30 Kasım 2012 Cuma

Teoman`dan sahne müjdesi!

Geçtiğimiz yıl aldığı şok bir kararla müziği bıraktığını açıklayarak hayranlarında hayal kırıklığı yaratan Teoman'dan müjde gecikmedi. Başarılı sanatçı, kendisine ait sosyal paylaşım sayfasından sahnelere geri döneceğini açıkladı.

Yakında sahnelerde tekrar izlemeye başlayacağımız Teoman'ın açıklaması şöyle; "Arkadaşlar, geçen sene sizlere müziği bıraktığımı bildirmiştim. Şimdi ise, sahneye geri dönme kararımı bildiriyorum. Bıktığımı, daha uzun yıllar yapmak istemeyeceğimi düşünüyordum ama yanılmışım. Canım sahneye çıkmak istiyor. Üretim konusuna gelince; kendimi biraz serbest bırakmayı düşünüyorum. Yani sahneye dönüyorum ama şarkı yazma konusunda kendimi zorlamak istemiyorum. İleride, eski şarkılarımın başarısını yakalayan ya da aşan şarkılar yazarsam, sizlerle bir şekilde paylaşırım. Az sayıda, özenli konserler vereceğim. Ne zaman, nerede, nasıl konserler olacak bunlar, tam olarak henüz bilmiyorum ama verdiğim kararı sizlerle paylaşmak istedim. Sevgiler.".

www.aveamuzik.com

Aslı`dan cover sürprizi!

Rock müziğinin güçlü seslerinden Aslı Gökyokuş, Hümeyra'nın "Kördüğüm" cover'ının ardından, sevenlerine bir cover sürprizi daha yaptı. Aslı, müzikal çizgisinden ödün vermeden hazırladığı yepyeni çalışması "Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar" ile sadece dijital platformlar üzerinden dinleyicilerle buluşuyor.

Sözleri Hikmet Münir Ebcioğlu, müziği ise Teoman Alpay imzası taşıyan, Türk müziğinin en sevilen eserlerinden "Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar"ı seslendiren Aslı; şarkının düzenlemesi için Serkan Çeliköz, kayıt ve mix işlemleri için Alen Konakoğlu ve mastering'i içinse Michael Zimmerling ile çalıştı. Şarkının video klibi, Evren Arasıl yönetmenliğinde, Tuzla'da halen kullanım halinde olan bir fabrikada çekildi. Performans görüntülerini içeren klibin çekimleri 14 saatte tamamlandı.

www.aveamuzik.com

Göksel`in `Yalnız Kuş`u ekranlarda!

Bu yılın en sevilen albümlerinden biri olarak nitelendirilen "Bende Bi' Aşk Var" ile hızlı yükselişine devam eden Göksel, "Acıyor" ve "Uzaktan"ın ardından albümünün üçüncü video klibini sözü ve müziği yine kendisine ait olan duygusal çalışması "Yalnız Kuş"a çekti.

Albüme adını veren "Bende Bi' Aşk Var" sözleriyle başlayan şarkı, günümüz ilişkilerinin ortak sonlarını naif ve samimi bir dille anlatıyor. Dinleyiciler tarafından uzun zamandır kliplenmesi istenen video klip Murat Onbul tarafından çekildi. Cihangir'de bir evde ve Karaköy Yeraltı Geçidi'nde gerçekleşen çekimlerde Göksel'e Multitap grubundan Sertaç Özgümüş eşlik etti. Veli Kuzlu'nun görüntü yönetmenliğini üstlendiği klip yaklaşık 24 saatte tamamlandı. Göksel'in kıyafetleri modacı Özlem Kaya tarafından özel olarak hazırlandı.

www.aveamuzik.com

Badem`in ilk konuğu Öykü Gürman oldu!

Bugüne dek dinleyicilerle buluşturdukları "Sen Ağlama", "Kalpsiz", "Kara Değil Mi?" gibi şarkılarıyla müzikseverlerin beğenisini kazanan Badem, uzun bir aranın ardından yepyeni albümüyle yine dinleyicilerin karşısında olacak.

Müzik dünyasının önemli isimleriyle yaptıkları sürpriz düetlerden oluşan, "Badem ve Konukları" adını taşıyan albümün ilk video klibi, Türk pop müziğinin sevilen kadın yorumcularından Öykü Gürman ile birlikte seslendirdikleri "Değişmem" isimli şarkıya çekildi. Onur Yayla yönetmenliğinde çekilen klip müzik kanallarında yayınlanmaya başladı. Grubun yepyeni şarkılarını müzikseverlerle buluşturacağı albüm, çok yakında müzik marketlerdeki yerini alacak.

www.aveamuzik.com

`Bıraktın` klibi ekranlarda!

Uzun bir süre Yüksek Sadakat grubunun vokalistliğini üstlenmiş olan ve geçtiğimiz aylarda yayımladığı ilk solo albümü "Karışık Kaset" ile müzikseverlerin karşısına çıkan Cemil Demirbakan, albümünün ikinci video klibiyle ekranlara gelmeye başladı.

Pop ve rock müzikseverlerin dikkatini çeken albümden ilk olarak "Aşk Diye Buna Derler" şarkısını kliplendiren sanatçı, ikinci klip için duygusal şarkısı "Bıraktın" için kamera karşısına geçti. Sözü ve müziği Mutlu İbrahim Çağlıyan'a ait olan şarkının klibinde Cemil Demirbakan, kendisini terk eden sevgilisine sesleniyor ve onun hayalleriyle yaşayan bir adamı canlandırıyor. Evren Arasıl yönetmenliğinde, Bostancı'da tarihi bir köşkte çekilen klip müzikseverlerle buluştu.

www.aveamuzik.com

Genç Osman geri döndü!

Mavi Sakal grubunun solistliğini yaptığı dönemlerde "İki Yol" şarkısıyla müzikseverlerin hafızasında yer edinen Genç Osman, ilk solo albümü ile müzik dünyasına geri döndü.

Rock müziğin başarılı vokallerinden Genç Osman, "Gökyüzü Masmavi" adını verdiği albümünde söz yazarı ve besteci kimliğiyle de albüme imzasını atıyor. Onüç şarkının yer aldığı albümde sakin ve melodik alt yapılar dikkat çekiyor. Albümün ilk video klibi Dağhan İş yönetmenliğinde, Genç Osman'ın Türk rock müziğinin başarılı kadın vokallerinden Aylin Aslım ile düet yaptığı "Dilek Tutmak" şarkısına çekildi. Genç Osman "Gökyüzü Masmavi" albümünün şarkılarını ilk kez 30 Kasım akşamı Salon IKSV'de seslendirecek.

www.aveamuzik.com

20 Kasım 2012 Salı

Cemil Özeren`i kaybettik

Müzik dünyasının en sevilen gruplarından Ayna'nın eski solistlerinden Cemil Özeren, bugün karaciğer sirozu nedeniyle yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Yaklaşık bir yıldır tedavi gören Ayna grubu üyelerinden müzisyen Cemil Özeren'in iki hafta önce durumu ağırlaşmıştı ve yoğun bakımda tedavi ediliyordu. Erhan Güleryüz ile yollarının ayrılmasının ardından Destan grubunda müzik hayatına devam eden Özeren, bu yıl "Cem-i Cümle" isimli solo bir albüm yayımlamıştı. Ölüm haberiyle müzik dünyasını yasa boğan Cemil Özeren 50 yaşındaydı.

www.aveamuzik.com

Sting için geri sayım başladı!

Müzik dünyasının efsanevi isimlerinden Sting, 2006 yılında İstanbul'da vermiş olduğu unutulmayan konserinin ardından, bu yıl da İstanbullu dinleyicileriyle tekrar buluşmaya hazırlanıyor.

Sting'in büyük başarı kazanan 2011-2012 Dünya Turnesi'nin ardından, sevilen şarkılarını sadece beş enstrüman eşliğinde seslendirdiği "Back to Bass" turnesinin Türkiye ayağı için geri sayım başladı. 2006 yılında da İstanbul'a gelmiş ve Kuruçeşme Arena'da 15.000'i aşkın dinleyicisiyle buluşmuş olan Sting'e turne sırasında uzun zamandır birlikte çalıştığı müzisyenler eşlik edecek. Gitarda Dominic Miller, davulda Vinnie Colaiuta, klavyede David Sancious, elektronik kemanda Peter Tickell ve vokalde Jo Lawry'den oluşan grupla 7 Kasım'da Fransa'da başlayan "Back to Bass" turnesi kapsamında Sting, 26 Kasım akşamı Ataköy Atletizm Arena'da sahne alacak.

www.aveamuzik.com

18 Kasım 2012 Pazar

Hayko Cepkin'den yeni albüm!

Müzikseverlerin uzun süredir merakla beklediği, rock müziğin sıradışı isimlerinden Hayko Cepkin'in yeni albümü için geri sayım başladı. Ondört şarkının yer aldığı albümde şarkılar isimlerini insanların zamanla türettiği duygusal ve psikolojik rahatsızlıklardan alıyor.

İlk albümünden beri isminden söz ettiren Hayko Cepkin; "Sakin Olmam Lazım", "Tanışma Bitti" ve "Sandık" adlı albümlerinde hep farklı bir tema işlemişti. Bu kez aşk temasına yer verdiği yeni albümü "Aşkın Izdırabını..." ile yine çok konuşulacak olan Hayko Cepkin albüm için 6 aylık yoğun bir stüdyo dönemini geride bıraktı. Daha endüstriyel ve elektronik altyapıların bulunduğu albümde üçü versiyon olmak üzere toplamda 14 şarkı yer alıyor. Hayko Cepkin'in yeni albümü kısa bir süre sonra müzik marketlerde olacak.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Mehmet Erdem - Herkes Aynı Hayatta

Sözü ve müziği Sezen Aksu imzalı "Hakim Bey" şarkısına getirdiği yepyeni yorumla 2012 yılında müzik dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri olan Mehmet Erdem, ilk albümün ikinci video klibi "Herkes Aynı Hayatta" ile başarısını devam ettiriyor. Kendine özgü duruşu ve sıradışı sesiyle kısa sürede milyonların beğenisini kazanan Mehmet Erdem; "Herkes Aynı Hayatta" albümünde kendi şarkılarının yanı sıra Fikret Kızılok, Fikret Şeneş, İlhan Şeşen gibi isimlerin de sevilen şarkılarını tekrar yorumladı. Bu hafta merak ettiklerimizi yanıtlayan Mehmet Erdem ile müzikal geçmişini ve ilk albümünü masaya yatırdık.

"Müzik ne zaman hayatınıza girdi?" dersek ilk olarak hangi an gözünüzde canlanır? Müziğe boyutundan dolayı en uygun telli enstrüman olduğu için beş yaşında mandolin çalarak başladım. Sonrasında bağlama, ud ve cümbüş çalarak devam ettim. Dayım halk oyunlarında öğretim görevlisiydi. Babam klarnet çalardı. Ailede hep müzik vardı o yüzden belli bir an aklıma gelmiyor.

Kardeş Türküler geçmişi, hazırlamış olduğunuz dizi müzikleri vs. derken yıllara dayanan bir müzik geçmişiniz var. Eğer yıllar öncesinde bu tecrübeyi kendinize katmış olmasaydınız, sıfırdan yola çıkacak bir müzisyen olarak yine solo albüm için bu yola girer miydiniz? Müzik her zaman hayatımda vardı.O yüzden solo veya başka projelerde illa ki yer alırdım diye düşünüyorum.

Az önce de söylediğimiz gibi, aslında yıllardır profesyonel müzik dünyasında var olan bir isimsiniz. Peki solo albüm için neden bu kadar beklediniz? Aklımda bir gün albüm yaparım düşüncesi yoktu. Yıllardır çalıp söylemekten keyif aldığımız şarkıların yanı sıra dizi ve filmlere yaptığımız şarkılar da birikmişti. Üzerine yapım şirketimden teklif de gelince neden olmasın dedik. Anlayacağınız beklediğimiz bir zaman yoktu, benim hayatımdaki her şey gibi albüm de zamanını kendi belirledi.

Albümdeki cover şarkıları seçerken neye göre karar verdiniz? Söylediğim gibi yıllarca çalıp söylemekten keyif aldığımız şarkıları kendimize has yorumladık. Bazı şarkıların defteri dürülmüştür ve üstüne çıkamazsınız, bazı şarkılar da zamanında çok iyi anlaşılmamış, kıyıda köşede kalmıştır ve yeniden ortaya çıkmayı beklerler. Albümde de bu kıyıda kalmış şarkıları seçmeye dikkat ettik. "Hakim Bey" de bu şarkılardan bir tanesi ama tabii ki bir Sezen Aksu bestesi olmasının bu kadar sevilmesinin başlıca sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Albümde rock, jazz, Balkan ve Anadolu ezgileri derken birden çok müzik türü bir arada yer alıyor ancak müzikal bütünlüğü de olduğu gibi koruyorsunuz. Siz yaptığınız müziği herhangi bir sınıfa koyuyor musunuz? Bu bütünlüğü korumanızı sağlayan etkenler sizce nelerdi? Kendimizce beğendiğimiz her tarzda yorum yapmaya çalışıyoruz. Bütünlük meselesi de hepsindeki mantığın aynı insanlardan çıkmış olmasıdır bence.

"Hayat Bu", "Haydi Gel Gidelim" ve "Herkes Aynı Hayatta" şarkılarında sizin imzanızı görüyoruz. İlk albümde kendi söz ve bestelerinizden ziyade cover şarkılara ağırlık verdiniz ancak siz dinleyicilere ulaştıkça onlar da sizi daha çok sizin sözlerinizle tanımak istiyorlar. Peki söz ve müziklerinin tamamının size ait olduğu bir albüm projeniz olacak mı? Söylenmiş çok güzel sözler, yapılmış çok güzel besteler var ve ben bunlarla kendimi çok güzel ifade edebildiğime inanıyorum. Tabii ki kendi şarkılarımı yapmaya devam ediyorum ve bundan sonraki albümlerde de olacaklar ama özellikle bana ait şarkılardan oluşan bir albümüm olsun diye bir planım yok, bir gün denk gelir öyle olur.

Son dönemde kazandığınız bu popülerliği siz nasıl yorumluyorsunuz? Ben zaten kendi arkadaş ortamımda popülerdim (Gülüyor). Derdim popüler olmak olmadı hiçbir zaman. Samimiyete dayalı bir iş yapıyoruz ve bu samimiyet insanlara geçmiş ki takdir görüyoruz. Dinleyen ve destekleyen herkes çok sağ olsun.

Biliyorsunuz, ilk kez duyulan sesler veya ilk kez görülen yüzler daha önce alışılmış olana benzetilmek istenir. Sizin için de yapılan Tom Waits ve Leonard Cohen benzetmeleri için ne düşünüyorsunuz? Ben bu kadar büyük isimlerle karşılaştırılmayı biraz abartılı buluyorum. Bahsedilen isimler dünyaca ünlü üstatlar, onlara benzetilmek ne haddimize. Milletçe alt ses aralığına alışık olmadığımız için insanlara farklı geliyor.

Siz günlük hayatınızda kimleri dinliyorsunuz? Son dönemde yapılan hangi işleri beğeniyorsunuz? Yapılan bütün işleri dinlemeye çalışıyorum feyz almak adına veya muadillerimiz neler yapıyor diye. Yurtdışında yapılan orijinal işlere de bakmaya çalışıyorum.

"Kuzey Güney", "Leyla ile Mecnun" derken oyunculuğa da göz kırptığınızı söyleyebilir miyiz? Oyunculuğu sevdiniz mi, bu duruma nasıl bakıyorsunuz? "Kuzey Güney" dizisinde sahnedeki beni canlandırdım ki bu bir oyunculuk deneyimi değildi. Leyla ile Mecnun'da biraz bunu deneyimledim. Oyunculuk benim harcım değil, zaten başarılı olduğumu da düşünmüyorum.

Bir sonraki klip için şimdiden düşündüğünüz bir şarkı var mı? Klip şarkısını neye göre belirleyeceksiniz? "Olur Ya" şarkısına klip çekmeyi planlıyoruz. Klip çekilecek şarkıyı gelen taleplere göre karar veriyoruz.

www.aveamuzik.com

RockA ve Tarkan kamera karşısında!

Nu-metal, rapcore ve alternatif rock müzik tarzında çalışmalar yapan Ankara'lı müzik grubu RockA, geçtiğimiz günlerde ilk single çalışmasıyla müzik sektörüne hızlı bir giriş yaptı. Grup, Tarkan'ın sevilen şarkısı "Ölürüm Sana"ya farklı bir yorum getirerek dinleyiciyle buluşturdu.

RockA yorumuyla daha sert ve agresif bir kimliğe bürünen "Ölürüm Sana"ya yapılan yeni düzenlemeyle şarkıya rap ve elektronik öğeler de eklendi. Şarkıya Murad Küçük yönetmenliğinde çekilen klipte Tarkan da gruba olan desteğini göstererek, RockA ile birlikte kamera karşısına geçti. Yaklaşık 60 kişilik bir ekiple beraber Şile'de ormanlık bir arazide gerçekleştirilen ve Veli Kuzlu'nun görüntü yönetmenliğini üstlendiği klibin çekimleri iki gece, post prodüksiyon çalışmaları ise bir ay sürdü. Single'da sözü, müziği ve düzenlemesi aynı zamanda grubun vokali olan Halil Özüpek'e ait "Anlatması Zor" isimli bir şarkı daha yer alıyor.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Sattas - Sattas

Dünya çapındaki önemli temsilcileriyle, milyonlarca müziksevere hitap eden Reggae müziğin Türkiye'deki tek temsilcisi olan Sattas, geçtiğimiz aylarda yayımladıkları albümleriyle, Beyoğlu Nayah günlerinden bu yana seslendiği kitleyi de genişletti. "Özgürlük herkesin her istediğini yapabilmesi demek değil, herkesin birbirinin hakkına saygı duyması demektir." sözünü benimseyerek, savaş karşıtı, doğa dostu, eğlenceli ve pozitif söylemleriyle müzikseverlerin bir anda dikkatini çeken Sattas ile ilk albümlerini konuştuk. Reggae müziğin tarihsel gelişimini ve felsefesini de okuyucularımızla paylaşan grup, merak ettiğimiz her şeyi tüm samimiyetiyle yanıtladı.

Grubun temelleri nasıl atıldı, biraz bahsedebilir misiniz?
Orçun Sünear:
2004 yılında Bob Marley başta olmak üzere bir dolu reggae devini dinleyen iki kuzen evde gaza gelip bu işi sürdürmeye karar verdi. Bu yıllarda pek çok değerli müzisyen arkadaş gruba girdi, çıktı ve grup son halini aldı. Reggae müziğin kültürü iyice incelendi ve olabildiğince özümsenmeye çalışıldı. Hala da yolun çok başındayız ama inatla devam ediyoruz çok da mutluyuz.

Grup üyelerinin geçmişinde daha çok rock altyapılı müzik grupları ya da klasik müzik gibi türler var. Peki Reggae'ye olan bu ilgi nasıl oluştu?
Orçun Sünear:
Müziğin kendisi bunu getirdi. İnandığı tüm o güzel duygular, savaş karşıtlığı, doğa dostluğu, ırkçılık karşıtı söylemler ve özünü kalp atışından alması bütün bu karmaşanın içinde çok güzel ve dengeli geldi. Yoksa hiçbirimiz diğer müzik türlerinden de kopmuş değiliz, dinliyoruz ve hatta arada kendi aramızda çalıyoruz da.
Cem Konuk: Bu çeşitlilik provalardan konserlerde ki sahne duruşumuza kadar yansıyor aslında, hepimizin oldukça ilginç müzik zevkleri var. Güzel olan da bu belki. Mesela bir rock konserinde reggae çalar gibi sallanamazsınız ama reggae çalarken bir rock konserinde gibi zıplamaya başladığınızda ortalık yıkılır! Beni ise bu müziğe çeken ılımlı görünen ama kimi zaman anlayanın anlayacağı eleştirel sözler ve oldukça farklı yapılarda ki davul-bas ritimleri oldu.
Faruk Demir Tugayoğlu: Kendi adıma konuşmak gerekirse, klasik altyapının üzerine zamanla birçok şey oturttum. Glam rock, grunge, thrash metal, death metal, bildiğiniz metalci idim yani. Çocukluğumda ve ilk gençlik dönemlerinde Bob Marley'in "Legend" albümünün yeri büyüktür fakat reggae ile tanışmam ülkemizde bu türü icra eden Kongo'lu bir müzisyen arkadaşım sayesinde olmuştur. Zamanla bu "yeni" müzik türünü hayatıma daha çok entegre ederek, daha çok ısındım.

Grup kadrosu önceki yıllarda sayıca daha fazlayken şimdi esas kadronun dört kişiden oluştuğunu görüyoruz. Bu süreç nasıl gelişti?
Orçun Sünear:
Esas kadro oturdu evet ama 4 kişiden oluşmuyor aslında 6 kişiyiz ve bunun artmasını istiyoruz. Bunun için de hazırlık ve çalışmalara başladık bile.
Erdem Birgül: Sekiz yıl içinde değişik müzisyenlerle çalışma fırsatımız oldu, bu süre içinde grupta sabit kalan kişiler, bir nevi grubun kemik kadrosunu oluşturmuş oldu. Aslında yine 6 kişiyiz ancak çoğu zaman bu 4 kişilik kemik kadro yansıyor afişlere.

Nayah yıllarından süre gelen oturmuş bir dinleyici kitleniz ve besteleriniz vardı. Peki albüm için neden bu kadar beklediniz?
Orçun Sünear:
Doğru zaman önemli. Beraber yürüdüğünüz doğru insanlar çok önemli. Size inanan insanlar hele ki çok çok önemli. Malesef ekonomi önemli. Biz kendi albümümüzü kendimiz yaptık, bir dolu konserden alabildiğimiz birikimlerimizle bu işi yaptık. Doğru zamanı bekledik dedim çünkü bütün bunların haricinde o ışık, o ses de önemli. Hani içinizden "Tamamdır, şimdi artık zamanı geldi." dediğimiz an o kadar.
Erdem Birgül: Aslında şu anda baktığımda albüm için doğru zamanın olduğunu düşünüyorum çünkü grup kadro olarak tam anlamıyla oturdu bizim için. Bunun yanında albümü hiçbir yardım almadan tamamıyla kendimiz yaptık, biraz da mükemmelliyetçi olunca birkaç seneye mal olabiliyor.

Albümden sonra nasıl tepkiler aldınız? Reggae müziğe olan ilgiyi arttırdığınızı veya arttırabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Orçun Sünear:
Müziğin kendisinde bu nüve var. O kadar pozitif ve güzel bir müzik ki, biliyorduk insanların güzel geri dönüş yapacağını. Çok büyük oranda çok güzel geri dönüşler aldık. Hem medyadan hem de -ki en önemlisi- insanlardan. Bizlere ve söylediklerimize inanan bir dolu insan var ve evet tabi ki inanıyoruz bu kadar güzel insan bir araya geliyorsa mutlaka birilerini etkileyecektir ve bu müzik kitlesi daha da büyüyecektir.
Faruk Demir Tugayoğlu: Albümle beraber, yaşça çok geniş bir spektruma ulaşıldığını düşünüyorum. Yaş ortalaması farklı birçok kitleden alınan duyumlar, reggaenin kendilerinde bıraktığı iyi izlenimlerin kendilerini daha fazla reggae dinlemeye teşvik ettiğini söylüyor. Tabii ki, "Biz Bob Marley'den ötesini pek bilmiyoruz." diyen insanlara kendi topraklarımızdan, kendi ürünümüz olan bir alternatif sunmak ve insanlara bu müziği dinletmek, reggaenin ülkemizdeki farkındalık derecesini artırıyor, bu da bize keyif veriyor.

Albüm kapağınızda bir logoyu andıran aslan figürü görüyoruz. Sizin için özel bir anlamı var mı?
Orçun Sünear:
Aslan Reggae için önemli bir figürdür. Her ne kadar rastafaryanlık içinde ve İncil'den gelme gibi bilinse de artık çok daha fazla evrensel bir anlamı var. Takip edilen kralı temsilen bir figürdür. Müziğin doğuş yeri olan Afrika'nın sembolüdür ve Afrika'ya olan saygımızdan da bu figürü kullandık.
Derya Eke: Aslan gücü temsil eder. Her dinde, her ırkta ve her ideoloji de olduğu gibi Reggae'de de öyle. Aslan kükrer ve biz de kükrüyoruz sahnede.

Sizin de belirttiğiniz gibi, Reggae kökleri Jamaika'ya dayanan bir müzik. Peki siz bu müziği icra ederken, kendi köklerinizdeki çeşitlilikten nasıl besleniyorsunuz?
Orçun Sünear:
Melodiler ve şarkı içindeki tüm köşelerde hissediliyor. Özellikle ister istemez söz yazımındaki halk müziği etkileri göze çarpıyor. Müziklerde neredeyse alaturka müzikten bile nağmeler duyabiliyorsunuz fakat dinlediğimiz müziklerin etkileri tabi ki daha belirgin bunu da kabul etmek lazım. Rock, latin ve caz en başta hissedilenler.
Cem Konuk: Yaşadığımız ve üzerine konduğumuz hayatın politik ve buna dayalı oluşan sosyal, kültürel bazda getirdiklerini, götürdüklerini kişisel olarak farklı algılayıp ona göre bireysel tepkilerimiz oluyor elbette. Sattas'ta tüm bu gel-gitleri kendimizce konuşup, paylaşıp, harmanlayıp müziğimize ve ortak yaşantımıza döküyoruz. Bu süreç içinde yüksek enerjide çaldığımız konserlerden ortaya çıkarmaya çalıştığımız yeni parçalara kadar hepimiz aslında aynı soluduğumuz havadan beslenip kendi kurgumuzu sunuyoruz.

Albüm sürecindeyken, Türkiye'de kökleri Jamaika'ya ait bir müzik türünü icra etmenin herhangi bir zorluğunu yaşadınız mı?
Orçun Sünear:
Tabii ki reggae müzik içerisinde bir takım kurallar var, bunların dışına çıkıldığı zaman reggae'nin oldukça dışına çıkıyorsunuz. Prozodide bir takım uyumsuzluklar olabiliyor. Bunlar ilk dinleyenlerde farklı algılara yol açıyor fakat kolay alışkanlık yapan bir müzik ve bunu her konserimizde artan seyirci ile daha çok görüyoruz.
Derya Eke: Zorluğu bir hayli yaşadık tabii ki de. Bu süreçte bize destek olabilecek bir prodüktör yahut plak şirketi bulamadık çünkü bilinirliği sadece Bob Marley çerçevesinde kalan bu müzik türü için prodüktörler ve plak şirketleri bu riski kabul etmek istemediler. Fakat konserler ve de edindiğimiz talep, artık bir yol açtığımızı ve bu yolda ilerleyebilecek, bu müziği icra edebilecek birçok müzik grubunun bizim yaşadığımız zorlukları yaşamayacağını göstermektedir.

Sözlerde ve müziklerde Orçun Sünear imzası var. Ne zamandır kendi şarkılarınızı yazıyorsunuz? Reggae müziğin felsefesi ve verdiği mesajlar sizi yazacağınız sözler konusunda ne kadar yönlendiriyor?
Orçun Sünear:
Önce söz yazıp o sözlerin melodisine uygun şarkılar yapıyoruz. Çok az önce müzik sonra şarkı bütünü ortaya çıkıyor. Bunu da ağırlıkta alaylı olmamıza bağlayabiliriz. En başından beridir kendi şarkılarımızı yazıyoruz fakat başlarda çok çekiniyorduk ortaya dökmeye. Şimdi ise bunlar bizim eserlerimiz neden insanlar ile paylaşmayalım ki diyebiliyoruz. Dışarıda da bu şarkıların hepsini hepimiz yazdık diyebiliyoruz. Çünkü fikirlerimiz hep ortak. Sadece söz içeriklerine çok karışan olmuyor ki fikri olan söylüyor ve tartışıp değiştiriyoruz. Reggae çok etkiliyor tabi ki o yüzden hikayelerimizi anlatırken doğayı koruma, aşk, ırkçılık karşıtlığı, eşitlik, savaş karşıtlığı, eşit eğitim ve eşit sağlık gibi konuları işliyoruz. Bunu politika değil, birlikte hareket edip saygılı şekilde birbirini dinleyen toplum hayali üzerine yazıyoruz ki bu da reggae?nin en temel unsurlarından biridir.

Türkiye'de Reggae sizce nasıl bir gelişim sürecine girdi? Reggae'nin Türkiye'deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Orçun Sünear: Artık bir dolu grup ve en başından olduğu gibi daha da artan bir Selekta (Dj) ve tabi ki bu güzel insanları takip eden bir dolu insan olmaya başladı. Bu müzik o kadar kolay hissedilir bir müzik ki kesinlikle git gide daha da büyüyecek. Avrupa, Amerika ve hatta Asya da bu gelişimini bayağı tamamladı. Bizler de geriden de olsa içine girmiş durumdayız.
Derya Eke: Türkiye her zaman olduğu gibi dünyada yaşanan moda, müzik ve görsel sanatlarda gelişim gösteren yeni trendleri geç takip ettiğinden Reggae kavramı da günümüzde yavaş yavaş oturmaktadır. Eskiden bu müziğin dinlendiği ve icra edildiği belli başlı tek tük mekanlar bulunmakta iken şu an farklı şehirlerde birden çok işletme açılmıştır. Bu da müziğe olan talepten kaynaklanmaktadır. Eskiden bir elin parmaklarını geçmeyen Selekta'lar ve sadece Sattas varken yine günümüzde sayamayacağımız kadar çok Selekta ve birçok Reggae ve Dub grubu yaşamını sürdürmektedir. Son yıllarda gelişim gösteren ve katılımın çok olduğu Reggae Festivalleri de, bu müziğin ve bu müziği talep edenlerin daha da çok fazlalaşacağının kanıtıdır.
Faruk Demir Tugayoğlu: 1980'li yılların ortalarından başlayarak 1990'ların ortalarına kadar olan süreçte, dünyada Reggae Revival adı altında birçok eser verildi. UB40, Ini Kamoze, Snow, Big Mountain gibi gruplar ve kişiler, bu müziğin 1990'larda tekrar popüler olmasında ön ayak olmuşlardır. Türkiye'de bu dönemde sanatçılar Reggae Revival akımına uygun birtakım eserler icra etmişlerdir. Bu dönemden sonra oldukça uzun bir süre ülkemizde buna benzer ürünler çıkmamıştır. Sattas'ın reggae türünü ülkemize ithal ettiğini söylemiyorum fakat bu konudaki farkındalığı büyük oranda arttırdığını düşünüyorum. Özellikle bu konuda 1990'lardan bugüne kadar uzanan büyük bir boşluğun dolduğunu söyleyebilirim. İnsanlar Reggae'yi tanıdıkça, özümsedikçe, ülkemizde biraz daha fazla örneğini göreceğimizi düşünüyorum.

Müziğin yanı sıra, sizleri bir araya getiren ve ortak paydada tutan etkenler sizce nelerdir?
Orçun Sünear:
En başta sadece müzikti. Zaman geçtikçe yanınızdakini daha iyi tanıyorsunuz. Fakat alçakgönüllü olma ve karşıdakine saygı gösterme çok önemli bizde ve buna hepimiz dikkat ediyoruz. Şanslıyız birbirimizi bulduk, iyi de oldu.
Derya Eke: Bizler artık birbirimiz için arkadaşlığın ötesinde, ortak bir amaç için savaşmakta olan aile neferleriyiz diye düşünmekteyim.
Faruk Demir Tugayoğlu: Sattas bir müzik grubu olmasının yanı sıra, bir aile, bir ekoldür. Bu ailede küçük kardeş olduğumdan, grubu bir okul gibi görüyorum. Karşılıklı öğrenmeler, öğretmeler, tecrübelenmeler var. Bizi ortak paydada buluşturanlar, bu tecrübelerin hayatın kendisi içinde paylaşılarak, büyüyerek şekillenmesidir.
Cem Konuk: Karşısındakini anlayan iyi tanıyan bir ekip zaten çoktan başarıya ulaşmıştır, hepimiz birbirimizin bu müzik içinde idealleriyiz galiba. Bu da daha sıkı arkadaş olmamızı sağlıyor.

Daha önce hiç Reggae dinlememiş olanlara, bu müziği ve felsefesini nasıl tanımlarsınız?
Orçun Sünear:
Özünü kalp atışından alan, eğlenceli, içi dolu ve özgür bir müziktir reggae. Taraf tutmaz. İnsani olan bütün güzelliklerin tarafındadır. Bu yüzden kulak kabartılması çok iyi gelir bünyeye.
Derya Eke: Reggae; temelini kalp atışından alan, hüznünü gülümsemesinin arkasına saklayabildiği, bas ve vokal dışında diğer enstrümanların ritim şekilde çalındığı, iki akorlu basit bir müziktir.
Faruk Demir Tugayoğlu: Özünü kalp atışından alan bir müzik, kalp atışıyla beraber insanı hareketlendirmeye şevk eden bir müzik. Pozitivite aşılayan ve insanın hayatındaki sorunları, zorlukları bir nebze olsun unutturan, hissi açıdan bir sığınak olarak görebileceği, iki akorlu, basit ama kolay olmayan ve her zaman insanın yanında duran, kendini asla yalnız hissettirmeyen bir müzik türü reggae.
Cem Konuk: Gözlerini kapat, yavaşça sallanmaya başla. Gerisi gelir.

www.aveamuzik.com

Asfalt Dünya `Büyük Yollar`dan geldi!

Etkileyici şarkı sözleri, teatral sahne performansları ve kendilerine özgün vokalleriyle 2007 yılında yayımladıkları ilk albümleri "Ormanlar Kralı" ile kısa sürede alternatif müzikseverlerin dikkatini çeken Asfalt Dünya, beş yıllık uzun bir aranın ardından merakla beklenen ikinci stüdyo albümü "Büyük Yollar"ı dinleyicilerle buluşturdu.

Vokalde M. Emrah Özdamar, gitarda Ertan Haktanır, bas gitarda Alpay Pala ve davulda Deniz Alemdar'dan oluşan Asfalt Dünya'nın "Büyük Yollar" albümünde 12 yeni şarkı yer alıyor. Albümdeki 11 şarkının söz ve müziklerinde ise M. Emrah Özdamar imzası bulunuyor. Türk rock müziği sahnesinde önemli bir yer edinen Asfalt Dünya'nın yeni albümünün miksi Amerika'da Studio Pros'ta ve Türkiye'de Uğur Onatkut önderliğinde yapıldı. Albümün fotoğrafları Kemal Seçkin tarafından çekilirken, dikkat çeken kapak tasarımı ise Serdar Uyanık tarafından hazırlandı. Kalp kırıklıkları ve aşk acısı üzerine yazılmış olan "Tanımadan Önce", albümün çıkış şarkısı olarak geçtiğimiz günlerde İmre Haydaroğlu yönetmenliğinde kliplendirildi.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Murat Dalkılıç - Bir Güzellik Yap

Geçtiğimiz aylarda yayımladığı "Bir Güzellik Yap" albümüyle hayranlarını sevindiren Murat Dalkılıç, sözü ve müziği Gülşen'e ait olan ve albüme ismini veren çalışması "Bir Güzellik Yap" ile bu yazın en sevilen şarkılarından birine imza attı. Hareketli şarkının liste başarısının ardından, sözü ve müziği Emre Kaya'ya ait olan "Kader" şarkısının video klibiyle ekranlara gelen genç şarkıcı, bir yandan konserlerinde müzikseverlerle buluşurken bir yandan da albümüyle beğeni toplamaya devam ediyor. Kendi şarkısı olan "Lüzumsuz Savaş"ı kliplendirmek için kolları sıvayan Murat Dalkılıç ile bu hafta "Bir Güzellik Yap" albümünü konuştuk.

2008 yılında sizi "Kasaba" ile tanıdığımız ilk günden beri yayınladığınız tüm şarkılarınızı müzik listelerinde üst sıralarda gördük. Henüz ilk çalışmanızdan bu yana giderek artış gösteren bu başarınızdaki istikrarı siz nelere bağlıyorsunuz? Bu başarının gerçekten en önemli nedeni çok çalışmak ve güvendiğim insanlarla çalışmak. Ben bu yola çıkarken benimle çalışan birçok arkadaşım hala benimle. Bu yolda yalnız olmamak ve çevrende güvendiğin insanların olması çok önemli ama dediğim gibi gerçekten hep beraber çok çalışıyoruz.

"Merhaba"nın sonrasında iki yıllık bir aranın ardından "Bir Güzellik Yap" dinleyiciyle buluştu. İlk kez birlikte çalıştığınız Gülşen'in şarkısıyla da çok başarılı bir çıkış yakaladınız. Kendisiyle nasıl bir araya geldiniz? Gülşen?le beni bir araya müzik direktörüm Ozan Çolakoğlu getirdi. Çok güzel bir enerji yakaladık. Çok uğraştık ama Gülşen süper bir şarkıyla bütün endişemizi aldı götürdü. İkisinin de emeğine, kalemine, kulağına sağlık.

Şu sıralar "Toz" şarkısıyla dikkatleri üzerine çeken Emre Kaya da birlikte çalıştığınız ve "Kader" şarkısında imzası olan isim. Peki Emre Kaya ile sizi bir araya getirenler neler oldu? Emre Kaya'yla ilk kez bir önceki albümdeki "Çatlat" şarkısıyla bir araya geldik. Bizi bir araya getiren insan da Selim Çaldıran'dır. Benim için iyi bir arkadaş ve çok önemli bir söz yazarı ve bestecidir.

Albümde ayrıca Ersay Üner, Murat Çekem, İsra Gülümser, İskender Paydaş ve daha birçok önemli isimle çalıştınız. Birlikte çalışacağınız isimlerde en önemli kriterleriniz neler oluyor? Evet bu albümde çok önemli isimlerle çalıştık ama bizim için önemli olan ünlü bir isim olması değil, oluşturduğumuz sinerji. Ben çalıştığım bütün bu çok değerli müzisyen arkadaşlarımla aramızda özel bir bağ kurduğumuza inanıyorum. Hepsine de tek tek teşekkür ediyorum.

Albümün yanında, hazırlık aşamasının da kameraya alındığı bir DVD hediye ediliyor. Bu DVD fikri nasıl ortaya çıktı? Nasıl tepkiler aldınız? Aslında bu DVD çalışmasının dünyada birçok örneği var ama Türkiye'de bu kadar kapsamlısı yapılmamıştı daha önce. Bizim bu DVD'yi yapma amacımız; müziğin içinde olmayan insanların da bir albümün nasıl yapıldığına dair bir fikri olması ve dinleyicilere de güzel bir anı olmasıydı.

Bu albümde de size ait bir şarkı yer alıyor. "Lüzumsuz Savaş" nasıl bir döneminizin ürünü olarak karşımıza çıkıyor? Ben bu albüm için 35 şarkı hazırlamıştım. Ekip olarak hepsini dinledik, içlerinden en fazla içimize sinen şarkılardan biri de bu şarkı oldu ve bunu koyduk albüme.

Önümüzdeki albüm veya single çalışmalarınızda daha çok kendi yazdığınız şarkılara yer vermeyi düşünüyor musunuz? Evet, mümkün olduğunca kendi şarkılarımdan da kullanacağız ama hep dediğim gibi önemli olan benim golüm değil, takımın maçı kazanmasıdır her zaman. O yüzden benim şarkım olsun olmasın çok da büyük bir önemi yok. Albümler iyi olsun her zaman ve dinleyicimiz mutlu olsun.

Bir sonraki klibinizi hangi şarkınıza çekmeyi düşünüyorsunuz? Albümde hangi şarkıların öne çıkacağını düşünüyorsunuz? Bir sonraki klibimiz "Lüzumsuz Savaş"a gelecek. Ben bu albümdeki hiçbir şarkıyı birbiriyle yarıştırmıyorum çünkü bütün şarkıların tarzı, tavrı ve hissi farklı. Zaten bütün şarkılara klip çekeceğiz. Sırayla hepsi öne çıkacak.

Murat Çekem vokal koçluğunuzu üstlenmiş. Niçin bir koçla çalışmayı tercih ettiniz? Stüdyoda okuma yapmak çok kolay gözükebilir ama aslında çok zor bir şey ve dışarıdan bilinçli, dinleyici bir kulağın sizi uyarması, bir şekilde motive etmesi faydalı bir durum. Ayrıca da bu şekilde şarkılarda daha kolay bir tarz oturtuyoruz.

Bu yıl Beykent Üniversitesi'ndeki oyunculuk eğitiminizi de tamamladınız. Önümüzdeki dönemde oyunculukla ilgili ne gibi planlarınız var, biraz bahsedebilir misiniz? Evet, oyunculuk eğitimimi bu sene tamamladım, aslında oyunculuk eğitimi almamın asıl nedeni de yine sahnedeki performansıma katkıda olması içindi. Çünkü sahnedeki duruş, disiplin bence çok önemli ve ben dört senelik eğitiminde bununla ilgili sahnede kendime çok şey kattım. Oyunculuk konusuna gelince de, dizilerde oynamayı düşünmüyorum çünkü ben şarkı söylüyorum ve aynı anda günde 16 saatlik bir çalışma temposuyla dizi çekmek gibi bir durumum söz konusu olamıyor maalesef. Ancak film projesi olursa ileride düşünebilirim.

www.aveamuzik.com

Yalnızlığın çaresini gripin buldu!

Rock müziğin en başarılı performans gruplarından gripin, dördüncü stüdyo albümleri "Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar" ile müzik marketlerdeki yerini alıyor. İki yıllık bir aranın ardından yepyeni albümüyle hayranlarının karşısına çıkan gripin, albümle aynı adı taşıyan çıkış şarkısını geçtiğimiz günlerde müzikseverlerle buluşturdu.

Yalnızlık, geçmişle hesaplaşma ve ayrılık temalarının ağırlıklı olarak hissedildiği 11 şarkıdan oluşan albümün prodüktörlüğünü gripin'in önceki albümlerinde de imzası bulunan Haluk Kurosman üstlenirken; söz, müzik ve tüm düzenlemeler gripin ve Haluk Kurosman'a ait. Bağlama, ney, klarnet ve yaylı enstrümanların sıklıkla kullanıldığı albümde gripin, bir de cover şarkıya yer verdi. Leman Sam'ın yorumladığı, söz ve müziği Şevval Sam'a ait olan "Gül Güzeli" gripin yorumuyla bu albümde tekrar hayat buldu. Albümün ilk video klibi, gripin'in kurucu üyelerinden reklamcı ve yönetmen Evren Gülçığ tarafından "Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar"a çekildi. Klibin styling ve sanat yönetmenliğini Bora Batur üstlenirken, imaj fotoğrafları da Yasin Yörür, Çetin Araç ve Emre Akçora tarafından çekildi.

www.aveamuzik.com

Portecho üçüncü albümüyle raflarda!

Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ'dan oluşan Türkiye'nin önde gelen dans müziği gruplarından Portecho, üçüncü albümü "Motherboy" ile dinleyicilerle buluştu. Geçtiğimiz günlerde müzik marketlerdeki yerini alan albüm CD ve LP formatlarında müzikseverlerin beğenisine sunuldu.

2005 yılında Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ birlikteliğiyle kurulan ve 2006'da yayımlanan ilk albümleri "Undertone" ile eğlence merkezlerinde büyük bir heyecan yaratan Portecho; "Motherboy" adını verdikleri üçüncü albümlerinde kendine has unsurları daha karanlık, sofistike ve organik olarak yeniden işliyor. Kayıtları New York'ta gerçekleştirilen "Motherboy" albümünde analog synthesizerlar seçildi ve canlı olarak çalındı. Daha fazla retro ve funk ritimler duyacağınız "Motherboy" albümüyle Portecho bir taraftan indie ve elektronica'ya göz kırparken, diğer yandan da öncülük ettiği tarzın sınırlarını zorlamaya devam ediyor.

www.aveamuzik.com

`Müziğin Oscarları` sahiplerini buldu!

Önceki gece Almanya'nın Frankfurt şehrinde düzenlenen MTV Müzik Ödülleri sahiplerini buldu. Ünlü manken Heidi Klum'un sunuculuğunda gerçekleşen görkemli törende Taylor Swift ve Justin Bieber, üç farklı dalda ödül alarak geceye damgasını vuran isimler oldu. "Gangnam Style" şarkısının performansıyla sahne alan PSY da geceye katılanları coşturdu.

Ödüllerin; internet üzerinden yapılan oylama sonucunda dağıtıldığı törende Amerikalı şarkıcı Taylor Swift "En İyi Kadın Şarkıcı", "En İyi Canlı Performans" ve "En İyi Tarz", Kanadalı şarkıcı Justin Bieber "En İyi Erkek Şarkıcı", "En İyi Pop Şarkıcısı" ve "En İyi Dünya Sahnesi Performansı", Carly Rae Jepsen "Call Me Maybe" şarkısıyla "En İyi Şarkı", PSY'ın "Gangnam Style" şarkısının klibi "En İyi Video", Linkin Park "En İyi Rock Grubu", Lana Del Rey "En İyi Alternatif Sanatçı", Nicki Minaj "En İyi Hip-Hop Sanatçısı", One Direction "En Çok Hayrana Sahip Sanatçı" ve "En İyi Yeni Şarkıcı", geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden Whitney Houston ise "Küresel İkon" ödülünün sahibi oldu.

www.aveamuzik.com

Yedi yıl sonra yeniden Levent Yüksel!


Kendine has sesi, yorumu, müzisyen kimliği ve geçmişten bugüne seslendirdiği sevilen şarkılarıyla her daim müzik dünyasının en özel isimlerinden biri olmayı başaran Levent Yüksel, tam yedi yıllık uzun bir aranın ardından hayranlarının merakla beklediği yepyeni şarkılarını görücüye çıkardı.

Sözü ve müziği Erkin Arslan imzalı çıkış şarkısı "Topyekün" ile radyolar ve dijital platformlar üzerinden müzikseverlerle buluşan Levent Yüksel'in albümünde Sezen Aksu da üç şarkısıyla yer alıyor. Sibel Algan, Halil Koçak, Onur Baştürk, İlkan Serdaroğlu, Cenk Eroğlu, Gülşah Tütüncü imzalı şarkılar da seslendiren Levent Yüksel, birçok şarkının aranjesini de kendisi hazırladı. Erkin Arslan, Mustafa Ceceli, Aykut Gürel ve Cem İyibardakçı'nın da aranjör olarak katkıda bulunduğu albüm, müzik marketlerdeki yerini aldı.

www.aveamuzik.com

Ceza`dan `Türk Marşı`na yepyeni bir yorum!

Türkçe rap müziğin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden Ceza, Mozart'ın 1783 yılında Mehter Marşı'ndan esinlenerek yazdığı ve en önemli klasik müzik eserlerinden biri olarak kabul edilen "Türk Marşı (Rondo alla Turca)"ya Türkçe söz yazarak müzikseverlerin beğenisine sundu.

Bir yandan yeni albüm çalışmalarına da devam eden Ceza, yepyeni bir yorumla yeniden kaydettiği "Türk Marşı" için çektiği kliple de hayranlarından yoğun ilgi gördü. Balat'ta klasik müziği simgeleyen karakterlerin Ceza'yı kovalaması ile başlayan klip; Mardin, Midyat ve Hasankeyf'in eşsiz görüntülerinden oluşan bir fonda, müziğin Ceza'yı ele geçirmesi ile son buluyor. 4000 km. kara yolu, 3600 km. de havayolu ulaşımı kullanılan ve çekimleri 16 gün süren klibin montajı da 400 saat sonunda tamamlandı. Red kamera, steadycam ve helikopter çekimlerinin kullanıldığı klipte yaklaşık 50 kişilik kalabalık bir ekip görev aldı.

www.aveamuzik.com

Neopol, müzikseverlerle tanışmaya hazır!

Ozan Ülke ve Nilüfer Uysal tarafından 2010 yılında kurulan Neopol, geçtiğimiz günlerde yayımladıkları single çalışmaları "Koza" ile müzikseverlerle buluştu. Özellikle elektronik müzikseverlerin dikkatini çekeceği tahmin edilen grup, müzik dünyasına ilk kez Türkçe progressive house bir şarkı yaparak, iddialı bir giriş yapmayı hedefliyor.

2010 yılında Amerikalı indie-pop grubu Super Mirage'ın "Dance Hall" isimli şarkıları için açtığı remix yarışmasını kazandıktan sonra çalışmalarını hızlandıran ikili, 2012 yılında da Kanadalı grup The Easton Ellises'in yayımladığı "Dance It, Dance All" isimli single'da hazırladıkları remix'le yer aldılar. Ağırlıklı olarak house müzik alanında çalışmalar yapan Neopol'un "Koza" şarkısında söz, müzik, kayıt, mix ve mastering'lerin tümü Neopol ikilisi tarafından yapıldı. Radyo ve orijinal mix olmak üzere iki versiyonun yer aldığı "Koza" isimli single'ın ilk video klibi ve fotoğraf çekimi Gökhan Palas yönetmenliğinde gerçekleştirildi.


www.aveamuzik.com

Mehmet Erdem`den ikinci video klip!

Bugüne dek yaptığı onlarca film ve dizi müziğiyle adından sıkça söz ettiren ve bu başarısını aldığı Altın Portakal ödülüyle de perçinleyen Mehmet Erdem, geçtiğimiz aylarda yayımladığı ilk solo çalışması "Herkes Aynı Hayatta"nın ikinci video klibini müzikseverlerle buluşturdu. Geçtiğimiz yıllarda Zülfü Livaneli'den dinlediğimiz, sözünde ve müziğinde Sezen Aksu imzası bulunan "Hakim Bey" şarkısıyla müzik listelerinde uzun süre üst sıralardaki yerini koruyan Mehmet Erdem, gelen yoğun istekler doğrultusunda albümüyle aynı adı taşıyan şarkısı "Herkes Aynı Hayatta" için kamera karşısına geçti.

Bora Tarhan yönetmenliğinde çekilen klipte, şehir hayatının karmaşası ve bu karmaşada benzer hayatları farklı şekillerde yaşayan insan manzaraları yer alırken; kalabalıklar içinde yalnız kalma temasının hakim olduğu klipte Mehmet Erdem de terk edilmiş ve yalnız bir adam portresi çiziyor. Albüme adını veren, sözünde ve müziğinde Cihan Güçlü ile Mehmet Erdem'in ortak imzalarının bulunduğu ve aynı zamanda "Sınıf" dizisinin soundtrack'i olan "Herkes Aynı Hayatta" şarkısının klibi geçtiğimiz günlerde yayınlanmaya başladı. Bir yandan yoğun konser programına da devam eden Mehmet Erdem; 19 Ekim'de Denizli'de, 20 Ekim'de Antalya'da, 27 Ekim'de Bodrum'da ve 3 Kasım'da da İzmirli müzikseverlerle buluşacak.

www.aveamuzik.com

Rihanna`nın yeni albümü hazır!

Yayımladığı her single çalışması ile dünya pop müzik listelerinde zirveye oturan genç şarkıcı Rihanna, yeni albümü için artık gün sayıyor. Geçtiğimiz günlerde yeni albümünün kapak fotoğrafını yayımlayan sanatçı, albümünün ilk single çalışmasıyla da müzikseverlere ulaştı.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yayımladığı "Talk That Talk" ile ülkemizde de oldukça ilgi gören genç şarkıcı yeni albümünü de Kasım ayında yayımlamayı planlıyor. Yedinci stüdyo albümü olan ve "Unapologetic" adını taşıyan albümünün kapak fotoğrafını kendisine ait bir sosyal paylaşım hesabından paylaşan genç sanatçı, albümünün 19 Kasım'da müzik marketlerde olacağını da duyurdu. Rihanna şu sıralar albümünün ilk single çalışması "Diamonds" ile beğeni toplamaya devam ediyor.


www.aveamuzik.com

London Re-Calling: V Festival!




Geçtiğimiz Ağustos ayının 16'sında Avrupa'nın en önemli müzik festivallerinden biri olan V Festival'e gitmek için valizlerimizi hazırlamaya başladık. Yaklaşık bir yıldır dahil olduğumuz Avea'nın müzik bloggerlarına yönelik projesi "Bloggerlar Fikir Takımı"ndan Fatih Melek, Ahmet Kamil Taşkın, Olcay Tanberken ve ben düştük yollara. 1996 yılından beri her yıl İngiltere'de Ağustos ayının son hafta sonunda gerçekleşen ve dünyaca ünlü yıldızları ağırlayan V Festival'in Türk izleyicileri olarak heyecanla uçağımızdaki yerlerimize yerleştik. Henüz sona ermiş olan Olimpiyat coşkusunun izlerinin görülebildiği Heathrow Havaalanı'na indik. Dördümüz de ilk kez uluslararası bir festivali izleyeceğimiz için sürekli festivali konuştuğumuz uzuuun yolları aştık ve Chelmsford'da düzenlenen festival alanına ilk adımımızı attık.

18 ve 19 Ağustos'ta gerçekleşen festivale kampçılar olarak bir gece önce girdiğimiz için önce alanı tanımaya çalıştık. Oldukça geniş bir alana yerleşmiş olan festivalde dinleyicilerin rahatı ve eğlencesi için her ayrıntı düşünülmüştü. Kıyafet dükkanları, yiyecek ve içecek standları, şarj ve internet standları, kampçılar için malzemelerin satıldığı ufak çadırlar, ne ararsanız alanda bulabilirdiniz. Müzik endüstrisinin devlerinden Virgin Media tarafından, her yıl iki farklı bölgede gerçekleştirilen ve line up'ın değişmeli olarak sahne aldığı festival bu sene Chelmsford'da ve South Staffordshire’da düzenlenmişti. Bizim Chelmsford katılımcısı olduğumuz festivalde ilk gün, son günlerin flaş isimlerinden Emeli Sande'yi izledik. Setlist'inde Bob Marley'e de "One Love" ve "No Woman No Cry" coverları ile saygı duruşunda bulunan Emeli Sande konseri ile birlikte, lk kez uluslararası bir festivalde konser deneyimi yaşadığımız için ses sisteminin ne kadar özenli olduğuna ve yurtdışı seyircisinin coşkusuna dair sohbetlerimizin ardından James Morrison için beklemeye başladık. 






Yeni nesil pop-rock dinleyicilerinin her çalışmasını takından takip ettiği James Morrison, dört gözle beklediğimiz "You Give Me Something"i söylemeden ayrılmadı sahneden tabii ki. Alternatif sahnede Ting Tings'in yer aldığı bu dakikalarda biz James Morrison'ın ardından, "Strangeland" albümünün turnesi kapsamında sahnede yerini alacak olan Keane'i beklemeye başladık. İki sahne arasında bir sonraki grubu dinlemek isteyen dinleyiciler için Virgin Media jestini de yaptı. İki şarkı seçen ve dinleyicilere "Hangisini dinlemek istersiniz?" diye soran sistem, şarkıların ön dinlemelerinden sonra seyirciden gelen alkışa göre bir süre dinleyicilere müzik yayını yaptı. Onbir şarkı seslendiren ve setlist'inde son albümlerine ağırlık veren Keane, artık bir klasik haline gelmiş olan "Everybody's Changing" şarkısında alanda bulunan herkesi ayrı diyarlara gönderdi.



Saatler 18.10'u gösterdiğinde benim için festivalin en heyecanlı dakikaları başladı çünkü Example sahnedeki yerini aldı. Avea'nın bizlere sunduğu Sziget, Roskilde gibi Avrupa'nın en büyük festivallerini es geçip V Festival'ı seçmemin en büyük nedeni olan Example'ın da 11 şarkıyla yer aldığı konser "Stay Awake" ile başladı. "Won't Go Quietly", "Kickstarts", "Watch The Sun Come Up" gibi şarkıların ardından son şarkı tabii ki alandaki herkesin dans etmek için heyecanla beklediği "Change The Way You Kiss Me" idi. Bu şarkıyla birlikte ben de bir konserdeki en coşkulu seyirciyi ve enerjisini en iyi yansıtan grubu görmüş oldum. Belki de bu yüzden, Example konseri benim için V Festival'ın en özel konseri oldu.



Example'ın ardından biraz daha dans etmek iyi fikir diyerek Arena sahnesine Gossip'i izlemeye geçtim. Bırakın dış görünüşünü, yalnızca olağanüstü sesiyle bile sahnede devleşebilen Beth Ditto yine beni kendisine hayran bıraktı. İlk gecenin ağır toplarından David Gueatta farkını ortaya koydu ve festivalin en kalabalık konserine imzasını attı.  Stadyum konserleri dışında, herhangi bir alanda şahit olduğum en kalabalık konserdi. Işık ve görsel şovlarla zenginleştirdiği konserinde David Guetta, Sia'nın seslendirdiği ve Türkiye'de de haftalarda müzik listelerinde üst sıralarda yer alan "Titanium" ile açtı sahnesini. "Turn Me On", "I Gotta Feeling" gibi hitlerini ard arda çalan ünlü DJ, ben The Stone Roses'ı izlemek için alandan ayrıldığım dakikalarda "She Wolf", "Apologize"," Wild Ones", Without You" gibi hitlerini de çalıp finali de şu sıralar Türkiye radyolarının en çok çaldığı şarkılardan will.i.am'in seslendirdiği "This Is Love" ile yapmış. İlk gecenin diğer ağır toplarından Ed Sheeran'ı "Nasıl olsa yakında Türkiye'ye de gelir herhalde artık orada izlerim" düşüncesiyle pas geçerek The Stone Roses'ın sahne aldığı Virgin Media sahnesine geçtim. "I Wanna Be Adored" ile sahneye çıkan grubun girişini kaçırdım ama 17 şarkılık setlist'le sahne alan The Stone Roses'ı da dünya gözüyle gördüm ya ben daha gam yemem. Benimle yaşıt olan The Stone Roses ilk geceyi şanına uygun bir şekilde sonlandırdı. Konser bitiminde dinleyicilerini Bob Marley'nin "Redemption Song"uyla uğurlayan grubun ardından dakikalarca havai fişek gösterisi yapıldı. Keşke her şey Redemption Song dinlerken havai fişek gösteri izleyerek gülümsemek kadar güzel olsaydı diyerek, çadırımda geçireceğim ilk gecenin yolunu tuttum.





Festivalin ikinci gününe uyanırken Londra'nın alengirli havası yine bizden yana olduğunu gösterdi ve ilk gün açan güneş yine yüzünü göstermekten geri kalmadı.  Festivalin merakla beklenen isimlerinden Nicki Minaj'ın rahatsızlığından dolayı konserini iptal ettiği haberini alınca ufak bir hayal kırıklığı yaşadık tabii. Çok sıkı takipçisi olmasam da dünya gözüyle Nicki Minaj'ı görmek isterdim tabii ki. Saatler 13:00'ü gösterdiğinde The Feeling ile başlayan ikinci günde Miles Kane ve Tom Jones'un ardından EMI'nin gözbebeklerinden Tinie Tempah ile konserler devam etti. Genç yıldız, yedi şarkılık mini konserinde oldukça büyük bir kalabalığı "Written In The Stars" ile dans ettirdikten sonra ana sahneyi heyecanla beklediğim Snow Patrol'a bıraktı. Ülkemizde de geniş bir hayran kitlesi olan grup, "Hands Open" ile konseri açtı. Kıymetlilerim "Run", "Chasing Cars" ve "Open Your Eyes" şarkılarının da yer aldığı 13 şarkılık bir setlist ile sahne alan grubun ardından heyecanla The Killers'ı beklemeye başladık. V Festival'ın son konserlerinden biri için alandaki yerimizi aldık. Yeni albümleri "Battle Born"un konseptinde özel bir sahne hazırlatan The Killers'ın konseri en kalabalık konserlerin başında geliyordu. Taksim ve Kadıköy'de sahne almış olan alternatif grupların neredeyse hepsinden dinlediğimiz şarkıları "Somebody Told Me" ile konseri açan grup, yeni albümün ilk single'ı "Runaways"i de henüz dinlememiş olanlar için görücüye çıkardı. Joy Division coverı "Shadowplay"in de yer aldığı setlist'te "Jenny Was a Friend Of Mine" ve "When You Were Young" şarkılarıyla bis yapan The Killers hepimizi yine kendilerine hayran bıraktı. 




Ardından dünya müzik listelerini sallayan LMFAO için 4 Music sahnesine gittik. Bir de baktık ne görelim, şovun alası sahnede! İki kere bis yapan grup, shuffle dansıyla renklendirdikleri görkemli bir şölenle festivalin en eğlenceli konserine imzasını attı. Kendi şarkılarının yanı sıra David Guetta cover'ı "Gettin' Over You" ve The White Stripes cover'ı "Seven Nation Army" ile de seyirciyi coşturan LMFAO, "Party Rock Anthem" şarkısını da iki kere seslendirdi. LMFAO'nun yoğun alkışlarla sahneyi terk etmesinin ardından festivalin son konserini de geride bırakmış olduk. Hatıra fotoğrafımızı da çektirdikten sonra, Londra'nın gökyüzünün altında üşüye üşüye uyuyacağımız çadırlarımıza döndük. Tabii ki bu üç günlük macera için edecek teşekkürlerim de var. İlk teşekkür müzik bloggerlarının farkında olan ve desteğini hiç bir şekilde esirgemeyen Avea için. Her türlü sorumuza bıkmadan usanmadan yanıt veren moderatörümüz Tolga Akyıldız, İngiltere'de bizlere eşlik eden, tanımış olmaktan gerçekten çok mutlu olduğum Metin Bilgin ve son olarak da İngiltere'de son derece keyifli vakit geçirdiğim arkadaşlarım Olcay, Ahmet Kamil ve Fatih, sizlere de sonsuz teşekkürler!


Festivalden notlar:
1. İngiliz gençlik = alkolizm + hoşgörü. Hoşgörüyü alkolün seviyesi mi belirledi bilemiyorum ama İngiliz gençliğinin alkolle arası ne kadar iyi olsa da, bir o kadar diğer insanlarla da iyi. Türkiye'de oldukça tanıdık olduğumuz kavga sahnelerine festival süresince bir kere bile rastlamadım. 

2. İngiltere oldukça pahalı bir yer. Kamp alanına girerken dışarıdan yiyecek içecek sokmanın yasak olduğunu sanmıştık ama bir baktık ki gençlik kasa kasa biralarıyla, mangalıyla, etiyle girmiş. Yani V Festival kamp alanına her türlü yiyecek, içecek sokmak serbest. Gitmeyi düşünürseniz deponuzu doldurup gidin.

3. Şarj alanları yetersiz. Birçok şarj aleti de gün sonunda çalışmamaya başlıyor. Telefonunuzla yakın bir ilişkiniz varsa yanınızda yedek bir pil götürmeniz şiddetle tavsiye edilir. 

4. Yukarıda da söylediğim gibi, Londra havası malum, pek bi' alengirli. Yağmur botundan en kısa şortunuza kadar birbiriyle zıt olan her şeyinizi yanınıza alın. Çadırda kalacaksanız eğer en kalın giyeceklerinizi yanınıza mutlaka alın. Gece yağan çiğin soğuğundan uykunuz bile kaçabilir. 

5. Festival çok büyük bir alanda olduğu için muhakkak festival programı satın alın. Sonra "aa bu da mı çıkıyormuş bak kaçırmışız!" demezsiniz. 

6. Festival yaklaşık 100.000 kişiyi ağırlıyor. Dolayısıyla festivalin herhangi bir alanından diğerine geçmek dakikalarınızı alıyor. Eğer vaktiyle bir konseri izlemek istiyorsanız önerim, konserden yaklaşık 20 dakika önce yola koyulmanız. 

7. Konserleri bitirdiyseniz ve hala dans etmek istiyorsanız alanda bir çok bulabilirsiniz. Yalnızca 80'ler ve 90'ların klasiklerinin çalındığı "Coctail" ve girişte verilen kulaklıkları takarak içeride doyasıya dans ettiğiniz ama dışarıya müzik yayını verilmediği için deli gözüyle bakılabileceğiniz "Silent Disco" bunlardan yalnızca iki tanesi. 

8. Duş ve tuvalet için sıkıntı yaşamanız muhtemel. Duşlar için uzun sıralar bekleyebilirsiniz. Yanınıza su gerektirmeyen toz şampuanlardan ve durulamaya gerek olmayan antibakteriyel sıvı sabunlardan almanızda yarar var. 

9. Gürültülü ortamda uyuyamıyorsanız eğer kulak tıkacı almanız gerekecek. Keza kamp gençliği sabaha kadar çadırında müzik dinleyip yüksek sesle sohbet ediyor. Kafanızı koyduğunuz gibi uyuyanlardansanız tabii ne ala! 

10. Festivalin merakla beklenen isimlerinden Nicki Minaj rahatsızlığından dolayı son gün konserini iptal ettiği için sahne alamadı.