25 Temmuz 2012 Çarşamba

Atiye Avrupa`ya açılıyor!

Hareketli şarkıları, kendine özgü tarzı ve danslarıyla pop müzik dinleyicilerinin yakından takip ettiği Atiye, Avrupa'ya açılmaya hazırlanıyor. Her yıl düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması anketlerinde de müzikseverlerin tercih ettiği isimlerden biri olan genç şarkıcı, yeni şarkısının tanıtımına başladı.

Almanya doğumlu Türk şarkıcı Atiye, 27 Temmuz'da Avrupa'da yayımlanacak olan single çalışması "Bring Me Back"i Alman müzikseverlerle buluşturdu. Almanya'nın en çok izlenen dizilerinden biri olan "Gute Zeiten-Schlechte Zeiten"de (İyi Günler-Kötü Günler) rol alarak kendisini oynayan şarkıcı, dizide Sıla Şahin'in canlandırdığı Ayla ile Jörn Schlönvoigt'un oynadığı Phillip karakterlerinin düğününe katılarak "Bring Me Back" adlı şarkısını seslendirdi. Hareketli altyapısıyla dikkatleri çeken şarkının video klibi de izleyicilerle buluştu.

www.aveamuzik.com

Murat Dalkılıç`ın `Kader`i kliplendi!

Pop müziğin genç ve başarılı isimlerinden Murat Dalkılıç, geçtiğimiz Mayıs ayımda yayımladığı yeni albümü "Bir Güzellik Yap" ve albümle aynı adı taşıyan Gülşen imzalı şarkısıyla bu yaz müzik listelerinin üst sıralarında kendisini göstermişti. Geçtiğimiz günlerde de albümün ikinci video klibi çekildi.

Albümün öne çıkan şarkılarından; sözü ve müziği Emre Kaya'ya, düzenlemesi ise Ozan Çolakoğlu'na ait olan "Kader" için kamera karşısına geçen sanatçıya, genç model Bensu Soral eşlik etti. Mutlu bir aşk hikayesinin ayrılıkla sona ermesinin anlatıldığı klip; DVD olarak piyasaya sürülen ve Murat Dalkılıç'ın albümünün hazırlık sürecini kameraya alan Gülşen Aybaba yönetmenliğinde çekildi. Genç şarkıcı "Kader" şarkısının video klibiyle ekranlardaki yerini almaya başladı.

www.aveamuzik.com

Emir`in yeni klibi ekranlarda!

Yaz başında yayımladığı maxi single'ı "Ateşten Bi' Rüzgar" ile hayranlarını sevindiren Emir; sözleri Yıldız Tilbe, müziği de Gülşen imzası taşıyan "Sudan Sebep" ile müzik listelerine hızlı bir giriş yapmıştı. Genç şarkıcı, geçtiğimiz günlerde albümünün ikinci video klibi için kamera karşısına geçti.

Albümün hareketli şarkısı "Makina"ya çekilen klibin yönetmenliğini, Emir'in kardeşi Erdi Sevinç üstlendi. Çekimleri 12 saatte tamamlanan klibin görüntü yönetmenliğini ise Veli Kuzlu yaptı. Sözünde Alper Narman ve Onur Özdemir, müziğinde ise Gavrilidis Vasilis imzası taşıyan "Makina"nın aranjesi, aynı zamanda albümün müzik direktörlüğünü de üstlenmiş olan Ozan Çolakoğlu tarafından hazırlandı. Klip, geçtiğimiz günlerde müzik kanallarında yayınlanmaya başladı.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / İzel - Aşk En Büyüktür Her Zaman

Doksanlı yıllardan bu yana müzik dünyasına kazandırdığı hit şarkılarla adından her daim övgüyle söz ettiren İzel, altı yıl aradan sonra tekrar yeni şarkılarla hayranlarıyla buluştu. "Drakula" ve "Düşer O" şarkılarıyla listelere hızlı bir giriş yapan albümde, bir şarkı haricindeki tüm söz ve müziklerde Onur Özdemir ve Alper Narman ortak imzası bulunuyor. "Aşk En Büyüktür Her Zaman" adını taşıyan ve İzel'in müzik kariyerindeki 12. albümü olan çalışma, sanatçının hayranları tarafından beğeni toplamaya devam ederken, bizler de albümle ilgili tüm merak ettiklerimizi İzel'le konuştuk.

Albümün ilk adımları nasıl atıldı? Albüm sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
Alper Narman bana ilk olarak "İyi ki Doğdun" şarkısıyla geldi. Çok sevdim şarkıyı. Özellikle oradaki "Narsın sen" lafı çok hoşuma gitmişti. Alper Narman'la daha önce hiç çalışmamıştık. Bu şarkıda karar kıldık. Daha sonra benim bir konserim için Amerika seyahati yapmam gerekti ve orada da yanımda birisinin olmasını istedim. Alper'e teklifte bulundum. Birlikte gittik, iyi ki de gitmişiz. Orada 10 gün kadar kaldık 5 tane daha şarkı çıktı. Döndükten sonra da Onur Özdemir ve Alper Narman birlikte bir dönem kapandılar. Benim için birkaç şarkı yaptılar. Sonra Edremit'e gittik bir süreliğine. Orada da bir iki eksiğimizi tamamladık. Arkasından ben aranjmanları burada yapmak istemedim. Biraz nefes almak istedim. Yabancı müzisyenlerle çalışmak istedim. Atladık Berlin'e gittik. İlk gittiğimizde ben demoları bile okumamıştım. Tüm kayıtlarımızı, okumalarımızı, arajmanlarımızı, hepsini Bülent Aris ile orada yaptık. Onur ve Alper de benimle birlikteydi. Orkestrasyonlarımızı Thomas Berlin yaptı. Almanya'da film müzikleri yapan, Amerika'da da Steven Spielberg ile çalışmış olan çok önemli bir kompozitör. Mix ve masteringleri de yapıp 6 ay sonra elimize CD'mizi aldık geldik.

Her şey aslında tek bir elden çıkmış. Örneğin söz ve müziklerde neden yalnızca Onur Özdemir ve Alper Narman'la çalışmayı tercih ettiniz?
Evet, her şey tek bir elden çıktı. Ben zaten öyle çalışmayı seviyorum. Daha önceki albümlerimde de böyleydi. Çok dağılıp, herkesten şarkı almak yerine bir iki kişiyle çalışmak daha verimli geliyor. Albümün bir bütünlüğü oluyor. Ben zaten albüm yapan insanları evlenmiş gibi görüyorum. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yiyip içiyoruz, birlikte gülüp ağlıyoruz. Böyle olması çok daha doğru geliyor bana. Ayrı ayrı insanlarla çalışınca bunu çok yakalayamıyorsunuz.

Peki Alper Narman ve Onur Özdemir'le yollarınız nasıl kesişti?
Onları bana Allah gönderdi! Ben uzun süre şarkı aramıştım ve bulduğum şarkılarda içime sinmemişti. Beni heyecanlandıran şarkılar olsun istiyordum. İlk beni heyecanlandıran şarkı "İyi ki Doğdun" oldu. Alper'le Amerika'ya gitmiş olmamız da albümü başlattı. Derler ya hiç bir şey tesadüf değil, aynen öyle.

Albümdeki tüm şarkılar size özel mi yazıldı?
Dört şarkı önceden vardı ancak yarım halleriydi. Hatta Alper onları bana önce dinletmek bile istememişti. Ben dinlemek için ısrarcı oldum. Alper çok da hoşlanmıyordu o şarkılardan ama ben hepsini çok beğendim. Dört beş tanesi öyle çıktı. Geri kalan şarkılar da benim için yapıldı. Özellikle "Düşer O" Almanya'da albümü neredeyse mix'e götürmek üzereyken çıktı ve bana bayram hediyesi oldu. "Düşer O" albüme son giren şarkıdır. Bayram sabahıydı. Onur'la Alper'e "Hadi bana gelin, el öpelim." diye espri yaptık. Anneannelerimiz bayramlarda bize mendil verirdi ya, ben de kağıttan mendiller yaptım içlerine para ve şeker koydum. Geldiklerinde onlara verdim. Onlar da "İşte bizim bayram hediyemiz de bu" diyerek gitarla "Düşer O"yu çalmaya başladılar. Ben duyar duymaz ağlamaya başladım zaten. O sırada "Düşer O" kendisini belli etti. Albümde de en favori şarkılarımdan biridir. "Düşer O" hepimizi bir düşürdü zaten.

Albüm için altı ay Berlin'e taşınarak bir nevi kapandınız. Peki bu durum size ve müziğinize neler kattı?
Çok şey katıyor. İnsan burada, normal hayatında bir sürü şeyi atlayabiliyor. Konsantre olamıyorsun. Hani dedim ya bir iki kişiyle çalışmak daha verimli diye, bu da aynı şey. Biz Amerika'ya üç günlüğüne gittik, kalan tüm şarkıları bitirdik. Sonuçta birlikte yapıyorsun her şeyi, anları paylaşıyorsun. Bu ister istemez işe de yansıyor. Ayrıca altı ay Berlin'de olmamın şöyle bir avantajı oldu. Diyet yaptım, daha disipline oldum, sporumu yapabildim. Tamamen albüm için yaşadım. Çünkü Berlin'de yapabileceğim başka bir şey yoktu. Yabancı dilim çok gelişmiş değil. Çat pat Almanca, çat pat İngilizce'yi birbirine karıştıra karıştıra anlaştım bir şekilde. O yüzden de kamp gibi oldu benim için.

Albümün çıkış şarkısı "Drakula" aslında sizden çok duymaya alışkın olmadığımız, sert köşeleri olan bir şarkı. Bu şarkı size nasıl geldi, sizin ilk tepkiniz ne oldu?
Gelibolu konserine gidiyordum. Arabalı vapurdayken Onur'la Alper telefon açtılar "Biz bir şarkı yaptık." diye, telefonda bu şarkıyı söylediler. Önce kalakaldım, bir tepki veremedim. Sonra gülmeye başladım. "Çok da güzel şarkıymış da yahu ben bunu nasıl söyleyeceğim?" dedim. Bir tedirgin oldum. Sonra şarkıyı bana gönderdiler. Birkaç kere dinleyince şarkının baya acılı ve derdi olan bir şarkı olduğunu anladım. Eğer ön yargıyla yaklaşmazsanız şarkının bir derdi olduğunu anlıyorsunuz. "Evet, benim de bir drakulam vardı." dedim. Doktorlar da diyorlar ya "Bazı erkekler vampir gibidir." diye. Aslında bu şarkıda sosyal bir sorun da var. Kadına şiddet de var. "Sevişmeyi bilmiyor, öğrenmek istemiyor." kısmı aslında anlaşılanın tam tersine, orada bir şiddete gönderme yapıyor. Sorunları eğlenerek, kara mizahla çözmeye çalışıyor.

Peki bir sonraki klip için aklınızda şekillenen bir şarkı var mı?
Kafamız karman çorman! "Düşer O" çok önde gidiyor fakat yaz aylarında olduğumuz için kararsızım. "Rezil"e çok istek geliyor. "Amerika"ya çok istek geliyor. "Solmuş Gül Kasabası"nın da ayrı bir kitlesi var. Bir anket başlattık. O anketin sonucunda çıkacak herhalde. Ankette de "Düşer O" bir, "Amerika" iki numarada.

Sizin gönlünüzden geçen hangisi?
Tamamen farklı bir şarkı. Bana bakarsan, benim gönlümden "İmdat" geçiyor.

Albümünüz dışında sizi son olarak Volga Tamöz'le "Tam 90'dan" projesinde gördük. "Hasretim" şarkısını yeniden yorumladınız. Bu projeye nasıl dahil oldunuz?
O proje bana bir anda geldi. Sinan Akçıl bir gün beni aradı. "Volga ile albüm yapıyoruz ama Volga'nın da böyle bir projesi var. Seninle de çalışmak istiyor, ne düşünürsün?" dedi. Volga Tamöz sonuçta çok samimi olmasak da, uzaktan takip ettiğim ve işlerini çok takdir ettiğim biridir. O gün hemen gittim stüdyoya ve şarkıyı okudum. Çok donanımlı bir proje olduğunu düşünüyorum. Çünkü doksanlı yıllar çok büyülü yıllardı. O 10 yıl, inanılmaz şarkıların çıktığı çok garip bir dönemdi. Volga da çok keyifli ve güzel şarkılar seçmiş. İyi ki de olmuşum bu projede. Şimdi onun heyecanını da görüyorum ve gördükçe çok mutlu oluyorum.

www.aveamuzik.com

19 Temmuz 2012 Perşembe

Yasemin Mori`den yeni şarkı!

Alternatif müziğin genç temsilcilerinden Yasemin Mori, "Hayvanlar" adlı ilk albümünün ardından dört yıl boyunca kendisinden yeni şarkılar bekleyen hayranlarını sevindiren haberi geçtiğimiz günlerde verdi. Genç sanatçı, yeni albümünün ilk single'ı "Dünya" ile müzikseverlerle buluştu.

"Aslında Bir Konu Var", "N'olur N'olur N'olur", "Arjantin" gibi şarkılarıyla kısa bir sürede büyük bir hayran kitlesi edinen Yasemin Mori, bir süre önce lansmanını gerçekleştirdiği "Deli Bando" albümünün ilk şarkısı "Dünya"yı yayımladı. Sözü ve müziği Yasemin Mori'ye, düzenlemesi de Kara Orkestra ile birlikte yayımladığı "Pavurya" albümüyle dikkatleri çeken Korhan Futacı ile Barlas Tan Özemek'e ait olan şarkının klibi Umut Kebapçı yönetmenliğinde çekildi. Rio'da çekilen klipte Yasemin Mori, şehrin dört bir yanından kareler sunarak izleyicilerini keyifli bir Rio seyahatine çıkarıyor.

www.aveamuzik.com

maNga`dan `e-akustik`e yeni klip!

Son albümleri "e-akustik"te bulunan Yıldız Tilbe düeti "Hani Biz" ile kısa sürede müzik listelerinde üst sıralara yükselen, rock müziğin en sevilen gruplarından maNga, albümün yeni video klibini "Rezalet Çıkarasım Var" şarkısı için çekti.

Yenilikçi ve sinematografik sahneleriyle dikkat çeken klip; New York'ta yaşayan yapımcı, fotoğrafçı ve yönetmen Burcu Öztürk tarafından çekildi. Sözleri grubun vokali Ferman Akgül ve grubun gitaristi Yağmur Sarıgül, bestesi de Yağmur Sarıgül'e ait olan şarkının klip çekimleri New York'ta gerçekleşti. Görüntü yönetmenliğini Selim Çaylıgil'in üstlendiği klipte, İtalyan oyuncu Fabrizio Parecchio Giannelli de rol aldı. maNga'nın performans görüntülerinin yer aldığı klip, önümüzdeki günlerde müzikseverlerle buluşacak.

www.aveamuzik.com

Yalın`ın yeni albümü raflarda!


Geçtiğimiz yıl yayımladığı "Anlat Güzel Mi Oralar?" single'ıyla müzikseverlere yeni albümünün müjdesini veren Yalın, kariyerinin beşinci albümü olan "Sen En Güzelsin"i geçtiğimiz günlerde dinleyicilerle buluşturdu. Albümden önce dijital platformlar üzerinden dinleyiciyle buluşan çıkış şarkısı "Kasma" ise beğeni toplamaya devam ediyor.

Tüm söz ve müziklerin Yalın'a ait olduğu albümde 11 yeni şarkı bulunuyor. Prodüktörlüğünü ve aranjörlüğünü Ozan Çolakoğlu'nun üstlendiği albümün çıkış şarkısı "Kasma", çok kısa bir sürede radyo ve dijital müzik platformlarının listelerinde üst sıralardaki yerini aldı. Albümdeki tüm şarkıları iki yıldır birlikte olduğu sevgilisi için yazmış olan Yalın, "Sen En Güzelsin" albümünde bir ilişkinin tüm evrelerini ele alıyor. Albüm fotoğrafları için Begüm Yetiş'in objektifinin karşısına geçen başarılı sanatçı, albümün kapak tasarımı için de Emre Erdem ile çalıştı.

www.aveamuzik.com

Multitap`tan yeni klip müjdesi!

Geçtiğimiz yıl yayımladıkları ikinci albümleri "Özel Birisin" ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştıran, kendilerine özgün altyapıları ve yazdıkları sözlerle büyük bir hayran kitlesi edinen Multitap, "Ben Anlarım"ın ardından albümün ikinci video klibini "Mutluyum" şarkısına çekti.

Yaz aylarının enerjisine uygun, hareketli ve pozitif bir şarkı olan "Mutluyum"un klibi, Murat Onbul yönetmenliğinde Kemerburgaz Ağaçlı sahilinde çekildi. Vokal de gitarda Selim Siyami Sümer, piyano ve tuşlu çalgılarda Sertaç Özgümüş, bas gitarda Taçkın Bilal ve davulda da Ali Cihan'dan oluşan grubun haylaz, komik ve renkli kişiliklerinin ekranlara yansıtıldığı klip, renkli görüntülere sahne oldu. "Mutluyum", video klibiyle çok yakında ekranlardaki yerini alacak.

www.aveamuzik.com

17 Temmuz 2012 Salı

Aranan kan bulundu: Selah Sue!



Sarı saçları ve yeşil gözleriyle sahneden hınzır hınzır bakarken, size sanki karşı komşunuzun küçük kızına bakıyormuşsunuz hissiyatını veren ve henüz 1989 doğumlu olan Selah Sue, geçtiğimiz One Love Festival'de sahne aldı. Selah Sue'nun canlı performansını tam üç kere izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, eğer doğru bir tanıtım yoluna gidilirse, bu kızın adını ileride çok duyacağız. Yeteri kadar reggae ve göz kararı da soul ile karıştırdığı, her birinde şeytan tüyü olan şarkılarını söylerken aldığı keyif seyirciye öyle bir yansıyor ki, "Bu kız tüm gece şarkı söylese dinlerim!" derken buluyorsunuz kendinizi. Henüz 15 yaşında gitar çalıp şarkı yazmaya başlayan biri için oldukça "yaşından büyük" şarkılar çıkaran Selah Sue; ilk albümüyle kendi ülkeleri dışında büyük başarılara imza atan genç yeteneklerin ödülü olan ve geçtiğimiz yıllarda Adele, Zaz, Lykke Li ve Damien Rice gibi isimlerin de kazandığı "European Border Breakers" ödülünü kazanarak, şarkılarının büyüklüğünün bir tesadüf olmadığını da göstermiş oluyor. Eğer amaç taklitse, benzerlikler çoğu zaman itici gelir. Selah'nın kirli ve güçlü sesiyle kimi zaman içindeki Amy Winehouse el sallasa da, bambaşka ve kendine has bir vokal izlediğim gerçeğini de yadsıyamam. Hem zaten bu kızda başka türlü bir şey olmasa, henüz ilk albümünde yetenek avcısı Cee Lo Green'in dikkatini çekmesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Tarzıyla, konuşmalarıyla, her şeyiyle bizden biri Selah. Sanki, One Love Festival'de sevdiği sanatçıyı izlerken bir anda gaza gelip sahneye atlamış da bir daha indirilememiş gibi içten ve enerjisi yüksek performansıyla seyirciyi bir an olsun kendinden koparmayan genç kızımız; bu işin en büyük sırrının, şarkı söylerken aldığı keyfi olduğu gibi seyirciye yansıtmak olduğunu da çözmüş, daha ne olsun? Sonuç olarak, "Ne dinlesem bilemedim" karmaşasına aranan kan bulunmuştur. Değil üç, on üç kere de olsa bu kız izlenir! O zaman siz de izleyin;

8 Temmuz 2012 Pazar

RÖPORTAJ / Yeni Türkü - Şimdi ve Sonra

Türkiye'nin en köklü müzik gruplarından Yeni Türkü, onüç yıl aradan sonra yayımladığı "Şimdi ve Sonra" albümüyle müzik dünyasında hareketlilik yarattı. Özellikle yetmiş ve seksenli yıllara damgasını vuran grup; Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Furkan Bilgi ve Serdar Barçın'ın yer aldığı kadrosuyla Yeni Türkü'nün 33. müzik yılına yeni bir albümle adım atmış oldu. İlk video klibin "Böyle Gitmez" adlı şarkıya çekildiği albümde 10 şarkı yer alıyor. Özgün Yeni Türkü alt yapılarının itinayla korunduğu albümün müzik marketlerdeki yerini almasının ardından Derya Köroğlu ve Serdar Barçın ile bir araya geldik.

Yeni albüm öncesinde 13 yıl kadar uzun bir ara verdiniz. Öncelikle bu uzun aranın sebebini öğrenebilir miyiz?
D.K.:
Bildiğiniz gibi 1997'den sonra grupta bazı değişimler oldu. 99'da albüm çıkarttık ama depremden üç gün önce çıkarılmış bir albüm olarak o talihsizlikten kısmetimizi aldık. Ondan sonraki yıllarda da çok konser vermeye başladık. Özellik 2000'li yıllar yeniden dinleyicinin Yeni Türkü'yü keşfettikleri yıllar oldu. Koleksiyonlarımız ard arda çıktı ve yeni nesiller tekrar bizimle buluştu. Biz de hem konser çokluğu olarak hem de biraz demlenmeye vurduk durum böyle olunca. Eski şarkılarımız insanların içinde hala yaşıyordu. Sanatçıların, grupların ilk albümleri o kadar değerlidir ki. İnsanlar ondan vazgeçmezler. İlk dönemin sevilmiş şarkılarından vazgeçilmez. Onun üzerine bir şey eklemek zorlaşır. Ne kadar yeni albüm yapsanız da insanlar eski şarkılarnızı isterler. Bizde de durum böyle oldu. Bu yıllar içerisinde dizi müzikleri, belgesel müzikleri de yaptık. Üretimimiz aslında durmamıştı ama sözler biraz dar boğaz olduğumuz bir alandı. Sözler çok önemli bizim için. Belli bir şiirsellikte olmayınca asla onu ortaya çıkaramayız. Tüm bunlar da yeni albümün çıkışını uzun yıllara yaydı.

Peki "Şimdi ve Sonra"nın ilk adımları nasıl atıldı? 13 yıl sonra sizi albüm yapmaya iten nedenler neler oldu?
S.B.:
2009 yılında Yeni Türkü'nün 30. yılı konserini yapma fikri doğdu. Eskiden beri bizlere emek veren söz yazarları, besteciler, hatta grafiker, tasarımcı arkadaşlarımıza kadar hepsinin katıldığı bir konser yaptık Açıkhava Tiyatrosu'nda. O dönem 30. yılımıza yeni bir albüm yapmamız lazım diyerek başladık. Ancak bu süre konserler sebebiyle uzadı. Üç yıl içerisinde de albümü bitirmiş olduk, albüm 33. yılımızda çıkmış oldu.

Albüm kartoneti de çok farklı bir tasarıma sahip. Bu fikir nasıl doğdu?
D.K.:
Kartonet Koray Doyran'ın fikridir. Kendisi çok değerli bir grafik tasarımcı. Duyulmuş bir isim değildir çünkü müzik dünyasında ilk defa bizimle çalıştı. O kadar özendi ki zaten üç ay kapakla uğraştı. Karşılıklı fikir alışverişleriyle kartonetimiz ortaya çıktı. "Şimdi ve Sonra"yı soyut anlamda tanımlayacak bir grafik. İçinden çıkan cd, "şimdi"nin emeğinin yoğunlaşmış ve "sonra"dan oluşmuş hali. Böyle soyut bir tanımdan hareket etti. Saat fikri biraz daha sonra çıktı. Uzun tartışmalar ve paslaşmalar yaşadık. Hakikaten çok özel bir tasarım oldu. Dünyada tek örnektir. Dünyada böyle bir albüm kapağı yarışması varsa Koray bu kapakla katılıp derece alır diye düşünüyorum.

Albümdeki şarkılar geçtiğimiz 13 yıl içerisinde mi oluştu yoksa albüm süreci başlayınca eş zamanlı olarak repertuvarı da mı hazırladınız?
D.K.: Çoğu son yıllara ait şarkılar. Bir tek "Nilüfer" daha önceden yapılmış bir şarkıydı. Onun dışındakiler de son yılların şarkıları. Bu arada dizi müziklerinin içinden çıkmış şarkılar da var. Mesela "Şimdi ve Sonra" adlı şarkı "Hayat Türküsü" dizisi içerisindeki bir temadan Yılmaz Erdoğan'ın sözleriyle bütünleşti.

Peki Yılmaz Erdoğan'ın şiiri albüme nasıl dahil oldu?
D.K.:
Yılmaz Erdoğan ile benim 1991'den başlayan bir dostluğumuz var. Bir gün karşılaştığımızda "Neden yeni bir şeyler çıkarmıyorsunuz?" dedi. En büyük problemin sözler olduğunu söyledim. Tesadüf, elinde "Sahiler Düş Düşler Sahi" adlı kitabının prova baskısı vardı elinde. Henüz yayınlanmamıştı. "Bak bakalım belki buradan bir şey çıkar." diyerek kitabı verdi. "Ankara" şiiri oradadır. O çok uzun bir şiir. Ben bazı yerlerini cımbızla çektim. Çok özel satırlar. Zaten çalışmalarımız sırasında da şiirin bulunduğu "Şimdi ve Sonra" şarkısının ortaya çıkması bizim için çok önemliydi. Bu şarkıdan sonra "Tamam, yeni albümü çıkarabiliriz." dedik. "Şimdi ve Sonra" albümün lokomotifidir.

Can Yücel'in "Nefes" şiiri de albümde yerini almış.
D.K.:
Can Yücel'in şiirlerine hep yer vermek istemiştim. Çok etkileyen bir şiir oldu "Nefes". Eskiden beri onunla uğraşırdım ama yeni sökebildim. Serdar Barçın da saksafonla katkıda bulundu. O şarkı, çok alışılagelmiş bir Yeni Türkü şarkısı olmasına rağmen çok farklı bir yere gitti. Bir Yeni Türkü albümü olup da Can Yücel şiirinin albümde yer almaması olmazdı. "Şimdi ve Sonra" nasılsa "Nefes" de albümün en özel şarkılarından biridir. Çok başka bir boyutu var, o yüzden de albümde en sona koyduk şarkıyı.

Cengiz Onuralp'in sözlerini yazdığı, geçmiş dönemlerde de Gülay'ın yorumuyla dinlediğimiz "Sevda mıdır Yoksa?" şarkısının albüme giriş hikayesinden de biraz bahsedebilir misiniz?
D.K.: Serdar Barçın bana sürekli "Bak bu çok güzel bir şarkı, Gülay da çok güzel söylemiş." derdi. Albümde tekrar gündeme taşıyalım istedik. 70'li yılların sonunda Haris Alexiou ve Manos Loizos ile başlayan hayranlığımız hiç bir zaman bitmedi. Bitmez de zaten. Yanılmıyorsam, Manos Loizos'u 1982 yılında kaybettik fakat Haris Alexiou ile olan o albüm muhteşem bir albümdür. Her parçası muhteşemdir. "Sevda Mıdır Yoksa?" da yine oradandır.

İkinci video klip için düşündüğünüz bir şarkı var mı?
D.K.:
Albümün açılış şarkısı "Eyvallah"a düşünüyoruz. O da bir adaptasyon. Stelios Fotiadis ve başka bir Yunanlı kardeşimizin şarkısı. Çok özel bir parça. Sözleri çok güzel yazıldı. Şu anda Eşref Vakti'nde müzik hayatına devam eden Fatih Ahıskalı da vokaliyle eşlik etti. Başta çok uzun süre besteciyi bulamadık. Kimin bu beste diye aradık. Yunanlı arkadaşlarımıza sorduk. Oradan ilişki kurduk gerisi de geldi. "Eyvallah" bu hayata, yaşadıklarımıza, acısına, tatlısına, tükenmeyen dostluğa selam durduğumuz bir parça oldu.

Albüm geneline baktığımızda da konsept olarak tüm bu saydıklarınıza selam durduğunuzu söyleyebiliriz aslında.
D.K.:
"Sevmek ancak bir halkı sevmekse, aşk o zaman sevmekmiş". Bu hakikaten çok özel bir şey. Bu dünyayı değiştirmeye inanmış insanlara selam durduk. Yeniden dünyayı değiştirebileceğimize inanmak lazım. Belki 2010'lu yıllar bize bunları getirecektir diye düşünüyorum. Dünya hala çok güzel ve yapılacak çok şey var. Bu dünya için bu ideali sürdürmek lazım.

Yeni Türkü grubunun yıllardır kendisine özgü bir kimliği var. Bugün baktığımızda hala sizin müziğinize benzer müzik yapan bir sanatçı veya grup duymadık. Müziğinizin bu kadar özgün kalabilmesini neye bağlıyorsunuz?
D.K.: Çok inatçıyız! Yeni Türkü'nün hamuru öyle yapıldı ki ve üzerine öyle işlendi ki. Seksenlerde yaptığımız beş albümle Yeni Türkü'nün omurgası öyle bir kuruldu ki. Hep birşeyler de ekleyerek yaptık aslında. Yeni Türkü kendi içinde bir köprü. Rengi de oluştu. Bu albümde de o renklerin devamları vardır. Örneğin "Deliler" apayrıdır, ilk defa saksafon kullanmıştık "Deliler"de. Şimdiyse Serdar'ın performansıyla çok daha başka bir yere geldi. Yine çok güzel bir solosu var. Değişik renklerini koruyarak ve biraz da geliştirerek. Mesela "Nefes" şarkısı. İlk defa böyle bir renk geldi Yeni Türkü'ye. Yeni Türkü'yü el üstünde tutup ona yakışacak şarkılarla ilerliyoruz. Ona ihanet etmiyoruz. Onu ancak geliştirmeye çalışıyoruz o kadar.

Tam 33 yılı geride bıraktınız. Grupta ayrılıklar yaşadınız, uzun aralar verdiniz. Bundan 33 yıl geriye baktığınızda neler görüyorsunuz?
D.K.: Çok şey yaşandı, dile kolay. Biz Yeni Türkü'ye başladığımızda nereye gideceğimizi bilmiyorduk işin doğrusu. O dönemin inançlarıyla biz bir yola çıktık. Aslında cesurca hareket etmişiz. Bir de Yeni Türkü ismi de iddialı bir isimdi. Hakikaten çok önemli şeyler yaptık ve ilk albüm o 70'li yılların ruhuyla doludur. İkinci albümle Türkiye'ye Akdenizliliğini hatırlattık. Türk müziğinin sazlarını kullanmak, müziğe en büyük hediyemiz oldu. Kimse o dönem bunu yapmıyordu. Ud kullanmıyordu, kanun kullanmıyordu. Bu cesareti ilk gösteren biziz. "Türk müziği, Türk şarkısı bunlarla birlikte gelişmeli" dediğimizde herkes bizi terslemişti. İnanmamışlardı. Gitarın ve udun yan yana gelmesini anlamamışlardı. O zaman çok kompartıman kafalıydı insanlar. Biz böyle bir ön yargıyı kırdık. Ezberi bozduk. O bizim yaptığımız çok önemli bir şeydir. Selim Atakan'ın şarkılarıyla başladık, 90'lı yıllarda Cengiz Onuralp'in çok katkıları oldu. Süper Baba'da Erkin Hadimoğlu katıldı bize. Üzücü şeyler de yaşadık ama sonradan buluştuk, kopmadık. Gördüğünüz gibi mesela hala Cengiz'le ortak bir şeyler yapıyoruz.

Sizin solo çalışmalarınız olacak mı? Bundan sonraki projeleriniz neler?
D.K.:
Benim "Musikarium" diye solo bir albümüm oldu. Tekrar olabilir ama daha sonra düşünebilirim bunu. Bir performans albümü düşünüyorum aslında. Biz üç ay boyunca bir program yapmıştık. Orada bazı şarkıları konuklarımızla ortak söyledik. Benim şarkıcılık damarım kabardı orada. Yalnızca vokale odaklanmak çok hoşuma gitti. Zakkum'un "Anason" şarkısını mesela çok sevdim. Sanki benim için yazılmış gibiydi. Birlikte söylemek çok keyifliydi. Böyle bir proje düşünebilirim. Düetler değişik bir ruh getiriyor. Bir yandan insanlara da çok saygımız var. "Dizi Müzikleri" albümünü yayımladığımızda, arada albüm çıkarttık insanları yanıltmayalım diye düşünmüştük. Onlarla birlikte bir "Yeni Türkü Dizi ve Film Müzikleri" diye bir albümü de herhalde sonbaharda çıkarırız.

www.aveamuzik.com

Kurban yeni albüm habercisi!

Grubun kendi adını taşıyan albümüyle 1999 yılında müzik sektörüne hızlı ve iddialı bir giriş yapan Kurban, yeni şarkısını müzikseverlerin beğenisine sundu. Yalnızca dijital platformlarda yer alan ve sonbaharda yayımlanacak albümün habercisi olan "Usulca", video klibiyle de ekranlara gelmeye başladı.

"Yalan" şarkısıyla rock müzik dünyasında büyük ses getiren Kurban, enerji dolu sahne performanslarıyla her geçen gün arttırdıkları hayranlarına yepyeni bir şarkı sundu. Kurban'ın nostalji olarak nitelendirdiği "Usulca" şarkısına Başak Çallıoğlu yönetmenliğinde geçtiğimiz günlerde kliplendirildi. Grup elemanlarının yer almadığı video klipte, yalnız ve terk edilmiş bir adamın bir gününün hikayesi anlatılırken, klipte dış sesler de kullanıldı. Bir yandan konserlerine de devam eden grup, hayranlarının merakla beklediği yeni albümünü sonbaharda yayımlamayı planlıyor.

www.aveamuzik.com

Ogün Sanlısoy`dan akustik albüm!

Türk rock müziğinin en güçlü vokallerinden Ogün Sanlısoy, bu defa akustik alt yapılı bir albümle müzikseverlerin karşısına çıktı. Ogün Sanlısoy'un "Akustik 2012" adını taşıyan altıncı albümü müzik marketlerdeki yerini aldı. Bir ilke imza atılarak, kartonette tüm şarkıların gitar akor şemalarına yer verilen çalışma sayesinde gitar çalan müzisyenler de albümü alır almaz şarkıları çalmaya başlayabilecekler.

Rock müziğin sevilen isimlerinden Özlem Tekin ile "Dayanamam" adlı bir şarkıda düet yapan Ogün Sanlısoy, ayrıca albümde "Geçer Zaman" adlı yeni bir şarkıya ve dört kısa enstrümantal şarkının yanı sıra "Saydım", "Pencere", "Hadi Beni Güldür", "Bilmece", "Avunmak Zor" giti hit şarkılarının akustik versiyonlarına da yer verdi. Tüm söz ve müziklerin Ogün Sanlısoy'a ait olduğu albümün müzik prodüktörlüğünü Volkan Başaran üstlendi. Albümde Gündem Yaylı Grubu, perküsyonda Cengiz Ercümer ve piyanoda da Çiğdem Erken konuk sanatçı olarak yerlerini aldılar. Miksleri Mehmet Uğur Memiş, mastering'i ise Los Angeles'ta Dave Collins tarafından yapılan albümün fotoğrafları ise Mehmet Turgut imzası taşıyor.

www.aveamuzik.com

Teoman remiksleri çok yakında!

Geçtiğimiz aylarda müziği bırakma kararı alarak müzik dünyasını şaşırtan, rock müziğin önde gelen isimlerinden Teoman, son albümü "Aşk & Gurur"da yer alan şarkıların remix versiyonlarına yer verdiği "Aşk & Gurur Remiksler" adlı albümünü yayımlamaya hazırlanıyor.

Prodüktörlüğü ve aranjörlüğü Teoman ve Orkun Tunç'un üstlendiği albümde "Bana Öyle Bakma", "Romantik", "İstanbul'da", "Tek Başına Dans" şarkılarının orijinal versiyonlarıyla; U2, Katy Perry, Goldfrapp ve Ke$ha gibi dünyaca ünlü isimlere yaptığı remikslerle tanınan DJ Fred Falke ve Lady Gaga, Rihanna gibi dünya yıldızlarının remix albümlerinden tanıdığımız Chew Fu'nun hazırladıkları çeşitli versiyonlar yer alıyor. Türkiye'den de İskender Paydaş, Armageddon Turk, Audioknob ve 5shootscount1'ın remikslerinin bulunacağı albüm çok yakında müzik marketlerdeki yerini alacak.

www.aveamuzik.com

Kürşat Başar ve Yaşar bir arada!

İki yıldır canlı performanslarıyla devam ettirdiği müzik serüvenini "Keşke Burada Olsaydın" adlı ilk albümüne taşıyan gazeteci-yazar Kürşat Başar, unutulmaz şarkıların caz versiyonlarını yorumladığı albümün ikinci video klibi "Kimse Bilmez" ile ekranlara gelmeye başladı.

İlhan Şeşen, Erol Evgin, Zeynep Talu, Yeşim Salkım, Yaşar, Levent Yüksel, Sezen Aksu, Şenay Lambaoğlu, Ayşen ve Berkay Özideş'in Kürşat Başar'a eşlik ettiği albümün ilk video klibi Ayşen'in seslendirdiği ve albümle aynı adı taşıyan "Keşke Burada Olsaydın"a çekilmişti. Bu kez; sözleri Ömer Hayyam, müziği Mehmet Güreli'ye ait olan ve Yaşar'ın seslendirdiği "Kimse Bilmez" şarkısı için kamera karşısına geçen ikili, jazz bar dekoru önünde renkli performans görüntülerine imza attılar. Kemal Başbuğ yönetmenliğinde çekilen klibin görüntü yönetmenliğini Varol Şahin Üstlendi. Çekimleri bir günde tamamlanan klip, müzikseverlerle buluştu.

www.aveamuzik.com

Aydilge sizi Ege`ye kaçırıyor!

Geçtiğimiz aylarda yayımladığı cover çalışması "Sorma" ile beğeni toplayan, Türk rock müziğinin sevilen seslerinden Aydilge, yepyeni bir single çalışmasıyla 2012 yazında sevenleriyle buluştu.

Sözü ve müziği Aydilge'ye ait olan "Kaçsam Ege'ye", taşıdığı enerjiyle de tam bir yaz şarkısı olarak dikkatleri çekiyor. Yalnızca dijital platformlar üzerinden dinleyiciyle buluşan şarkının kayıt, mix ve düzenlemesi Alen Konakoğlu'na ait. Geçtiğimiz günlerde Evren Arasıl yönetmenliğinde kliplenen şarkıda Aydilge, giydiği kostümlerle 50'li yılların öncü, özgür kadınlarına selam ediyor. Kendi ayakları üzerinde duran ve kendi teknesinin kaptanı olan genç bir kadının serüveninin anlatıldığı klip ekranlara gelmeye başladı.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Funda Arar - Sessiz Sinema

Güçlü sesiyle müzik dünyasına "Merhaba" dediği ilk günden bu yana müzikseverlerin tüm çalışmalarını ilgiyle takip ettiği Funda Arar, son albümü "Sessiz Sinema"nın şarkılarını kliplendirmeye ve konserlerinde dinleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Son günlerde sözü ve müziği eşi Febyo Taşel'e ait olan "Yok Yok" şarkısının video klibiyle ekranlarda olan sanatçı, son albümü "Sessiz Sinema"nın ilk adımlarından, müzik marketlerdeki yerini alana dek geçirdiği müzik yolculuğunu anlattı.

"Sessiz Sinema", bir yıl kadar kısa bir ara verdiğiniz ilk albümünüz. Size bu kadar kısa bir ara verdiren etkenler neler oldu? Bir yılı biraz geçti, 15 ay kadar oldu. İlk defa bu kadar kısa bir ara oldu. Genelde albümlerim daha uzun bir zamana yayılıyordu ama bu albümde repertuvarımız hazırdı. Şarkılar epeydir elimizdeydi. Üzerinde çalıştık, çok içimize sindi. Yaylı kayıtları için Prag'a gittik. Ben çok heyecanlandım ve bir an önce paylaşmak istedim. Bir önceki albümü dinleyenlerden mesajlar geliyor, hatta arkadaşlarım da "Daha albümü eskitmemiştik" diyorlar ama olsun, onu da dinlemeye devam ederler. Üstüne böyle güzel şarkılar da geldi. Ben zaten çok titiz davranan biriyim. Albüm yapmak için albüm yapanlardan değilim. Yeri gelir içime sinen bir repertuvar oluşması için 4-5 sene beklerim ama demek ki bu albümün zamanı buymuş. Bir de şarkıları çok sevdim. Her şeyiyle elimizde hazır olunca da beklemeyelim dedik.

Müzik kariyerinize baktığımız zaman hiç bir single çalışması göremiyoruz. Hep albümle yola devam edenlerdensiniz. Bu sizin bilinçli tercihiniz mi? Evet. Elbette bir zaman gelir ve single da yapabilirim, karşı değilim. Bir tür nabız yoklama oluyor aslında. Albümün belki 5-6 ay öncesinden o şarkıyı verip dinleyicinin tepkisini almak da doğru bir strateji aslında ama bana hiç denk gelmedi. Ben öyle bir şey yapmadım. Nedense benim dinleyenlerim bence hep albüm bekliyordu benden. Öyle de bir şey var. Single'ı nasıl karşılarlar onu da bilmiyorum ama bu yapmayacağım anlamına gelmez. Öyle bir şarkı olur ki bizi çok heyecanlandırır. Bir an önce yapıp herkesin dinlemesini isteriz. Günümüzde de çok mantıklı. Bir albüm yapıyorsunuz, albüme 12-13 şarkı koyuyorsunuz. Satışlar malum, hepsi değerlendirilemiyor. Oysa tek şarkı ya da iki şarkı olunca ikisine de klip çekip onları sunmak için hem zamanınız hem de maddi gücünüz olabiliyor. Koca bir albüme klip çekmek, onları tanıtmak çok daha zor tabii ki.

Albüm şarkılarına gelirsek, çıkış şarkısı olarak "Sessiz Sinema"yı seçmenizin özel bir sebebi var mıydı? "Sessiz Sinema" sözleri Yıldız Tilbe'ye müziği Febyo Taşel'e ait bir şarkı. Yapımcımız, dağıtımcı firmamız, beraber çalıştığım ekibimiz hep beraber oturduk ve şarkıları dinledik. Çoğunluk bu şarkının üzerine gitti. Hem isim olarak, hem sözler ve melodi olarak çok güzel bir şarkı. "Şöyle bir şey var da o yüzden o şarkıyla çıktık" gibi bir durum yok. Bir de, illa ki birini seçmek zorundasınız. Mantıklı geldi "Sessiz Sinema". Albümün ismi de "Sessiz Sinema"ydı. Onu da soruyorlar, neden diye. Çünkü çok güzel bir isim! Zaten klibi de sessiz sinema formatında çekmiştik. Bütünlük sağlandı yani, albümde her şey birbiriyle bir bütün oldu.

Peki Yıldız Tilbe ile nasıl bir araya geldiniz? Febyo'nun yaptığı üç tane melodi vardı. Güçlü bestelerdi ve güçlü sözler olması gerekiyordu. O dönemde de diğer şarkılarımıza diğer söz yazarı arkadaşlarımız çalışıyorlardı. Ne yapsak derken Febyo, "Yıldız'a bir göndersek belki hoşuna gider, belki bir şeyler çıkarır." dedi. Ben Yıldız'ı aradım. "Febyo'nun bir kaç bestesi var, sana göndermek istiyorum." dedim. Çok mutlu oldu, Febyo'nun bestelerini çok beğendiğini söyledi. Gönderdik bir kaç tane besteyi ve Yıldız Tilbe de bu şarkıya yükseldi. Buna da bence harika sözler yazdı. Ben de gerçekten çok mutlu oldum.

Albümde birlikte çalıştığınız isimler arasında Niran Ünsal, Seda Akay ve Onur Baştürk de var. Onlarla yollarınız nasıl kesişti? Febyo artık benim müzik yolunda da eşim. Bizim kemikleşmiş bir ekibimiz zaten vardı. Mesela Günay Çoban, Saro Secikyan. Onlarla söz yazarı olarak sürekli bir arada çalışıyoruz. Sürpriz isim olarak Febyo'nun erkek kardeşi Daniel Taşel var albümde. "Pişmanım" şarkısı çok beğeniliyor. Niran'a da ben telefon ettim. Ben seviyorum Niran'ın şarkılarındaki duyguyu. O da ben arayınca "Tabii ki" dedi. Seda Akay da çok önemli bir söz yazarıdır. Çok önemli hit şarkılar yapmışlar şimdiye kadar. Ve ikisinden "Var Mısın?" geldi. Albümde slow şarkılar çok güçlü ve çok fazla. Onlar kadar güçlü hareketli şarkılara da ihtiyacımız vardı. Onlar da öyle geldi. Onur'la da ben daha önceki albümlerimde çalışmıştım. "Aslında" diye bir şarkısını okumuştum. Bu şarkıda da Onur yine stüdyoda bir şeyler kaydederken, "Ne yapıyorsun, cebinden çıkar bakalım şarkıları" dedim o da "Yazık"ı bana dinletti. Onu da beğendim. Sözleri ve besteleri çok keyifli geldi. Şarkının sanatçıya yakışması da önemli. Bir şarkı bazen kulağa güzel geliyor ama okuyorsunuz sizde durmuyor. O elbisenin iyi durması lazım.

Febyo Taşel için "Hem eşim hem de müzik yolunda eşim" dediniz. Bu durumun ne gibi artıları ve eksileri oluyor? Ben bu durumun hep avantajını yaşadım, dezavantajı hiç olmadı. Çünkü bu kadar güçlü beste yapan biri, müzikalitesi çok yukarıda olan bir müzisyen ile bir arada olmak hep avantaj oldu. Ben kıskanılıyorum hatta. Beni bilmesi, tanıması çok önemli. Sizinle birlikte çalışanların sizi bilmesi, tanıması, hangi şarkıların, hangi sözlerin size yakışacağını bilmeleri çok önemli bir şey. Biz hep bunu bilerek bir albüm yapmaya çalışıyoruz. Bence o yüzden albümlerim belli bir başarıya ulaşıyor. Febyo'yla da çok uyum içerisinde çalışıyoruz. Söyleyebileceğim hiç bir dezavantaj yok. Başka sanatçılarla da çalışıyor hem, çok da iyi şeyler çıkarıyorlar. Kapatmadım Febyo'yu.

Peki albümün sürpriz ismi, Febyo Taşel'in kardeşi Daniel Taşel albüme nasıl dahil oldu? O zaten reklam müzikleri yapıyor, müzikle ilgileniyordu. Böyle birden "Pişmanım" gibi bir şarkı çıkardı. Hem sözünü hem de müziğini yapmış. "Şimdiye kadar neredeydin?" dedik. Çok beğeniliyor o şarkı. Ben de çok severek okudum. İlk duyduğumda aşık oldum şarkıya. "Hala aşığım sana" diyor zaten nakaratında. Ben de onun şarkısına aşık oldum. Biz Daniel ile iç içeyiz zaten, bir stüdyomuz var, o da orada çalşıyor. Önümüzdeki albümlerde de ondan böyle şarkılar bekliyoruz.

Albüme dahil ettiğiniz her cover şarkı bir Funda Arar şarkısı gibi tınılıyor. Son albümdeki "Hayat Arkadaşı" da yepyeni bir Funda Arar şarkısı gibi. Cover şarkılardaki başarınızın sırrı sizce nedir? Herkes bunu söylüyor! O şarkının son albüme girmesi tesadüf oldu aslında. "Bu albümde cover yapalım mı yapmayalım mı?" diye tartışmamıştık. Mevzusu bile olmamıştı. Bir müzisyen arkadaşım Febyo'ya Mine Koşan'ın bir arşivini göndermiş. O da dinliyordu şarkıları. Dinlerken bu şarkıyı duymuş ve bana dinletti. "Bu bizim albüme olur mu?" dedi. Ben de "Bir deneyelim bakalım" dedim. Sonuçta çok da güzel oldu. Hatta albümün favori şarkılarından oldu. Dillere pelesenk olmuş, çok söylenen şarkılar değil de biraz daha kıyıda kalmış şarkıları ortaya çıkarmak ve yeni bir şarkıymış hissiyatı vermek çok önemli bence. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz genelde. Başarılı da oluyoruz diye düşünüyorum. Cover şarkı olayını kıvırıyoruz galiba.

Bunun üzerine bir cover projesi düşünür müsünüz? Artık bu albümle en az bir iki sene ara vermek istiyorum, çok yoruldum çünkü. Konserlerim de olduğu için dinlenemiyorum ama herhalde yeni bir çalışma için iki sene gibi bir ara veririm diye düşünüyorum. Şu anki planım o. Bu arayı verdikten sonra da artık yeni bir albüm mü olur, konsept mi olur bilmiyorum. Yalnız tamamı cover şarkılardan oluşan bir konsept albümü benden isteyenler çok oluyor. Herkes bunu soruyor. Bilmiyorum, kısmet. Cover projesi için o şarkıları bulup çıkarmak da büyük bir çalışma ve zaman istiyor.

Albümün keman kayıtları Prag'da yapılmış. Zaten Febyo Taşel de en batılı Funda Arar albümü olduğunu söylüyor. En başından beri albümün çıkış noktasında batılı bir albüm olması mı amaçlanmıştı? Amaçlanmasından ziyade, bu benim yıllardır istediğim bir çalışmaydı. Prag Senfoni Orkestrası ile bir iş yapmak istiyordum ama bu albüme kısmet oldu. Evet belki de en batılı albümüm. Hiç Türk enstrümanı yok bu albümde. Bir "Leblebi"de var ama o da Yunan şarkısı olduğu için darbukalar, ziller var. Onda bile ne keman var ne de başka bir şey. Şarkılarımız da bizi buraya yönlendirdi. Her şarkıyı gidip de senfoni orkestrasına çaldıramazsınız. Şarkının da ona uygun olması lazım. Bizim repertuvar ona çok uygun çıktı. Öyle çıkınca da bu çalışmayı yaptık. Benim yıllardır istediğim bir şeydi. Çok da beğeniliyor. Altyapıları kulağa çok güzel geliyor. Belki bundan sonraki albümlerimde de böyle çalışmalar yapmaya devam edebilirim.

Kişisel olarak fikrinizi almak istersek, sizce dinleyicilerin öne çıkaracağını düşündüğünüz şarkılar hangileri olacak? Albümle ilgili herkesin bir şarkısı var. O kadar zor ki! Aslında bu çok güzel bir şey. Demek ki albümün tamamında herkese hitap eden şarkılar var. Bir şarkıya yoğunlaşmıyor insanlar. Bir de benim albümlerimde dinledikçe hit şarkılar değişir. Şu an hit olan bir şarkı vardır ama bir ay sonra dinleyici başka bir şarkıya kayar. Böyle gelişiyor genelde. "Şarap Mevsimi", "Leblebi", "Geciken Gözyaşı", "Hayat Arkadaşı" çok seviliyor mesela. Ne yapacağım bilmiyorum. Hepsini seviyorlar. Sosyal medyadan da takip ediyorum. Oturup bir karar vereceğiz. İkinci klibi "Yok Yok"a çektik, hareketli bir şey olsun istedik. Gerçekten bu konuda çok kararsızım, zamanla bakacağız. Aslında öyle bir isteğim var ki, bu albümde en az 7-8 klip çekmek istiyorum.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Sinan Akçıl - Karnaval

Müzik sektöründe yıllardır söz yazarı, besteci ve aranjör kimliğiyle kendine önemli bir yer edinmiş olan Sinan Akçıl, geçtiğimiz yıl yayımladığı ilk albümü "Kalp Sesi" ile yorumculuğunu da konuşturmuştu. Hande Yener ile düet yaptığı "Atma" şarkısıyla uzun süre müzik listelerinde üst sıralarda yer alan Sinan Akçıl, tam bir yıllık bir aranın ardından ikinci stüdyo albümü "Karnaval"ı yayımladı. Son günlerde albümün çıkış şarkısı "Fark Atıyor" ile ve Azeri sanatçı Aygün Kazımova ile birlikte seslendirdiği "İkinci Sen" şarkısıyla müzik dünyasının gündeminde olan Sinan Akçıl, "Karnaval"ı anlattı.

Sizinle ilk röportajımızda, artık müzik dünyasındaki yerinize yorumculuğu da eklediğinizi ve bu yolda devam edeceğinizi söylemiştiniz, şimdi de ikinci albümünüzü müzikseverlerle buluşturdunuz. Albümün hazırlık aşamasından biraz bahsedebilir misiniz? Evet, Sözümün arkasında durdum. İki buçuk, üç aylık bir periyotta kendime kapandım. Sanatçı arkadaşlarımla olan müzikal paylaşımlarıma biraz ara verdim ve kendime göre olan şarkıları yaparak "Karnaval"ı oluşturdum. Volga Tamöz'le de aranjelerde birlikte çalıştık. Suat Ateşdağlı, Yalçın Aşan, Burak Yeter, Mustafa Yıldırım, Kaan Gökman ve Cihat Uğurel gibi Türkiye'nin altı önemli DJ'iyle de çalışarak, sekiz şarkı ve 6 remix ile "Karnaval" oluştu. Tüm bu sürede kendime çalıştım aslında.

Bir önceki albümle kıyasladığımızda "Karnaval"da hiç düet çalışması göremiyoruz. Bu bilinçli bir tercih miydi? Bilinçli bir tercihti çünkü artık düetlerle biraz ön sempati kazandıktan sonra bir süre düet yapmayacağımı açıklamıştım ve şu anda da onu uyguluyorum.

Albüm tanıtımlarınızda "Pop Müziğin Lordu" gibi bir ifade var. Bu nasıl ortaya çıktı? Bana bu şekilde hitap eden kişiler var, sağ olsunlar. Müziğin lordu, müziğin prensi gibi. Bunu marka ve promosyon danışmanım Selim Akar gerçeğe çevirmek istedi ve bu konsepti çalıştık. Sonra bu konsepte göre kıyafetler hazırlandı. Sonra da çok sevgili Deniz Özgül fotoğrafları çekti ve bu konsepti oluşturduk. Aslında fiskos gazetesinden çıkan "lord" lafını da bu şekilde gerçeğe dönüştürmüş olduk.

"Karnaval" yurt dışında da yayımlandı. Hangi ülkelerde albümü bulabiliriz? Romanya, Hırvatistan, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Sırbistan ve Rusya'da satışa çıktı. Ayrıca Balkanlarda albüme güzel bir ilgi ve sevgi var. Ayrıca çok yakın bir zamanda da, oralarda yaşayan gurbetçilerimiz için de Almanya, Hollanda, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde de yer alacak.

"Atma" şarkısıyla müzik listelerinde çok büyük bir başarı elde etmiştiniz. "Fark Atıyor" da yine Arap bir besteciye ait. Arap müzisyenlerin şarkıları size şans getiriyor diyebilir miyiz? "Fark Atıyor"un "Atma" ile farkı şu, "Atma"nın müziği tamamen Mohammad Refai'ye, sözleri bana aitti fakat "Fark Atıyor"un ara melodisi sadece Mohammad Refai'nin çalıştığı besteci Tamim Gallal'a ait. Mohammad yalnızca sözlerini yazmış ama şarkının geri kalan tüm kısmı müziği ve sözü bana ait. Yalnız şans getirdi diyebiliriz, ikinci şarkının ara melodisini bulup kullanmama yardımcı oldu. Ancak geri kalan iskeleti tamamen ben oluşturdum. Mohammad Refai'ye buradan tekrar teşekkür ediyorum. Çok değerli bir müzisyen ve vizyonumuz çok uyuyor. Yakın bir zamanda yine ortak çalışmalarımız olacak.

Biraz önce de bahsettiğiniz gibi, altı farklı DJ ile çalışmışsınız. Hepsini bir araya nasıl getirdiniz? Şarkıları çok beğenip remix yapmak isteyenler de oldu ayrıca benim çok beğendiğim DJ'lere de kendi parçalarımı gönderdim. Şarkıları kendim verdim, hepsi hissettiği şarkılara kendi remixlerini yaptılar. Böylece bir "Karnaval" havası yaratmış olduk.

"Terkediyorum (Küfür)" şarkısında Hande Yener geri vokallerde yer alıyor. Bu ortaklık nasıl oldu?
Hande Yener "Terkediyorum (Küfür)" şarkısını çok beğendiğini ve çok kıskandığını belirten açıklamalar yaptı. Kıskanmak derken, güzel bir anlamda kıskanmak tabii ki. Şarkıyı ben söyleyeyim sen de küfürlerini et dedim. Stüdyoya girdik. Sanki bir erkek arkadaşına sinirlenmişsin gibi hisset dedim. Onları da sonra şarkıda anlaşılmayacak şekilde teknolojiyle bozdum ve bu şarkı oluştu.

Siz de bir aranjör olmanıza rağmen, albümün aranjeleri için Volga Tamöz'le çalışmışsınız. Bu yolu tercih etmenizin sebebi neydi?
Söz ve müzikleri yapınca artık insan biraz yoruluyor. Normalde çok sevdiğim aranjelerim var ve aranje yapmaktan da büyük keyif alıyorum ama hayatımda ilk kez başka bir vizyondan görmek istedim. Normalde şarkıları maket olarak veriyorum aranjör arkadaşlarıma ve onu yalnızca geliştirmelerini rica ediyordum. "Fark Atıyor" hariç, bu defa şarkıları sadece piyano ve gitarla çalarak verdim. Volga diğer şarkıların çok güzel bir şekilde maketlerini çizdi, oluşturdu, böylece iki müzisyenin birleşmiş olduğu yerde de daha kuvvetli şarkılar çıktı.

Önümüzdeki günlerde kimlerin albümlerinde şarkılarınızı göreceğiz?
Şimdi yoğun bir promosyon ve konser dönemi başladı. Ziynet Sali'nin son albümünde "Her şey Güzel Olacak", "Yenilik Var" ve "Senden Sonra" isimli şarkılarım var. Onun dışında sadece iki kişiye bu yaz şarkılarımı vermeyi düşünüyorum. Bunlardan biri, Hande Yener ve Seksendört düeti. Yakın zamanda sizinle buluşacak. Ünlü grubunun "Rüya" şarkısını tekrar yorumladılar ama yakında sıfır bir şarkı geliyor. Diğeri de sayın İbrahim Tatlıses'in albümü "Mucize" için. "Mucize" ve adını vermek istemediğim iki şarkım daha var. Yani bu yaz sadece bu üç albümde şarkılarım olacak.



www.aveamuzik.com