30 Aralık 2010 Perşembe

Yeni yılınız kutlu olsun!


Yepyeni bir yılın coşkusu şimdiden başladı! 2010'un son günlerinde; yeni yılınızı en içten dileklerimizle kutluyoruz! Eğer 2011'e nerede, nasıl gireceğinize henüz karar veremediyseniz, sizler için hazırladığımız müzik dolu etkinlik takvimimize bir göz atın! Yeni yılın gelişiyle beraber, canlı performanslar ve partilerle müzik dünyasının canlandığı bazı etkinlikler şöyle:

Müzik dünyasının güçlü isimleri Tarkan ve Ajda Pekkan, geçtiğimiz bayramda olduğu gibi yeni yılı da birlikte en güzel şarkılarını söylerek, Kıbrıs'ta Cratos Otel'de karşılayacaklar. Kıbrıslı müzikseverlere yeni yıl coşkusunu yaşatacak diğer yıldızlar da İbrahim Tatlıses, Linet, Ebru Gündeş ve Işın Karaca olacak.

İstanbullu müzikseverlerin bu sene de yeni yılı karşılamak için pek çok farklı seçeneği bulunuyor. Nişantaşı ve Taksim'deki sokak partilerinin yanı sıra, mekanlardaki partiler de dolup taşacak. Sirkeci Garı, Jolly Joker Balans, Balans Brau Cadde, Balans Terrace Volt, Bronx Pi, Hayal Bistro, Refresh The Venue, Ghetto, Supperclub, Rıddım, Kuruçeşme Lucca, Bebek Taps, Olimpia Event Hall, Babylon ve Taxim Live farklı konseptlerde düzenledikleri partilerle yeni yıl eğlencesini yaşamak isteyenlere hizmet verirken, müzik dünyasının ünlü isimleri de dinleyicileri coşturacak. Gripin Çubuklu Hayal Kahvesi'nde, Demet Akalın Ortaköy Princess Hotel'de, Serdar Ortaç Grand Cevahir Hotel'de, Candan Erçetin Dedeman'da, MFÖ Suada'da, Ozan Doğulu Polat Tower'da sahne alarak sevenleriyle bir arada olurken, Dj Tarkan ve Dj Faruk Terzi de Club Clinic'te performanslarıyla dans ettirecekler. Ziynet Sali, Funda Arar, İstanbul Arabesque Project, Kenan Doğulu, Murat Boz, Selami Şahin, Sibel Can, Ferhat Göçer, Hülya Avşar gibi isimler de İstanbul'da çeşitli mekanlarda sahne alarak yeni yılı sevenleriyle karşılayacaklar.

Yeni yıl eğlencesinin doyasıya yaşanacağı İzmir de bu sene ünlü sanatçıları ağırlıyor. Gündoğdu Meydanı'nda düzenlenecek olan partide sahne alacak olan Emre Aydın, partinin ardından yeni yılın ilk gecesini Ozee Venue'de sevenleriyle birlikte geçirecek. Emre Aydın sahneyi Çirkef grubuna devredecek ve eğlence sabahın ilk ışıklarına dek sürecek. Son günlerin ilgiyle takip edilen ismi Sıla ve alternatif müzikseverlerin dikkatini çeken Gece grubu da yeni yılı karşılamak için İzmir Arena'yı seçenlerden. Kemal Doğulu Element Club'da Altay İzmir Thermal Hotel'de, Rober Hatemo da Swissotel Grand Efes'te 2011'e girerken sevilen şarkılarıyla sahnede olacaklar.

Ankaralı müzikseverler de yeni yılda eğlencenin tadına varacak. Barcelo Altınel Otel ve Saklıkent, düzenledikleri özel yılbaşı partileriyle hizmet verecekler. Gülben Ergen bu yıl sahne almak için Ankara Swiss Hotel'i seçerken, Volkan Konak Bilkent Otel'de, Pınar Aylin Dedeman Hotel'de, Özgün Mydonose Plaza'da, Bengü de Grand Rixos'da şarkılarıyla dinleyicilere seslenecek. Ankara'da yeni yıl eğlencesi geç saatlere kadar devam edecek.

Yeni yılı eğlenceli repertuvarıyla Eskişehir'de karşılayacak olan Metin Arolat 222 Park'ta mikrofon başına geçecek. Murat Dalkılıç ve Emel Yalçın Crowne Plaza Antalya'da, Kutsi Kuşadası Sürmeli Hotel'de, Safiye Soyman ve Faik Öztürk çifti Kartalkaya'da, Zerrin Özer Sapanca Wellnes Park'ta, Yeşim Salkım Kırklareli İğneada Resort'da, Tuğba Özerk de Büyük Abant Oteli'nde sahne alarak, kendilerini dinlemeye gelenlere yeni yıla girerken çok özel bir müzik ziyafeti sunacaklar.

Herkese müzik dolu, mutlu bir yıl dileriz!



www.ttnetmuzik.com

TNK, film müziğinde de iddialı!

Adını gün geçtikçe daha sık duyurmaya başlayan, rock müziğin genç ve iddialı gruplarından TNK, klip şarkıları "Söyle Ruhum" ve "Dans Et" ile rock müzikseverlerin dikkatini çekmişti. Yaz aylarında çıktıkları turne ile binlerce müziksevere ulaşan grup, şimdi de dinleyicilerine yeni yıl sürprizi hazırlayarak, ilk kez bir film müziği çalışmasına imza attı.

Ömer Faruk Sorak'ın yönettiği, Belçim Bilgin ve Mehmet Günsur'un başrollerini paylaştığı, Şubat ayında vizyona girmesi beklenen "Aşk Tesadüfleri Sever" filminin yayınlanacak orijinal film müziklerinin bulunduğu albümde de yer alacak olan "Yine Yazı Bekleriz (Akustik)" şarkısını seslendiren TNK, geçtiğimiz günlerde şarkıyı kliplendirdi. Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak'ın üstlendiği, kalabalık bir prodüksiyon ekibi tarafından gerçekleştirilen çekimlerde grubun performans görüntüleri sırasında mevsim değişimleri dev perdelere yansıtıldı. Görüntü yönetmenliğini Veli Kuzlu'nun yaptığı klipte "Aşk Tesadüfleri Sever" filminden görüntüler de yer alıyor. Video klip, geçtiğimiz günlerde izleyicilerle buluştu.


www.ttnetmuzik.com

29 Aralık 2010 Çarşamba

Atiye'den "Batum Türküsü"ne klip!

Geçtiğimiz senenin başında yayınladığı kendi adını taşıyan ikinci albümüyle müzik dünyasının dikkatini çekerek, geniş kitlelere kendini tanıtan ve kısa sürede en iddialı Eurovision adaylarından biri olarak gösterilen Atiye, sürpriz bir kliple ekranlara gelmeye başladı.

Üçüncü albümünün kayıtları için çalışmalarına devam eden Atiye, sözü ve müziği anonim bir eser olan "Batum Türküsü"nü yeniden yorumladı. "Atiye" albümünde yer almayan, fakat yeni albümünde bulunacak olan "Batum Türküsü"ne, Batum'da Ulaş Elgin'in yönetmenliğinde ve Veli Kuzu'nun görüntü yönetmenliğinde renkli bir video klip çekildi. Ortak kültür değerlerine sahip Gürcistan ve Türkiye'nin dostluklarını pekiştirmek açısından büyük önem taşıyan şarkının video klibi ekranlara gelmeye başladı. Atiye, Ocak ayında yayınlamaya hazırlandığı yeni albümünün ilk single çalışmasına da önümüzdeki günlerde klip çekecek.


www.ttnetmuzik.com

Ünlü DJ'ler bu albümde buluştu!

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve elektronik müzik alanında ünlü DJ'lerin bir araya gelerek hazırladığı "Party in İstanbul" albümü, doyasıya dans etmek isteyenler için müzik marketlerdeki yerini aldı.

Bir çok ülkede liste başı olmuş ve ünlü DJ'lerin dans listelerine girmiş çalışmalardan oluşan albümün süpervizörlüğünü, yurtiçi ve yurtdışında da çalışmalarıyla öne çıkan DJ Oktay Kan üstlenirken, albümün yapımcılığını ise Kaan Candan yürüttü. Ünlü DJ'leri evinize getiren 15 şarkılık albümde; Serdar Ayyıldız, Oktay Kan, Murat Uyar, Volkan Uça, Enis Çalışkan, Dr. Kalipso & DJ Monj, Dreamer Tunez & Cüneyt Bayram, Çağlar Bal, DJ Gny, Mehmet Dağhan, Emre Serin, DJ Hakan Keleş & Ferhat Project, Ufuk Gürsoy ve Ogün Haksever DJ olarak yer alıyor.


www.ttnetmuzik.com

Yeşim Salkım'ın yeni şarkıları albümlendi!

Yeşim Salkım, aşkın kendisini ve her halini anlattığı yeni albümü "İstanbul'da Aşk"ı geçtiğimiz haftalarda müzikseverlerin beğenisine sundu. On yeni şarkının yer aldığı albümde tüm söz ve müzikler Zeki Güner imzası taşıyor.

Süpervizörlüğünü Yeşim Salkım'ın üstlendiği çalışmanın aranjörlüğünü Tufan Taş ve Mert Ekren gibi müzisyenler üstlendi. Sanatçının on dördüncü albümü olarak müzikseverlerle buluşan "İstanbul'da Aşk"ın fotoğraflarını Zeynel Abidin Ağgül çekti. Klasik, elektrik, akustik gitar ve mandolinde Korhan Erol; perdesiz gitarda Erdem Ergün; neyde Eyüp Hamiş; utta Yıldıran Güz; çello, keman ve asma davulda Onur Nar; yaylılarda Onur Nar Yaylı Grubu ve Mehmet Seyfi Şener; yaylı orkestrasyonda Hakan Özkan; trompet ve flugel horn'da Halil İbrahim Işık; perküsyonda Mehmet Akatay ve klarnette Aykut Sütoğlu'nun yer aldığı albüm, müzik marketlerdeki yerini aldı.


www.ttnetmuzik.com

Yepyeni Ortaçgil şarkıları müzik marketlerde!

Türk müzik tarihine kazandırdığı unutulmaz eserler ve sade yorumu ile müzikseverlerin gözünde özel bir yere sahip olan Bülent Ortaçgil, "Gece Yalanları" albümünün ardından yedi yıllık uzun bir aradan sonra yepyeni şarkılarının yer aldığı bir albümle hayranlarının karşısına çıktı.

Müzik dünyasının usta ismi, çalışmalarını yoğun konser programlarıyla birlikte yürüttüğü "Sen" adını verdiği yeni albümüyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Tüm söz ve müziklerin Bülent Ortaçgil'e ait olduğu çalışmada on yeni şarkı bulunuyor. Klavyede Baki Duyarlar, davulda Cem Aksel, bas gitarda Gürol Ağırbaş, perküsyonda Birol Ağırbaş ve elektrogitarda Barlas Tan Özemek'ın eşlik ettiği albümde 14 kişilik bir yaylı grubu da enstrümanlarıyla albüme destek veriyor. Kayıtları Hollanda ve Türkiye'de gerçekleşen albümdeki şarkıların tüm düzenlemeleri Baki Duyarlar imzası taşıyor.


www.ttnetmuzik.com

23 Aralık 2010 Perşembe

Çilekeş'ten turne öncesi konser!

Vokalde ve bas gitarda Görkem Karabudak, gitarda Ali Güçlü Şimşek ve davulda Cumhur Avcil'den oluşan ve 2005 yılında yayınlanan ilk albümleri "Y.O.K." ile geniş kitlelere ulaşan Çilekeş, konserlerine devam ediyor.

Canlı performansıyla dikkat çeken Çilekeş; 2008 yılında yayınladıkları "Katil Dans" ve geçtiğimiz yaz ayında tüm prodüksiyonunu kendileri üstlenerek müzikseverlerin beğenisine sundukları üçüncü albümleri "Histeri Çalışmaları"yla adını kısa sürede duyurdu. Özellikle albümün, grubun resmi internet sitesinden ücretsiz olarak indirilebilir oluşu, grubun hayranlarını sevindirdi. İlkbaharda düzenleyecekleri büyük turne öncesinde bir konserle yolculuğuna devam eden Çilekeş, 24 Aralık Cuma akşamı İstanbul Live Performance Hall'da sahne alacak. 2011 başında ilk albümlerini yayınlanacak olan Kül grubunun da eşlik edeceği konser saat 21:30'da başlayacak.


www.ttnetmuzik.com

22 Aralık 2010 Çarşamba

Özlem Tekin, klipleri üçledi!

Müzik dünyasının güçlü sesi Özlem Tekin, geçtiğimiz Nisan ayında yayınladığı "Bana Bi'şey Olmaz" albümüyle, beş yıl boyunca kendisinden yeni albüm bekleyenleri sevindirdi. "Yatağım Boş" ve "Kimse Bilmez" şarkılarını kliplendiren sanatçı, şimdi albümün üçüncü video klibiyle ekranlardaki yerini aldı.

Sözü ve müziği Özlem Tekin'e, düzenlemesi ilk defa birlikte çalıştıkları Ozan Doğulu'ya ait olan "Sen Anla" şarkısını kliplendiren Özlem Tekin; bu albüm için çok sayıda klip çekip, hayranlarıyla paylaşmak istediğini belirtti. Serdar Gözelekli ve Eyüp Küçükosman'ın yönetmen koltuğunda oturdukları video klip, Bodrum'un Kargı Koyu'nda, dijital kamera ile yaklaşık 9 saatlik çekimler sonucunda tamamlandı. Özlem Tekin'in koyda şarkı söylediği görüntülerden oluşan klip, müzik kanallarında yaynlanmaya başladı.


www.ttnetmuzik.com

20 Aralık 2010 Pazartesi

TNK, İstanbul seyircisiyle buluşuyor!

Geçtiğimiz Nisan ayında yayımlanan "Söyle Ruhum" adlı ilk albümleri, aynı adı taşıyan çıkış şarkıları ve şu sıralar müzik kanalları listelerinde yükselen ikinci video klipleri "Dans Et" ile TNK, dinleyici kitlesini arttırmaya devam ediyor.

Temmuz ayında 16 farklı şehirde verdikleri konserlerle, Şebnem Ferah ve Ceza ile beraber yüzbinlerce müzikseverle buluşan TNK, önümüzdeki günlerde yine istanbul seyircisiyle bir araya gelecek. Bas gitarda Basri Hayran, gitar ve vokallerde Caner Karamukluoğlu ve davulda Onur Ertem'den oluşan TNK, enerjik canlı performansı ve "Söyle Ruhum"un en güzel şarkılarıyla 23 Aralık Perşembe akşamı, saat 22:30'da, Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sahne alacak ve dinleyicilerine keyifli dakikalar yaşatacak.


www.ttnetmuzik.com

RÖPORTAJ / Sami Yusuf - Wherever You Are

Müzik endüstrisinde bir devrim olarak nitelendirilen şarkılarıyla, dünya çapında milyonlarca müzikseveri kendisine hayran bırakan Sami Yusuf, geçtiğimiz hafta Türkiye'deydi. Kısa sürede büyük ilgi gören son albümü "Wherever You Are"ın tanıtımına ilk kez Türk müzikseverlerle buluşarak başlayan Sami Yusuf, müzikal yolculuğunda yepyeni bir döneme girdiği albümünü; tüm detayları ve içtenliğiyle anlattı.

Yeni albümünüz "Wherever You Are"ı, sizi ilk kez dinleyecek olanlara nasıl anlatırdınız?
"Wherever You Are" da diğer iki albümümden farksız olarak belli bir ruh hali içinde hazırlandı ama bu albüm benim için bir devrim niteliği taşıyor. Bu albüm benim deneyimlerim, tecrübelerim, umutlar, inançlar, kayıplar, problemlerle başa çıkmalar adına bir bakıma son üç dört yılımı anlattığım benim minik kişisel bir günlüğüm gibi. Müziğimi anlatma konusuna gelirsek, bu taleple çok karşılaşıyorum çünkü ben müziğimi tarif etmiyorum. Bunu insanlar yapıyorlar. 2003'den beri müziğime farklı sıfatlar takılıyor. İslami pop, İslami rock, ilahi vs... Oysa ben müziğin sınıflandırılmasından hoşlanmıyorum. Dürüst olmak gerekirse, kendi müziğimi yaratmak için bir buçuk yılımı harcadım. Bu bir buçuk yıl içinde de "Spiritique" olarak adlandırdığım, kendi müziğimi yarattım. Şimdi bana "Sen ne tarz müzik yapıyorsun?" dediklerinde "Spiritique" diyorum. Spiritique, basitçe anlatmak gerekirse; dinden ve ırktan bağımsız olan ve herkesin anlayabileceği, manevi bir tarz. Bana göre "Spiritique", Doğu ve Batı harmonilerini kaynaştıran ve manevi öz ile desteklenen müzik anlamına geliyor. Bu da tam olarak beni yansıtıyor. Spiritique, tüm insanları bir araya getiren bir tarz aynı zamanda. Ben de kültürleri ve toplumları bir araya getirmeyi seviyorum.

Bu albümde Sezen Aksu size "Without You" şarkısı için Türkçe şarkı sözü verdi. Günün birinde Sezen Aksu veya başka bir sanatçıyla bir düet gibi bir sürpriziniz olur mu?
Her şeyden önce Sezen Aksu bana şarkı sözü vermiş olduğu için onur duydum. Ancak daha önce de bir röportajımda söylediğim gibi, Sezen Aksu'nun bana şarkı sözü vermiş olmasının bu kadar medyada ilgi toplayacağını bilmiyordum. Bunu önceden biliyor olsaydım, muhtemelen ondan benim için şarkı sözü yazmamasını isterdim. Çünkü onun adını kullanarak bir yerlere gelmeye çalıştığımın düşünülmesini istemem. İnsanlar hep "Sezen Aksu hakkında ne düşünüyorsunuz?" vs. gibi sorular soruyorlar. Bu şarkı bana ondan bir hediyeydi ve benim için çok özeldi. Elbette onunla bir düet yapmak isterdim ama kendimi kimseyle düet yaparken göremiyorum. Benim geçmiş albümlerime de bakarsanız, pek düet yaptığımı göremezsiniz. Benim için düetin bir sebebi olmalı. Bunu, karşımdaki bir yıldız olduğu için yapmam. Bir sebebi olmalı, sebebi nedir? Ortak anlayış, ortak bir sebep ve diğer pazarlardan ayrılan bir sebebi olmalı düetimizin.

Albümde yer alan "Give The Young a Chance" de yine çok önemli bir ismin, Ian Brown'ın şarkısı. Bu şarkının hikayesi nedir?
Ian Brown bence tam bir rock efsanesi. Aynı şekilde Coldplay'dan Chris Martin de Ian Brown'a çok saygı duyar ve ben de çok saygı duyuyorum. Ian Brown ile çalışmaktan gurur duyuyorum. "Give The Young a Chance" günümüzün konularıyla çok alakalı. Bu şarkı, gençlikle ilgili bir şarkı. Biz gençlere yeteri kadar saygı göstermiyoruz. Onlara saf sevgiyi vermiyoruz. Gençleri bu dünyaya getiriyoruz ve sonrasında üstlerine birçok sorumluluk vererek onları yalnız bırakıyoruz. Onları bu dünyaya hazırlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ian Brown'la ben iletişime geçtim, telefonda konuştuk. Telefonda bana "Selamın Aleyküm" dedi. Bu çok ilginç değil mi? Ben de "Aleyküm Selam" diye karşılık verdim. Ian'a 2008'de olan bir olayı anlattım. BBC'de izlemiştim. Bu olay, 14-15 yaşlarındaki iki genç hakkında bir öyküydü. Kısaca anlatayım, bu iki gencin canları sıkılmış ve kendi aralarında bir iddiaya girmişler. Sakat bir adamın üstüne tuvaletlerini yapmak üzerine iddiaya girmişler ve bunu yaptıkları adam olay sonucunda ölmüş. Düşünebiliyor musunuz, sadece 5 sterlinlik bir iddia üzerine bu iki genç, engelli birine işkence etmişler. Bunu haberlerde görünce o kadar kızdım ve sinirlendim ki... Düşündüm de, bu tarz olaylar İngiltere'de çok oluyor. Hatta tüm Avrupa'da ve dünyada da oluyor. Sonra fark etmeye başladım ki, bu gençliğin hatası değil. Bu bizim hatamızdı. Biz onları böyle yaptık. Onlara şans vermedik. Ian da benimle aynı şeyleri düşündüğünü söyledi. Hikaye onu çok etkilemişti ve bana çok önemli bir şey söyledi. "Eğer gençlere köpek gibi davranırsan, onlar da geri döner ve sana havlarlar. Halbuki onlara sevgi vermeliyiz." dedi. Onları bu dünyaya hazırlamamız lazım. Dünyaya getirip ortada yapayalnız bırakamayız. Onlarla kaliteli vakit geçirmeliyiz. Birçok çocuk görüyorum ki, anne ve babalarının sevgilerinden uzaklar, ilgilenilmiyorlar. Sonra ergenliğe girdiklerinde birçoğu uyuşturucuya ve alkole yenik düşüyorlar. Bu gerçek anne veya gerçek baba sevgisi görmemekten kaynaklanıyor. Aile dışında kimse onlara gerçek bir anne ve baba sevgisi veremez. İşte bu şarkının arkasındaki hikaye de bu. Ian Brown ile iş birliğimizden gurur duyuyorum.

Kendi şarkılarınızı yazarken en çok neler size ilham veriyor?
İnsanlar ve hayatımda olanlar bana ilham veriyor. Bu 3 yıl içinde çok şey gördüm. Hayatın negatif yönlerini gördüm. Bu enerjiyi müziğime verdim. Bu enerji sonsuz, sebebi de sonu da gelmeyen hikayelerden geliyor. Hiçbir şeyin sonu yok. Kıskanmanın sonu yok. Her yerde kıskanç insanlar görebilirsiniz. Bu albüm bir sezonluk değil, bu albümün belli bir zamanı yok. Sadece Ramazan'da ya da Kurban'da, yardım veya kutlama dönemlerinde çalacak bir albüm değil. İçinde yer alan öyküler ve kalbimin derinliklerinden gelmesi sebebiyle sonsuza dek dinlenebilecek bir albüm. İnsanlar bununla bağlantı kurabiliyorlar. Benim albümlerim fabrikasyon değil, yapaylık yok. Müziğim kişisel ve kalbimden geliyor.

Albümünüzün tüm dünyadan önce burada satışa sunulduğu doğru mu?
Aslında albüm 29 Kasım'da dünyanın farklı yerlerinde ve dijital platformlarda piyasaya sürüldü. Türkiye, albümümün tanıtımı için geldiğim ilk ülke.

Bu arada albümde bir şarkıda Türkçe söylüyorsunuz...
Evet. Ben buraya gönülden bağlı hissediyorum. Çocukluğumdan beri burayı görüyorum. Azeri kökenliyim, dolayısıyla konuşulanları anlıyorum. Burası benim için bir ev gibi. Türkçe söylediğim zaman çok rahat şarkı söylüyorum ve cidden kalbimden söylüyorum.

Yaptığınız müzik Türkiye'de nasıl algılanıyor? Belirli ön yargılar var mı?
Bence müziğime karşı önyargı var ama bunun için insanları suçlayamayız. Bunu şirketler yapıyorlar. Daha önce de burada bir şirketle çalıştım ve müziğimi belirli bir kesime hitap edecek şekilde sundular. Albümlerim camilere gönderiliyordu. Benim gösterildiğim pozisyondan hoşnut değildim. Tanrı'ya her şey için teşekkür ederim ama sunulduğum şekil doğru değildi. Benim müziğim dünya üzerindeki tüm insanlar için. Benim müziğim enternasyonel. Zeki Müren'i ulusal radyo kanallarında dinleyemediğinizi, sadece camilerde dinleyebildiğinizi düşünün. O zaman Zeki Müren algınız farklı olacaktı. Şirketler sırf müşterilerini memnun edebilmek için sizi apayrı bir kategoride sunabiliyorlar. Evet, din benim için önemli ama ben hayatımın her anında inancım hakkında konuşmuyorum. Din benim iş alanım değil, ben bir sanatçıyım. Ben maneviyat ve sanat işindeyim, din işinde değilim. Din işinde olmak bana milyonlar kazandıracaksa bile ben bunu istemiyorum. Prensiplerimi belirlemem gerekiyor. Dürüst ve açık olmalıyım. Eğer dürüst ve açık olmazsam bu benim müziğimi etkiler. O zaman müziğimde yalancılığı ve yapaylığı hissedersiniz. Avrupa Müzik ile çalışmaktan çok memnunum. Beni ve vizyonumu anlıyorlar, nasıl gösterilmek istediğimi biliyorlar ve beni çok destekliyorlar.

Peki Müslüman kimliğinizin, yaptığınız müziğin önüne geçtiği oluyor mu?
Bence insanlar müziğim konusunda önyargılı. Bunu müziğim değil, insanlar yapıyor. Benim sunulduğum yol, benim istediğim şey değil. Ben, benim için ne önemliyse onun hakkında şarkı söylüyorum. Hz. Muhammed hakkında şarkı söylemek istiyorsam, onun hakkında söylüyorum. Allah hakkında şarkı söylemek istiyorsam, onun hakkında söylüyorum. Hedef kitlem yüzünden ben ilahi okumalıymışım gibi bir pozisyonda gösterilmek istemiyorum. Ben bir sanatçıyım. Ben tek bir şey için şarkı söylemiyorum. İnandığım, hissettiğim ve benim için önemli olan şeyler hakkında şarkı söylüyorum. Sorunuzun cevabı pazarlamayla ve şirketlerin sizi nasıl pazarlamak istediğiyle, nasıl paketleyip piyasaya sunduğuyla çok alakalı. Gerçekten bu yüzden Avrupa Müzik ile çalışmaktan memnunum. Burada bir ortaklığımız var. Bir sanatçı olarak beni çok iyi anlıyorlar. Diğerleri gibi beni belirli kalıpların içine yerleştirmiyorlar. Bu çok önemli. Bu yüzden onlarla çalışmaktan çok memnunum.

Sizce neden müzik endüstrisinde bir devrim olarak görülüyorsunuz?
Bence bu çok büyük bir tanımlama. Daha önce de konuştuğumuz gibi, 2003 yılından beri çok cesurca bir adım attım. Daha radikal ve devrimci bir adım attım. Kimsenin söylemeyi bile düşünmediği bir konu hakkında şarkı söyledim. Hz. Muhammed hakkında bir şarkı söyledim. Bu şarkıları söyledim ve bundan memnundum. Çünkü içimden bu geldi. Bu belki de pazarlama açısından bakacak olursak bugüne kadar yaptığım en iyi ve en zekice şey değildi ama kalbimden gelen buydu. Fakat artık 2003 yılında değilim. Artık neredeyse 2011 yılındayız. "Al Muallim" albümümle beraber bir endüstri ortaya çıktı. "Al Muallim" bu endüstriyi yarattı ve çok başarılı oldu. Burada 3 hafta, Mısır'da 3 ay kadar albüm satış listelerinde ilk sırada kaldı. Albümü birçok yerde duyabilir ve görebilirdiniz. Endonezya'da, Malezya'da, bütün İslam dünyasında. Bu da, daha önce ortada olmayan bir endüstri kurdu. Sonra İngilizce, Türkçe ve Arapça olmak üzere birçok sanatçı bu yolu izledi. Benim bu pazarda onaylamadığım birçok yön var. Ben bu yolda ilerlemedim. Çünkü bunun gerçekten kalpten geldiğine inanmamaya başladım, bu artık maddiyattan gelen bir şey olmaya başlamıştı. Ben bunun bir parçası olmak istemedim. İnsanlar beni bir öncü olarak gördüler. Bazı insanlar için bu kalıpta kalmam çok önemliydi ama ben bunu istemedim. Evet, çok para kazanabilirdim ama istemedim. Ben bu dönemi hayatımda yeni bir bölüm olarak görüyorum. Çünkü bugün müziğin ışıldadığı zamandır, başka şeylerin değil. Tanrı'ya şükür, bu albümle ilgili aldığımız geri bildirimler inanılmazdı. Gerçekten çok mutluyum. Herkes bu albüm için çok olumlu şeyler söylüyor. Benim tamamen müziğe konsantre olduğum bir albüm oldu. Avrupa Müzik'e ve ETM International?a da bizleri bir araya getirdiği için teşekkür ediyorum.

Sami Yusuf kendi hayatında nasıl bir yolculuğun içinde?
Yaşadığım şeyler, benim dünyanın gerçekte nasıl bir yer olduğunu görmeme yardımcı oldu. Dünya benim için iyi ve kötü insanların yer aldığı bir yer. İnsanlara rahatça güvenemiyorsunuz. Güvenebilirsiniz ama gözünüz körmüşçesine insanlara güvenemiyorsunuz. Albümüm bu soruları cevaplıyor. Şarkı sözlerini okuduğunuzda bunu görebilirsiniz. Gerçekte durum şudur ki; tüm inançlar akli dengenizi korumada çok kuvvetli bir kaynak olabiliyor. Benim için ise inancım bana zorlukları aşmamda yardımcı oluyor. Dinime olan inancım, bana bu problemleri atlamamda yardımcı oldu. Hayat yolu iniş ve çıkışlarla dolu. Yolda çok fazla çukurlar var ve içine düşebiliyorsunuz. Gördüğüm şeylere örnek vermek gerekirse, mesela iki yüzlülük. İkiyüzlü olabileceğini aklınıza bile getiremeyeceğiniz insanlar ikiyüzlü davranıyorlar. Sizi şok eden çok fazla olay oluyor ve siz güçlü olmak durumundasınız. Kendinize inanmalı, odağınızı yitirmemeli, en başından beri sizi seven ve değer veren insanlarla bir arada olmalısınız.

Dünya çapında milyonlarca hayranınız var ve 2009 yılında en etkili 500 Müslüman arasında gösterildiniz. Peki, bu kadar mütevazı ve alçakgönüllü olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Bu soru bana komik geliyor çünkü ben kendim mütevazı olarak görmüyorum. İnsanlar bana bunu hep söylüyorlar ama ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Ben kendimi sürekli sorguluyorum. Kendi kendime bir muhasebe içine giriyorum ve geriye dönüp bakıyorum. Ben ne yaptım, neyi doğru yaptım, neyi yanlış yaptım? Ben müzik yapmaya 2003 yılında başlamadım. Ben ilk albümüm "Al Muallim"e çalıştığımda 22 yaşındaydım, gençtim. Ancak ondan önce bile müzikle ilgileniyordum. 14 yaşımdan beri müzikle uğraşıyorum. "Al Muallim" için çalışmaya başladığımda gördüklerim yüzünden müzik sektörünü bırakmayı düşünmüştüm. Müzik sektöründe o kadar çok negatif yön var ki. Her zaman değil ama genelde sahte insanlar, sahte gülücükler, para için yapılan sahtelikler gördüm. Herkesin büyük egoları olduğunu ve herkesin "ben en iyisiyim" dediği bir dünya gördüm. Anlayabilirsiniz ki bu nedenlerle müzik sektöründen kaçmak istedim. 2002 yılında ailem ve arkadaşlarım beni müzik yapmamın iyi bir şey olacağına ikna ettiler. Aslında tüm bunlar bir deney sonucu kaza eseri oldu. O nedenle siz bana "Binlerce hayranınız var" dediğinizde durup da "Ama bu kaza eseri" oldu diyorum. Çünkü böyle olmasını hedeflememiştim. Sonra kendi kendime düşündüm. Hayatta ego var, seni, beni düşünüyorum ve günün sonunda ben hiçbir şeyim. Bunu her zaman hatırlamak lazım. Biz kendimiz ne düşünüyorsak oyuz. Halbuki bu doğru değil. Biz ne düşünüyorsak o değiliz. Ayaklarımız yere basmalı. Bizi seven ve bize karşı dürüst olan insanlarla olmalıyız. Şöhrete kavuştuğunuzda insanlar hep size duymak istediklerinizi söylüyorlar. "Sen iyisin, sen muhteşemsin, sen bir meleksin" diyorlar. Ama seni gerçekten seven insanlar, işte onlar sana gerçeği söyleyenlerdir. Hata yaptığın zaman sana hata yaptığını söylüyorlar. Çoğu zaman insanlar ünlü olduklarında, bu tarz şeyleri kalpleri kaldırmıyor, bunları duymak istemiyorlar. Aslında gerçeği duymak istediklerini zannediyorlar ama istemiyorlar. Sen onlara hatalarını söylediğinde senin onları kıskandığını zannediyorlar. Halbuki o seni kıskanmıyor sadece sana karşı dürüst oluyor ve doğruyu söylüyor. Bir hata yaptığımızda bunu bilmemiz gerekir. Ben, beni seven insanlarla olmayı tercih ediyorum. Tam bir aile adamıyım, aileme çok yakınım. Babam bana hiçbir zaman yalan söylemez. Olan neyse onu söyler. Babam bana müziğimle ilgili de hiç yalan söylemez. Kötüyse kötü der. Benim de istediğim budur.


www.ttnetmuzik.com
20.12.2010

Zerrin Özer, yepyeni şarkısıyla karşınızda!

Müziğin güçlü sesi Zerrin Özer, Şubat ayında yayınladığı single çalışmasının ardından yepyeni şarkısı "Fire" ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Duygusal şarkıların vazgeçilmez sesi Zerrin Özer, bu defa hareketli bir şarkıyla müzikseverleri selamlıyor.

Sözü ve müziği, Zerrin Özer yorumuyla dinlediğimiz pek çok şarkıya imzasını atan Selahattin Erhan'a ait olan "Fire", dört farklı dilde okundu. Türkçe, Arapça, Kürtçe ve İngilizce olarak okunan "Fire"ın İngilizce sözleri yine Selahattin Erhan imzası taşıyor. Şarkının Kürtçe adaptesi Burhan Beker, Arapça adaptesi ise Selami Şahintarafından hazırlandı. Toplamda sekiz farklı versiyonun bulunduğu ve yapımcılığını Yüksel Aman'ın üstlendiği single'da Burak Yeter, Suat Ateşdağlı ve Gürsel; "Fire"ın 3 farklı remix düzenlemesine imzalarını attılar. Yıllar sonra saçlarını koyu renge boyatan Zerrin Özer'in kapak fotoğrafları Haldun İlhan imzası taşırken, kapaktaki çingene kıyafeti ise Cemil İpekçi'nin yeni koleksiyonundan seçildi.


www.ttnetmuzik.com

16 Aralık 2010 Perşembe

RÖPORTAJ / Tan - Taş Yürek

Geçtiğimiz yaz yayınladığı son albümü "Taş Yürek" ile çok bekletmeden yepyeni şarkılarını müzikseverlerle buluşturan Tan, albümünün ikinci video klibi "Barbie Bebek" ile gündemde. Geçtiğimiz günlerde dijital ortamda yayınladığı "Barbie Bebek", "Taş Yürek", "Taksi" ve "Elektrik" şarkılarının club mix versiyonlarını da dinleyicilerin beğenisine sunan genç sanatçı, hakkında merak ettiklerimizi tüm samimiyetiyle yanıtladı.

İçinde bulunduğumuz dönemde single modası varken, siz "İşaret" albümünüzün üzerinden bir sene kadar kısa bir süre geçtikten sonra yine bir albümle karşımızdasınız. "Taş Yürek" için yola nasıl çıktınız?
"Single yapacağım" diyerek, yola çıkmadım. Yine bir albüm diye yola çıkmıştım ama "İşaret" albümünden sonra çok değiştim. Hayata dair fikirlerim değişti. Çok fazla dışarıya yansıtmasam da, o albümle beraber yaşadığım kazadan sonra çok farklı bir hayat görüşüne sahip oldum. İliklerime kadar aldığım her nefesi ve yediğim her lokmayı hissetmek istedim. Nedense bir anda yepyeni bir albüme girmek istedim. Bu "İşaret"in başarısıyla alakalı değildi, "İşaret" de çok başarılı bir albümdü ama devamını getirmek istemedim. İkinci klibi de o yüzden çekmedim. Kendi içimde bir savaşa girdim. Sırtıma çantamı taktım, Ankara'ya gittim. Çocukluğumun geçtiği yerleri gördüm. Orada kendime köhne bir stüdyo buldum. Aylarca koltukta uyudum, saçım sakalım birbirine karıştı. Albümün tüm şarkılarını da orada çıkarıp kaydettim. Çocukluk arkadaşlarıma dinlettim. Onları İstanbul'a getirdim. "Taş Yürek" çok değişik bir ruh hali ile hazırlandı.

O zaman bu albüm sizin için diğerlerinden çok daha özel bir yerdedir...
Albümlerimin hepsi çok özel ama bu da böyle bir döneme denk geldi. Şimdi ne yaparım, acaba Hindistan'a mı giderim bilmiyorum ama bu albümü böyle değişik bir ruh haliyle hazırlamak geldi içimden.

Değişiklik görüntünüze de yansıyor. Müzik kariyeriniz süresince imajınızı da ilk kez bu kadar değiştirdiğinizi görüyoruz...
Evet, çok retro bir çalışma yaptık. Albümün fotoğraflarını Mehmet Turgut'la çektik. Modern düşündüğümüz zaman çok başarılı bir iş çıkardık ortaya. Ben de onu profesyonel ellere bırakmayı tercih ettim. Sonuçtan ve bu imajdan kesinlikle çok memnunum. Ben aslında görüntümle oynamayı çok severim. Günde iki kere üstümü değiştiririm, saçlarımla oynarım. Çocukluğumdan beri bu böyledir. Bundan sonra da her albümde hatta her yeni klipte de yepyeni bir imajla dinleyici karşısına çıkmayı düşünüyorum.

Çıkış şarkınıza gelirsek, "Taş Yürek"li misiniz gerçekten?
"Herkes beni taş yürekli sanıyor" sözü, şarkıda işin esprisi olarak geçiyor ama düşündüğünüzde bazen yaptığınız işler bu şekilde de değerlendirilebiliyor. Aslında o cümlenin içinde başka bir şey var, şarkıda da onu anlatmak istedim. Bu yüzden böyle bir ifade kullandım desem daha doğru olur.

Bu sene her yerde bolca dinlediğimiz "Çanta" şarkısı ile başlayan ve "Taksi" ile devam eden Demet Akalın ? Tan işbirliği nasıl başladı?
Biz zaten Demet'le bu işbirliğinden önce de arkadaştık. Demet'le görüştüğümüz her dönem, benden albüm için şarkı istiyordu. Ben de "Senin en güzel şarkını ben yapacağım" diyordum. Nihayetinde "Çanta"yı yaptım. Sonra şarkı başarılı olunca benim albümümde de "Taksi"ye bir düet yaptık. Demet ya da bir başkası, böyle projelere ben her zaman açığım. Başka güzel isimlerle de düet, albüm, proje gibi yeni sürprizlerim olacak.

Bugüne dek sizi hiç başkalarının yeni şarkılarını seslendirirken dinlemedik. Bunun gibi bir sürprizle de karşılaşabilir miyiz?
Evet, doğru söylüyorsun. En çok bir veya iki bestecinin şarkısı vardır. Aslında başka bestecilerden şarkı almaya çok açığım ama gerçekten insanlara şarkılarımı dinlettiğim zaman ya da teraziye koyduğum zaman, insanların benim şarkılarımı benden dinlemek istediklerini çok iyi biliyorum. Çevreme dinlettiğim şarkılar da "Bu albüme girsin" dedikleri için, çok fazla dışarıdan şarkı almaya ihtiyacım olmuyor. Herhangi bir arayışa da girmiyorum. Doğal olarak da albüm benim şarkılarımdan veya cover çalışmalardan oluşuyor.

"Taş Yürek"te de bir cover gözümüze çarpıyor. Albüme, "Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun" eserini nasıl dahil ettiniz?
Ben Türk sanat müziğini çok seviyorum. Her müziği çok seviyorum ama sanat müziğini ayrı seviyorum. Benim düşünceme göre; yeni bir nesil arkamızdan geliyorsa, biz ne söylüyorsak ve onu dinliyorlarsa bence bir vazifemiz var. Birincisi, eski sanatçıları yaşatmak. Onlar yokmuşçasına davranamayız. Bunun en iyi örneğini de iki albümdür Ferdi Tayfur şarkılarını seslendirerek yaşattım. İkincisi, kültürümüz olan sanat müziği ve halk müziğine sahip çıkmak. Bunlar bence birer misyon ve ufak ufak buna benzer şeyler yapmak zorundayım. Bu konuda egoist de davranmamalıyım. Şahsi olmamalıyım. "Ben çok başarılıyım, bunu da söylerim" gibi düşünmemeliyim. Ben bunları yaptıkça mutlu oluyorum. Olur da şarkı çok ses getirirse, bir sanat müziği albümü yapmayı da çok isterim.

Albümde de sadece bu şarkıda bir vokal koçu ile çalışmışsınız. Bunun özel bir nedeni var mı?
Evet, çocukluk arkadaşlarımdan Koray çalıştırdı beni. Çok iyi bir öğrenciydi kendisi. Konya Selçuk Üniversitesi'nde okudu. Ayrıca Türk sanat müziği bilgisi de çok iyidir. Benim kibirlerim yoktur. "Bunu bana sen okutur musun? Sen biliyorsun" dedim ve iyi ki de öyle demişim. Yorumuma çok güzel ince dokunuşlar kattı. Yine böyle davranarak kazandığıma inanıyorum. Hiçbir zaman bu yolda yalnız değiliz. Senin bana vereceğin bir fikir bile benim için çok önemli. Etraftan çevrenden beslenip, hep beraber yürümek zorundasın. O da benim kardeşim. İyi ki de o okuttu. İhtiyacım var mıydı belki tartışılır ama Koray oldu, çok iyi oldu.

"İşaret" albümü sonrasında sizinle röportaj yaptığımızda, arabesk cover'larına devam edeceğinizi söylemiştiniz. Sizi vazgeçiren ne oldu?
Hiçbir zaman kendimi tekrar etmek istemiyorum. İlk günden bugüne kadar hep yeni bir şeyler yapıp, yelpazeyi biraz genişletmek istiyorum. Ferdi Tayfur meselesi açıldı, çok güzel başladı, başarı geldi ve kapandı. Çünkü ben onun varisi ya da bayrağının taşıyıcısı değilim. Çok seviyorum, o ayrı bir mesele ama hep yeni bir şeyler yapmam gerekiyor. Artık "Taş Yürek" var mesela. Yeni albümler, yeni projeler var önümüzde, ki bence bu başarı demek. Eskiden insanlar göç ederlerken su kenarında biraz yeşillik ve gölgelik bir yer bulduklarında oraya çadır kurarlar ve orada yaşamaya başlarlarmış. Başka bir yere gidemezlermiş. Aynı bunun gibi, ben bir tane çadır buldum ama benim gözüm hep başka su kenarlarında. Hep de öyle devam edecek.

Müziğinizle ilgili en çok kimlerin fikrini önemsiyorsunuz?
Herkesin! Kafamda sınıflandırmalar yapmıyorum. Bu gerçekten sanatçı olmakla ilgili bir şey olsa gerek. Kafanda kademeler, rütbeler gibi şeyleri kaldırıyorsun ister istemez. Müziğimi kime soracağım hiç belli olmaz. Sokaktaki taksiciye de sorabilirim. Herkese sorabileceğim bir şey bu. "Bunu Sezen Aksu'ya sordum, o söylerse yaparım" diye bir şey yok. O da sonuçta sokaktaki taksiciden besleniyor. Ben etrafımdaki herkese sorma taraftarıyım.

Son iki albümdür, çıkışınızı hareketli şarkılarla gerçekleştiriyor ve onları kliplendiriyorsunuz. Albümde yer alan duygusal çalışmalarınızı neden ön plana çıkarmıyorsunuz?
Nedense bunu doğaya bıraktım. O böyle bir süredir beni bu şarkılarla çıkarttırıyor, bir hayır vardır herhalde bunda diye düşünüyorum. Bunu yakın zamanda bana yine söylediler. Yay gerilir, gerilir ve bir gün sadece slow çalışmalardan oluşan bir projeyle de çıkabilirim mesela. Ben bunun doğayla ve içinden gelenle alakalı olduğunu düşünüyorum.

Sizce artık fiziksel albüm satış dönemi bitiyor mu?
Ne yazık ki... Ben ufakken aldığım albümlerde o tattığım hazzın aynısını tattırmak isterdim beni dinleyen insanlara. Ama artık o kalmadı. Bizler kartonetle uyurduk. Açardık, kim ne yazmış, noktasına virgülüne kadar ezberlerdik. Acayip güzeldi ona dokunmak. Eline almalısın, koklamalısın, o paket senin için ilk defa açılmış olmalı. Ama dünya böyle ne yazık ki. Yavaş yavaş insani duygularımızdan uzaklaştığımıza inanıyorum ben. Zaten teknoloji medeniyetin, başta sanatın düşmanıdır. Tarihten bu yana hep böyle olmuştur. Ünlü müzisyenler de bundan şikayetçi olmuştur. Mozart bir senfoni yazarken, 12 yaşındayken bile, hiç silgi kullanmazmış. Sadece kurşun kalemle yazarmış. Bu adamın teknolojiye ihtiyacı yok, silgiye bile ihtiyacı yok. Ama o yetenekteki insanlar bu dönemde artık ortaya çıkamıyor. Silgiye gerek yok, zaten klavyeye yazıyoruz. Dolayısıyla teknoloji, sanatı ve sanatçıyı yavaş yavaş silecek.

Peki yasal dijital platformlar bahsettiğiniz bu noktada nerede duruyor?
Dijital platformların maddi anlamda getirisi olması, albümlerin dijital ortamda satılması çok güzel bir şey. Yoksa hiç para kazanamayacağız. O başka bir tarafı tabi ki. Ben daha spiritüel tarafından baktım. Tabii ki bunun da olması lazım. Biz de bu şekilde işimizi yürütmek zorundayız. Yoksa sokaklarda görebilirsiniz tüm şarkıcıları. Dijital platformlar dinleyici ile aramızda çok büyük bir araç. Albümler maalesef satılmıyor, keşke fiziksel olarak da albüm satışı devam etse. Ama biz sanatçılar, şarkılarımızı dinleyiciye en kolay yoldan ulaştıran dijital platformlar sayesinde daha iyi müzik yapıyoruz. Dolayısıyla da daha iyi yaşıyoruz.

www.aveamuzik.com
16.12.2010

Ziynet Sali, "Bize Yeter" diyor!

Geçtiğimiz sene birkaç ay arayla yayınladığı single çalışmaları "Bizde Böyle" ve "Rüya" ile Ziynet Sali, müzik dünyasında başarılı bir grafik çizdi. Sevilen sanatçı, 2011 yılında yayınlayacağı yeni albümünün müjdesi verirken, bir yandan da yepyeni bir şarkıyı dinleyicilerle buluşturdu.

Sözü ve müziği Sinan Akçıl'a ait olan "Bize Yeter" şarkısının üç farklı versiyonuyla beraber hayranlarının karşısına çıkan Ziynet Sali'nin single'ı önümüzdeki günlerde müzik marketlerdeki yerini alacak. Şarkının orijinal ve akustik versiyonları Sinan Akçıl, diğer iki versiyon ise Ziynet Sali'nin "Sen Mutlu Ol" şarkısını seslendirerek, albümüne katkıda bulunduğu Ozan Doğulu tarafından düzenlendi. Bir yandan sahne çalışmalarına devam eden Ziynet Sali, en sevilen şarkılarıyla 31 Aralık gecesi Pendik Greenpark Hotel'in yılbaşı programını renklendirecek.


www.ttnetmuzik.com

Liam Gallagher'dan albüm müjdesi!

Müzik dünyasının en büyük topluluklarından biri olarak gösterilen Oasis'in dağılmasının ardından yolları ayrılan Gallagher kardeşlerden Noel, solo kariyerine ara vermişken, Liam Gallagher sevenlerine yeni albüm müjdesi verdi.

Dağılan Oasis'in kalan elemanlarıyla yeni grubu Beady Eye'ı kuran küçük kardeş Liam, yeni albüm çalışmaları için uzun süredir stüdyodaydı. 28 Şubat 2011'de yayınlanması planlanan grubun ilk albümü "Different Gear, Still Speeding" adını taşıyor. On üç şarkının yer alacağı albümün ilk single'ı "Bring the Light"ın videosu müzik kanallarında ve video paylaşım sitelerinde yayınlanmaya başladı.


www.ttnetmuzik.com

Behzat Gerçeker, müziğin devlerini buluşturdu!

Behzat Gerçeker'in yönetimini üstlendiği Enbe Orkestrası'nın üçüncü albümü geçtiğimiz günlerde müzik marketlerdeki yerini aldı.

"Kalbim" adını taşıyan albümün ilk video klibi, Mustafa Ceceli ve Elvan Günaydın'ın birlikte seslendirdikleri "Eksik" şarkısına çekildi. 2007 yılında Mustafa Ceceli'nin seslendirdiği "Unutamam" ve Aslı Güngör'ün seslendirdiği "Kalp Kalbe Karşı" şarkılarıyla müzikseverlerin dikkatini çeken Enbe Orkestrası'nın yeni albümünde; Tarkan, Ajda Pekkan, Müslüm Gürses, Ziynet Sali, Mustafa Ceceli, Aytekin Kurt, Elvan Günaydın, Ayşen, Eren Sandal ve Ali Erenus gibi isimler yer alıyor. Bu isimlerin yanı sıra Jose Feliciano, Jean Francois Michael ve Christian Adam'ın da birer şarkı seslendirdikleri albümün ilk video klibi Murad Küçük yönetmenliğinde, sözü ve müziği Ravi İncigöz, düzenlemesi Mustafa Ceceli'ye ait olan "Eksik" şarkısına çekildi.


www.ttnetmuzik.com

14 Aralık 2010 Salı

Wufi, ayaklarınızı yerden kesecek!

Elektronik müzik dünyasının en çok takip edilen gruplarından Wufi, konserlerine devam ediyor. Elektro-funk ve dans müziğine yepyeni bir yorum katan Wufi, enerji dolu canlı performanıyla yeniden hayranlarının karşısına çıkıyor.

Grubun kendi ismini taşıyan, 10 şarkılık ilk albümleriyle elektronik müzikseverlerin bir anda dikkatini çeken ve albümde bulunmayan "Le Titre" şarkılarına çektikleri; İstanbul'a gelen bir Japon suikastçinin, öldüreceği kadına aşık olmasını konu alan, bol imgesel anlatımlı kliplerinden sonra hızla ismi duyurmaya başlayan Wufi; 24 Aralık Cuma gecesi, Indigo'da kendilerini izlemeye gelenleri doyasıya dans ettirerek, eğlenceli saatler yaşatacak.


www.ttnetmuzik.com

Yağmur Yaman, mevzuları derinleştiriyor!

Geçtiğimiz günlerde yayınladığı şarkısı "Derin Mevzular" ile müzik dünyasına merhaba diyen Yağmur Yaman, kısa sürede büyük ilgi gören şarkısının klibiyle ekranlardaki yerini almaya başladı.

Yalnızca dijital platformlarda satışa açılan "Derin Mevzular" şarkısıyla Yağmur Yaman, müzikseverlerden tam not alarak, platformların dinleme ve indirme listelerinde hızla yükselişe geçti. Genç şarkıcı, sözü ve müziği kendisine ait olan şarkısını geçtiğimiz günlerde kliplendirdi. Cevdet Gökhan Palas yönetmenliğinde çekilen klip, Ömerli'de yaklaşık 10 saatlik bir çalışma sonucunda tamamlandı. Şarkının ruhuna uygun olarak yalnızlık teması işlenen klip, bu hafta tüm müzik kanallarında yayınlanmaya başladı.


www.ttnetmuzik.com

Hayko Cepkin, üçüncü klibiyle ekranlarda!

Rock müziğin güçlü seslerinden Hayko Cepkin, üçüncü albümü "Sandık" ile dinleyicilerden tam not almaya devam ediyor. Sevilen sanatçı, "Yol Gözümü Dağlıyor" ve "Doymadınız"ın ardından geçtiğimiz günlerde üçüncü klibini "Balık Olsaydım" adlı parçasına çekti.

Hayko Cepkin, Aralık ayı ile başlayan Türkiye turnesi öncesinde senaryosunu kendi hazırladığı "Balık Olsaydım" ile yine farklı bir işe imzasını attı. Balat'taki eski kimya fabrikasında çekimleri tamamlanan klip; 22 kişilik bir ekip ile 22 saati aşkın bir sürede çekildi. Prodüktörlüğünü Beray Sarı, sanat yönetmenliğini Mert Odabaşı, görüntü yönetmenliğini Arda Canel'in üstlendiği klibin yönetmen koltuğunda Doruk Çetin oturuyor. Zoraki yalnızlığı anlatan klip; rehinelerin, kendilerini rehin alanların duygularını anlama noktasına gelmesi anlamına gelen "Stockholm Sendromu" ile birleştiren, ilginç bir hikayeye sahiplik ediyor. Sevilen oyuncu Beste Bereket'in Hayko Cepkin'e eşlik ettiği "Balık Olsaydım" klibi, görselliği ve hikayesi ile dikkat çekiyor.


www.ttnetmuzik.com

Zülfü Livaneli'den 40. yıl armağanı!

Çağdaş Türk Halk Müziği'nin önemli temsilcilerinden Zülfü Livaneli, 1971 yılında başladığı müzikal yolculuğunun 40. yılına giriyor. Yüzlerce şarkı yazan ve otuzdan fazla albüm kaydeden Zülfü Livaneli, arşiv niteliğindeki albümlerini "Livaneli - Bütün Eserleri Serisi" halinde yayınladı.

Sadece dönemin ruhunu yansıtmakla kalmayıp, nesilleri bu şarkılarıyla büyüten, kuşaktan kuşağa yayılarak birer klasik haline dönüşen eserlerini, 40. sanat yılı onuruna yeniden yayımlamaya başlayan Zülfü Livaneli, "Livaneli - Bütün Eserleri Serisi"nde arşivlik beş albümünü dinleyiciye sunuyor. "Vurulduk Ey Halkım - İlk Türküler", "Merhaba", "Nazım Türküsü", "Atlının Türküsü" ve "Günlerimiz" albümlerini tekrar gün ışığına çıkaran sanatçının albümlerinde, kendi el yazısı ile yazmış olduğu teşekkür kartı da yer alıyor. Müzik marketlerdeki yerini alan albümler serisi; hem Zülfü Livaneli şarkılarıyla büyüyen kuşakları, hem de onları bugün ilk defa keşfedecek olan genç nesilleri bekliyor.


www.ttnetmuzik.com

9 Aralık 2010 Perşembe

Erkekler, kadınlar için söylüyor!

Türkiye'nin en sevilen 13 kadın vokalinin, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı için seslerini birleştirdikleri "Güldünya Şarkıları" albümünün ikincisi geçtiğimiz günlerde müzik marketlerdeki yerini aldı. Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek üzere yayınlanan çalışmada bu defa Türkiye'nin en önemli erkek vokalleri bir araya geldi.

Geçtiğimiz Mart ayında Dünya Kadınlar Günü'nde gerçekleştirilen "Güldünya Şarkıları Konseri"nin kayıtlarının yer aldığı albümde 14 şarkı yer alıyor. Yüksek Sadakat, Mirkelam, Yalın, Kenan Doğulu, Mustafa Ceceli, Ferhat Göçer ve Cihan Okan gibi isimlerin en sevilen şarkılarını seslendirdikleri albümün ilk video klibi, konserden çekilen görüntülerden hazırlanan Kenan Doğulu ve Yalın düeti "Ünzile", ekranlara gelmeye başladı. 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddete Son Günü'nde piyasaya çıkan "Güldünya - Erkekler Kadınlar İçin Söylüyor" albümü, 142 dakikalık DVD ile beraber raflardaki yerini aldı.


www.ttnetmuzik.com

"Boğaziçi Rüzgarları" esmeye başladı!

Müzik dünyasının yakından tanınan isimlerinden Sait Büyükçınar, Ceyhun Çelik ve Necip Yılgın; beraber yaptıkları sahne çalışmalarını ve uzun senelere dayanan dostluklarını "Boğaziçi Rüzgarları" adını verdikleri yepyeni gruplarıyla kimlikleştirdi.

Müzik terbiyesini ve nota, usul, fasıl gibi bilgilerini müziğin usta isimlerinden almış olan Sait Büyükçınar;Bülent Ersoy, Emel Sayın, Muazzez Abacı, Zülfü Livaneli gibi sanatçılarla sahne ve albüm çalışmaları yapan Ceyhun Çelik ve solfej eğitmeni Necip Yılgın'ın oluşturduğu grup, ilk albümleri "Boğaziçi Rüzgarları"nı müzikseverlerle buluşturdu. Türk ve dünya müziklerinden oluşan eserlerinin icra edildiği albümde Bülbülüm Altın Kafeste, Sultaniyegah Saz Semaisi, Sevdalı Başım ve Sus Söyleme eserlerinin yanı sırada dünyaca ünlü besteler de yer alıyor. Adapte edilmiş sözlerle aşina olduğumuz bestelerin de seslendirildiği albümde, "Rose" Ceyhun Çelik, "Uzaklaşma" Necip Yılgın, "Bir Damla Hüzün" şarkısı da Sait Büyükçınar tarafından bestelendi.



www.ttnetmuzik.com

Zülfü Livaneli'den 40. yıl armağanı!

Çağdaş Türk Halk Müziği'nin önemli temsilcilerinden Zülfü Livaneli, 1971 yılında başladığı müzikal yolculuğunun 40. yılına giriyor. Yüzlerce şarkı yazan ve otuzdan fazla albüm kaydeden Zülfü Livaneli, arşiv niteliğindeki albümlerini "Livaneli - Bütün Eserleri Serisi" halinde yayınladı.

Sadece dönemin ruhunu yansıtmakla kalmayıp, nesilleri bu şarkılarıyla büyüten, kuşaktan kuşağa yayılarak birer klasik haline dönüşen eserlerini, 40. sanat yılı onuruna yeniden yayımlamaya başlayan Zülfü Livaneli, "Livaneli - Bütün Eserleri Serisi"nde arşivlik beş albümünü dinleyiciye sunuyor. "Vurulduk Ey Halkım - İlk Türküler", "Merhaba", "Nazım Türküsü", "Atlının Türküsü" ve "Günlerimiz" albümlerini tekrar gün ışığına çıkaran sanatçının albümlerinde, kendi el yazısı ile yazmış olduğu teşekkür kartı da yer alıyor. Müzik marketlerdeki yerini alan albümler serisi; hem Zülfü Livaneli şarkılarıyla büyüyen kuşakları, hem de onları bugün ilk defa keşfedecek olan genç nesilleri bekliyor.


www.ttnetmuzik.com

3 Aralık 2010 Cuma

Çağrı Sertel, cazseverler için sahnede!

Geçtiğimiz aylarda ilk albümü "New Born"u cazseverlerle buluşturan, günümüzün en dikkat çekici genç nesil caz piyanistlerinden Çağrı Sertel; albümünün lansman konseriyle dinleyicilerin karşısına çıkarak, cazseverlere keyifli dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor.

Müzik yaşamına küçük yaşlarda piyano dersleri alarak başlayan Çağrı Sertel, İstanbul Bilgi Universitesi Piyano-Kompozisyon bölümününe girdiği yıldan itibaren cazın yanı sıra farklı tarzda müziklerle de tanıştı. Aydın Esen, Ricky Ford, Tuna Ötenel, Donovan Mixon, Can Kozlu, Cengiz Baysal ve Selen Gülün gibi isimlerle çalışan Sertel, aynı zamanda Buzuki Orhan Osman, Keisa Brown, Tony Jones, William Cardosa, Cem Adrian, Yaşar, Zuhal Olcay, Demir Demirkan, Sabri Tuluğ Tırpan, Sertab Erener, Bora Uzer gibi birçok isimle de farklı projelerde yer aldı. 8 Aralık Çarşamba gecesi Beyoğlu Nublu'da gerçekleşecek olan lansman konserinde Çağrı Sertel'e, Kağan Yıldız ve Edis Hafızoğlu da eşlik edecek.



www.ttnetmuzik.com

Badem, artık 3 boyutlu!

Grubun adını taşıyan ilk albümleri "Badem" ve ikinci albümleri "S'onsuz" ile müzik dünyasında iddialı bir yer edinen Badem, alışılagelmiş centilmen tavırlarıyla hazırladıkları yeni albümleri "3b" ile başarısını bir üst seviyeye taşımaya hazırlanıyor.

Mustafa Kemal Öztürk, Barış Bahçeci, Mert Özdemir, Doğaç Başaran ve Emre Yıldız'dan oluşan Badem'in yeni albümü, 3 boyutlu konsept kapsamında hazırlandı. Grubun üçüncü albümü olduğu için yapılan çalışmada albümün videoları ve fotoğrafları 3 boyut teknolojisiyle hazırlandı. Geçtiğimiz günlerde müzik marketlerdeki yerini alan albümün ilk konseri için gün sayan grup; 7 Aralık Salı akşamı, "3b" albümünden yepyeni şarkılarıyla Babylon sahnesinde olacak.


www.ttnetmuzik.com

Işın Karaca, canlı performansıyla karşınızda!

Türk Pop Müziği'nin en önemli bayan vokallerinden Işın Karaca; dillere marş olan eski şarkılarının yanı sıra, son albümü "Arabesque"ten seslendireceği şarkılarla, müzikseverlere muhteşem bir gece yaşatmaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz aylarda yayınladığı ve 1960'lı yıllardan bu yana toplumda iz bırakmış arabesk şarkıları güçlü sesiyle tekrar yorumladığı albümü "Arabesque; Geçmiş, Geçmemiş Hiç" ile beğeni toplayan Işın Karaca, Nisan ayında yayınlamayı planladığı yeni albümü "Arabesque 2" için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Sevenleri için şimdiden sürprizler hazırlamaya başlayan sanatçı, tüm dinleyicilerini 3 Aralık Cuma akşamı, İstanbul Jolly Joker Balans sahnesine bekliyor.



www.ttnetmuzik.com

29 Kasım 2010 Pazartesi

Dans müziği sevenlere Markus Schulz müjdesi!

Trance ve progressive müziğin en saygın plak şirketlerinden Cold Harbour Records'ın sahibi, tüm dünyada 100'den fazla radyoda yayınlanan Global DJ Broadcast Radio Show'u hazırlayan ve ülkemizde de büyük bir hayran kitlesi bulunan Markus Schulz, Türk hayranlarına unutulmayacak bir gece yaşatmaya hazırlanıyor.

Amerika'nın en çok talep alan uluslararası DJ'i olma ünvanını taşıyan ve çeşitli magazin anketlerinin "Dünyanın En İyi 100 DJ'i" listelerinde üç senedir ilk 10'da yer alan Alman asıllı ünlü DJ; bugüne kadar çaldığı Trance Energy, Nature One, Dance Valley, Sunrise, Tomorrowland, Pleasure Island, Creamfields, Global Gathering gibi festivallerde, küresel dans müziğini kitlelere yayıp, bu misyonu dört kıtadaki dans pistlerinde tozu dumana katarak yerine getiriyor. 4 Aralık Cumartesi akşamı The Hall'da sınırlı sayıda satışa çıkacak biletlere sahip şanslı dinleyicilerine unutulmaz bir gece yaşatmaya hazırlanan Markus Schulz'un sahnesini, BeeGee çok özel bir performasla açacak.


www.ttnetmuzik.com

Kurban konserleri tam gaz devam!

Rock müzikseverlerin yakından takip ettiği Kurban, sert tavrını sürdürdüğü son albümü "Sahip" ile beraber, dinleyicilerini coşturdukları konserlerine devam ediyor.

2008 Mayıs ayında askerlik sonrası tekrar bir araya gelen Kurban, Mart 2010'da tüm dünyanın gidişini sert ve vurucu bir dille anlatan ve müziğe verdikleri beş yıllık bir aranın ardından yayınladıkları son albümleri "Sahip" ile dinleyicilerini sevindirdi. Bass gitarda Kerem Tüzün, elektro gitarda Özgür Kankaynar, davulda Burak Gürpınar ve vokalde Deniz Yılmaz'ın oluşturduğu Kurban, günlerce konuşulan canlı performanslarına devam ediyor. Aralık ayı boyunca dinleyicileriyle buluşacak olan grup; 3 Aralık Cuma akşamı İzmir Fuar Atlas Pavyon'da, 11 Aralık Cumartesi akşamı İstanbul Live'da ve 17 Aralık Cuma akşamı Eskişehir 222 Park'ta sahne alacak.


www.ttnetmuzik.com

26 Kasım 2010 Cuma

Mavi, ilk konseriyle sahnede!

Geçtiğimiz aylarda müzikseverlerin beğenisine sunduğu, kendi adını taşıyan ilk albümüyle müzik dünyasına "merhaba" diyen Mavi, albüm sonrasında vereceği ilk konserinde dinleyicilerle buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor.

Orkun Tunç ve Taner Yurdunkulu'nun müzikal direktörlüğünde hazırlanan, dört şarkı ve bir remixin yer aldığı ilk albümü "Mavi" ile müzikseverlerin dikkatini çeken Mavi, albümünün ardından ilk kez canlı performansıyla dinleyici karşısındaki sınavını verecek. Albümde yer alan, sözü ve müziği Mavi'ye ait olan "Düş", "Bırak", "30" gibi şarkılarının yanı sıra sürpriz şarkılara da yer vereceği ilk konseri için 26 Kasım Cuma akşamı saat 23:00'de Caddebostan'da bulunan Balans Brau'da sahne alacak olan genç şarkıcı, sevenlerine keyifli saatler yaşatacak.

www.ttnetmuzik.com

25 Kasım 2010 Perşembe

Göksel ile "Radyo Günleri" başlıyor!

Yayınladığı son iki albümü "Mektubumu Buldun Mu?" ve "Hayat Rüya Gibi" ile, nostaljiyi yaşatarak müzikseverlerin beğenisini toplayan Göksel, geçmişten günümüze akustik olarak yorumlayacağı eserlerle canlı performansını "Radyo Günleri"ne taşıyor.

Göksel'in kendine has yorumuyla hayat verdiği eski şarkıların yer aldığı, 2009 yılında "Mektubumu Buldun Mu?" ve 2010 yılında çıkardığı "Hayat Rüya Gibi" albümlerindeki eserlerinin yanı sıra kendi şarkılarını da akustik olarak yorumlayacağı "Radyo Günleri", 28 Kasım'da Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde başlayacak. 3 Aralık'ta İzmit Sabancı Kültür Merkezi, 5 Aralık'ta İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 8 Aralık'ta Kayseri Kültür Merkezi, 9 Aralık'ta Adana Büyükşehir Kültür Merkezi, 10 Aralık'ta Mersin Devlet Opera ve Balesi, 12 Aralık'ta Gaziantep Büyükşehir Kültür Merkezi, 13 Aralık'ta Antakya Meclis Kültür Merkezi'nde sahne alacak olan Göksel'in "Radyo Günleri", 24 Aralık'ta İstanbul Ghetto'da düzenlenecek "45'likler Partisi" ile son bulacak.

www.ttnetmuzik.com

Sıla'nın üçüncü albümü hazır!

Son dönemin en dikkat çeken yorumcu ve şarkı yazarlarından Sıla, müzik kariyerinin üçüncü solo albümünü müzikseverlerin beğenisine sunuyor. Sözleri Sıla, müziği Sıla ve Efe Bahadır imzası taşıyan yeni şarkısı "Acısa da Öldürmez" ile bir anda müzik listelerine giriş yapan başarılı sanatçı, dijital platformlarda da yoğun ilgi görüyor.

"Konuşmadığımız Şeyler Var" adını verdiği üçüncü albümüyle, 25 Kasım Perşembe günü müzik marketlerdeki yerini alacak olan Sıla'nın albümünde 9 yeni şarkı yer alıyor. Toplamda 12 şarkıdan oluşan albümde Sıla, konserlerinde söylediği ve dinleyiciler tarafından sürekli istek alan "Vur Kadehi Ustam" şarkısına da yepyeni bir düzenlemeyle yer veriyor. Söz ve bestelerin yine Sıla ve Efe Bahadır'ın ortak imzalarını taşıdığı albümde; "Zamanında" şarkısı, Sıla ve çocukluk arkadaşı Gözde Kansu'nun ortak çalışması olarak kendini gösteriyor. Albümün ilk video klibi geçtiğimiz günlerde Murat Onbul yönetmenliğinde "Acısa da Öldürmez" şarkısına çekildi. Klip, müzik kanallarında yayınlanmaya başladı.


www.ttnetmuzik.com

RÖPORTAJ / Gökhan Türkmen - Biraz Ayrılık

Pop müziğin gün geçtikçe yükselen isimlerinden Gökhan Türkmen, bu senenin başında yayınladığı ikinci albümü "Biraz Ayrılık" ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı. "Biraz Ayrılık" ve "Rüya" şarkılarıyla öne çıkan albümüyle müzikseverlerin dikkatini çeken genç şarkıcı, internette yayılarak, kendisine profesyonel müzik dünyasının kapılarını şarkılarının oluşum sürecinden bu yana müzikle ilgili merak ettiğimiz her şeyi yanıtladı.

İlk albüm "Büyük İnsan"dan bu yana hayatınızda neler değişti?
Aslında çok fazla bir şey değişmedi. Sadece sevenlerimize daha çok vakit ayırmaya çalışıyoruz. Daha çok üretmeye çalışıyorum. Sorumluluklarım arttı. Hayat standartları olarak çok fazla bir şeyim değişmedi. Hayatıma devam ediyorum. Sadece biraz daha kendime özen göstermeye çalışıyorum. Üstüme başıma daha çok dikkat ediyorum. Sevenlerime hoş gözükmek için, hem göze hem de kulağa hitap etmek için elimden geleni yapıyorum.

İnternette dolaşan "Büyük İnsan" ve "Dön" şarkıları ile sizi tanıdık. İnternet yolu ile dinleyicilerin beğenisini kazanmanın ne gibi avantaj ve dezavantajlarını yaşadınız?
Çok avantajını yaşadım tabii ki. 2006 yılında kuzenim Serkan Söylemez "Büyük İnsan"ı internete yaymıştı. Şarkı çok sevildi, inanılmaz bir ilgi gördü. Yaklaşık iki sene boyunca birçok şarkım internette dolaşmaya başladı.

Peki diğer şarkılarınızın da sosyal ağlarda paylaşıma açılması bilinçli olarak yaptığınız bir şey miydi?
Sadece "Dön" ve "Büyük İnsan"ı kendi isteğimizle biz yaymıştık. Albüm düşünerek internete vermedik. Şarkıları çok seviyorduk. İnsanlar ne der, yorumlarını almak için aslında internete verdik şarkıları. Onun dışındakiler benim radyo programımdan ve onun dışında yaptığım kayıtlardan yayıldı ve çok ilgi görmeye başladı. Dolayısıyla ben internette müzik yapan bir insan haline geldim. Tabii ki bu bakımdan bir ün de elde etmiş oldum. Az da olsa bir camiada tanınırlık elde ediyorsunuz. Yüzünüz çok bilinmese de "Gökhan Türkmen" olarak duyuluyorsunuz, şarkılarınız biliniyor.

İlk albüm kapağında da yüzünüz çok görünmüyordu zaten...
Onu bilerek yapmadık aslında. "Zaten bir gizem vardı, albümde de böyle olsun" diye düşünmedik. Sadece o fotoğraf hoşumuza gittiği için onu koyduk. Biraz delikanlılık yaptık aslında. Zaten tanınmayan bir yüzü, iyice tanınmaz hale getirdik. "Büyük İnsan" klibiyle de işler yolunda gitmeye başlayınca tekrar bir kapak çıkarıp, onu da fotoğraflı yaptık. Dediğim gibi interneti nasıl kullanmak istediğinize bağlı. O yüzden hiçbir dezavantajını yaşamadım internetin.

İnternet mecralarında sizin gibi yaptıkları işleri dinleyicilere sunan birçok amatör müzisyen var, sizce neden siz sıyrıldınız aralarından?
Bilemiyorum. O zamanlar zaten amatör kayıtlara inanılmaz bir ilgi vardı. İrem vardı, Seksendört vardı. Biz de o dönem çıktık ve şarkılar yayılmaya başladı. Herkes gitarını alıp kendi bestesini söyleyip internete veriyordu, bizden sonra da devam etti bu. Samimi olduğu için herhalde çok sevildi. Hiçbir kaygı gütmeden o kaydı yapmıştık biz. Albüm yapalım biri bizi keşfetsin diye yapmadık. Sadece merak ettik nasıl bir iş yapıyoruz diye. Çok şükür, çok güzel tepkiler alıyorduk. İnanılmaz bir tıklanma rekoru yaşadık. Belki samimi olduğu için sevildi ve hala da samimi olduğu için belki bu kadar şarkılar seviliyor.

Eğer internetteki şarkılarınız ilk albüm aşamasında bu kadar ilgi göremeseydi hayatınıza nasıl bir yön verecektiniz?
Ben Endüstriyel Yönetim okudum ama onu yapmazdım. İlk albümde öyle bir çıkış yakalayamasaydım, yine uğraşırdım. Biraz sabırlıyımdır o konuda. Elimden geleni yapardım, mutlaka olacak diye düşünürdüm ki zaten aslında bayağı da sabrettik. "Yan Sen" ile çıktık ve "Büyük İnsan" klibine kadar varlığımız yokluğumuz belli değildi. "Büyük İnsan" klibinden sonra bir şeyler olmaya başladı. Onda da olmasa yine beklerdim, "Dön"de olurdu. Buna emin bir şekilde ilerliyorduk. Hadi o da olmadı, yine müzisyen olarak sahne çalışmalarına barlarda şarkı söyleyerek devam ederdim. Hayatımı öyle kazanırdım. Oturup da endüstriyel yönetim ile uğraşamazdım. Öyle bir yapım yok zaten. Sabah git akşam gel işlerini ben yapamazdım. Diyelim ki ellerime bir şey olsa ya da bir şey olsa ve müzik yapamasam, resim yapardım herhalde o zaman da. Muhakkak bir sanatla uğraşırdım.

Peki ikinci albümde de bu iddialı çıkışı korumak adına herhangi bir şey yaptınız mı?
Özel bir çalışma yapmadım. Elimden geldiği kadar kendimi geliştirme çabasındayım zaten. O yüzden hiç endişe de yaşamadım. Çok çeşitli müzik dinliyorum ve bunu hiçbir zaman bırakmadım. Tekdüze şeyler yapmamaya çalıştım. Üretiyordum zaten sürekli. İlk albüm bittikten sonra da ben üretiyordum, şimdi de üretiyorum. Tabii ki "Acaba ikinci albüm de bu kadar güzel geçecek mi?" diye bir düşünüyorsunuz. Sorumluluktan dolayı içinizde bir korku oluyor. Ama hiçbir şekilde bunu "Eyvah! Acaba yapamayacak mıyım?" diye negatife dönüştürmedim. İyi olacak, daha iyi olacak dedim. Ürettikçe ve ürettiklerimize aranje yaptıkça bunun ne kadar iyi bir albüm olacağını zaten görmüştük.

Bu sene "En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı" ödülünü de kazandınız. Henüz yolun başındayken ödüllü bir sanatçı unvanı kazanmak size neler hissettiriyor?
Ödülden sonra tabii ki çok mutlu olduk. Bu bir motivasyon aslında. Müzisyenin en büyük ilacı motivasyondur. Biri sizi motive edecek ki siz daha iyi işler yapabilesiniz.

Bu durum üzerinizdeki sorumluluğu da arttırıyordur...
Mutlaka. Elinizden geldiği kadar sevenlerinize layık olmaya çalışıyorsunuz. Sürekli üretim içinde, sürekli çalışma içinde olmanız karşılığında böyle bir ödül almanız size büyük bir mutluluk veriyor.

Ödülü bekliyor muydunuz?
Bekliyordum tabii ki artık. Şöyle bir durum var; ilk albümü yapmışsınız, üç tane klip çekmişsiniz, ikinci albümü yapmışsınız, iki klip daha çekmişsiniz. E bundan da tabi bir ödül bekliyorsunuz. Ama ödül almazsam "Eyvah, kötü bir iş mi yapıyorum?" gibi bir şey düşünmezdim. Alsam da olurdu, almasam da. Ben yaptığım işin iyi olduğunu bildiğim için bir sıkıntı yok.

Bir Sezen Aksu şarkısı olan "Yas", albüme nasıl dahil oldu?
Aykut Gürel, Sezen Aksu'nun en son albümünü yapıyordu. Sezen Aksu, "Yas"ı da koyacaktı albümüne. Aykut Gürel de aranjesini yaparken sürekli yanındaydım, şarkıyı bana söyletiyordu. Son anda Sezen Aksu çıkardı albümden o şarkıyı. Altyapı da olduğu gibi kaldı. Biz zaten Sezen Aksu'dan bir cover düşünüyorduk. Aykut Gürel rüyasında bu şarkıyı benim okuduğumu görünce de istedik bu şarkıyı ve şimdi ben okuyorum. Benim zaten yıllardır sahne çalışmalarımda da okuduğum bir şarkıydı bu. Çok da önemlidir benim için o yüzden. Başka şarkı alsam belki bu kadar içime sinmezdi.

Biraz da sizin şarkılarınıza gelirsek, albümde yer alan ve sözü ve müziği size ait olan şarkılar nasıl bir dönemin ürünü olarak ortaya çıkıyor?
"Bir Öykü" ve "Dayanamam" biraz daha eski şarkılarım. "Bir Öykü" mesela 2003 yılında yapılmış bir şarkı. Öyle bir dönem geçirmedim aslında. Ben hala da üretiyorum, şarkılar yapıyorum ama bir dönem olarak bakamıyorum açıkçası. Şu dönemde şöyleydim, ikinci albüm şarkıları o yüzden böyle çıktı diyemem. Yaşanmışlıklar sonucu ve etrafınıza karşı duyarlılığınızdan dolayı bu işler ortaya çıkıyor. Yoksa illa yaşayıp da onun sonucunda oluşan şarkılar değil. Beş sene önce yaşadığınız bir şey, beş sene sonra bir anda çıkıp size şarkı olarak geri dönüş yapabiliyor. O yüzden çok acı çektim, kötü şeyler yaşadım ve bu şarkılar öyle çıktı gibi net bir şey söyleyemem.

Slow şarkıların size daha çok yakıştığını mı düşünüyorsunuz?
Şu ana kadar yaptığımız beş tane klibin dördü slow şarkılaraydı. "Biraz Ayrılık" diğerlerine nazaran daha hareketli bir şarkıydı. Genelde ben slow ve enstrümantal ağırlıklı müzik dinlediğim için belki o yüzden de ürettiğim şeyler o boyutta ilerliyor. Ama ben sadece slow şarkı söylemeliyim gibi bir düşüncem yok. En çok slow şarkı yakışıyor bana diye düşünmüyorum, tam tersine elimden geldiği kadar geniş düşünmeye çalışıyorum müzikle ilgili. Çünkü müzik çok geniş bir sanat dalı. Tek bir şeye takılı kalırsanız bir süre sonra kendinizi tekrarlamaya başlarsınız. "Biraz Ayrılık" ile çıkış yapmamızın sebebi biraz da oydu aslında. Çok fazla slow üzerime yapışmasın, bakın ben bunu da yapabiliyorum demek içindi. İkinci albümün altyapısı da biraz daha farklıdır mesela ilk albümden. Biraz daha geniştir. Onu da biraz vermeye çalıştık insanlara. Ben şaşırtmayı severim. Mutlaka bir tarzınız olmalı ama çeşitlilik katmayı ve müziğe geniş bakmayı seviyorum ve elimden geldiği kadar da bunu yapmaya çalışıyorum. Belki üçüncü albümde daha farklı bir tarzla çıkabilirim, kısıtlamıyorum kendimi. Çok da slow adamı olduğumu düşünmüyorum aslında. Sadece üst üste geldiği için böyle bir durum oluştu.

İkinci klibiniz "Rüya"da da diğer kliplerde olduğu gibi Aydın Ketenağ ile çalışıyorsunuz. Bu iş birliğinizin özel bir sebebi var mı?
Evet yine Aydın Ketenağ ile çalıştık. "Büyük İnsan", "Dön", "Biraz Ayrılık", "Rüya" kliplerinin hepsini o çekti. "Büyük İnsan"la beraber çalışmaya başlamıştık. Sonra devamını yaptık "Dön" ile. İkinci albümde de onunla çalışmak istedik çünkü güzel bir elektriğimiz var onunla. İyi anlaşıyoruz. Benim zaten üniversiteden de hocam. Kafa yapımız, her şeyimiz uyuyor. Bırakmak istemedim. Onunla da devam etmeyi düşünüyorum açıkçası. Benim için bir sorun teşkil etmiyor. Önemli olan o enerjiyi tutturmak. Çok kolay bir şey değil bir ekip kurmak. Özellikle ekip ile ilgili o frekansı tutturmuşken ben devam ettirmeyi düşünüyorum. O da zaten kariyerindeki ilk klibini bana çekti. Kısa filmci normalde kendisi. Adını da ilerde sık sık duyarsınız diye düşünüyorum.

Sözümüz kliplerden açılmışken, üçüncü klip konusunda düşünceniz var mı?
En çok istek "Bir Öykü" şarkısına geliyor. Büyük ihtimalle ona bir klip gelir diye düşünüyorum. İkinci albümde tüm şarkılar çok sevildiği için hangisine klip çeksek yadırganmaz diye düşünüyorum.

www.aveamuzik.com
23.11.2010