28 Nisan 2010 Çarşamba

RÖPORTAJ / Gülşen - Önsöz

Türk pop müziğinin sevilen sanatçılarından Gülşen, verdiği iki yıllık aranın ardından yayınladığı albümü "Önsöz" ile son aylarda adından sıkça söz ettirmeye başladı. "Bi An Gel" şarkısı ile başarılı bir çıkış yakalayan ve ikinci video klibi "Ezberbozan" ile bu başarısını devam ettiren Gülşen, albümde yer alan 10 şarkının sözü ve müziğine kendi imzasını attı. Nazan Öncel'in beğenilen şarkısı "Dillere Düşeceğiz Seninle"ye de albümünde yer veren başarılı sanatçı, albüme dair sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

"Önsöz"ün hazırlık sürecinden biraz bahseder misiniz?
"Önsöz" için hazırlık sürecim yaklaşık iki yıl sürdü ama ben bu zamana kadar olan tüm çalışmalarımı "artı iki yıl" olarak tanımlıyorum. Benim için çok keyifli bir süreçti. Üretiyor olmaktan dolayı çok huzurlu bir zaman geçirdim. Çok iyi bir ekip çalışması olduğunu düşünüyorum. Herkes üzerine düşen görevin en iyisini yaptı. Sonucunda da herkesin içine sinen ve bu zamana kadar gelen olumlu eleştirilerden çok memnun kaldığım bir albüm oldu.

"Bi An Gel" çok kısa sürede müzik listelerinin zirvesine oturdu, albümde birçok şarkı şimdiden dillere düştü. Bu başarıyı nelere bağlıyorsunuz?
Ben yaklaşık 13 yıldır bu işi yapıyorum. Kendi içime sinmeyen ve çabuk tüketilebilecek şarkılar yapmaktan hoşlanmıyorum. Daha önce de söylediğim gibi iyi bir ekibin ürünü olduğu için albümün de şarkıların da geldiği nokta memnun edici. Hem kendi albümlerime yaptığım söz ve müzikler, hem de başka sanatçı arkadaşlar için yaptığım söz ve müzikler süzgeçlerden geçiyor.

"Önsöz" müzik kariyerinizde nasıl bir yerde bulunuyor?
Adından da anlaşılacağı üzere benim için henüz işin başı. Tabi ki de kariyerimde çok önemli noktada. Bundan önce yaptığım albümler de benim için çok önemli noktalardaydı ama müzikalite adına daha yapacak ve deneyecek çok şey var.

"Önsöz" her şarkısıyla tam bir aşk albümü. Peki hangi duygular size şarkı yazdırıyor?
Her ruh halim bu albümde var ama bu sadece benim ruh halimi yansıtıyor zannetmeyin. Çünkü ben etrafımdan o kadar çok besleniyorum ki... Arkadaşlarımdan, çevremde olup biten tüm olaylardan bir kesit var bu albümde.

Albümün aranjelerinde Ozan Çolakoğlu imzası görüyoruz. Kendisi ile çalışmak isteme sebepleriniz ve bir araya gelme öykünüzden biraz bahseder misiniz?
Ben Ozan Çolakoğlu'nun müzik dünyası için çok önemli bir isim olduğunu düşünüyorum. Daha önce yapmış olduğu albümleri takip ediyordum ve tanışma fırsatı bulduğumda bu talebimi dile getirdim. O da bir süre yoğunluğunun olduğunu ama çalışmaktan memnun kalacağını dile getirdi. Yaklaşık bir yıl kadar onun ajandasının boşalmasını bekledim. Daha sonra da çalışmaya başladık. Bu albümde bana verdiği destek için kendisine ve ekibine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Uzun süre Londra'da kaldınız. Londra "Önsöz"ü müzikal anlamda nasıl besledi?
Londra'da olmam hem kendime, hem de çevremde olup bitenlere uzaktan bakabilme fırsatı tanıdı. İnsan bazen yaşadığı olayların farkına varamayabiliyor. Londra'da olabildiğince dinlenmeye ve aynı zamanda da çalışmaya fırsatım oldu. Uluslararası altyapıları dinledim, müzikallere, tiyatroya, sinemaya gittim. Beni besleyebilecek tüm kültürel ve sanatsal aktivitelere katıldım. Tüm bunlar "Önsöz"ün gelişim sürecinde etkili oldu.

Nazan Öncel'in "Dillere Düşeceğiz Seninle" şarkısını bu kez sizin yorumunuzla dinliyoruz. Bunu bir nevi "Of Of" ile sağladığınız büyük başarıya karşılık bir teşekkür olarak değerlendirmek doğru olur mu?
Bizim Nazan Öncel ile bambaşka bir bağımız var. Birbirimizin dilinden ve gönlünden çok iyi anlıyoruz. Bu şarkıyı uzun yıllardır çok beğeniyordum ve konserlerimde repartuvarımda hep yer veriyordum. Bir gün albümüme de almak istiyordum ve şarkının bu albümün ruhuna çok uyduğunu düşünüyorum.

"Önsöz"ün fotoğraflarında ve "Bi An Gel"in video klibinde görsel anlamda çok dikkat çeken, sıra dışı bir Gülşen var. Görselliğinizdeki bu olumlu değişime neler yön veriyor?
Bu süre zarfında beslendiğim her şeyin etkisi oldu. Ben görsel sanatları da yoğun bir şekilde takip eden biriyim. Özellikle modaya ilgi duyuyorum. Tabii ki sonuç, aynı zamanda çok iyi bir ekibin de ürünü. Ceyda Balaban stil danışmanlığımı yaptı. Nihat Odabaşı ise hem fotoğraflarımı, hem de klibimi çekti. Her ikisi de hem işinin en iyilerinden, hem de beni çok iyi anlayan kişiler. Sonucunda da albüm ile bir bütünlük yansıtan görsellik oluştu.

İkinci video klip için "Ezberbozan"ı seçme süreciniz nasıl gelişti?
Bu süreç hepimizi çok düşündürdü çünkü neredeyse albümdeki her parça için talep geldi. Seçmesi benim için de çok zor oldu ama sonuç olarak Ezberbozan'a çektik.

"Be Adam"dan bu yana, müzik kariyerinizdeki 13. senenizi yaşıyorsunuz. Bu süre zarfında beklentilerinize nasıl yön verdiniz? Kendinizi nasıl geliştirdiniz?
Beklentim müzik adına hep daha iyisini yapmayı denemek üzerine oldu. Bunun için hem Türkiye'de hem de dünyada yapılan tüm soundları takip ettim. Kendi eğitimime de ara vermeden devam ediyorum.

Bir süredir internetteki fan sitelerinizde hayranlarınızın tepkisi yer alıyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bu konuyla ilgili olarak görüşlerimi daha önce de belirtmiştim. Birkaç arkadaşın yanlış anlamasından ve yönlendirmesinden kaynaklanmıştı. Bu süre zarfında bana o kadar çok hayranımdan destek geldi ki, hepsine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ben, beni destekleyen ve seven herkese sonsuz teşekkürlerimi bir borç biliyorum.

Önümüzdeki dönemlerde kesinleşen projeleriniz veya diğer sanatçılara vereceğiniz şarkılarınızdan bahseder misiniz?
Konser programımıza hızla devam ediyoruz. Neredeyse her haftasonu bir konserimiz var. Ayrıca söz ve müzik yazmaya da devam tabii ki. Ben fabrikasyon bir üretim yapmadığım için zamanla kalitesinden emin olduğum söz ve müziklerimi diğer sanatçı arkadaşlarımla da paylaşacağım.

Yenilikleri takip eden bir müzisyen olarak dijital müzik platformlarını ne derece etkili buluyorsunuz?
Ben son gelişmeleri çok etkili buluyorum. Çünkü artık herkes hayatını online yaşıyor. Gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve takip edilen yeni trendler içerisinde yer almak beni de çok mutlu ediyor.

www.aveamuzik.com
28.04.2010

RÖPORTAJ / Aylin Aslım - Canını Seven Kaçsın

Dört yıllık bir aranın ardından "Canını Seven Kaçsın" albümü ile geçtiğimiz yaz müzik marketlerdeki yerini alan Aylin Aslım, daha sert altyapılar ve vurucu şarkı sözleriyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Albümde yer alan sekiz yeni şarkının tüm söz ve müziklerinde kendi imzası bulunan Aylin Aslım; gücünü faşizmin, kapitalizmin ve erkek egemen toplumun taciz ettiği, hor gördüğü, sabrı taşmış kadından aldığını ifade ediyor.

“Canını Seven Kaçsın” yine kadınları ele alan, feminist yanı ve isyanı bol bir albüm. Bu albümde nasıl kadınlar görüyoruz?

Bu albümde dünyada, siyasette, sosyal hayatta iktidarı elinde tutanlara kafa tutan kadınlar var. Önceki iki albüme göre daha açık sözlu, derdini olabildiğince dolambaçsız, az ve öz anlatan kadınlar.

Albümün ismi neden “Canını Seven Kaçsın”?
Dünyayı çok vahşi ve acımasız buluyorum. Kaçacağiımız yer neresi, açıkçası onu da bilmiyorum.

“Canını Seven Kaçsın”da sizinle beraber kimlerin emeğini görüyoruz?
En önemli iki kişi, şarkıların büyük kısmını beraber yazıp düzenlediğim Övünç Dan ve projenin sonuna doğru dahil olan, tecrübesi ve profesyonelliğiyle bize yol gösteren prodüktörümüz Sarp Özdemiroğlu.

Albümün aynı zamanda prodüktörlüğünü de üstlenmiş olmanızın ne gibi avantajlarını ve dezavantajlarını yaşadınız?
Aslında biraz şartlar öyle gerektirdi. Şarkıları ve albümün kimliğini değiştirmek, büyük şirketlere ve radyo-tv'lerde çalınan ana akım müziğe göre hafifleştirmek istemeyince, "bu işi ya kendim üstlenirim, ya da yapmam" kanaatine vardım. Arkamıza şirket desteği almayacaksak, kendi imkanlarımızla yapacağız' dedik. Sarp Özdemiroğlu'yla karşılaşmasaydık çok zorlanabilirdim ama işin söz-müzik kısmını ben, teknik kısmını da o üstlenince, iki prodüktörlü ve tam istediğim gibi bir albüm çıktı ortaya.

Kemikleşmiş bir dinleyici kitleniz olmasıyla beraber, konser performanslarınız ile de festivallerin aranan isimlerindensiniz. Peki albüm için neden 4 sene kadar uzun bir ara verdiniz?
Bol bol konser ve festivallerde çalmak, bir yandan yazma sürecini yavaşlatıyor benim için. Yollarda yazamıyorum mesela. İlla birkaç ay günlük hayattan kopup kapatmam gerekiyor kendimi bir yerlere. Bir de ben biraz yavaş yazıyorum. Bazen bir nakarat için 6 ay çalışmam gerekebiliyor.

Albümün tüm söz ve müzikleri sizin imzanızı taşıyor. Bu sözler ortaya çıkarken siz nasıl bir dönemden geçiyordunuz?
İçimdekileri tam içimden geçtiği gibi, süslemeden ve yumuşatmadan, açıkça ve bağırarak söylemeye ihtiyacım vardı. Lafı dolandırmaya sabrım ve vaktim yokmuş gibi hissediyordum. Yoksa bedenimden dışarı doğru bir şeyler patlayacak gibiydi.

“Kadını taciz eden kapitalizme ve erkek egemen topluma” olan tepkiniz arttıkça müziğinizi daha da sertleştiriyorsunuz. “Ses yükseltmek” sizce nasıl bir çözüm olacak?
Çözüm olacağını iddia etmiyorum. Sadece bunu yapmak bana iyi geliyor. Ayrıca ortada bir sorun varsa, ses yükseltmek, ses çıkarmamaktan iyidir.

İkinci video klibinizi hangi şarkıya çekmeyi düşünüyorsunuz? Şarkıyı dinleyicileriniz mi belirleyecek?

"
Hoşuna Gitmedi Mi - Kız Kaçıran" adlı şarkıya çekeceğiz. Bu, ekipçe aldığımız bir karar.

“Güldünya, Rock Sınıfı, Onno Tunç Şarkıları” gibi önemli projelerde de yer aldınız. Önümüzdeki dönemler için belirlenmiş olan projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Şu an sadece bu albüme odaklanmak niyetindeyim.

“Gel-Git” albümünüzle beraber sizin tekrar elektronik müzik yapmanızı bekleyen büyük bir kitle var. Siz buna sıcak bakıyor musunuz?
Üzerinden 10 yıl geçti. On yıl önceki insana geri dönemeyeceğim gibi, on yıl önceki müziğe de geri dönmem beklenmemeli. Ben hep yapmak istediğim müziği yaptım. Şu anda da böyle mutluyum, özellikle de sahnede.

Gün geçtikçe rock müzik arenasında yeni isimler ve gruplar boy göstermeye başladı. Siz son zamanlardaki üretimleri nasıl buluyorsunuz?
Arada ilginç işler çok az da olsa çıkıyor. Rock da pop gibi, ana akımı ve alternatifleri olan bir kültür. İlginç işler de var, sıkıcı olanlar da. Karbon kopya olanlar da var, samimi ve kendi gibi olanlar da.

Korsan artık sanatçıları müziğe ve dinleyiciye küstürmeye başlarken, dijital müzik platformları durumu sanatçıların lehine çevirmeye çalışıyor. Sizin bu platformlar hakkında görüşleriniz neler?
Dijital ortam bizi kurtarabilecek olsaydı, yani insanlar internette müziği satın almaya yanaşacak olsaydı, zaten bu noktaya gelmezdik diye düşünüyorum. Dijital platformların endüstriyi tek başına kurtaracağını düşünmüyorum.

RÖPORTAJ / Redd - 21

Türk rock müziğinin başarılı temsilcilerinden Redd, son albümleri "21" i sevenleriyle buluşturdu. Grubun, "21" adını verdikleri bir karakterin doğum anından ölümüne kadar yaşadıklarını anlattıkları albüm, aynı zamanda bir konsept albüm niteliği taşıyor. Albümdeki şarkılardan hayata dair anlattıklarına, Türkiye'de yapılan rock müzikten albümün görsel çalışmalarına kadar içtenlikle sorularımızı yanıtlayan Redd, bu hafta konuğumuz oldu.

Albüm, içinde bulunan 21 şarkı ile doğumdan başlayıp ölümle sona eren süreçte hayatı ele alıyor. Bu “konsept albüm”ün oluşma hikayesini anlatır mısınız?
Önceki albümlerden biraz daha farklı bir şey yapma konusunda zaten hem fikirdik. Daha sonra bu albümü bir konsept albüm yapsak mı diye düşündük ve şarkıları bir hikayeyi tamamlayacak formlarda yapılandırmaya başladık. Yaklaşık bir yıl boyunca üzerinde çalıştık. Zaman zaman bir roman ya da film gibi sadece bir masada oturup hikâyeyi tartıştık, zaman zaman stüdyoda çalıp albümün sounduyla uğraştık.

Bu 21 şarkıda hayata dair neler anlatıyorsunuz?
Genel olarak tabii ki ıskaladıklarımız olmuş olabilir. 21 şarkıda bütünüyle bir hayatı anlatması zor ama biz ‘21’ isimli karakterin bir sürecini anlatma gayretindeydik ki içinde hayata dair birçok şey var.

Albümün geneline melankoli ve sorgulama hakim. Bu albüm bir anlamda hayatın seyir defteri ise, sizce de hayata hakim olan duygu melankoli midir?
Hayır, aslında tam olarak genelinde karanlık bir albüm değil yine de çok pozitif bir kurgusu yok yaşadığımız hayatın... Her zaman birçok doğal ya da sosyo-ekonomik zorluklar etrafımızı sarıyor. Bizler küçük umut deliklerinden güneşi görmeye çabalıyoruz en büyük mutluluk uzanıp bütün ruhumuzda ve vücudumuzda hissetmek değil midir zaten yaşamı? Ki koşturmaktan buna da az vakit kalıyor.

Tüm şarkıların söz ve müzikleri size ait olması ile beraber, albümün prodüktörlüğünü de üstlenmişsiniz. Her aşamada imzanızın bulunması, üretkenliğinizi ne yönde etkiliyor?
Gayet iyi yönde etkiliyor... Üretmek ve ürettiklerimizle tükettiklerimize karşı en azından bir şeyler verip ödeme derdindeyiz. Bu bağlamda bugün müzikle kendimizi ifade ediyoruz. Bu bir ifade aracı aslında.

Albüm kapağında doğumuyla beraber göbek bağı ile toprağa bağlı bir bebek ve yaşlı bir ağaç görüyoruz. Bu tasarımın oluşumundan bahseder misiniz?
Kartonet tasarımı Adnan Almasoğlu’na ait. Albümü daha demoları varken dinlemeye başladı ve böyle bir kartonete imza attı. ‘21’in hikâyesini gayet başarılı bir şekilde somutlaştırmış oldu kendisi. Biz çok memnun kaldık.

Müziğiniz kadar görselliğe de önem veren bir grup olarak, hangi şarkılara, nasıl video klipler çekmeyi düşünüyorsunuz?
Henüz karar vermedik. Hatta www.redd.com.tr de bu konuda bir sorumuz bile mevcut ama olabildiğince çok şarkı video olarak yakın zamanda karşınıza çıkacaktır.

Tüm grup üyeleri aynı anda askere gitti. Askerlik süreci, albüme nasıl yansıdı?
Albüme yansımıştır elbet ama bunu somut bir dille ifade etmesi güç. Sanırım en basit örneği “Vicdani Redd” olabilir.

Bir çok grubun tarihçesine baktığımızda orijinal kadroyu göremezken, siz 1996’ dan bu yana kimyanızı ve beraberliğinizi nasıl koruyorsunuz?
Biz yıllardır birlikte müzik yaptık. Zaman zaman aralar verdik, dolayısı ile birçok sorunu çözümlerken hem büyüdük hem birbirimizi daha iyi anladık. O yüzden sorun yaşamamız çok zor gibi görünüyor.

Grup olarak, rock müziğe bakışınız ne yönde? Ülkemizdeki örnekleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkede eleştiri kültürü henüz istenilen düzeyde değil. Bu yüzden bu konuda pek konuşmanın manası yok ama genel olarak olumlu çalışmaların yanında bir çok pişmemiş iş de var.

Rock müzik icra edenler, örneklerini göremediğimiz benzersiz sözler yazıyorlar. Redd’de de bu durum açıkça görülüyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Sanırım gerçek olmasına. Pop müziğin elle tutulur bir gerçekliği yok, bütün amaç ticari olarak bir kazanç sağlama ve aynı zamanda magazin olarak değer kazanma arzusu. Oldukça basit, ilkel ve gerici bir bakışı var. O yüzden de ülkede müzik bir adım ileri gitmiyor.

Korsan müzik günümüzde sektöre ağır darbeler verirken, günden güne gelişen yasal dijital müzik platformları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Daha uygulaması çok oturmamış gibi geliyor bize. Sonuçta marka kendi gücünü, reklamını müzik üstünden yapar hale geldi. Daha çok bu ilişkide kazanan taraf markalar. Sanatçılar sadece içerik olduklarıyla kalıyorlar.

7 Nisan 2010 Çarşamba

RÖPORTAJ / Babutsa - London Calling

"Yanayım Yanayım" şarkısı ile müzikseverlerin ilgi odağı olan ve geçtiğimiz yılın en iyi çıkışlarından birini yakalayan Babutsa, ikinci video klipleri "Güzelim" ile ekranlarda tekrar yer almaya başladı. Londra'da yaşayan üç Türk gencinden oluşan ve ismini Kıbrıs'ta bolca yetişen kaktüs türü bir bitkinin meyvesinden alan Babutsa, sevilen albümleri "London Calling"in öyküsünü anlatırken, bir yandan da ikinci albümleri için dinleyicilere tüyolar veriyor.

Grubun kuruluşundan önce müzik adına ne gibi bireysel çalışmalarınız oldu?
Soner ve Ali, 20 seneden beri Londra'da yapılan Türk düğünleri ve özel partilere gidiyorlardı. Peri ise ayrı bir müzik grubu ile son 3 senedir özel gecelerde sahneye çıkarak çalışmalarına devam ediyordu.

Albüm fikri nasıl oluştu? Bir araya geliş öykünüzden bahseder misiniz?
Grubun üyesi olan Soner Türsoy, Londra'da bir proje başlattı. Bu proje, Kıbrıs şarkılarını toplayıp, İngiltere'de yaşayan Kıbrıslı sanatçılara birer Kıbrıs şarkısı okutup, kendi stüdyolarında bu şarkıları hayata geçirmek suretiyle bir albüm yapmaktı. Oniki sanatçı bulunup şarkıların arenjesi yapıldı ve seçilen şarkılar stüdyoda tamamlandı. Bu albüm yalnızca Londra ve Kıbrıs'ta çıkartılacaktı. Baskı ve dağıtım için bir sponsora ihtiyaç duyuluyordu. O zamanlar özel bir organizasyon şirketi Türkiye'den değerli sanatçıları Londra'ya getirip başarılı konserlere imza atıyorlardı. O şirkete gidildi ve projenin baskıya girebilmesi için sponsorluk teklifinde bulunuldu. Şirket de buna sıcak bakınca sponsorluk anlaşması yapıldı. Fakat ertesi gün Soner Türsoy'a gelen bir telefon, işleri tam anlamıyla değiştirdi. Şirket, Soner Türsoy'a başka bir teklifte bulunup, bu projenin Türkiye'de yapılmasını önerdi. Tabii ki Soner de bu işe olumlu baktı. Proje için oniki yerine dört sanatçı istendi. Sonunda çalışmanın içinde olacak dört sanatçıda karar kılınınca tekrardan şarkıların aranjesi yapıldı ve demo haliyle Türkiye'de bazı plak şirketlerine dinlettirildi. Albümün hazırlık aşamasına girmeden önce maalesef sanatçıların ikisinin vokal tekniği aynı olduğu için grubun üç kişiye düşürülmesi kararı alındı ve üç kişi ile tekrar yola çıkıldı. Tam her şeyin sonuna gelmişken, grubun üçüncüsünün ailevi problemlerinden dolayı grubu bırakmak zorunda kalması ile iki kişiye düştük. Hemen toplantılar yapıldı ve gruba bir bayan solistin alınmasına karar verildi. Londra'da yapılan elemeler sonucu grup üyesi Soner ve Ali'nin arasına Peri alındı. Grubun son hali ile tekrar stüdyoya girildi. Yeni düzenlemelerle albüm en baştan hazırlandı ve bugünkü hali ile de Babutsa kurulmuş oldu.

Üçünüzün de solist olması, albüm aşamasında fikir çatışmalarına sebep oldu mu?
Hayır, hiç bir zaman olmadı çünkü herkes kendi tarzında en iyisini yapmaya çalıştı. Birbirimize destek vererek ve yaptığımız işi de severek keyifli bir çalışma ortaya çıkardığımızı düşünüyoruz.

Şarkıları kimin yorumlayacağına nasıl karar veriyorsunuz?
Bu aşamada Soner Türsoy devreye giriyor. Yorumlamalarda karar tamamen hem müzik bilgisi açısından, hem de stüdyo teknisyenliği ve şarkıların aranjörlüğünü de yaptığı için Soner Türsoy'a aitti.

Albümün genel tarz çeşitliliği sonucu ne gibi tepkiler aldınız?
Henüz kötü bir tepki almadık. Galiba daha o aşamaya gelinmedi ama bu çeşitliliği beğenenlerin sayısı çok fazla. İkinci video klibin de "Yanayım Yanayım"ın formatında olmasını özellikle istedik ve "Güzelim"i kliplendirdik. Önümüzdeki dönemlerde farklı tarzlardaki şarkılarımıza da video klipler çekeceğiz. Umarız farklı kitleleri de bu şekilde aramıza almış oluruz.

Londra'da yaşıyor olmanıza rağmen Türk müziğinden kopmamayı nasıl başardınız?
Evet kopamadık çünkü her zaman içimizde yer eden müzik Türk müziği olduğu için kopmak zaten zor olurdu. Bir de oradaki Türk düğünlerini yaptığımız için Türkiye'de gündemde olan şarkıları repertuvarımızda bulundurmamız lazımdı.

"London Calling" bir albüm ismi olarak yabancı bir grup izlenimi bırakıyor. Bu isme nasıl karar verdiniz?
Aslında biz bu ismin yabancı bir grup izlenimi bıraktığını düşünmedik. Bizim amacımız Londra'da yaşayan üç Kıbrıslı Türkün, Türkiye ve Kıbrıs halkına Londra'dan seslenmesiydi. Sonuçta bizler Londra'da yaşıyoruz ama sesimizi Türklerin yaşadığı her bölgeye duyuruyoruz.

"Yanayım Yanayım" ile büyük bir çıkış yakaladınız. Albümde bu şarkı kadar ilgi göreceğini düşündüğünüz ve öne çıkarmak istediğiniz eserler var mı?
Tabii ki var. Mesela "Güzelim" video klibimiz yayına girdiğinden beri çok güzel yorumlar alıyoruz. Albümde bunlar gibi çok arkasında durduğumuz 2-3 şarkımız daha var.

İkinci albüm için şekillenen düşüncelerinizden bahseder misiniz?
İkinci albümün şarkı seçimlerine başladık. Yaz sezonundan sonra da kayıtlara gireceğiz. Yine "Yanayım Yanayım" gibi hareketli şarkılar hazırlıyoruz. İnsanları mutlu edecek şarkılara daha çok yer vereceğiz. Şarkılarımızla insanları eğlendirip, yüzlerindeki tebessümü gördüğümüz zaman bizler de çok mutlu oluyoruz.

Dijital müzik platformlarını kullanıyor musunuz? Yasal müzik indirme siteleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz dönemde bu siteler daha çok kullanılmaya başlandı. Biz de satışlarımızı yakından takip ediyoruz ve durumdan çok memnunuz. Son 6 ay içerisinde 100.000 gibi bir dijital indirme yapıldı ki bu bizim için iyi bir rakam. Zaten hazırlanması planlanan yeni kanunun yürürlüğe girmesiyle de yasal müzik indirme siteleri daha çok kullanılacak gibi görünüyor.

07.04.2010
www.aveamuzik.com