31 Mart 2011 Perşembe
Demet Tuncer'le sınırsız eğlence!
Amerika'da aldığı müzikal tiyatro eğitimiyle çok sayıda müzikalde oynayan Demet Tuncer, tiyatro sahnesinden müzik stüdyosuna transfer olarak, geçtiğimiz yılın Haziran ayında "Dur Bakalım (Lela Lela)" adını verdiği ilk single çalışmasını dinleyicilerle paylaştı. Dansları ve sahneye hakimiyetiyle konserlerinde dinleyicilerine sınırsız eğlence imkanı sunan Demet Tuncer, 1 Nisan Cuma akşamı Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde her birinde farklı anılar taşıyan nostaljik şarkıları seslendirecek. Kadın ve erkek ilişkilerini konu alan keyifli bir şovla dinleyicilerin karşısına çıkacak olan Demet Tuncer'den, 70'li,80'li ve 90'lı yılların en sevilen yerli, yabancı pop şarkılarını dinleyebilirsiniz.
www.ttnetmuzik.com
R.E.M. "Collapse Into Now" çıktı!
Özellikle 1991 yılında yayınladıkları ve rock müzik tarihinin en önemli eserlerinden biri arasında gösterilen "Losing My Religion" şarkısıyla büyük bir başarı yakalayıp, alternatif rock müziğin en önemli gruplarından biri olanR.E.M., yeni albümünün yapımcılığını daha önce U2, Snow Patrol, Bloc Party, AFI, The Hives, Weezer, Vega4, Editors gibi isimlerle çalışan İrlandalı müzik prodüktörü Jacknife Lee ile birlikte gerçekleştirdi. Berlin, Nashville ve New Orleans'ta kaydedilen ve 12 şarkının yer aldığı "Collapse Into Now" albümünde; Patti Smith, Eddie Vedder, Peaches, Lenny Kaye ve Joel Gibb de konuk sanatçı olarak yer alıyorlar.
Duman, Nisan ayını konserle açıyor!
Bundan tam 2 yıl önce Mart ayında yayınladıkları iki albümlük çalışmaları "Duman I" ve "Duman II" ile müzikseverlerle buluşan, rock müziğin sevilen gruplarından Duman, hayranlarıyla bir araya geldikleri konserlerine devam ediyor.
Şu sıralar "Sor Bana Pişman Mıyım?" adlı video klipleriyle ekranlarda olan Duman, Nisan ayını da bir konserle açıyor. "Seni Kendime Sakladım", "Bu Akşam", "Herşeyi Yak" gibi en sevilen şarkılarından oluşan çok özel bir repertuar ile İstanbullu dinleyicilerine keyifli bir konser yaşatmaya hazırlanan, vokalde Kaan Tangöze, basta Ari Borakas, gitarda Batuhan Mutlugil ve davulda Alen Konakoğlu'dan oluşan grup, 2 Nisan Cumartesi gecesi Romeo Juliet Performance Hall'da sahne alacak.
RÖPORTAJ / Cihan Güçlü - Ama
Sizinle ilk kez tanışacak olanlar için, Cihan Güçlü kimdir, albüm öncesinde neler yapmıştır, biraz bahsedebilir misiniz?
Hayatımda hep müzik var. İlk başta konservatuvar öğrencisi olarak gitar çalmayı öğrendim. Sonra yavaş yavaş besteleri toparladık. Albüm öncesinde sinema filmi, dizi müziği, tiyatro müziği işleriyle uğraştım. İki yıl öncesine kadar bu işlerle uğraşıyordum. Son iki yıldır da albümü hazırlamakla uğraştık. İki yıla değdi mi değmedi mi hep birlikte göreceğiz.
İmza attığınız film ve tiyatro müziklerine biraz örnek verebilir misiniz?
Televizyon kanallarında yayınlanan bazı bilinen dizilerin müziklerini yaptık. Geçen sene Emre Altuğ'un başrolde oynadığı "Sizi Seviyorum" filmi vardı, onu belirtebilirim. Şu an hala oynayan tiyatro oyunu "Caveman (Mağara Adamı)"in müziklerini yaptım.
Küçük yaşlardan beri sürekli müzik konusunda kendinizi geliştirmişsiniz. Peki müzik sizin için ne ifade ediyor?
Müziği sahneye çıktığım ilk günden beri çok seviyorum. Onaltı yaşında sahneye çıkmaya başladım. İnsanlar da güzel söylüyorsun diyerek beni teşvik ediyorlardı. İnsanlar bunu söyledikçe daha iyisi nasıl olur diye düşündüm. Yalova'da müzik adına çok da güzel bir ortam vardı. İlk kez orada sahneye çıktım. Küçük yerlerde isminiz daha çabuk yayılıyor ve insanlar sizi daha çabuk tanıyorlar. O zaman o insanlar ilgi gösterince ben de bir şey yapabilirim dedim. Sonuçta buradakiler beğeniyorsa herkes de beğenebilir diye düşündüm. İlk bestemi de yapınca "Tamam madem beste yapabiliyorum, ben bunu yapabilirim" dedim. O günden beri de on yıldır bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Yapmış olduğunuz ilk beste albümünüzde var mı?
Hayır yok.
Ne zaman yapmıştınız?
Henüz, 16 yaşındaydım, lisedeydim. Yeni yeni gitar çalmayı öğrenmiştim. Bir beste yaptım. Hala da arada dinlerim. İleride birkaç albüm çıkarmayı başarabilirsem belki o şarkıyı da albümlerimden birine koyabilirim.
Peki bu cesaretinizi kaybetmemeyi neye borçlusunuz? Bu yola giren birçok insan yolun bir yerinden dönüşe geçiyor...
Düzgün bir planlama ve "Ben bu işi yapacağım" dedikten sonra gidip konservatuvara girdim. Hemen albüm yapayım, birini bulayım gibi bir düşüncem olmadı. O zaman da gitar çalıp şarkı söylüyordum ama önce kimsenin dönüp de "Bu da kim?" demesini istemediğimden, bir müzisyenin müziği iyi bilmesi gerektiğini düşündüm. En güzel nerede yapılıyor bu? Konservatuvarda... Bu biraz da dinleyicilere duyduğunuz saygıyla alakalı bir şey. Biri bana müzik hakkında bir şey sorduğu zaman bir müzisyen olarak cevabını verebilmeliyim. Albüm yapıyorsunuz, bir şekilde tüm Türkiye'ye yayılıyor, insanlar görüyor. Müzik adına doğru birkaç cümle edebilecek durumda olmak lazım diye düşünüyorum. O yüzden eğitimin sonu gelmedi. Hala yüksek lisans yapıyorum. Neticede Türkiye'de yaşıyoruz. Bu ülkede çok farklı tarzlarda müzikler seviliyor. Mesela Türk Sanat Müziği, ülkemizde çok etkin olan bir müzik. Herkes severek dinliyor. Ben o yüzden her konuda fikir edinmeyi seviyorum çünkü öğrenmenin sonu yok.
Peki siz en çok hangi tarzı severek dinliyorsunuz?
Benim öyle bir ayrımım yok. Gerçekten çok fazla müzik dinliyorum. Neticede klasik müzik okudum. Batı konservatuvarından mezun oldum. Klasik müzik dinleme kültürüm orada oluştu. On yıla yakın klasik müzik çalıştım. O müziği çok seviyorum. Dolayısıyla yaptığım film ve dizi müziklerinde de klasik temalar var. Anne tarafım evde sürekli Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği çalıp söylerlerdi. Ben de küçükken evde sesimi onlarla açmıştım. 8-9 yaşında "Dönülmez Akşamın Ufkundayım" söylemeye çalışan bir çocuktum. Sonra sahne almaya başladım. Sahnede çalarken pop çalıyorsunuz. Pop müzik hayatıma o şekilde girdi. Herkesin olduğu gibi ergenlik dönemlerinde rock dinledim. Müziği sevdiğim için bunların hiçbirinden de kopamadım. Hala hepsine zaman ayırıp, ruh halime göre hepsini dinleyebiliyorum. Hepsine özen gösteriyorum.
Geçtiğimiz sene düzenlenen Avea Yaz Konserleri kapsamında Candan Erçetin ile sahne almıştınız. Nasıl bir deneyim oldu sizin için?
Avea Müzik'in yaz konserlerinde turneye beraber çıkmıştık. Birlikte dokuz konser verdik. Üçü İstanbul olmak üzere diğer altı konser de farklı şehirlerdeydi. O inanılmaz bir deneyimdi. Daha önce de Candan Hanım'ın turnesine katılıyordum ama orada ortamı görmem açısından beni de yanında götürdü. Henüz albümüm çıkmamıştı. Candan Hanım'la beraber "Ama"yı seslendirdik. Candan Erçetin, albümde olduğu gibi düet şeklinde şarkının sonunda gelip katılıyordu. İnanılmazdı! Konserlerin hepsi çok doluydu. Avea da orada bizi çok rahat ettirdi. Çok güzel bir turneydi. Çok fazla insan geldiği için orada inanılmaz heyecanlıydım. "Müzikte amacın ne?" dedikleri zaman hep söylediğim şeydir, Açıkhava'da ben de bir konser versem ben de istediğim şeyi başardım diyebilirim.
Konser sonrasında şarkınız nasıl tepkiler aldı?
Tepkiler çok güzeldi. Artık sosyal medya siteleri var. Konserler olduğu zaman hiç tanımadığınız insanlar size ulaşabiliyor. Konserlere gelenler beni bulup mesajlar atıyorlardı. Geri dönüşler çok keyifliydi. Birileri size sürekli "Çok güzeldi" diyor. O dönem 15-20 gün kadar sürekli mesajlar aldım ve cevap vermeye çalıştım. Özellikle İstanbul'daki üç konserden sonra bayağı bir geri dönüş oldu. Herkes çok beğendiğini söylüyordu. Çok büyük bir mutluluk bu.
Candan Erçetin ile nasıl bir araya geldiniz?
Candan Erçetin, Galatasaray Lisesi'nden müzik öğretmenimdi. Onbeş yaşlarımda tanıştık. Müziğe ilgim olduğunu fark etti. "Sen yarı zamanlı konservatuvar düşünür müsün?" diye sordu. Ciddi bir eğitim alma kısmında, bence en önemli nokta da buydu ve o bunu fark etti. "Sen ciddi bir eğitim al, bu iş olacak gibi" dedi. Tabi onun gibi bir insanın bunu size söylemesi çok methedilecek bir şey. Ben de yarı zamanlı konservatuvara girdim. Hayatımın en önemli dönüm noktalarından biridir. Daha sonra konservatuvara girmeye karar verdim. Üniversite sınavı çılgınlığına bulaşmadan konservatuvara girmek de zor bir karardı. Orada da bir şekilde "Ben bu işi yapacağım, ama olur mu?" diyorsunuz. İnsanların ve ailelerin tepkisi olabiliyor. Neticede 16-17 yaşında bir çocuksunuz. Ailenizin karşısına geçip "Ben konsevatuvara gidiyorum" demek kolay olmuyor. Hele bir de Galatasaray Lisesi gibi bir liseden mezunsanız bu çok zor oluyor. Orada yine Candan Hanım'ın çok katkıları var. O işler bittikten sonra da bağımızı koparmadık. Ben albüm yapma fikrimi ona söyledim. Uzaktan takip edip doğru yönlendirmeler yaparak birlikte çalıştık. Bazı insanlar yanındakini kendisinin kopyası yaparlar, Candan Hanım o anlamda çok profesyonel düşünüyor. Beni çok rahat bıraktı. Kendi kendime bir şeyleri oluşturmam için çok dikkatli davrandı. Bu herkesin yapacağı bir şey değildir.
Bu müzikal birliktelikten bir düet çıkabilir mi?
Tabi bu albüm daha yeni olduğu için bunu hiç konuşmadık. Bakalım nereye gideceğiz, ne olacak? Bu albümde "Ama"nın sonunda ufak bir düet var zaten. Bu ileride olur mu olmaz mı, onu bilemiyoruz.
Peki bir albüm yapmaya nasıl karar verdiniz? Bu yolda nasıl zorluklarla karşılaştınız?
Dersimizi güzel çalıştığımızı düşünüyorum. Çünkü albümün prodüktörü Candan Erçetin, profesyonel bir isim. Kendi işlerinde olduğu kadar bu işte de çok titiz davrandı. Onun prodüktör olmasından dolayı çok zorluk yaşamadım. O çok tecrübeli, dolayısıyla birçok sorun henüz karşılaşılmadan hallolmuş oluyordu. Düzgün bir plan yapıldı. Ne yapacağımızı bilerek girdiğimiz için aksilik olmadı. Olabilirdi ama hiç başımıza kötü bir şey gelmedi. Çok titiz davrandık. Stüdyoda yattık kalktık, tek zorluk olarak bunu söyleyebilirim. Çok çalıştık. Bunlar dışında planlanamayan bir zorluk görmedik.
İlk albüm, profesyonel müzik dünyasına adım atan her sanatçı adayı için en önemli adımdır. Peki siz albümün yapım sürecinde neler yaşadınız?
Aranjeleri yapan Korhan Erol benim çok eskiden arkadaşım. Konservatuvara beraber girmiştik. Ona sürekli "Ben albüm yapmak istiyorum? diyordum, o da aranje yapıyordu. Aslında şarkıların stüdyo çalışmaları iki yıl sürdü ama daha öncesinde zaten şarkıların aranjeleri vardı. Bu aranjeleri çok dinleyip artık sıkılmaya başladık. Bu iki senede de birçok aranjeyi değiştirdik. Hele "Ama"nın aranjesi bitmek bilmedi. O aranjeyi yapana kadar şarkı üç dört kere değişti. Biz istedik ki ne zaman istersek sıkılmadan dinleyelim. Dizi müziği yaptığınız zaman, stüdyoda çalışırsınız ve artık şarkıyı duymak istemezsiniz. Biz o kadar sıkılmayacak bir şey yapmaya çalıştık ki ben hala "Ama"yı dinleyebiliyorum.
Albümde tüm söz ve müzikler size ait. Şarkı sözlerinizde nelerin izlerini görüyoruz?
Çok eski şarkılar da var. Mesela "Ama"yı 1999 yılında yaptım. On yıllık bir şarkı. Çok fazla bestem var şu anda. Seçimleri genel olarak albümü kartonette üstten aşağı doğru okuduğunuzda biraz anlamlı bir cümle çıkmasına göre yaptık. Baktığınızda şarkıların sıralaması, şarkıların anlattıkları bir hikaye gibi oluyor. Başlangıçtan anlayacağınız üzere albümde genel olarak yalnız ve kendini sorgulayan bir adam var. Sürekli düşünüyor ve kendi kendine konuşuyor. İnsanın kendi psikolojisi için önemli bir şey bu. Sadece başkalarını değil kendini de tanıman lazım. Herkes kendisinin psikoloğu olsa her şey daha güzel olurdu. Albümde genelde sakin bir durum var. Ben de öyle bir insanım. Dolayısıyla beste yapmak için çalışmıyorum. Şu şarkı tutar böyle yaparsam diye yapmıyorum. İnsanlar beğenirlerse, güzel tepki gelirse onları paylaşırım ama hiçbir zaman "Tutacak bu" diyerek bir beste yapmayacağım. Yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdığım şarkılar bunlar. Bazen çok sevdiğim insanlar. Sadece kendinizden bahsedemezsiniz çünkü bir insan belirli bir yere kadar bunları yaşıyor.
Bundan sonra da hep kendi şarkılarınızla mı dinleyicilerin karşısına çıkacaksınız?
Evet. Sürekli söylüyorum, daha albüm yeni olduğu için ben de başıma ne geldiğini henüz bilmiyorum. Şu anki halimi sorarsanız benim zaten iki üç albüm yapacak kadar bestem var. Onları kullanmak isterim. Ben kendi çıkışım olarak kendi şarkılarımı daha iyi söyleyebileceğimi düşünüyorum. Daha sıcak olacağını düşünüyorum. Belki de duygusal yaklaşıyorum olaya. Şarkılarımı başka birinin ağzından dinlemek de bana biraz ters gelebilir. Çok içselleştiriyorum. Beste yapmak için yapmıyorum çünkü. O yüzden şu anki fikrim zamanla değişebilir tabi ama şu an tek amacım kendi şarkılarımı yapmak ve söylemek.
İlk albüm zor bir albümdür. Bu kadar çok şarkınız varsa ilk albüme alacaklarınıza nasıl karar verdiniz?
Albüm sürecinin bu kadar uzun olmasının sebeplerinden biri de buydu. Biz ilk başta eleyerek bütün parçaların hemen hemen aranjelerini yaptık. Ben beste yaptığım zaman genelde akşam şarkıyı yapar, sabah kalkınca aranjesini de tek başıma yaparım. Sonra Korhan'a dinletirim o bakar güzel oldu der ya da yok başka bir şey yapalım der. Sürekli böyle böyle değişiyor. Biz yaklaşık 16-17 tane parçanın aranjesini albüme koyacakmış gibi demo olarak yaptık. Sonra sürekli dinleyerek bakalım sıkılıyor muyuz dedik. Birçok insanın bu konuda fikrini ve eleştirilerini aldık. Herkesi de dinledik, eleştirileri mümkün olduğu kadar cevaplamaya çalıştık. Zor oldu seçmek ama bir şekilde bir hikaye yapmaya çalıştık. Belirli bir konsepti olsun istedik. Düzenlemeleri de ona göre yaptık.
Albümde akustik bir hava hakim. Sesinizi akustik müziğe daha mı yakın hissediyorsunuz? Örneğin bir dans şarkısını seslendirirken sizi görebilir miyiz?
Elektronik müziğe hakim değilim. Bir enstrümanist olarak müziğin müzik enstrümanları ile yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu benim tamamen kişisel görüşüm. Elektonik müziği çok iyi yapanlar da vardır. Belki bir gün benim de kafam değişebilir. Belki deneme olarak öyle bir şey yaparım ama bu sadece deneme olur. Hakim olmadığım için o konuya çok fazla bulaşmak istemiyorum açıkçası. İlerleyen zamanlarda o konu hakkında bilgi edindiğim zaman olabilir. Öncelikle dinlemek gerek. Ben çok dinlemediğim için de bilemiyorum. Albümde aslında çeşitlilik var. Genele baktığınızda bir pop albümü ama "Zaman" mesela bir rock şarkısı. "Kendini Azad Et" şarkısında alaturka da var, rock da var. "Sen De Vur Gülüm" bir alaturka şarkı. "Biz İkimiz" flamenko öğeleri içeren bir şarkı. Düzenlemelerin çok tek düze olmasını istemedim. O konuda uğraştık ama elektronik müzik dediğimiz zaman o çok fazla değişiyor. O işe girdiğimiz zaman onu şu an yapan insanlar var. Elektronik müziğin sözlerinin de ona göre yazılması lazım. İnsanlar dertliyken, mutsuzken o şarkıları dinlemez. Eğlence parçaları onlar, çok farklı bir kulvar. Ben o kulvarda değlim. O yüzden haddimi bilirim oraya bulaşmam.
Albümde kliplendirmeyi düşündüğünüz şarkılar için bir şeyler söyleyebilir misiniz?
Tabi ki albüm çıkmadan önce düşündüğümüz şarkılar vardı ama albüm çıkınca garip bir şeyle karşılaştık. Hiç düşünmediğim bir şarkıyı insanlar sevebiliyor. Bu tip geri dönüşler olduğu zaman bizim klip çekmek için düşündüğümüz şarkıların dışında da çok farklı şarkılara insanlar "Klip çekecek misin?" diye sorunca bir geri dönüşleri alalım diye bekliyoruz. "Seni Çok Özledim"e büyük bir ihtimalle klip gelecek. "Peri"ye gelecek. "Sen De Vur Gülüm"e gelebilir. Şu an kafamızda olanlar bunlar. Bunun sayısı da artabilir. Bu tamamen albümün gideceği yolla alakalı bir şey.
Green Day yeni albümüyle raflarda!
Punk müzikseverlerin yakından takip ettiği Green Day, 2009 yılında yayınladıkları "21st Century Breakdown" albümü kapsamında gerçekleşen dünya turnesinde seslendirdikleri şarkıları içeren yeni albümleri "Awesome As F***" ile geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Albümün yanı sıra, Japonya Saitama Super Arena'da yapılan konserin de kaydını içeren DVD ve Blue-Ray versiyonları da yayınlandı. Grubun Amerika, İrlanda, Japonya, Almanya, Avustralya, Kanada ve Avusturya'da verdikleri konserlerdeki şarkıların özel bir seçkisi olarak müzikseverlerin beğenisine sunulan "Awesome As F***", Green Day'in başarılarla dolu müzik kariyerine ışık tutuyor.
29 Mart 2011 Salı
Foo Fighters hayranlarına yeni albüm müjdesi!
Yayınladıkları 6 albümle Grammy'e aday olan ve son 3 albümüyle "En İyi Rock Albümü" ödülünü kazanan grubun yeni albümünün adı "Wasting Light" olarak açıklandı. Hayranlarının merakla beklediği albümün kapağı geçtiğimiz günlerde paylaşılırken, kapak Foo Fighters'ın tüm grup üyelerinin yer aldığı ilk Foo Fighters albüm kapağı olarak dikkat çekti. Grubun 7. stüdyo albümü olan "Wasting Light"da prodüktör Butch Vig, Foo Fightershayranlarına saf rock müzik vaadediyor. Nirvana'nın turne gitaristi Pat Smear albüm kayıt süreci boyunca grubun yanında olurken, Nirvana kurucularından Krish Novoselic de "I Should Have Known" şarkısına bas ve akordeonla eşlik etti. Nirvana köklerini bu albümle bir araya getiren albüm, hayranlar arasında merak uyandırıyor.
RÖPORTAJ / Cartel - Bugünkü Neşen Cartel'den
16 yıl sonra tekrar albüm hazırlıkları yaparken nasıl bir süreç geçirdiniz? Sizi bu kadar uzun süre sonra bile tekrar albüm yapmaya iten nedenler neler oldu?
Tekrar bir Cartel albümü yapmayı uzun zamandır düşünüyorduk. "Cartel" adı altında yeni bir albüm çıkarabilmek için eski menajerimizden Cartel ismi haklarını geri almamız gerekiyordu. Bu olay uzun zaman aldı. Onun dışında farklı farklı şehirlerde yaşamamız da iletişim ve bir araya gelmek konularında yorucu oldu ve zaman aldı. Tekrar bir Cartel albümü yapmak her zaman içimizdeki hevesti.
Albüm çalışmalarınızı yaparken Türkiye'nin müzik piyasasındaki son durumu ve dinleyicilerin beğenilerini biliyor ve takip ediyor muydunuz?
Uzaktan mümkün oldugu kadar takip ediyoruz. Türkiye'nin müzik piyasası zor şartlara rağmen çok aktif ve renkli. Çok sayıda konserler oluyor ve albümler çıkıyor. Biz albümü yaparken daha çok Cartel'in bugünkü zevkini yansıtmaya çalıştık. Ortamdaki müziklerden ve sanatçılardan çok etkilenmeden Cartel'in yeni müzik rengini bulmaya çalıştık.
"Bugünkü Neşen Cartel'den" albümüne baktığımızda, kendinizde ve müziğinizde nelerin değiştiğini görüyorsunuz?
Cartel'in müziği artık daha geniş bir bakış açısına sahip. Yani hip hop sınırlarını aştık. Çok farklı müzik tarzlarıyla birleşen rap şarkıları var albümde. Cartel'in tipik ruhu hala belli oluyor ama daha çok "müzik" yapıyoruz diye girdik çalışmalara. Sadece hip hop albümü yapmak için değil.
Müzikal çeşitliliğiyle göze çarpan ikinci albümünüz, Cartel dinleyicilerinin ne gibi tepki ve yorumlarını alıyor?
Şu ana kadar tepkiler çok pozitif. İnsanların zevki ayrı ayrı, albümü herkes sevecek diye yola çıkmadık. Bu müzik işinde zaten mümkün değil. Bir çok dinleyici eski Cartel'in aynısını bekleyerek bu albümde şaşırabilir. Bunu önceden de düşünmüştük. Bugün zevkimiz neyse, albümde de onu yansıtmaya çalıştık. Eski albümün tekrarı olsun istemedik.
İlk albümünüzün yarattığı bomba etkisini düşündüğünüz zaman, ikinci albüm hazırlıklarını yaparken bu başarıyı daha yukarı taşımak adına endişeler yaşadınız mı?
Eski albümün etkisinin aynısının olmayacağını önceden biliyorduk çünkü 15 sene içerisinde müzik piyasası, ortam, dinleyicinin bakış açısı çok değişti. Eskiden yaşadığımız patlama gibi başarılar artık neredeyse yok. Hangi sanatçı olursa olsun aynı durum geçerli. Artık eskisi gibi bütün ülke bir albümün, parçanın ya da sanatçının üzerinde yoğunlaşmıyor.
Eskiden bir proje grubuydunuz şimdi ise tam anlamıyla bir "grup" olarak karşımıza çıkıyorsunuz. Grubu tekrar bir araya getiren ve birlikte tutan etkenler ne oldu?
Evet, bu defa proje gibi değil tek bir grup olarak albümü yaptık. Mesela bu albümde her birimiz her parçada söylüyor. Karakan, Erci E, Cinai Şebeke olarak ayırmadık. Bizi birlikte tutan müzik sevgisi bir yana, ilk albümde yaşadığımız heyecanlı, stresli ama umduğumuzdan çok daha başarılı geçen iki sene. O zaman bu elemanlar birlikte hayatlarının belki de en ilginç zamanını kaynaşmış olarak beraber geçirdi. Bu durumun bağlayıcı etkisi var tabii ki.
Bu süreçte gruptan ayrılan elemanlar da oldu. Bu durumun müziğinize ne gibi yansımaları oldu?
Bu durum müziğin şeklini çok etkilemedi. Şu anki albümün alt yapıları ve tarzı, gruba devam eden beş Cartel üyesinin ortak bir kararı olarak seçildi. Her birimizin zevki, bu albümde yerini buldu.
İlk albümünüzdeki duruş ve tavrınız, bazı sosyal içerikli şarkılarınızda tepki olarak dile geldi. Bu albümde Cartel grubu olarak dinleyicilerinize neler anlatıyorsunuz?
İlk albümden bugüne 15 sene geçti. Haliyle olgunlaştık, düşüncelerimiz ve zevklerimiz de olgunlaştı. Bu albümde şu an içimizden neler geçiyorsa, dinleyicilere de onları anlattık.
"Bir Oluruz" şarkısından yola çıkarak yepyeni bir şarkı ortaya çıkardınız. Bu fikir nasıl doğdu?
"Bir Oluruz" şarkısı baştan beri bizim ilk çıkışımız için planladığımız bir şarkı değildi. Albümün parçaları bittikten sonra "Bir Oluruz"un iyi bir çıkış şarkısı olabileceğini düşündük. Konu ve müzik olarak Cartel'in geri dönüşünü anlatıyor ve Cartel'in tipik havasını taşıyor. Bu nedenle de böyle bir karar verdik.
"Evdeki Ses" şarkısıyla başlayan maNga-Cartel iş birliği nasıl doğdu? maNga üyelerinin, size ne gibi destekleri oldu?
maNga, konserlerinde uzun zamandan beri "Evdeki Ses" şarkısını çalıyordu. Yeni albümlerinde bu şarkının da olmasını istediler. Bu nedenle izin almak için Karakan ile bağlantıya geçtiler. İki grup arasında, oradan başlayan ve bugüne kadar devam eden bir dostluk söz konusu. İki grubun arkadaşlıkları en güzel destek. Birlikte bazı şarkılarda fikir alışverişleri, Alper Ağa'nın Evdeki Ses'te maNga'ya konuk olması, Ferman'ın "Bugünkü Neşen Cartel'den" albümünde "Sen" şarkısındaki düeti, Cem'in "Gang Bang" isimli şarkımızda bas gitar çalması, konserlerimizdeki sürpriz katılımları... Bunların hepsi destek.
Albümde Efsun ile gerçekleştirdiğiniz bir düetiniz var. Bu ortaklık nasıl oluştu?
Efsun albümümüzdeki tek bayan vokal. Çok da yakıştı. Prödüktörümüz Haluk Kurosman'ın fikriydi ve bizim de çok hoşumuza gitti. Efsun da şu sıralar yeni albümüyle cok başarılı bir isim.
Yıllar sonra İstanbul'da tekrar sahne aldınız. Tekrar sahnede olmak sizlere neler hissettirdi?
Çok keyifli geçti. İnsanlarin bunca yıl sonra bile inanılmaz ilgisi ve desteği bizleri çok şaşırttı, çok mutlu olduk.
Vega hayranları bu konseri bekliyor!
Vokalde kendine özgü yorumuyla Deniz Özbey ve gitarda Tuğrul Akyüz'ün oluşturduğu Vega, ilk albümlerinde yakaladıkları iddialı çıkışını 2002 yılında yayınladığı ikinci albüm "Tatlı Sert"te de sürdürdü. "Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı", "İz Bırakanlar Unutulmaz", "Poh Poh Perisi" gibi rock müzikseverlerin hala severek dinlediği şarkılara imza atan grup, 2005 yılında yayınladıkları son albümleri "Hafif Müzik"ten sonra uzun bir ara verdi. Senelerdir sessizliğini koruyan grup, hayranlarının yoğun istekleri üzerine konserlerine tekrar başladı. 1 Nisan'da Ghetto'da sahne alacak olan grup, Nisan ayının açılışını yaparak, dinleyicilerine unutulmaz bir gece yaşatacak.
James Blunt'ın yeni videosu yayında!
Albümün ilk single'ı "Stay The Night" ve ikinci single'ı "So Far Gone" ile dinleyicilerini buluşturan James Blunt, yeni video klibini albümün on birinci şarkısı olan "If Time Is All I Have" şarkısına çekti. Video klibini resmi internet sitesinde yayımlayan şarkıcı albümüyle ilgili "Bu yeni albümün önceki iki albümümden olumlu anlamda biraz daha farklı" açıklamasını yapmıştı. Son albümü "Some Kind Of Trouble" ile sevenlerini memnun etmeyi başaranJames Blunt, Avrupa Top 100 albümler listesinde 2., İngiltere albümler listesinde ise 4. sıraya yükselerek dikkatleri üzerine çekti.
RÖPORTAJ / Aşkın Nur Yengi - Gözümün Bebeği
1990 senesinde başarılı bir çıkış yaptığı ilk albümü "Sevgiliye" ile dinleyicilere merhaba diyen Aşkın Nur Yengi, doksanlı yıllar boyunca yayımladığı, "Hesap Ver", "Sıramı Bekliyorum", "Kara Çiçeğim", "Haberci" gibi albümleriyle dönemin Türk popuna yön veren en etkili isimlerden biri oldu. Üç yıllık bir aradan sonra yeni şarkılar seslendirmek için uzun bir dönem stüdyoya kapanan yorumcu, 2011'in ilk günlerinde "Gözümün Bebeği"ni dinleyicilerin beğenisine sundu. Heyecanını hala taze tutan başarılı sanatçı, mesleğine olan bağlılığını ve yeni albümünü anlattı.
Üç yıl gibi uzun bir aradan sonra tekrar yeni şarkılardan oluşan bir albümle sevenlerinizin karşısına çıktınız. Bu üç yıl sizin için nasıl geçti?
Yeni şarkılardan oluşan bir albüm yaptım. Laboratuvar çalışması ile birlikte bayağı yoğun geçti. Şarkıları seçerken çok özenli ve seçici davrandım ve seçtiğim şarkıyı özlemeye gayret ettim, seçtiğim şarkıları özledim. Nitekim yanılmamışım. Hep özlediğim şarkılar insanların kulaklarında, kalplerinde iyi bir yer etti.
Bu uzun süreçte yaşadıklarınız, albüme nasıl yansıdı?
Çok özenli davranmak, albümün bütününe çok faydalı gelen bir durum. Çünkü ince eleyip, sık dokuyorsun. Şarkıların sesinde nasıl tınladığını, insanların gönlünde nasıl yer edebileceğini araştırarak devam ediyorsun. Bir de hep akustik şarkılar yapmaya gayret ettik. Dolayısıyla, ince elemek uzun bir süreye mal oldu. Bence albümler bir senede değil de iki üç senede bir çıksa çok daha mantıklı olur diye düşünüyorum.
Müzik dünyası da bu üç yıl içinde kendi içinde değişimler gösterdi. Bu kadar uzun süre sonra yeni şarkılardan oluşan bir albümle sevenlerinizin karşısına çıkacak olmak size her anlamda neler hissettirdi?
Bunlar çok tatlı telaşlar çünkü meslek olarak tam 27-28 yıldır bu işin içerisindeyim. Bu telaşlar içerisinde büyüdüm. Bunlar benim sağ kolum gibi. Çocuğum sol, müziğim sağ kolum. Vücudumun ayrılmaz ikilisi gibi hissediyorum. Her anlamda ona özen gösteriyorum. Müthiş keyif veren bir durum oluyor. Çünkü geri dönüşler, tepkiler çok güzel geliyor. Aldığımız eleştirilerin %98'i olumlu şeyler söylüyor. En önemlisi, ilk albüme benzetiliyor olması. Bu bana keyif veriyor ancak dezavantajı da şu; ilk albümün çıtasını o kadar yüksek bir yerden başlattım ki, herkes daha iyi bir şey bekliyordu. Sevindirici olan şu ki, herkes "Ne kadar iyi bir albüm, tıpkı ilk albüm gibi, şarkılar derinliklerimize iniyor" diyor. Bu da bana keyif veriyor.
Dediğiniz gibi, albümde 90'lı yıllarda seslendirdiğiniz hitlerin tadını yakalayabiliyoruz. Bu, özellikle yaratılan bir çalışma sonucu mu oldu?
Özellikle böyle olsun diye bir şey yok ama akustik oldukları için ve şarkı gibi şarkı oldukları için tabi ki iyi şeyleri hatırlatıyorlar.
Sadece şarkı seçimleri üç yıl gibi uzun bir süre almış. Bu süreçte albümde yer vereceğiniz şarkılara nasıl karar verdiniz? Şarkı seçiminde en çok nelere dikkat ettiniz?
Repertuvar çalışması uzun sürdü çünkü besteler birbirine çok benzediği için, birbirinden en az etkilenen şarkıları seçmeye gayret ettim. Tabi yine var olup da A'sı çok güzel ama B'si bir şeye benzemiyor dediğim şarkılara yeni melodiler verildi. Yeniden şarkılar üretildi. Bunlar bir süreç, ancak her şey iyi bir şeyler olsun adınaydı. Dolayısıyla da yorucu, uzun bir süre oldu. Şarkı seçimindeyse, öncelikle şarkının sesime yakışmasına ve şarkıların bir derdi olmasına dikkat ettim.
Albümde, Sezen Aksu'nun size hediye ettiği iki şarkı yer alıyor. Hatta bir tanesi de albüme adını veren şarkı. Bu şarkıların albüme giriş öyküleri nasıl gelişti?
Sezen Abla bana hediye olarak 2006 yılında iki şarkı hediye etti. Birisi evlilik hediyesi olarak, diğeri de kızıma. "Gözümün Bebeği", Nazlı'ya ait bir şarkı.
Zamanında Kamuran Akkor'dan dinlediğimiz "Bekleyenim Var" şarkısını tekrar yorumluyorsunuz. Bu şarkıyı seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Cover şarkılar seviliyor. Ben de cover seven bir insanım. Prodüktörümün de çok sevdiği bir şarkıydı. O çok ısrar etti. Benim de dilime hoş geldi. Yani hit bir şarkı olacak diye seçmedim ancak albümün içerisinde iyi bir bağlaç oldu.
Albümde ayrıca Türkçe sözleriyle tekrar hayat bulan adaptasyonlar, "Hayırlı Olsun" ve "Başka Sözüm Yok" yer alıyor. Bu şarkıları nasıl seçtiniz?
Paryos zaten benim ilk albümlerimin göz bebeğidir. Dolayısıyla Paryos ile daha önce haşır neşir olmuştuk. Enrico Macias var. Onunla daha önce de tanışmışlığımız var. Neler yaptıklarını da takip ediyordum. İki şarkı da bana çok sıcak geldiği için tercih ettim. Şarkı seçimlerimde süpervizörüm Hakan Eren yardımcı oldu. Onun çok büyük bir arşivi var. Her albüm neredeyse onda var. Ona danışıp, kütüphanesini karıştırdığım zaman bana uyacak olan şarkıları dinlettiriyor. Ben o şekilde seçiyorum.
Henüz Türkiye'de düet kavramı bile tam olarak bilinmezken siz, 90'lı yıllarda gerçekleştirdiğiniz bir düet ile büyük başarı elde ettiniz. Şimdi düetler günümüzde çok rağbet görüyor olmasına rağmen siz tercih etmiyorsunuz...
Harun Kolçak ile "Bile Bile"yi okuduğumda o şarkı soru cevaptı ve onu istiyordu. Zamanında Rafet'le de düet yaptık. Bu albümde düet yapılacak bir şarkı yoktu. Yeri ve zamanı geldiğinde yapılacaktır. Öyle özellikle seçip uyguladığım bir politika yok.
www.aveamuzik.com
Avril Lavigne'in albümü raflarda!
Albümün çıkış şarkısı "What The Hell" radyo listelerinin zirvesinde yer alırken, sanatçının hayranları tarafından da büyük beğeni kazandı. Avril Lavigne'in dördüncü stüdyo albümü olan "Goodbye Lullaby", iki yılda hazırlandı. Avril Lavigne, uzun zamandır işbirliği içerisinde olduğu müzisyen eski eşi Deryck Whibley'nin yanı sıra Evan Taubenfeld, Butch Walker ve ünlü prodüktör Max Martin ile birlikte çalıştı. Başarılı yıldızın kişisel tecrübelerini söz ve müziğe döktüğü albümü "Goodbye Lullaby", Avril Lavigne'in Oscar ödüllü "Alice in Wonderland" filmi için kaydettiği "Alice" şarkısının videosu, albümün fotoğraf çekimleri, akustik stüdyo kayıtları ve Avril Lavigne ile albüm üzerine yapılan röportajların yer aldığı CD ve DVD'lik delüks versiyonu ve tek CD'lik versiyonuyla müzik marketlerdeki yerini aldı.
mor ve ötesi'nden yeni klip!
Albümün ilk video klibi "Yorma Kendini"nin de yönetmenliğini üstlenen Murat Onbul'un yönetmenliğinde kliplendirilen çalışmanın görüntü yönetmenliğini Murat Tüncel üstlendi. İstanbul'da üç farklı mekanda, 25 kişilik bir set ve 40 kişilik oyuncu kadrosuyla çekilen klibin çekimleri yaklaşık 24 saatte tamamlandı. Bir önceki klip olan "Araf"taki durumun öncesine dolaylı olarak ışık tutan "Sor" şarkısının klibinde ünlü oyuncu Janset, bir dansözün yalnızlığını gözler önüne seriyor. Bir yandan konserlerine devam eden mor ve ötesi, 26 Mart Cumartesi akşamı İstanbul Salon İKSV'de çok özel bir konserle dinleyicilerin karşısına geçecek. İki bölümden oluşacak performansın ilk bölümünde grup, orijinal şarkı sıralamasıyla "Masumiyetin Ziyan Olmaz" albümünü, özel tasarlanmış canlı görseller eşliğinde çalacak. İkinci bölümde ise grubun şimdiye kadar yayımlanan 5 stüdyo albümünden parçalara yer verilecek.
10 Mart 2011 Perşembe
Britney Spears'ın yeni single'ı yayında!
Britney Spears, kariyerinin 7. stüdyo albümü olan "Femme Fatale"in ilk single'ı "Hold It Against Me" ile tam 20 ülkenin dijital single listelerinde 1 numaraya yerleşerek, müzik dünyasının gündemine oturdu. Britney Spears, Dr. Luke ve Max Martin prodüktörlüğündeki ikinci single'ı "Till The World Ends"i ve albümle ilgili detayları kendi twitter hesabından paylaştı. Albüm versiyonunda 12, delüks versiyonunda 16 şarkının yer alacağı albümü için heyecanlı olan yıldız, tam anlamıyla bir dans albümü yaptığını ifade etti.
Aydilge'den yeni albüm, ilk konser!
Geçtiğimiz ay raflarda yerini alan, Aydilge'nin on şarkılık yeni albümü "Kilit"in gala konseri 10 Mart Perşembe akşamı Ghetto'da gerçekleşecek. Konser için, Türkiye'de ilk defa canlı performansa uyarlanacak olan video mapping tekniğini kullanacak olan Aydilge için özel olarak hazırlanan sahne tasarımı, etkileyici bir görsel şova dönüşecek. Video mapping tekniğinin görsel içeriği, yurtiçi ve yurtdışında hazırladığı video ve sahne tasarımlarıyla tanıdığımız "Videbeat" lakaplı T. Hüseyin Kuru'ya ait. Madonna, Nine Inch Nails, Muse gibi benzer teknikleri kullanan dünya yıldızlarından sonra ülkemizde ilk kez Aydilge'nin konserinde gerçekleşecek olan şov için tüm hazırlıklar tamamlandı.
9 Mart 2011 Çarşamba
RÖPORTAJ / Reyhan Karaca - Yeniden
Jeff Beck'ten "Rock 'n' Roll Party"
ABD'nin Cleveland kentinde bulunan Rock'n Roll şeref kürsüsüne iki defa kabul edilmiş olan usta ismin yeni albümü, Jeff Beck'in geçen yaz efsanevi gitarist Les Paul'un 95. doğum günü şerefine Iridium Jazz Club'da verdiği saygı konserinin kayıtlarından oluşuyor. The Imelda May Band, Brian Setzer, Gary "U.S." Bonds, Trombone Shorty, Darrel Higham gibi isimlerin konuk sanatçı olarak katıldığı 20 şarkılık albümde "Double Talking Baby", "The World Is Waiting For The Sunrise", "Sleep Walk", "The Train Kept A Rollin'", "Bye Bye Blues" gibi eserler de yer alıyor.
Efsun, albümün gala konseriyle karşınızda!
İlk albümü "Duy Sesimi" ile 2006 yılında sesini duyuran Efsun, dört yıl aradan sonra Haluk Kurosman prodüktörlüğünde yayınladığı ikinci albümünün çıkış şarkısı "Yavaş Yavaş" ile müzikseverlerin dikkatini çekti. Sözleri Efsun'a, müzikleri Efsun ve Özer Dönerkaya'ya ait 10 parçadan oluşan yeni albümün lansman gecesi 12 Mart Cumartesi gecesi Indigo sahnesinde gerçekleşecek.
7 Mart 2011 Pazartesi
RÖPORTAJ / Athena - Pis
01.03.2011
Katy Perry dördüncü single'ını yayımladı!
Yayımlandıktan kısa bir süre sonra Billboard Hot 100 listesine 42 numaradan giriş yapan single, ilk haftasında 64 bin adet dijital kopya satış rakamına ulaştı. Kanada Hot 100 listesinde 13 numarada yer alan single, Avustralya listesinde 5, Yeni Zelanda listesinde ise 1 numaraya yerleşerek büyük başarı elde etti. Kanye West; sözleri kendisiyle beraber Katy Perry, Dr. Luke, Max Martin ve Ammo tarafından yazılan "E.T"nin video klibinde de yer alıyor.
Peyk'in ikinci albümü raflarda!
Temelleri 1991 yılında atılan ve 2006 yılında son halini alan kadrosuyla alternatif müzikseverlerin yakından takip ettikleri Peyk'in, bir senelik titiz bir çalışmanın ürünü olan ikinci albümlerinde dokuz yeni şarkı yer alıyor. Miks ve mastering çalışmaları ünlü gitarist Serdar Öztop tarafından yapılan albümün çıkış şarkısı "Sobe". Başar Kalıpçı'nın yönetmenliğinde kliplendirilen "Sobe", Tolga Yetişmen'in oyunculuğu ve ilginç hikayesi ile dikkat çekiyor. Blues ve reggae öğelerin dikkat çektiği; trompet, trombon ve akordeon ile zenginleşen Peyk müziği, kendini yeni şarkılarda yeniden gösteriyor.