29 Temmuz 2013 Pazartesi

Teoman konserleri devam ediyor!

Geçtiğimiz yıl aldığı bir kararla, yalnızca konserler için yeniden sahnelere döneceğini açıklayan Teoman, uzun bir süredir yoğun konser programına devam ediyor.

Türkiye'nin dört bir yanında dinleyicilerle buluşan Teoman, 28 Temmuz Pazar akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde İstanbullu hayranlarının karşısında olacak. Bu konserin ardından Teoman, Ağustos ayında Ankara dinleyicisi için 24 Ağustos Cumartesi akşamı da Armada AVM'de sahne alacak. Biletleri satışa çıkan konserlerde müzisyen son albümündeki şarkıların yanı sıra "Paramparça", "Rüzgar Gülü", "İstanbul'da Sonbahar", "Papatya", "Senden Önce Senden Sonra" gibi en sevilen şarkılarını da seslendirecek.

www.aveamuzik.com

İstanbul'un ilk Urban Festivali'ne geri sayım!

Birçok müzikseveri bir araya getirecek olan Velvet Villians Vestival; rnb, house, dubstep, trap, disco gibi farklı müzik türlerini; Amsterdam, Paris, Londra ve daha birçok farklı şehirden uluslararası DJ'leri ve çeşitli müzik türlerini bir araya getirmeye hazırlanıyor.

Moda, eğlence ve müziği bir arada içinde barındıran Velvet Villians Vestival, bugüne kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapmış olan Küçükçiftlik Park'ta gerçekleşecek. İki günlük festivalin ilk gününde 50 Cent, Ne-Yo ve Inna sahne alırken, ikinci gün ise Akon, Far East Movement ve LMFAO ile eğlence doruğa ulaşacak. Amerika'dan altı canlı performansa ve dünyanın birçok yerinden gelecek olan 10'dan fazla Dj de size unutulmaz bir festival deneyimi yaşatacak. Merakla beklenen festival 30 ve 31 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek.

www.aveamuzik.com

Jay Z'den müziğin sınırlarını zorlayan albüm!

Müzik dünyasının en başarılı prodüktör ve müzisyenlerinden biri olarak gösterilen Jay Z, geçtiğimiz günlerde 12. stüdyo albümünü yayımladı. "Magna Carta... Holy Grail" adını taşıyan albüm müzik marketlerdeki yerini aldı.

Justin Timberlake, Rick Ross, Beyonce, Frank Ocean, Swizz Beats, Pharrell, Nas ve Timbaland gibi birçok ünlü isimden destek alan Jay Z için bu albüm, kariyerinin en iyi albümü. Onaltı şarkıdan oluşan "Magna Carta... Holy Grail", ilk etapta albümün çıkış şarkısı olan Justin Timberlake düeti "Holy Grail" ile dikkat çekiyor. Albüm şimdiden dinleyicilerden tam not alırken, 1.000.000 ön satış ile yayımlandığı gün "Platinum" statüsüne ulaşan ilk hip hop albümü oldu.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Resul Dindar - Divane

2008 ile 2013 yılları arasında "Karmate" grubunun solistliğini üstlenerek müzikseverlerin dikkatini çeken Resul Dindar, bu kez ilk solo albümü "Divane" ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Bu hafta, Resul Dindar'la Karadeniz'e dair ne varsa bulabileceğiniz "Divane" albümünün zenginliğini ve müzik yolculuğunu konuştuk.

Öncelikle ilk solo albümünüz hayırlı olsun. Müzikle uğraşmaya ilk başladığınız zamanlara geri dönersek, bu yola hangi düşüncelerle çıkmıştınız?
Teşekkür ederim. Aslında şarkı söylemekten duyduğum keyif, kendimi bildiğim yaşlardan itibaren artarak devam etti. Belli bir düşünceyle değil de hissettiğim, gönlümden gelen seslerle zaten başlamıştı yolculuk.

İlk albüm her sanatçı için önem taşır, siz bu albüme nasıl anlamlar yüklediniz? "Divane" size neler ifade ediyor?
"Divane" ilk solo albümüm, bu anlamda ilk heyecanım. Aranjörlüğünü Muhterem Sur, müzik yönetmenliğini Cem Sait Arslantunalı gerçekleştirdi ve 1 Nisan 2013'te müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümde 18 eser yer alıyor. Karmate'den ayrıldıktan sonraki dönemimi en iyi anlatan isim ve eser oldu "Divane". Çünkü ayrılışımın ardından yönümü bulma aşamasında, kendimi anlatma, aktarma konusunda divaneydim belki de. Ardından yola koyuldum ve gruptan birlikte ayrıldığım arkadaşlarım, yeni dahil olan müzisyen dostlarımla gönül verdik bu albüme. Biriktirdiklerimi, bu kez sadece kendi yüreğimden geçtiği gibi sunmak istedim. Seslendiğim, bir olduğum herkesle paylaşmak istedim; sevinçlerimi, hüznümü, sevgilerimi, kayıplarımı ve tüm bunların yansıması olarak ilk solo albümüm "Divane" çıktı ortaya.

Albüm repertuarını nasıl seçtiniz? Özellikle anonim şarkıları belirlerken en çok neleri göz önünde bulundurdunuz?
Türkçe, Lazca, Hemşince ve Gürcüce dillerinde; hemen hemen Karadeniz'in tüm bölgelerine dokunmayı istediğim bir çeşitlilikle seçtim eserleri. Kültüründen geldiğim Karadeniz'in nice kıymetli anonim eserlerine yer vermek; geleceğimize, toprağımıza, Anadolu'muza dair hissettiğim insani bir sorumluktur. Kendi bestelerimin yanı sıra, müzisyen dostlarım ve ağabeylerimin eserlerine de yer verdim.

Müziğinizi Karadeniz kültürünü ve dilini yeni nesillere ve farklı müzik dinleyicilerine aktarmak konusunda bir araç olarak görüyor musunuz? Kendinize ne gibi misyonlar yüklendiğinizi düşünüyorsunuz?
Müziğin birleştiriciliği, bütünleştiriciliği ve evrensel dili hakim kılışı bizler için bir şanstır. Bu şansı iyiye dair; umuda, barışa ve emeğe yol olarak değerlendirebilmek ise, yürekli olan tüm müzik insanlarının içinde duyduğu bir sorumluluk olması gerekiyor. En azından öyle olduğunu umut etmek istiyorum bu yolda yürürken sesimizin daha gür çıkabilmesi için. Küreselleşme süreci maalesef müziğimizi ve kültürlerimizi de farkında olmadan yozlaştırıyor. Kolay tüketime, üretmeden sahip olma arzusuna sürüklüyor. Bizlerin amacı yüzyıllık türkülerimizi, ağıtlarımızı, destanlarımızı, horonlarımızı yapısını bozmadan, yüreğimizden geldiğince yeni yüzyıla aktarmak olmalıdır. Yaşamsal bir sorumluluk bu, hissedebildiğim için mutluyum.

Albümde çeşitli etnik dilleri bir arada dinleyiciye sundunuz. Bu tercihinizin sebepleri nelerdi, bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Karadeniz'de yaşamakta olan kültürlerin dillerinde eserler seslendirmek benim bilhassa üzerinde durduğum bir hassasiyettir. Çünkü dilleri en uzun süreli yaşatan ve devamlılığını sağlayan unsur müziktir.

Size neler ilham verir? Uzun bir süre Karadeniz'de yaşamış olmanız sizde nasıl izler bıraktı, üretkenliğinizi ne yönde besledi?
Denizi, balığı, yaylası ruhuma işledi. O doğadan, insanından aldığım her şey bugün hislerime yol olan, müziğime ses olan unsurlardır. Bu da ürettiklerime de, düşlerime ve düşüncelerime de yansıyor elbette.

Artık İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsunuz. Peki burada müzik yapmaya devam etmek, burada olmak sizi ve üretimlerinizi nasıl etkiliyor?
Benim yaşama dair edindiğim duruş "bulunduğun yere göre değişme, bulunduğun yeri değiştir." anlayışı olduğu için Karadeniz'den uzakta da olsam içimde yaşattığım Karadeniz'i günlük yaşamımda zaten hissediyorum, aktarıyorum ve ilişkilerime yansıtıyorum. Türkülerle uzakları yakın etmeye çalışıyorum. Çok darlanınca, karmaşık durumu hafifletmek adına "Yağarsa yağmur yağar ben zaten islanmişim" diyorum. (Gülüyor) Üretimlerim de biriktirdiklerimle doğru orantılı olarak gelişiyor zaten.

Daha önce hiç Karadeniz müziği dinlememiş birisine albümünüzü hangi cümlelerle anlatırdınız?
"Divane" albümümde Karadeniz enstrümanlarının yanı sıra batı sazlarına da ağırlık verdiğimiz için bu albüm biraz daha evrensele yakın diyebilirim. Bu sebeple hiç Karadeniz müziği dinlemeyen birisi de kendinden, duygularından bir parça bulacaktır. Bir baştan bir başa Karadeniz'i tüm kıyılarıyla hissedecektir. Çünkü bir bölgenin ezgilerine takılı kalmadım, o Karadeniz şeridinin en batısından en doğusuna kadar ses olmak istedim seçtiğim eserler ve ezgilerle.

Karadeniz dışında başka yörelerin türkülerini de söylemeye sıcak bakar mısınız?
Elbette isterim. Şarkı söylemek, müziğin herhangi bir yerinden ses olabilmek; benim hayatımın büyük ve kıymetli bir parçası. Karadeniz zaten içinden geldiğim, yaşadığım müddetçe hep içimde olacak bir kültür ve sestir. Ama ileri ki zamanlarda daha farklı şarkıları sade ve sadece hissettiğim ve kendim istediğim için söyleyebilirim. Mesela sanat müziğine çocukluktan bir hayranlığım var. Belki daha başka da olabilir. O an gönlümden neyin geçtiğiyle alakalı. Bakalım zaman diyelim.

Albümde kliplendireceğiniz bir şarkı var mı? Kliple ilgili herhangi bir şeyler söyleyebilir misiniz?
"Divane" şarkısı için bir çalışmamız var. Klip gibi değil de konser görüntülerinden bir çalışma niteliğinde olacak. Ne bileyim, klip bana yapay geliyor. O an belli bir şey için oynuyor olmak samimi gelmiyor açıkçası. Konser görüntülerinden olması, o an şarkıyı söylerken yaşadığım duyguyu aktarabiliyor olmam ve içtenliği yansıtabilecek dinleyicilerimin enerjisinin var oluşu dolayısıyla daha kıymetli benim açımdan.

Beş yıl süresince "Karmate" grubunun solistliğini üstlendiniz. Karmate ile yolları ayırmak ve yolunuza solo olarak devam etmek sizde ne gibi farklılıklar yarattı?
Bazı fikir ayrılıkları, huzurun eksilmesi ve 8 kişinin bir arada müzik yapabilmesi, duygu paylaşabilmesi durumlarındaki aksaklıklardan dolayı. Karmate grubundan sadece ben değil 4 müzisyen arkadaşım; Muhterem Sur, Gökhan Özkan, Mehmet Yöntem, Cem Sait Arslantunalı ile birlikte ayrıldık. Karmate bir oluşumdu, ben kendi adıma, inançlarım, hedeflerim, gönlüm ve yürüdüğüm yol adına orada misyonumu tamamladığımı düşündüm. Daha kendim olabileceğim, yüreğimle adımlar attığımda 8 kişinin değil de yanlışıyla doğrusuyla kendi sorumluluğumu yürütebileceğim bir yol istedim. Benim değirmenim, benim karmatem artık kendi özgürlüğünde, gönlümün özünden geldiğince dönmeliydi. Buna inandım. Huzurum olsun, müziğim yüreğimce ses olsun istedim. Benim için Karmate bir grubun ismi değil sadece. Bir yaşam biçimi, hayat felsefesidir anlayabilene, yaşayabilene. Şimdi ki huzurumla daha doğru, daha doğal aktarabileceğim bendeki karmatenin etkisini.

Kazım Koyuncu'nun ardından, hem üretim hem de dinleyici bakımından Karadeniz müziğinde büyük bir artış gözlemleyebiliyoruz. Sizce bu süreç nasıl bu yönde gelişti?
Kazım Koyuncu bizlere ve daha nice gelecek nesillere büyük bir yol açmıştır. Birçok kişiye cesaret, umut ve özgüven sağlamıştır. Bu anlamda Kazım Ağabey'in ölümünden sonraki süreçte onun kurmuş olduğu zemin üzerinden ilerledi. Karadeniz'i gerçekten yaşatmak isteyen insanların emek vermesi sonucu, doğru üretimle, daha çok insana ses olabilmemizle birlikte müziği icra edenlerin kitlesi aynı oranda büyüdü.

Bir röportajınızda Karadeniz müziğini geliştireceğinizi ama asla değiştirmeyeceğinizi söylüyorsunuz. Farklı altyapılarla Karadeniz müziği icra eden müzisyenlerin yanlışı sizce nerede? Siz bu dokunun bozulmaması için nelere özen gösteriyorsunuz?
Aslına sadık kalmak, diyoruz ya hep... İşte o dokuyu hakikaten hissedebiliyorsanız, zaten bozmaya kıyamazsınız ve o tınıdan uzaklaşmadan kendi müziğiniz ve hislerinizle harmanlamalar yaparsınız. Bu biraz da hassasiyet ve o bahsettiğimiz sorumluluğun, misyonun neresinde durduğumuzla alakalı. Özel bir çabaya, özene ihtiyaç yok aslında. Karadeniz'i doğru yaşıyorsanız zaten hak ettiği gibi de aktarır ve yaşatırsınız.

www.aveamuzik.com

19 Temmuz 2013 Cuma

Geleceğe daha umutla bakmak için: INSPARKUS!




20 yaşından beri iş hayatında olan biri olarak birçok kez sektör değiştirdim. Ne istediğime kesin olarak karar vermem ise uzun bir zaman aldı. Ancak genç yaşlarda aldığınız risklerdeki korkusuzluk, yaş ilerledikçe yerini korku ve endişeye bırakıyor. Bizim zamanımızda bunun önüne geçebilmemiz için bir desteğimiz yoktu desem klişe bir cümle olacak ama gerçekçi olmak gerekirse aynen böyle. Ancak artık Insparkus var. Insparkus bildiğimiz kariyer sitelerinden biri değil. Onun farkı “Kariyeri Tasarlama Sistemi” olmasında. Adeta karşınızda bir yaşam koçu varmışçasına hem de. Hiçbir noktanın eksik kalmadığı, hatta neredeyse içinde yaşadığınız bir gelecek gerçekten var.
Insparkus’la önce kendinizi tanıyorsunuz. Kendinize dürüst olduğunuz takdirde bu hiç de zor olmayacak. Bu aşamada, her ayrıntısı düşünülmüş sorularla en derinde hayalini kurmaya bile çekindiklerinizi gözünüzde canlandırıyor ve dile getiriyorsunuz. Adeta bir terapideymişçesine sizi ve düşüncelerinizi önemseyen sorularla rahatlıyorsunuz. Her şeyden önce Insparkus kendinizi hayatınızın filmine kaptırmanızı sağlıyor. Bırakın dile getirmeye, düşünmeye, hayal etmeye bile çekindiğiniz, hatta inanmadığınız tüm isteklerinize daha çok inanmanızı sağlıyor. Size yöneltilen sorular öylesine ince düşünülmüş ki, belki de bugüne kadar hiç düşünmediğiniz yönlerinizi düşünmeye başlıyorsunuz. Ve hatta “neden olmasın?” demeye de başlıyorsunuz, ki bunu aslında hayatın hiçbir alanında unutmamak gerek.

Kariyer uzun bir yol. Başta tam olarak ne istediğinizi kestiremediğiniz zaman bütün yolu yanlış gitme ihtimaliniz çok yüksek. İşte bu yüzden Insparkus’la önce yola hazırlanıyorsunuz. Bu yol nasıl bir yol, sizi ne gibi zorluklar bekler, yolun sonunda neleri görüyorsunuz hepsini anlatıyorsunuz. Daha sonra da istediğiniz geleceği ısmarlıyorsunuz. Bir vizyon kolajıyla hayatınızda neleri istiyorsanız çekinmeden dile getiriyor hatta bir kolajda somutlaştırıyorsunuz. Hayalini kurduğunuz geleceği yaşayanları değerlendiriyor, sizi de onlar gibi hedefinize götürecek yolları planlıyorsunuz. Engeller her daim çıkabilir, Insparkus “her şey senin içinde” mottosuyla bu engelleri de yine “kendinize olan inancınızı dimdik tutarak” engelleri aşma yöntemlerini yine kendi içinizde çözüyor.
Insparkus’un tüm testlerini tamamladığınızda koçunuzun değerlendirmesi geliyor. Üstelik dergi testlerindeki değerlendirmelere de hiç benzemiyor. Kendinizin bu noktada bu kadar önemsendiğinizi görmeniz sizin Insparkus’a daha da güvenmenizi sağlıyor. Neleri es geçiyorsunuz, nelerin üzerinde dursanız daha başarılı olursunuz tüm sorularınızın cevaplarını bu değerlendirmeyle alıyorsunuz.

Kariyer yolunun başında, ortasında, sonunda, her neresinde olursanız olun, hayatınızla ilgili rahatsızlık duyduğunuz şeyler her neyse, her zaman onları onarabilir, bir yerden yeniden başlayarak hayalini kurduğunuz hayatı yaşayabilirsiniz. İşte o başlangıç deneyimini Insparkus’la yaşamanız size çok şey kazandıracak. 

5 Temmuz 2013 Cuma

Bu Yaz Güneş, Kumsal ve Özay Bakır!



Yaz deyince insanın aklına ilk olarak güneş, kumsal ve eğlence geliyor. Nasıl bunlar olmadan geçecek bir yaz tatili düşünülemiyorsa, müziksiz bir yaz da düşünülemez. Üstelik öyle herhangi, sıradan bir şeyler değil; her yaz yeni, enerjik, orijinal şeyler istiyor insan.

Bu sene hangi şarkılar bu yazı hatırlatacak sorunumuz olmayacak, Özay Bakır bu sorunu çözen
albümünü Sony Music etiketi ile piyasaya sundu. Henüz ilk single’ı Kalp’i çıkaran Özay Bakır, enerjik ve yeni tarzıyla anında dikkatleri çekiyor.

Bu arada Kalp’in klibi de en az şarkı kadar orijinal ve dinamik olmuş. Bu kadar titiz bir çalışmada
katkısı olan herkesi tebrik etmek gerek. Türk müzik dünyasının böyle özel ve farklı işlere ihtiyacı var.
Bu sıradışı klibi izlemek için hemen aşağıdaki play butonuna tıklayabilirsiniz!




Bir bumads advertorial içeriğidir.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Doğa 'İsyanım Budur' Dedi



Güçlü sesi ve yorumu ile dikkat çeken Doğa, yepyeni albümü #isyanımbudur ve tazelediği imajı ile karşımızda!

Hafızalara kazınan şarkılar bu kez Doğa’nın yorumuyla dinleyicilerle buluşuyor. Nazan Öncel’in unutulmaz şarkısı “Bana Özel”, Mirkelam’ın duygusal hitlerinden “Ararım” ve yıllar öncesinden tanıdığımız Selda, Bergen ve Nurperi tarafından seslendirilmiş şarkıları yeni düzenlemeleriyle bu albümde dinliyoruz.

“İsyanım Budur” albümünün ilk video klip çalışması daha önce; Bülent Ersoy, Ferdi Özbeğen ve Coşkun Sabah tarafından yorumlanan ‘İşte Bu Bizim Hikayemiz’ isimli şarkıya geldi.

Sözü, Ülkü Aker’e, müziği, Coşkun Sabah’a ait olan şarkının video klibi, Bedran Güzel yönetmenliğinde, Veli Kuzlu görüntü yönetmenliğinde iki günde iki farklı mekan ve konsept ile çekildi.

Arşivlik bir albüm niteliğinde olan ‘İsyanım Budur’ albümü DMC etiketiyle raflardaki yerini aldı.




İşte yazın enerjisini taşıyan Doğa klibi;

Web sayfası: dogaustundag.com
Twitter: twitter.com/dogaustundag
Facebook: facebook.com/dogaustundag.doga




Bir bumads advertorial içeriğidir.

Aysel Gürel'in en sevilenleri "Aysel"in albümünde!

Rengarenk kişiliği ve sözlerini yazdığı birbirinden özel şarkılarla müzik dünyasına damgasını vuran ve 2008 yılında kaybettiğimiz ünlü söz yazarı Aysel Gürel, onsuz geçen 4 yılın ardından çok özel bir projeyle anılıyor.

En sevilen Aysel Gürel şarkılarını ünlü isimlerin seslendirdiği "Aysel'in" adlı albüm, Aysel Gürel'in seslendirdiği "Jattendrai" şarkısıyla açılıyor. Sezen Aksu'nun "Sır", Sertab Erener'in "Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam", Aşkın Nur Yengi'nin "Ünzile", Tarkan'ın "Firuze", Mabel Matiz'in "Sultan Süleyman" gibi şarkıları seslendirdiği albümde toplam 15 şarkı yer alıyor. Albümün sürpriz konuyu ise "Sevda" şarkısını seslendiren Yasmin Levy. Albümün 25 Haziran'da müzik marketlerde yer alması planlanıyor.

www.aveamuzik.com

AveaPark Yaz Konserleri başladı!

Türkiye'nin en büyük yıldızları 28 Haziran akşamından itibaren Vialand Gösteri Merkezi AveaPark'ta sevenleriyle buluşuyor. Müziğin sesi AveaPark'ta yükseliyor!

Hande Yener, Mustafa Ceceli, Göksel, Mustafa Sandal, Ebru Gündeş, Soner Sarıkabadayı, Bengü, Hadise, Enbe Orkestrası, Gülben Ergen, Ziynet Sali, Özcan Deniz, Rafet El Roman, Funda Arar, Gülşen, Hülya Avşar, Sibel Can, Demet Akalın, Ferhat Göçer, Murat Boz, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu, MFÖ, Yalın, Sertab Erener yaz boyunca her Cuma ve Cumartesi akşamı AveaPark'ta birbirinden güzel şarkılarını seslendirecek.

Detaylı bilgi için www.aveapark.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Konserlerin tam programı şöyle;

Hande Yener - 28 Haziran
Mustafa Ceceli - 29 Haziran
Göksel - 5 Temmuz
Mustafa Sandal - 6 Temmuz
Ebru Gündeş - 8 Ağustos
Soner Sarıkabadayı - 9 Ağustos
Bengü - 10 Ağustos
Hadise - 16 Ağustos
Enbe Orkestrası - 17 Ağustos
Gülben Ergen - 23 Ağustos
Ziynet Sali - 24 Ağustos
Özcan Deniz - 30 Ağustos
Rafet El Roman - 31 Ağustos
Funda Arar - 6 Eylül
Gülşen - 7 Eylül
Hülya Avşar - 8 Eylül
Sbel Can - 13 Eylül
Demet Akalın - 14 Eylül
Ferhat Göçer - 15 Eylül
Murat Boz - 20 Eylül
Ajda Pekkan - 21 Eylül
Kenan Doğulu - 27 Eylül
MFÖ - 28 Eylül
Yalın - 4 Ekim
Sertab Erener - 5 Ekim

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Burcu Güneş - Gül Kokusu

Müzik dünyasının en güçlü kadın seslerinden Burcu Güneş, yeni albümü "Gül Kokusu" ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Son günlerde sözü ve müziği Eflatun imzalı "Sen Kaybı" şarkısının video klibiyle ekranlarda gördüğümüz sanatçı, albümüyle ilgili tüm merak ettiklerimizi yanıtladı.

Öncelikle, Eflatun ile düetiniz "Çıkmaz Sokaklar" çok kısa bir sürede oldukça sevildi. Sizce bu düetin başarısının altında ne yatıyor?
Samimiyet yatıyor çünkü Eflatun'un şarkıları yazarken kullandığı anlatım, melodik yapı ve dil çok samimi. Şarkılar doğru yorumcularla da buluşunca insanlara çabuk ulaşıyor. Bu şarkı da onlardan biri oldu diye düşünüyorum. Tamamen o samimiyet, akustik ve doğal yapı dinleyiciye geçti. Akdeniz ezgileri taşıyan bir şarkı. Biz de bir Akdeniz ülkesi olarak bu tarz şarkıları seviyoruz. Serkan Ölçer tarafından da tınıları oldukça güzel bir şekilde barındırılarak aranjeleri hazırlandı. Doğru parçaların buluşmasıdır o şarkının başarısı.

Eflatun'la müzikal anlamda çok iyi bir ikili oldunuz. "Gül Kokusu" albümünüzde de ismini görüyoruz. Nasıl başladı bu müzikal ortaklık?
Eflatun'la tanışmam aslında birkaç arkadaşım vasıtasıyla oldu. Biraz arayışa girmemle kendime farklı olasılıklar, yeni albüm, yeni kararlar vermem sonucunda. Mesela "Oflaya Oflaya" Eflatun'dan almak istediğim ilk şarkı oldu. Onu da zaten bir single ile dinleyicilerle buluşturduk. Eflatun'la müzikal birlikteliğimiz, güvendiğim ve çok sevdiğim birkaç arkadaşımın -biri Cem İyibardakçı idi- beni yönlendirmesiyle oldu. Aradığım tarzı anlatmıştım, uygun kişi Eflatun dendi. O yüzden Eflatun'la bir araya geldik. Tabii ki akabinde onunla birlikte çalışan Serkan Ölçer'le de bir araya gelmiş oldum. İkisi aynı evde yaşıyorlardı zaten. Albümde Serkan'ın da iki tane şarkısı var. Eflatun'un albümlerini yapan Serkan olduğu için güzel de bir başarı elde edildi. Bir taşla iki kuş vurmuş oldum. (Gülüyor)

Bir Murat Güneş şarkısı olan "Unutma Beni Çiçekleri"nde Enbe Orkestrası ile bir ortaklığınız var. Bu nasıl gerçekleşti?
Aslında orada Enbe Orkestrası'nın kurucusu Behzat Gerçeker var ama dediğim gibi kurucu olduğu için, Enbe Orkestrası olarak baktık biz. Kayıtlarda da Mustafa Ceceli arajmanıyla, Behzat Gerçeker piyanosuyla eşlik etti. Bu tip şarkılara Behzat çok güzel bir renk katıyor. Biz bu şarkıyı dinlediğimiz zaman "Behzat bu işin içinde olmalı." dedik. Zaten sık sık bir araya geldiğim, görüştüğüm, aynı ortamı soluduğum, fikir alışverişi yaptığım bir arkadaşım. Dolayısıyla kendiliğinden oldu. Ben onun Enbe Orkestrası'nda yaptığı işlerle çok güzel bir vizyon yarattığını düşünüyorum. Enbe'nin de Türk müziğinde güzel bir açılım yarattığını düşünüyorum. Orkestrayı izlediğim zaman "Türkiye'de eskiye nazaran daha çağdaş, daha modern işler yapılabiliyor" diyebiliyorum. Laf lafı açarken, "Hep insanlar mı size misafirliğe gidecek bu defa da sen gel." dedim, sağ olsun geldi ve çaldı. Klibinde de inşallah güzel piyanosuyla birlikte bizimle olur diye umut ediyorum. Önümüzdeki günlerde Behzat'la konserlerde aynı sahneyi de paylaşmak istiyoruz.

Albümde bir de Sezen Aksu'nun "Geçer" şarkısını yeniden yorumladığınızı görüyoruz. Bu şarkı nasıl dahil oldu albüme?
"Geçer" şarkısı zaten benim çok uzun yıllardır Sezen Aksu'nun vazgeçilmezlerinden gördüğüm, herkes gibi severek dinlediğim bir şarkıydı. Ancak nasıl oldu kısmına gelirsek biraz enteresan hatta ruhani. Aranjörüm Tevfik, bu şarkıyı rüyasında benim söylediğimi görüyor ve çok etkileniyor bu rüyadan ve hatırladığım kadarıyla bu şarkıyı öyle bir söylemişim ki birçok insan dinlemiş ve büyük bir alkış kopuyormuş. O duygu selinden Tevfik de çok duygulanıyor, "Ne olur ben aranjesini yapayım rüyamda gördüğüm gibi, bunu albüme koyalım." dedi. Ben de peki dedim. Aslında böyle oldu.

"Gül Kokusu"nun klibi aslında beklenenden daha uzun bir süre geldi ancak klip oldukça ilgi gördü. Hikayesiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Meşaakatli oldu çünkü öncelikle kış aylarında dışarıda klip çekmenin ne kadar zahmetli olduğunu gördüm. Güneş açmasını, klipte yumuşak ve romantik bir hava yaratmayı bekliyorduk fakat hiç öyle güneş açmadı. (Gülüyor) Yağmurlardan kurtulamadık o dönemde, o yüzden de biraz bekledik. Beklerken hayranlar da isyan etmeye başladı ama sabrettik ve en sonunda güzel bir hava yakaladık. Bu arada "Oflaya Oflaya" şarkısını çok güzel ve şarkıya hizmet eden bir kliple buluşturan Murad Küçük'le yeniden çalışmak istedim. İlk başta şehir dışında, doğayla iç içe bir senaryo düşünmüştük ama biz onu şehir içine çekmek istedik. İnsanların içinde yaşayan bir kadının nasıl bu şarkıyı gösterebileceği bir yerde çekebiliriz dedik. Onun üzerine bir hikaye daha yazdı ve bu hikayeyle geldi. Biraz daha gül üzerine kurdu konsepti. Güllerin her renginin ayrı bir manası var. Kimi masumiyeti, kimi ayrılığı, kimi barışmayı, kimi sadakati, kimi gerçek aşkı temsil ediyor. Ben güllerin anlamları olduğunu okuyunca şaşırmıştım. Eski dönemlerde o insanlar şimdi mesaj çekiyorlar ya herhalde o zamanlar da bir gülle anlatılırmış her şey. Klipte kullanılan her renk gülün de bir manası vardı. Bol bol güllü, mesaj içerikli aynı zamanda da yalnız ve güçlü kadının hayatını birleştireceği erkekten son dakika vazgeçişini yansıtıyor bu klip. Evlenmekten vazgeçiyor ve oradaki sevginin koşulsuz olduğuna inanmadığı için bitiyor sanki. Ucu açık bir yer orası, herkesin kendi hikayesini oraya koyması lazım. Gerçek sevginin ne olduğunu sorgulatan bir şarkı "Gül Kokusu". Çünkü gerçek sevgi koşulsuz, özgür ve olduğu gibi kabulden geçiyor. Derin bir acımıza dokunuyor hepimizin insan olarak. Hepimizin yaşadığı şeyler bunlar.

Şu sıralar "Sen Kaybı" ile ekranlardasınız. Sizce üçüncü klip hangi şarkıya gelir?
"Sen Kaybı" çok yeni olduğu için üçüncü klip henüz belli değil ancak "Unutma Beni Çiçekleri" de önümüzdeki dönemde kliplendirilecek şarkılardan diyebilirim.

Geçtiğimiz Temmuz ayında albümünüzün müjdesini "Aşk Gribi" ile vermiştiniz. Nasıl tepkiler almıştınız, albümü ne yönde etkiledi "Aşk Gribi"?
"Aşk Gribi" bizim yazın aslında insanlarla mutlaka buluşması gerektiğine inandığımız bir şarkıydı. Albümü biraz daha önce çıkarmayı planladığımız için erken vermiştik ama akabinde daha yağmurlu havaları bekleyelim dedik. Bu arada bir iki şarkı daha ekledik. Bazı remix'ler vardı, arada kaldığımız şarkılar vardı. Bunlarla da ilgili bir açılım olunca biraz daha beklettik. Geç olsun güç olmasın, önemli olan dinleyiciyle güzel şarkıları buluşturmak. Bazen zamanı es geçebiliyorum. Bir iki ay geç olabilir benim için problem değil diye bakabiliyorum. Bu tamamıyla işime olan aşkımdan kaynaklanıyor. Dinleyiciyi bekletmek konusunda ise onların sabrına ve anlayışına sığınıyorum. Biraz geciktik farkındayım ama beklediklerine sanıyorum ki değdi. İstedikleri gibi, akustik bir havaya hakim, duygusal şarkıların ağırlıkta olduğu ve Eflatun şarkılarının da olduğu, Sezen Aksu gibi bir duayenin bir cover'ının olduğu, yeni isimlerle de buluştuğum bir albüm oldu. Dinleyicilerimin isteklerine uygun bir albüm hazırladığımı, alt yapıları, aranjeleri, her şeyiyle doğru bir albüm yaptığımı düşünüyorum. İyi de gidiyoruz maşallah.

Peki bu albüm sizin nasıl bir döneminizi yansıtıyor?
Biraz kayboluşun ardından yeniden öze dönüş gibi. Hayat öyledir zaten. Biraz kaybolursun sonra tekrar özüne dönersin. Hep özde olabilmek nasip olsun tabii ama her kayboluş da bir özde buluşmayla sonlanır. Kaybolmak, farklı bakış açılarından hayatı değerlendirmek de diyebiliriz. Benim böyle farklı serüvenlerim var. Her albümde yenilenen bir Burcu Güneş var. Farklı bakış açılarında yeniden hayatla ilgili gördüklerini, hissettiklerini kendi süzgecinden geçirip insanlara yansıtmaya çalışan bir Burcu Güneş var. Burada daha sade, en olduğum halim var. Bir bebek düşünün, doğduğunda her şey önüne geliyordur, çok fazla bir şey yapmasına gerek yoktur. Biraz da öyle düşünebilirsiniz bu albümü. Çok fazla bir şey yapmaya gerek kalmadan hayat bazen insana neler yapması gerektiğini önüne getiriyor. Aslında çabasızlık boş yere çaba sarf etmekten çok daha doğru bir sonuca yönlendirebiliyor insanı. Her şeyi daha sade bıraktım. Olması gereken hali neyse o olsun diyerek biraz teslimiyete sığındım açıkçası. O da her şeyin sadeleşmesine yol açtı. Akış içerisinde doğru yeri bulmasına yol açtı. Daha enerjik şarkılar da eklenebilir bir sonraki albüme ama şu dönemde, bu akışta şu an bu varmış.

Dinleyiciler de sanıyorum sizden daha sade, daha akustik altyapılı şarkılar dinlemeyi tercih ediyor.
Evet, benden sanırım daha akustik işler bekleniyordu. Diğer albümlerde de farklı işler sunuluyor. Herkes ayrı bir renk, bir mozaiğin parçası gibi. Hepsinin alıcısı, seveni var. Onu da anlayan, algılayan, isteyen, talep eden bir kitle var ama ben kendi adıma bu tarz şeylerin benden daha çok beklendiğini gözlemledim. Hizmet odaklıyım ve bu anlamda da bunu sürdüreceğim. Sosyal medyayı bol bol takip ediyorum, iletişim çağındayız. Yeni çıkan aletleri, teknolojileri, sosyal ortamları, bize çok daha hızlı bir takım şeyleri gösteren ortamları kullanıyorum. Bilgiye ulaşmaya çalışıyorum, o bilgiyi doğru değerlendirdiğim müddetçe de sonuç alacağıma inanıyorum. Bir de bol bol geziyorum, seyahat ediyorum. Konserler esnasında da bu geri dönüşleri değerlendiriyorum. Dışarıya çıkıp hayatın içerisinde bulunuyorum. Uyanık şekilde hizmete devam edeceğimi görüyorum. Galiba doğru bir yola doğru gidiyorum. Böyle değerlendirebilirim bunu toplum açısından baktığımızda.


www.aveamuzik.com

Madonna konseri evinize geliyor!

Türkiye'nin de içinde bulunduğu, 29 ülkede biletleri günler öncesinden tükenen, 2012 yılının en iyi sahne şovu ve konserlerinden biri olan "MDNA" turnesinin beklenen DVD'si raflardaki yerini almaya hazırlanıyor. Madonna'nın "konserden öte, bir yolculuk" olarak tanımladığı bu iki saatlik görsel şölen, 26 Ağustos 2013'te tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de müzik marketlerdeki yerini alacak.

Altı ay boyunca 30 farklı kameranın çektiği görüntüleri, DVD'nin hazırlık aşamasında montaj masasında kendisi seçerek düzenleten Madonna, izleyenler için 3 boyutlu bir film deneyimi sunmaya hazırlanıyor. Şimdiye kadar 2,2 milyon Madonna hayranının stadyumları doldurduğu turnenin DVD'sinde son albümden "Girl Gone Wild" ve "Gang Bang" gibi hitlerin yanı sıra "Vogue", "Like A Prayer", "Express Yourself" gibi klasikleşmiş Madonna şarkıları da yer alıyor.

www.aveamuzik.com

Sertab Erener `Öyle De Güzel` diyor!

Güçlü yorumcu Sertab Erener yaz başında piyasaya çıkan ve büyük beğeni toplayan yeni albümü "Sade"nin sevilen şarkısı "İyileşiyorum"dan sonra ikinci video klibini yine albümün öne çıkan şarkılarından "Öyle De Güzel" için çekti.

Çekimleri Sarıyer, Bahçeköy'de bulunan Bilezikçi Çiftliği'nde gerçekleştirilen klibin yönetmenliğini Can Ulkay üstlendi. Mustafa Uslu'nun yapımcılığında çekilen klibin görüntü yönetmenliğini ise Florent Henry üstlendi. Yaklaşık iki günlük çekimlerin ardından tamamlanan klipte Sertab Erener'e Brezilya, Hollanda, Slovenya, Almanya ve Çek Cumhuriyeti'nden çok sayıda model ve Türk dansçılar eşlik etti. Renkli görüntülere sahne olan klip, geçtiğimiz günlerde müzikseverlerin beğenisine sunuldu.

www.aveamuzik.com

Hüseyin Karadayı ve Ferhat Göçer bir arada!

Son olarak geçtiğimiz yıl Ziynet Sali, Burcu Güneş, Funda Arar gibi birçok sevilen sanatçının yorumlarıyla yer aldığı ve geçmişten günümüze Türk pop müziğinin hit olmuş şarkılarını yeniden düzenleyerek "Diskomatik" albümünde dinleyiciyle buluşturan Hüseyin Karadayı, bu yazı yeni bir single çalışmasıyla karşılıyor.

Başarılı dj ve prodüktör Hüseyin Karadayı, yeni single çalışmasında daha önce de birlikte çalıştığı Ferhat Göçer'le bir araya geldi. Sözü Aysel Gürel'e müziği ise Onno Tunç'a ait olan ve yıllardır Sezen Aksu yorumuyla dinlediğimiz "Sultan Süleyman" şarkısını yeniden düzenleyip, enerjisi yüksek bir dans şarkısı haline getiren Hüseyin Karadayı, 2013 yazının en çok dans ettirecek şarkılarından birini yaptığını ifade ederek iddiasını gösterdi.
www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Kubat - İyi Olacaksın

Doksanlı yıllardan bu yana Türk halk müziğinin en sevilen yorumcularından biri olarak gösterilen Kubat, 2013 yılının ilk aylarında hayranlarına bir sürpriz yaptı ve kariyerinin ilk pop müzik albümüne imzasını attı. Febyo Taşel'in müzik direktörlüğünde hazırlanan albümde müzikseverlere bambaşka bir yorumcu kimliğini gösteren Kubat'la, romantizmin asil yanına ışık tuttuğu "İyi Olacaksın" albümünü ve bundan sonra yapmayı düşündüğü sürprizleri konuştuk.

Öncelikle albümünüz size uğurlu gelsin diyelim. Üç senelik bir ara söz konusuydu. Yeni albüm için neden bu kadar uzun süre beklediniz?
Genelde albümler ortalama iki yıl aralıklarla çıkıyor. Bir önceki albüm "İnce İnce" idi. Bu albümden bir buçuk yıl sonra bu proje için hep beraber oturduk masaya. "Konsept albüm olsun, aşk şarkıları olsun." dedik. Projeye başladık ama 4-5 ayda biter derken öyle olmadı. Bir buçuk yıl sonra tamamladık. Yani iki albüm arasında 3 yılı geçkin bir süre oldu. Yaptıkça güzelleşti albüm. Bu defa da "Madem ilk kez farklı bir konsept yapıyoruz, farklı bir kimlik ortaya çıkarıyoruz, o yüzden akışına bırakalım, hiç acele etmeyelim." dedik. Sindire sindire, her geçen gün güzelleşen bir iş oldu. Bakalım nereye kadar güzelleşecek dedik. İnanın henüz hazır olmasa, bir altı ay daha beklerdim. Artık tecrübe sahibi oluyoruz. Bundan sonra biraz da böyle yapmak lazım. "Oldu" dediğinde albümü çıkarmamız lazım.

Peki albümün bir pop albümü olmasına nasıl karar verdiniz?
Benim albümlerimde her zaman aslında biraz pop altyapıları vardı. Sadece türkü albümü yapmıyordum. Baktığınız zaman her tarz müziği dinliyorum, sahnede çalıyorum, zaman zaman albümlerimde de yer veriyorum. Eskiden kaset döneminde albümün iki yüzü vardı. Bir yüzünde anonim türküleri modern bir şekilde düzenlerken, diğer tarafta özgün çalışmalar oluyordu. Pop diyebileceğimiz anlamda işler de yapıyordum. Ancak o türkü lezzeti ve sunduğumuz o farklı şey o dönemde çok ihtiyaçtı belki de. İnsanlar çok sahip çıktı buna. Öyle bir yolda giderken birdenbire tek oldum. Bir misyon yüklenmiş gibi oldum. Bu da insanın hoşuna gidiyor. Dolayısıyla çalışmalarım da o doğrultuda oldu ama sizin bir kapasiteniz varsa onu görüyorsunuz, bir yerden patlak veriyor. İlla ki bir gün onu sunuyorsunuz. Zaten menajerimiz de hep söylüyordu "Neden pop müzik albümü yapmıyorsun?" diye. En sonunda bu albümde bir araya geldik. Albümün karakterini çizdik. Pop olmalıydı ama kaliteden de asla ödün veremezdim. Bu faniden göçtüğümüzde çok güzel şeyler bırakmak istiyorum. Çalışmalarım arşivlik olsun, 10 sene sonra da dinlensin istiyorum. Bunu yaparken, albümün karakterini oluştururken, duygusal şarkıları çok sevdiğim için pozitif duygular bırakan aşk şarkıları olsun dedik. Aranjesiyle, besteleriyle son derece kaliteli bir albüm oldu. O yüzden de bu kadar uzun sürdü. Popsa pop diyoruz burada.

Yorum farkınız için neler söylemek istersiniz?
Diğer albümlerle bu albümdeki yorum farkına gelecek olursak, bu albümde tamamen o romantizmi duyurma hissiyatı oluyor stüdyoda okurken ve bu çok zor bir işmiş. Zaman zaman aşk şarkıları da söyledik ama bir albümde en fazla iki tane oluyordu. Burada bir bütün olunca ve şarkıların bir çizgisi olunca teknikten ziyade ruhu iyi yansıtmak gerekiyor. Ağır bir işmiş yani.

Bu albüm sizin hangi yanınıza ışık tuttu?
İstediğiniz kadar bu genelden kaçın, "Ben romantik değilim!" deyin, hani erkeğiz ya. (Gülüyor) Bu projeyle beraber ruhunuza yansıyor. Naifleştim, daha hassas oldum. Rock dinlersin daha sert olursun, öyle değil midir? Bizim yaptığımız aşk şarkılarında da romantizmi işledik. Romantizmin o derbeder halini değil de çok farkında olan ve romantizmin asil yanını ele aldık. Artık farkındalık çağındayız biraz bu yöne de insanların bakmasını sağlamamız gerekiyor. Bunu yapabildiğimize inanıyorum.

Müzik dünyasına adınız artık "Pop müziğin bomba transferi" olarak geçmeye başladı. Artık sadece pop albümleri mi dinleyeceğiz sizden yoksa bu bir ara albüm mü?
Hiç belli olmaz. Türküler de bambaşka bir şey. Aslında güzel bir iltifat bu. Yani demek ki olmuş, yapmışız. İleride belki sanat müziği ya da caz albümü de yapabilirim. Kapasitemin yettiği, bana yakıştığı kadarıyla... Prodüksiyon olarak da şunu yapmak sanki daha doğru, bir albüme her şeyi serpiştirmektense, albüme daha büyük bir anlam katmak için belki de tüm albümü proje olarak görüp öyle yola çıkmak daha faydalı. Yoksa benim okuduğum şarkılar da vardı bu albümden önce. Bir "Karaağaç" vardı, "Yas" vardı. Şehrazat'ın "Sen" şarkısı gibi, "Dermanımsın" gibi... Artçıları bu şarkılara gelen tepkilerde almıştık ama tabii türküler de bambaşka bir aşk. Orada da herhalde birisi gerekiyordu o bayrağı taşıyacak. Sanki o bayrak benim elimdeydi, dolayısıyla onu iyi taşımak gerekiyordu. Bizim mirasımız türküler. İmkansızlığı ifade etme şekline, müziğine her şeyine bayılıyorum türkülerin. Ülkemizde türküye bakışta kompleksimiz vardı gençler olarak, biz o kompleksi yıktık. Benim dinleyici profilime baktığın zaman %70'i pop ve rock dinleyen insanlar. Onlar için de böyle bir şey yapmam zaten sürpriz olmadı. Talep de vardı bu konuda çünkü kapasitemi biliyorlar. Dolayısıyla çok da şaşırmadılar.

Şaşırmadılar, peki tepkileri ne yönde oldu?
Çok olumlu tepkiler aldık. O kadar mutlu oluyorum ki. Büyük bir heyecan paylaşıyorum. 17-18 senedir bu piyasadayım. Artık son dönemlerde biraz kendini tekrarladığını görünce insan farklı kapasiteleri varsa eğer o heyecanını sıfırlamak istiyor. 1996 yılındaki ilk albüm heyecanını yaşıyorum bu albümde. Bu müthiş bir şey. Bu albümün her şeyine de yansıyor. Fotoğrafından, klibinden, yorumuna kadar her şeye.. Tarz değişiklikleri o yüzden gerekli şeyler. Heyecan tazelemeye yarıyor. Kapasiteniz de varsa tabii ki... Eğer kapasiteniz yoksa o zaman farklı formüller bularak heyecanınızı yenilemeniz gerek. Ben o yüzden biraz daha şanslıyım. Heyecanımı yine kaybetsem, tazeleyecek bir şeyler bulurum. Her tarzı dinlediğim ve yorumladığım için başarılı olacağımı düşünüyorum. Dinleyici olarak bakıyorum kendime, olmuşsa olmuştur. Benim hoşuma gitmesi lazım her şeyden önce. Dinleyici olarak bu yaptığımız işten de son derece keyif alıyorum.

Pink Martini'nin seslendirdiği "La Soledad" albümünüzde "Aşkınla Sen" olarak karşımıza çıktı. Bu şarkıyı seslendirmeyi siz mi istediniz?
Bir profil çalışması olunca profile inanan çok doğru isimler bir araya geldi. Bu şarkıyı ben çok severim, yorumlamam da Samsun Demir'in önerisi oldu. Bunu duyunca zaten aynı kafada olduğumuzu anladım. Hemen söz arayışına girdik. Albümün açılış şarkısı olarak seçtik çünkü albümün duruşunu çok iyi ifade ediyor. 10-15 tane söz geldi, bir türlü olmamıştı. En son sevgili Febyo Taşel'le bir araya geldik. "Bunu senin yapman lazım." dedik. O da "Bana iki gün ver" dedi. Öyle bir söz yazdı ki hakikaten o sözler de klasik olacak. Şarkıyla çok örtüştü.

Febyo Taşel albümün aynı zamanda müzik direktörü. Birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Febyo benim çok sevdiğim bir arkadaşım her şeyden önce. Çalışsak da çalışmasak da bu başka bir şey. Funda'yı (Arar) da çok seviyorum. Ona yazdığı şarkılar da, kalitesi de ortada. Çok doğru bir kişiydi Febyo bu albüm için. Bizim en önemli unsurumuz repertuvardı. Febyo'nun daha önce karıştırdığı torbaları karıştırdık. Güzel bir şeyler çıktı. Yeni besteler de yaptı. Bazılarını okuduk ama beğenmedik, albümden çıkardık. Aşk şarkıları dendiği zaman Febyo çok başarılı bir isimdir. Aranje mantığında da bir Febyo Taşel kalıbı vardır. Febyo'nun da farklı bir yönü çıktı bu albümde. Mesela "Ödendi Günahın"da hem o klasik Febyo Taşel'i duyuyoruz, "Aşkınla Sen"de bambaşka bir Febyo duyuyoruz. Bütünlüğü hep korumaya çalıştık albümde. Şarkılar arasında hiç kopukluk olmadı. Aynı kreasyondan çıkmış gibiydi. Febyo'ya tekrar teşekkür ediyorum bu muhteşem performansı için.

Bir Fikret Kızılok şarkısı olan "Farketmeden" de albümde yerini almış. Bu şarkı nasıl dahil oldu albüme?
Yine repertuvar aşamasında bütün arkadaşlarıma telefon açtım, "Aklınızda bulunsun, aşk şarkılarıyla ilgili projemiz var, çok damar değil de aşkın asil yanını anlatan şarkılar önerirseniz iyi olur." dedim. Sevgili Funda Arar beni aradı "Fikret Kızılok'un "Farketmeden" şarkısını dinle." dedi. Ben de Fikret Kızılok hayranıyım, nasıl ıskaladım bu şarkıyı diye düşündüm. Dinler dinlemez anladım, çok doğru bir tespitti. Funda'ya da buradan teşekkür ediyorum. Demek ki sevdiğimiz sanatçıları hakikaten iyi tespit etmek lazım. Bir şeyi boşuna beğenmiyorsunuz. Eğer ki beğendiğiniz sanatçı yıllanmış ise, daha neler neler çıkıyor ondan. Bir yaşıma daha girdim "Farketmeden"i ilk dinlediğimde.

İkinci klip için çalışmalarınız başladı mı?
Çıkış şarkımız çok doğru bir şarkıydı. Aysel Gürel'in sözleri, Febyo Taşel'in müziğiyle, genele hitap eden, dinleyiciyi yakalayan bir şarkıydı "Ödendi Günahın". İkinci klip şarkısı için şimdilik bir düşüncemiz yok. Anket yapmayı düşünüyoruz. "Derdimi Dökersem", "İyi Olacaksın", "Aşkınla Sen", "Yıldızlar Şehri" öne çıkan şarkılar. Bana kalırsa aslında albümdeki tüm şarkılar da olur.

www.aveamuzik.com