7 Mayıs 2013 Salı

RÖPORTAJ / Ayça Varlıer - Elif

Tiyatro sahnelerinde, müzikallerde ve dizilerde izlediğimiz ödüllü oyuncu Ayça Varlıer, uzun zamandır üzerinde çalıştığı ilk solo albümüyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Pop müzik dünyasında alışılmışın dışında, kendi tarzıyla yer almak isteyen, alternatif akımın da sıkı bir takipçisi olan Ayça Varlıer "Elif" adını verdiği albümünde kendi bestelerine de yer vererek, yorumculuğunun yanında müzisyen kimliğini de öne çıkardı. "Elif"in hikayesi burada!

Öncelikle sizi henüz tanımayanlar için kendinizden başlayalım. Müzikle ne zamandır ilgileniyorsunuz?
Müzikle küçüklüğümden beri haşır neşirim. Zaten annem bölüm başkanlığı yapmış bir balerindir. Babam gitar çalardı. Bol müzikli, çalgılı, partili bir evde büyüdüm. Tabii ki annem sayesinde sahne tozu yuttuğum için; müzik, tiyatro ve sahne benim hayatımda hep oldu.

Müziğin içinde doğmuşsunuz. Peki ya anneniz doktor, babanız avukat olsaydı? O zaman da yine gösteri sanatlarını tercih eder miydiniz?
Yine eğilimim olurdu çünkü bunun bence ailenin mesleğiyle alakası yok. Vizyon ve kendini geliştirme biçimiyle ilgisi var. Tabii ki katkısı var fakat onların da aileleri müzikli bir ailede büyümemiş. Vizyonları, eğitimleri ve hayata bakış açıları öyle olduğu için böyle olmuş. Avukat ya da doktor olsalardı bile ben yine aynı şeyi yapardım.

Profesyonel olarak müziği hayatınıza dahil etme süreciniz nasıl oldu?
16 yaşında Amerika'ya gittim. Lise 2 ve 3. sınıfları orada okudum. Müzikal tiyatro okumaya karar vermiştim zaten lisede. Konservatuarı reddettim. Harvard Üniversitesi'nin Moskova Sanat Okulu'yla ortaklaşa yaptığı program dahilinde oyunculuk üzerine master'ımı yaptım. Sonra da Türkiye'ye geldim.

Özellikle Amerika'yı tercih etmenizin sebebi neydi?
Müzikal bölümü olduğu için özellikle tercih ettim. Sonuçta müzikal tiyatro bir Amerikan ve İngiliz kültüründen doğan bir sanat dalı. Biz hala daha kendi kulvarımızı yaratabilecek kapasitede değiliz. Kendi müzikallerimizi yaratıyoruz ama çok az bir malzeme ile. Ben 70 yıllık bir sektörden bahsediyorum. O yüzden tabii ki eğitimini oradan alacağım. Burada hala teknik açıdan yetişen gençler var çok da başarılılar, takip de ediyorum onları ama ne oradaki okullar gibi prodüksiyon yapabiliyoruz ne de oradaki okullar gibi donanımlı derslerimiz var. İnşallah zamanla burada da daha iyi olacak tabii.

Peki Türkiye'ye döndüğünüzde neler yaptınız?
Şartları yarattık. Olan şartları kendimize adapte ettik. "Batı Yakası Hikayesi" sahneleniyordu. Ben de kapıyı çaldım, özgeçmişimi gösterdim ve seçme yapılmasını istedim. O şekilde kendimi dahil ettim. Yapılabilecek en iyi prodüksiyonda kendime bir yer bulmaya çalıştım. İyi ki de oldum. Sonuçta muhteşem bir orkestra eşliğinde, gerçek dansçılarla ve operacılarla sahneye çıkmak büyük bir lütuftur benim için.

Albüm yapmaya ne zaman karar verdiniz?
Sekiz sene önce. İlk önce Mehmet Teoman'la tanıştık. Ona da beni Meral Okay dinletmiş. Ben onunla başka bir vesileyle, oyunculuk için tanışmıştım. Benim Fahir Atakoğlu'nun solistliğini yaptığım dönem Meral Okay beni dinlemişti. O da beni Mehmet Teoman'a söylemiş. Mehmet Teoman da beni aradı "Bir proje albümü yapıyorum, solist arıyorum." dedi. O şekilde birlikte çalışmaya başladık. Demolar yapmaya başladık. O zaman tohumları attık. Araya zaman girdi, bu süreçte dizilere devam ettim, butik yerlerde konserler verdim, senfoni orkestralarında solistlik yaptım. En son 4 sene önce bu fikir tekrar canlandı ve albümü yaptık. Sonra o albümü çıkarmama kararı aldık. O albüm de benim ilk albümümü doğurdu. Aslında hali hazırda bir albümüm var, Mehmet Teoman projesi. Onu da ilerideki dönemlerde çıkaracağız inşallah. Tamamıyla Mehmet Teoman şarkılarından oluşan, yeni bestelerin de, cover şarkıların da olduğu bir albüm. O albümden kendi albümüme taşıdığım üç şarkı var. Bir tanesi Eylem Pelit bestesi "Herşey Geçer". Diğeri "Beni Benimle Bırak" cover'ı. Diğeri de sözleri Mehmet Teoman'a, bestesi bana ait olan "Ağlama Babam".

İlk albüm, dinleyici ile ilk tanışma olduğundan her sanatçı için çok büyük önem taşır. Sizin ilk albüm kriterleriniz nelerdi, en çok nelerin üzerinde durdunuz?
Her şeyin! Çok iyi bir ekiple çalıştım. Emir Ersoy ve Eylem Pelit gibi çok iyi aranjörlerle çalıştım. Sürekli beraber sahneye çıktığım müzisyenlerle çalıştım, çok şanslıyım o konuda. Çok içimize sinen bir tarz oldu. Her şeye dikkat ettim. Kartonetinden klibine, sözlerinden aranjesine, tarzından tut her şeyiyle bu bir bütündür. Hiç bir şeyine daha az önem verdiğim bir nokta olmadı. Beni en iyi şekilde yansıtacak unsurların üzerine gittik. Bence en doğrusunu da yaptığımızı düşünüyorum.

Albümde size ait besteler var, peki söz yazıyor musunuz?
Söz yazmıyorum, yalnızca müzik yapıyorum. Yaklaşık 10 yıldır da beste yapıyorum. Bu albüm için özellikle yaptığım bestelerim oldu. "Ağlama Babam"ı bir önceki albüm için yapmıştım. Söz yazarlığı konusunda kendimi yeterli bulmuyorum. Türkçe sözlerim de İngilizce sözlerim de var ama bu konseptte daha profesyonel söz yazarlarıyla çalışmak istedim. Çok değerli söz yazarlarıyla bir araya geldik. Çok şanslıyım bu konuda. Onların sözlerinin üzerine ben de bestelerimi yaptım.

Albümde birlikte çalışacağınız kişilere nasıl karar verdiniz? Bu müzikal birliktelikler nasıl gerçekleşti?
Tabii ki yine biz belirledik. Albüm için kimsenin kapısını çalmak istemedim. Bin tane söz yazarı var ama bana her söz geçmiyor. Bende bir şeyler uyandırması lazım. Müfide İnselel'i benimle yapımcı firmam tanıştırdı. İyi ki de tanıştık. Çok güzel yazdı "Kimse Bilmez"i. Onun dışında Figen Şakacı ile Mehmet Teoman zamanında tanışmıştık. Doğru isimler kendi kendini doğurdu. Albümdeki müzisyenler zaten sürekli sahneye beraber çıktığım arkadaşlarımdı. Ancak burada en büyük faktör Emir Ersoy ve Eylem Pelit'tir. Onların çok büyük katkıları var. Onlarsız ben bir şey yapamazdım. Onların aranjeleri ve emekleriyle her şey istediğim şekilde oldu. Canlı enstrümanlar çalındığı için istediğimiz sonuç çıktı ortaya.

Albümün adı "Elif". Albüme bu ismi vermeye nasıl karar verdiniz?
"Elif" benim göbek adım. Albüme ne isim koyalım diye düşünüyorduk. Albüm içinde olan şarkılardan birinin adını vermek istemedim. O çünkü yansıtmıyor vermek istediğimi. Bir yandan albümü çocuğum gibi de görüyorum. O yüzden "Elif" koydum. Elif ismini de hiç kullanmamıştım daha önce. Çocuğum gibi görüp o ismi verdim. Bir de anlamı "ilk, başlangıç" olduğu için ilk çocuk gibi anlamlandırdık.

Duruşunuz, sesiniz, yorumunuz, müziğiniz ve dış görünüşünüzle oldukça batıya dönük bir yanınız var. Bunlar sizde hiç risk endişesi yarattı mı?
Hayır. Böyle bir şey hiç olmadı. Önemli olan albümün benim ve ekibimizin içine sinmesiydi. Endişeye dönük şeyler hiç düşünmedim. Çünkü ben müziği insanlar sevsin diye yapmıyorum. Kendi sevdiğim ve inandığım şeyi paylaşmak istiyorum. Soru işareti olduğu zaman kafamda ben yapamam. Oyunculukta da tiyatroda da bu hep böyleydi. İnanmadığım bir şeye hiç girmedim. Yaptığım işle kendimi nasıl ifade ettiğim çok önemli. Ayrıca alternatif bir akım var artık, sosyal medya aracılığıyla müzik sektörü de bir değişime uğradı. Her sektör değişime uğradı. Dijital platformların da çok büyük bir katkısı oldu aslında. O yüzden ben de bundan gaza geldim diyelim. (Gülüyor) Bakıyorsunuz, çok başarılı isimler var. Jehan Barbur'dan tut Ceylan Ertem'e, Cem Adrian'a kadar. Sonuçta alternatif bir akım var ve alttan alttan büyüyen bir durum var. Milyonlarca takipçileri var bu insanların. Zorlanmıyorlar mı? Elbette. Ben de zorlanacağım belki de. Kalbimizle yapıyoruz bu işi. Severek yaptığın zaman işini tabii ki karşılığını da alırsın. Ama önce sen seveceksin, ruhunu vereceksin, emek vereceksin ki belki bir yıl, iki yıl sonra bunun karşılığı mutlaka alınır.

Albümdeki şarkılara geri dönersek, Yaşar'ın düetiyle de renk kattığı "Beni Benimle Bırak" cover'ını albüme nasıl dahil ettiniz?
İlk Mehmet Teoman'la tanıştığım zaman "Beni Benimle Bırak" şarkısını dinletti ve ben şarkıya aşık oldum. Sekiz senedir bu şarkının peşini bırakmıyordum. Yaşar da çok sevdiğimiz bir dostumuz, biz rica ettik ve kırmadı sağ olsun. Çok derin bir anlamı yok albüme dahil etme sürecinin ama Mehmet Teoman'la tanışmamıza vesile olan bu şarkının da peşini bırakmadım.

İkinci albümle ilgili şimdiden fikirler oluşmaya başladı mı? Bu bir proje albümü mü olur?
Gerçekten bilmiyorum. Bir yolumuzu alalım, nereye gideceğimize bakacağız. İkinci klibi dahi çekeceğim şarkıyı bilmiyorum. Şu an albüm heyecanı içindeyim hala. Ben bir konserlere başlayayım bence akış da kendi kendini belirleyecek.

Müzik ve oyunculuk derken, sahne için oldukça zengin bir altyapınız var. Konserlerde bu yönlerinizi ortaya çıkaracak sürprizler yapacak mısınız?
Yapıyoruz zaten. Müzikallerden şarkılar söylüyorum. Caz ve rock şarkılar söylüyorum. Çeşitli orkestralarla konserler verdiğim için repertuvarlar, yaptığım okazyonlara göre değişiyor. O yüzden mutlaka bazı sürprizler olur. Tabii ki arabeske kaçmayacağım. (Gülüyor)

Aldığınız eğitimler ilk albüme nasıl yansıdı, neleri kattı sizce?
Her şeyi. Müzik hayatım oyunculuğuma, oyunculuğum müzik hayatıma çok şey katıyor. Çünkü ben ikisinden de besleniyorum. Birisi olmadan ötekisi olamaz. Hayatım boyunca bu vardı. O yüzden ikisi de bir benim için. Hiç bir zaman birini yaparken diğerini bırakmadım.

Bundan 10 yıl sonrasını görebiliyor musunuz? En büyük hedefiniz nedir?
Dünyayı gezerek konserler vermek istiyorum.

Sizinle ilgili bazı yorumlarda sesinizin ve yorumunuzun Sertab Erener'e benzetildiği belirtiliyor. Siz bu yorumlarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bana da böyle yorumlar geldi. Ben güzel şeyler düşünüyorum. Sertab çok başarılı bir şarkıcı. Duruşunu benzetiyor olabilirler. Bence çok güzel benzetmeler bunlar. Çok da beğenirim Sertab Erener'i. Türkiye'de kaç şarkıcı var dersen Sertab onlardan biridir. Müziğiyle, duruşuyla, her şeyiyle. O yüzden beni mutlu ediyor bu durum. Sonuçta bir şey yapıyorsunuz, mutlaka birilerine benzetileceksiniz.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder