmeleri sırasında Berkay Özideş'le tanıştık ve kısa bir sürede zaten müzikalin başrolünü aldı. İzmir'den gelen bir arkadaşımız, çok güzel bir sesi ve yorumu var. Ayten Alpman'ın üne kavuşturduğu "Ben Varım" şarkısını ona söyletmek istedik. Çok da güzel oldu. Yazık ki sevgili Alpman albümün çıkmasından çok kısa süre önce bize veda ettiği için ona dinletemedim. Şenay Lambaoğlu bizimle birlikte Pera Palas'ta yaptığımız programlarda solist olarak yer alıyor. Bu nedenle onun da albümde bizimle bulunmasını istedim. Bildiğiniz gibi bu günlerde onun da yeni albümü "İçimde Aşk Var" yayımlandı.

Albümde yer alan şarkıları seçerken ne gibi kriterler gözettiniz? Bu şarkıların sizin için özel anlamları var mıydı? Aslında benim sevdiğim şarkılardan oluştu diyebilirim. Elbette hemen hepsinin benim için bir anısı, özel bir yeri var. Onların dışında kendi bestem, Burçin Büke'nin birlikte çaldığımız bestesi ve benim uzun yıllar televizyon programlarımın jenerik müziği olan "El Ciego"nun Türkçe versiyonu "Kayboldum" var. Bu şarkıyı çok sevdiğim ve çaldığım için almak istedim. Zeynep Talu da çok güzel sözler yazdı ve Levent Yüksel de harika yorumladı.

Önümüzdeki albümlerde yorumculuğunuzla da mikrofon başına geçmeyi düşünüyor musunuz? Hayır, şarkı söylemekten hiç anlamıyorum ve beceremiyorum. Bu nedenle böyle bir isteğim de yok.

Bu albüm sizin için ne ifade ediyor? Bu proje albümlerinin devamı getirmeyi düşünüyor musunuz? Devam etmeyi düşünüyorum. Şu an yeni bir albümün hazırlıklarına en azından masa başında başlamış durumdayız zaten. Bu albüm benim için çok özel. Müziğe olan büyük aşkımın günün birinde böyle bir albüme dönüşeceğini doğrusu hiç düşünmemiştim. Onun için de çok heyecan verici. Ayrıca böyle bir projede böylesine değerli isimlerin bana coşkuyla katılması da çok özel bir anlam taşıyor benim için. Albümün dinleyiciden aldığı tepkiler de bütün bu çalışmanın hediyesi oldu.

Albümle ilgili okurlarınızdan nasıl tepkiler aldınız? Bu defa müzisyen kimliğinizle basında yer almak size ne hissettiriyor? Doğrusunu söylemek gerekirse beklediğimin çok üstünde güzel tepkiler aldık. Hep değişik şeyler yaptığım için aslında sanıyorum okuyucularım fazla şaşırmadı. Sonuçta ben hep kendimi anlatıyorum, müzikle ya da sözcüklerle içimdeki duyguyu dile getirmeye çalışıyorum.

Ülkemizde caz müzik dinleyicisi, ana akım müzik dinleyicilerine göre azınlıkta kalıyor. Bu durumu siz neye bağlıyorsunuz? Caz müziğin hitap ettiği dinleyici profilini nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğal sayılır çünkü caz bize uzak bir müzik tarzı. Aslında caz dendiğinde ne anlaşıldığı da biraz karışık. Çoğu kişi için Amerikan müziği ama dünyanın farklı yerlerinde, yerel seslerle, ezgilerle birleşen değişik biçimleri de var. Ben yaptığımız müziğe caz demiyorum ama cazla bağlantısı doğaçlamaya yer vermemiz.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder