13 Ekim 2012 Cumartesi

Yasemin Mori `Deli Bando` ile karşınızda!

Alternatif müzikseverlerin 2008 yılında "İnsanlar" adını taşıyan ilk stüdyo albümüyle birlikte tanıştığı Yasemin Mori, yaklaşık dört yıldır merakla beklenen ikinci albümünü geçtiğimiz günlerde yayımladı. "Deli Bando" adını taşıyan albümde on yeni şarkı yer alıyor.

Tüm şarkı sözlerinin Yasemin Mori'ye, müziklerinse Yasemin Mori ile birlikte aynı zamanda albümün tüm düzenlemelerini de üstlenmiş olan Korhan Futacı ve Barlas Tan Özemek'e ait olduğu albümde; Hakan Çimenot, Ediz Hafızoğlu, Özün Usta gibi müzisyenlerin de katkıları bulunuyor. Daha önce Yasemin Mori ile konserlerinde aynı sahneyi paylaşmış olan Boğaziçi Caz Korosu da sanatçıya albümde eşlik ediyor. Kayıtları tamamen akustik olarak gerçekleştirilen albümde şarkıların mix ve mastering çalışması Mike Nielson tarafından yapıldı. Albümün çıkış şarkısı "Dünya" ise Temmuz ayında video klibiyle müzikseverlerle buluşmuştu.

www.aveamuzik.com

Sıla, `Vaveyla` ile raflardaki yerini aldı!

Türk pop müziğinin sevilen isimlerinden Sıla, bir süredir merakla beklenen yeni albümünü müzikseverlerle buluşturuyor. 1 Ekim'de tanıtım videosu yayımlanmış olan ve 9 Ekim'de de yayımlanması planlanan albüm "Vaveyla" adını taşıyor.

Acıdan atılan çığlık anlamına gelen ve aynı zamanda Namık Kemal'in de ünlü bir şiirinin ismi olan "Vaveyla"da onbir şarkının yanı sıra iki versiyon yer alıyor. Tüm şarkı sözlerinin Sıla'ya ait olduğu albümün mastering çalışması, dünya yıldızı Adele'in bu yıl ödül rekortmeni olan "21" albümünde de çalışmış olan Tom Coyne tarafından yapıldı. Tüm kayıtların canlı enstrümanlarla akustik olarak kaydedildiği albümde tüm yaylı kayıtlar Bratislava Senfoni Orkestrası tarafından çalındı. Albümün çıkış şarkısı "İmkansız" radyolar aracılığıyla geçtiğimiz günlerde dinleyicilerle buluştu.

www.aveamuzik.com

Nil Karaibrahimgil`den `He-Man`e klip!

Kendine özgü yorumu ve şarkılarıyla, müzik dünyasının sevilen isimlerinden biri olan Nil Karaibrahimgil, geçtiğimiz Temmuz ayında yayımladığı beşinci albümü "Ben Buraya Çıplak Geldim"in ikinci video klibini hareketli şarkısı "He-Man"e çekti.

Sözü ve müziği kendisine, düzenlemesi Bülent Uludağ'a ait olan "He-Man" şarkısının video klibi İzlandalı yönetmen Thor Saevarsson tarafından çekildi. Danimarkalı aktör Rudi Kohnke'nin boksör sevgili rolünde, Fatih Akın'ın özellikle "Duvara Karşı" filminden tanıdığımız ünlü oyuncu Birol Ünel'in ise mafya babası rolünde Nil Karaibrahimgil'e eşlik ettiği klip, Büyük Londra Oteli'nin de olduğu üç farklı mekanda çekildi. Çekimleri İki günde tamamlanan klip, görüntüleri ve yüzlerce kişilik oyuncu kadrosuyla adeta bir sinema filmini andırıyor. Klip, 16 Ekim'de müzik kanallarında yayınlanmaya başlayacak.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Erdem Kınay - Proje

Yaklaşık 16 yıldır profesyonel müzik dünyasının içinde yer alan ve Tarkan, Murat Boz, Hande Yener, Serdar Ortaç, Hadise, Demet Akalın gibi pop müzik arenasından birçok sanatçının düzenlemelerine ve müziklerine imzasını atmış olan Erdem Kınay, bu yıl Mart ayında yayımladığı ve 13 şarkının yer aldığı "Erdem Kınay - Proje" albümüyle beğeni toplamaya devam ediyor. Demet Akalın'ın seslendirdiği ve albümün çıkış şarkısı olan "Rota"nın başarısının ardından, Aynur Aydın'ın seslendirdiği "İşporta" şarkısıyla müzik dünyasının gündeminde olan Erdem Kınay, yıllardır birlikte çalıştığı isimlerin yanı sıra yeni yeteneklere de albümünde şans verdi. Bu hafta röportaj köşemizde Erdem Kınay'ın "Proje"sini masaya yatırdık.

Öncelikle bu projenin ilk adımları nasıl atıldı, biraz bahsedebilir misiniz?
Benim için geç bile oldu. Keşke daha önce yapsaydım diyorum. 2011 senesinin sonlarına doğru albüme başladım, Mart'ta da albümüm çıktı. Albümde yer alan sanatçıların hepsini ayrı ayrı organize edip şarkıları okuttum. Aslında hazır olmayan, sıfır şarkılarla yapılmış en çabuk albüm diyebilirim çünkü meslektaşlarımın albümlerinde genelde cover şarkılar var. Onların yapımı biraz daha kolay, daha kısa sürüyor. Benim için ne kadar zor olsa da yine kısa bir zamanda bitmiş oldu. Daha önce neden yapmadım diye pişmanım çünkü tepkiler çok güzel. İnsanlar çok takdir ettiler. Dijital platformlarda ve radyolarda da bu kadar beğenilmesi beni çok sevindirdi. Bu albüm serisi uzasın diye dua ediyorum.

Biraz önce de söylediğiniz gibi, meslektaşlarınız Ozan Doğulu, Ozan Çolakoğlu, İskender Paydaş, Volga Tamöz gibi isimler ardarda kendi albümleriyle gündeme gelmeye başladılar. Peki tüm bu proje albümlerini düşünürseniz, sizin albümünüzün diğerlerinden farkı nedir?
Belirgin bir altyapısı var. Bugün Erdem Kınay'ın yaptığı yapıtlar hiç okumaya gerek kalmadan iyi dinleyicilere "Bunu Erdem Kınay yapmış" diyecekleri hissi veriyor. Cover yerine yeni şarkılar var, en büyük fark bu. Bunun dışında, Demet Akalın bu tarz projelerde daha önce hiç yer almamıştı. Onun için de bir ilkti. Demet Akalın, Emina Sandal gibi beklenmedik isimlerin albümde oluşları da büyük bir farktır diye düşünüyorum. Aynı zamanda tanınmamış isimler çok büyük ilgi görüyor. Örneğin Merve Özbey'in seslendirdiği "Duman" inanılmaz tepkiler alıyor. Gittiğimiz konserlerde şarkılar ezbere söyleniyor, Merve'yi ayakta alkışlıyorlar. Merve çok genç bir isim, çok da iyi söylüyor. İnanır mısınız, üç kere şarkıyı performans etmek zorunda kalıyoruz çünkü tekrar istiyorlar. Bu da çok sevindiriyor elbette. Demek ki ünlü şarkıcılara gerek kalmadan, tanınmamış, güzel sesli bir insan da Erdem Kınay şarkısıyla yine başarıya ulaşabiliyor.

Peki siz meslektaşlarınızın albümlerini yayımlaması hakkında hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu akım Türk popunu ileriye götürür mü?
Kesinlikle çok daha ileriye götürüyor ama onun dışında zaten bu insanlar müziğe yön veren insanlardır. Ben de onlardan biriyim. Türkiye'de yaptığım yapıtlarla müzikte reform yarattığımı söyleyebilirim. Bir dönem tüm şarkılar birbirine benziyordu, hepsinde aynı sesler vardı. Belirgin bir müzik anlayışının tutacağına inanılıp buna göre üretim yapılıyordu. Biz o tabuları yıktık. Yanlış söylemiş olmayayım, 2004'te Ayşe Hatun Önal'ın "Çeksene Elini" şarkısıyla bu tarz bir şarkının da hatta bir mankenin de güzel işler yapabileceğini gösterdik, ki o albüm duayenlerden takdir almış bir projedir. Birçok sanatçıya örnek olmuştur hatta. O yüzden biz yıllardır müziğe yön veriyoruz aslında farkında olmadan. Dinleyiciler sadece ön plandaki insanı zikrediyorlar ama aslında bizim müziğimizi, bizim aranjemizi de takip edip dinliyorlar. Şarkıcılık tabii ki özel bir meziyettir. Onun da sorumlulukları vardır ama bir aranjör, bir besteci olabilmek, müziği algoritmik olarak da bilmeyi gerektiren bir mevzudur. O yüzden bizim tanınmamız müziğe bakış açısını değiştirecektir diye düşünüyorum.

Aranjörlerin sorumlulukları elbette çok büyük. Şarkının kaderi neredeyse size bağlı. Peki sizce dinleyiciler de artık şarkıların altına bakıyorlar mı? Türkiye'de bilinçli bir dinleyici kitlesi oluştu mu?
Evet, dinleyiciler buna dikkat etmeye başladı. En azından mukayese oluşuyor. Dinleyici artık seçerek, beğenerek alıyor. Diğer albüm yapan arkadaşların işleri de zorlaşıyor çünkü çıtayı ve kaliteyi yükseltmiş oluyoruz. Daha iyi malzeme kullanmaya başlıyoruz. O yüzden onlara da öncülük yaptığımızı, daha iyi şeyler yapmak adına fırsat verdiğimizi düşünüyorum.

Son dönemde albüm yayımlayan aranjör ve prodüktörlerle beraber electro-pop ve dans müziği akımı başladı. Sizce çıkış noktası ne oldu?
Bu tüm dünyada olan bir şey. Bugün yabancı müzik çalan kanalları ve radyoları açtığımız zaman en çok David Guetta, Pitbull gibi isimleri görüyoruz. Latin şarkılarla meşhur olan Marc Anthony'nin bile kulüp müziğiyle, Pitbull'la düet yapacağı benim aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu ticari kaygılardan da olabilir. Biraz sektörün de böyle istemesinden olabilir ama bir şekilde kendilerini yenilemiş ve yeniden popüler olmuş oluyorlar. Bu albümlerin electro-pop ve dans formatında olması bizim performanslarımızın da yapılabilirliğini kolaylaştırıyorlar. Biz DJ yapımcı olduğumuz için, kendi performansımızı yaparken slow bir şarkıyla performans gösteremeyeceğimiz için daha çok hareketli, elektronik altyapısı olan, house ritimli şarkıları tercih ediyoruz. Bizim albümlerimiz radyolara, kulüplere, eğlenceli programlara uygun albümler. Solo albümlerde böyle bir kaygı yok. Bir sanatçı tabii ki düşük tempo şarkı söyleyebilir, albümüne ekleyebilir ama bir Ozan Doğulu, bir Erdem Kınay, bir Ozan Çolakoğlu albümünde mutlaka şarkılar hareketli olmalı diye düşünüyorum.

Genel olarak imza attığınız işlere bakıldığında her daim batıya dönük bir yüzünüzün olduğu fark ediliyor. Hiç yurt dışına açılmayı düşündüğünüz oldu mu?
Bunları duydukça çok seviniyorum. Hatta yaptığım birkaç çalışmanın da fark edilmeden kaybolup gittiğini düşünüyorum ama bugün anlıyorum ki orada onu fark eden insan unutmuyor. Niye bizim müzik adamımız Avrupa'da, Amerika'da bir Madonna'yla bir Rihanna'yla çalışmasın diye düşündüren bir eser çıkarıyorsunuz ortaya. Hiçbir eksiğim olduğunu düşünmüyorum. Hatta Türkiye'de kendim haricinde de dünyada çok başarılı olabilecek müzisyen arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkemizde gerçekten çok iyi değerler var. Dünyaya açılmak Tarkan için bile bu kadar zorken bizde de çok çabuk olabileceğini düşünmüyorum. Orada yaşamadan, sektörünü koklamadan, oradaki insanları tanımadan, burada oturduğumuz yerden dünyanın en iyi şarkısını da yapsak kendimizi fark ettirmenin çok zor olacağını düşünüyorum. Yıllardır bir mücadelem var tabii ki, belki de sonuna gelmişimdir. Belki bir sene sonra Rihanna'da bir eserim olabilir. Ben buna bir hayal olarak bakmıyorum. Türkiye son yıllarda sadece müzikte değil, her konuda çok gelişti.

"Türkiye'de kendim haricinde de dünyada çok başarılı olabilecek müzisyen arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum." demiştiniz. Beğendiğiniz isimleri verebilir misiniz?
Hüsnü Şenlendirici şu an Amerika'da konserler verebilmiş bir insan. Adını söylediğin zaman akan suların durduğu adamlarla sahnede beraber çalıyorlar. Böyle adamlarla yan yana gelebilmek her baba yiğidin harcı değil. Hüsnü benim konservatuvardan arkadaşım. Sadece klarnetiyle, enstrümanıyla, şarkı söyleyen birisine oranla bu kadar popüler olması, onlarla yarışması bile büyük bir başarı. Takdire şayan bir durum. Şu an aklıma gelmeyen başka arkadaşlarım da var tabii ki. Yurt dışında konserler veren arkadaşlarımız yabancılara da konserler veriyorlar. Hem de Türk müziği icra ederek yapıyorlar bunu. Burhan Öcal bugün neredeyse tüm dünyada tanınan birisi mesela.

Albüme geri dönersek, ünlü sanatçıların yanı sıra daha önce hiç isimlerini duymadığımız isimleri de albümünüzde yorumcu olarak görüyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı?
Albümde 13 şarkı var. Ben bu 13 şarkının her birini tanınmış birine söyletmek yerine; ki yine Demet Akalın, Serdar Ortaç, Işın Karaca, Burak Kut gibi isimler söylüyordu, ondan sonra geri kalan şarkılarımda da gelecek vaat eden, tanınmamış, belki önümüzdeki günlerde bir Kenan Doğulu, bir Ebru Gündeş olacak isimlere fırsat vermek istedim. Aslında iyi yaptığımı düşünüyorum. Dediğim gibi, bugün Merve Özbey konserlerimizde şarkı söylediği zaman gelen tepkiler müthiş.

Peki size nasıl ulaşıyorlar?
Ben prodüktörüm, ben ulaşıyorum onlara, ben keşfediyorum. Dünyanın en iyi mankenleri pazarda gezerken nasıl keşfediliyorsa ben de şarkıcı arkadaşlarımı öyle keşfediyorum. Mesela "Olacak Olacak" adlı şarkıyı Demet Akalın'a sunmadan önce muhakkak bir bayan sesten şarkının demo kaydını hazırlıyorum. O sırada Merve Özbey'le tanıştım. Merve'nin sesini duyar duymaz ya solo albüm yapmalıyım ya da kendi albümümde değerlendirmeliyim diye düşündüm. Nitekim ikisini de yapacağız şimdi.

"Proje"nin devamı gelecek mi? Bir sonraki albümünüzde kimleri yorumcu olarak görmek istersiniz? Zaten çoğu ahbabım, o yüzden birçok sitem de geldi. Kafamdaki herkesi kullanmak istesem DVD çıkarmam gerekebilir. Çünkü o zaman 50 şarkı yapmam gerekir. Henüz kimlerle çalışacağımı planlamadım ama Demet Akalın olmazsa olmaz. Onunla uyumumuz çok iyi. Kenan Doğulu olsun istiyorum. Bu albümde kısmet olmadı ama çok iyi dostuz, çocukluk arkadaşıyız. O da bir şeyler yapmak istiyor. Yeni albümde inşallah. Yine tanınmamış isimler olabilir. Ben önce şarkıları yapıyorum sonra da bunu kim okusun diye düşünüyorum. Şarkısına göre hareket ediyorum. O yüzden eğer Ajda Pekkan tarzı bir şarkı çıktıysa muhakkak kendisine ulaşırım, teklif ederim, sıcak bakarsa neden olmasın?

Siz şarkı söylemeyi hiç düşündünüz mü? Bu aralar düşünmeye başladım çünkü demo kayıtlarımı ben okuyorum ve arkadaşlarıma dinlettiğim zaman "Sen neden okumuyorsun, kendin albüm yap, çok güzel sesin var." diyorlar. Bunlar bana cesaret veriyor tabii ki. Ben bu konuda biraz korkaktım. İşin mutfağında uzun senelerdir bulunduğum için göz önünde olmak hayalini kurduğum bir şey değildi. Sanatçı arkadaşlarım küçüklüğünde eline saç fırçasını alıp ayna karşısında şarkı söylemiştir ama benim hayallerim bu doğrultuda değildi. Benim hayallerim daha çok düğmelerle, aletlerle, orglarla ilgiliydi. İşin elektronik kısmıyla ilgilendim. "Herkes beni tanısın" gibi bir derdim olmamıştı ama şimdi sanatçı dostlarım beni teşvik ediyorlar bu konuda. Belki önümüzdeki albümde bir iki şarkıyla başlayıp, sonra tamamı benim yorumladığım bir albüm yayımlayabilirim. Her şeyi bir anda vermektense sürpriz olsun isterim.

Peki albümün yeni video klibi için kararınızı verebildiniz mi? Hayır, çok zorlanıyoruz çünkü bütün şarkılara istek geliyor. Her şarkı A1 mantığında hazırlandı ve öyle duyuluyor hakikaten. O yüzden karar vermekte ve insanları organize etmekte zorlanıyorum. Bugün Serdar Ortaç'ın seslendirdiği "Yorum Yok" şarkısına klip çekmek istesem şu an Serdar'ın da kendi albümü var, o da yoğun. Konserleri var. Kendi klipleriyle meşgulken bu onlar için ekstra bir zorluk oluyor. Ne kadar kolay görünse de 3.5 dakikalık şarkı ama nereden baksanız onun klibini çekmek ve montajlama süreci 20 gün sürüyor. Sanatçının iştirakı gerekiyor, hem de montajına kadar. Şimdi Demet Akalın'ın seslendirdiği "Emanet" adlı şarkının üzerine düşüyoruz. Ardından da "Merve Özbey - Duman"ı düşünüyorum. Sonrasında da "Serdar Ortaç - Yorum Yok" kliplensin isterim.

Önümüzdeki dönemde başka isimlerin albümlerinde isminizi görebilecek miyiz? Hazırladığım bir Asya albümü var. Asya'yı tanıyorsunuz. İyi bir albüm olması gerekiyor çünkü Asya çok güçlü bir ses ve uzun zamandır sevilen bir isim. Onun üzerinde çalışıyorum. Bununla birlikte sanatçı arkadaşlarımla hep senkronize zamanlarda albümlerimizi çıkardık. Bu sene kendimin dışında diğer albümlere çok vakıf olamadım. Bir "Murat Boz - Geri Dönüş Olsa" şarkısı yaptık o da başarılı oldu. Bu yaz genelde kendi albümümle ilgilendim. Her zaman sanatçı arkadaşlarımın bütün albümlerinde olurum ama bu sene benim telaşımla geçti. Onun dışında henüz tanınmamış bir isme albüm hazırlıyoruz. İzmirli bir arkadaşımız. İzmir'de tanınan ve iyi kulüplerde sahne alan biri.

www.aveamuzik.com

Planeur`un `Vız Vız`ı kliplendi!

Geçtiğimiz yıl yayımladıkları, tüm söz, müzik ve düzenlemeleri kendilerine ait olan "Gelecek" albümüyle rock müziğin iddialı gruplarından biri olarak müzisyenlerin dikkatini çeken Planeur, albümün ilk video klibi "Herşey Bitti"nin ardından, albümün ikinci video klibi için "Vız Vız" şarkısını seçti.

Müzisyen ve söz yazarı Serkan Modalı ile gitarist ve prodüktör Onur Ataman tarafından Hollanda'da kurulan Planeur'ün "Vız Vız" klibi, bir arının gözünden başlıyor ve grubun performans sahneleriyle devam ediyor. Taksim Elmadağ Film Stüdyoları'nda gerçekleşen ve çekimleri iki günde tamamlanan video klibin yönetmenliğini Mustafa Özen üstlenirken, klibin kurgusu Selman Özdoğan tarafından gerçekleştirildi. Planeur'ün solisti Serkan Modalı'nın klipte giydiği t-shirt'teki Wohha'nın "Ruh Askerleri" isimli dikkat çeken figürü, grubun da mottosu olmuş. Klip, müzik kanallarında yayınlanmaya başladı.

www.aveamuzik.com

Oğuzhan Uğur `Çok Şükür` ile karşınızda!

Sevgi Berna Biber'le yorumladığı "Terbiyesizim" ve Bora Öztoprak'la yorumladığı "Panpa" şarkılarıyla özellikle sosyal medyada oldukça dikkat çeken ve kısa sürede ismini duyuran Oğuzhan Uğur, 11 şarkıdan oluşan ilk albümü "Çok Şükür"ü müzikseverlerin beğenisine sundu.

Farklı ve eğlenceli tarzı ile dikkat çeken Oğuzhan Uğur, bir şarkı dışındaki tüm şarkıların sözlerini kendisi yazdı. Gündelik hayatın sıkıntılı durumlarını eğlenceli bir anlatımla dile getiren genç şarkıcı, albümdeki bazı şarkıların müziklerinde Raffaele Piccolomini, Saki Çimen ve Gökhan Mandır gibi isimlerle çalıştı. Şarkıların mix ve mastering çalışmalarının Tarık Ceran tarafından yapıldığı albümün çıkış şarkısı "Soğan Ekmek"in video klibi ise yine eğlenceli bir anlatımla Can Sarcan yönetmenliğinde çekildi.

www.aveamuzik.com

Kenan Doğulu`nun `Şeytan Tüyü` yayımlandı!

Pop müziğin sevilen ismi Kenan Doğulu, geçtiğimiz Temmuz ayında yayımladığı "Aşka Türlü Şeyler" albümünün ilk video klibini çekti. Duygusal çalışması "Bal Gibi" ile uzun zamandır müzik listelerinin üst sıralarında yer alan Kenan Doğulu, albümün ilk video klibi için "Şeytan Tüyü" adlı şarkısını seçti.

Sözü ve müziği Kenan Doğulu'ya, düzenlemesi ise Ozan Doğulu'ya ait olan "Şeytan Tüyü" Bora Tarhan yönetmenliğinde kliplendi. Kars Ani Harabeleri'nde Ani Katedrali ve Menuçehr Camii'de çekilen klibin çekimleri üç günde tamamlandı. Ağırlıklı olarak Kenan Doğulu'nun performans görüntülerinden oluşan klipte sanatçıya dansçı Deniz Friese eşlik etti. İlk olarak sanatçının resmi sosyal paylaşım sitesinde yayımlanan klip, bugünden itibaren tüm müzik kanallarında da yayımlanmaya başlıyor.

www.aveamuzik.com

Scorpions için geri sayım başladı!

Efsanevi rock grubu Scorpions, çok özel iki konser için yeniden Türkiye'ye geliyor. 2010 yılında başlayan ve hala devam eden "Farewell" dünya turnesi sonrasında 46 yıllık müzik serüvenlerini sonlandıracağını açıklayan grup, aynı yıl çıkan "Sting in the Tail" albümünün başarısının ardından kariyerlerine devam etme kararı almıştı.

"Send Me An Angel", "Still Loving You", "Hurricane", "Always Somewhere", "Humanity" gibi birçok ölümsüz şarkı ile tüm dünyada 100 milyondan fazla albüm satan ve birçok ödüle layık görülen Scorpions, 17 Ekim akşamı İzmir Arena'da ve 19 Ekim akşamı da İstanbul Küçükçiftlik Park sahnesinde hayranlarıyla buluşacak. Yıllardır kendilerini gönülden destekleyen hayranlarına ve The Beatles, The Rolling Stones gibi müzik kariyerlerinde kendilerine ilham veren isimlere bir teşekkür niteliğinde hazırladıkları yeni albümleri "Comeblack" ile geri dönen Scorpions, onbinlerce kişinin katıldığı 2010 konserinin ardından İzmir ve İstanbul konserleri ile unutulmaz saatler yaşatacak.

www.aveamuzik.com

Jennifer Lopez`den üçüncü İstanbul konseri!

Dünyaca ünlü pop yıldızı Jennifer Lopez, geçtiğimiz aylarda Panama'da başlayan "Dance Again" dünya turnesi kapsamında 16 Kasım'da ilk kez İstanbullu hayranları ile buluşacağının müjdesini vermişti. İki hafta gibi kısa bir sürede biletleri tükenen konseri kaçıranlar için, 17 Kasım'da ikinci konserin düzenleneceğinin müjdesi gelmişti. Yoğun talep üzerine Jennifer Lopez, üçüncü İstanbul konserini de gerçekleştirecek.

71 konserlik turne kapsamında sadece Los Angeles, Miami ve Moskova'da iki gece üst üste sahneye çıkacak olan Jennifer Lopez'le, 17 Kasım'da ikinci İstanbul konseri için anlaşılmıştı. Turne süresince 64 şehri ziyaret edecek olan ünlü yıldız, 14 Kasım Çarşamba akşamı dünyada ilk kez üçüncü konseriyle bu kez Avrupa yakasında, Ataköy Atletizm Arena'da sahne alacak. Oldukça görkemli bir sahne şovunun sunulacağı konserde Jennifer Lopez, eski şarkılarının yanı sıra, dünya müzik listelerinde uzun süre liste başında kalan hit şarkılarını da seslendirecek.

www.aveamuzik.com

1 Ekim 2012 Pazartesi

RÖPORTAJ / Gökçe - Kaktüs Çiçeği

Alternatif müziğin genç temsilcilerinden Gökçe bu hafta konuğumuz oldu. "Böğürtlenli Reçel", "5 Kuruş Yok", "Kaktüs Çiçeği" olmak üzere beş yıllık müzik kariyerine üç albüm ve bir de single sığdıran Gökçe ile büyük beğeni toplayan "Ne Yapardım" ve "Tuttu Fırlattı" gibi şarkılarının başarısını ve son albümü "Kaktüs Çiçeği"ni konuştuk.

Albümün derinine inmeden önce ismiyle başlayalım röportajımıza. Albümün adı niçin "Kaktüs Çiçeği"? Basın bültenimin girişinde yazan satırlar albümün adının neden "Kaktüs Çiçeği" olduğunu en iyi şekilde açıklıyor: "Işıklar yavaş yavaş sönmeye başladığında, insanlar uyumak için yataklarına doğru yol alırken; hani sıkıntıdan içiniz dışınıza çıkar ya, öyle bir gecede başlar kaktüs çiçeğinin hikayesi. Yüzlerce dikenin arasından, tüm güzelliğiyle çıkıverir, tezatlığın böylesi... Sarı, mavi, kırmızı, yeşil. Yakıştırabildiğiniz tüm renkler... Kıskanırsınız onu, tutup fırlatasınız da gelebilir! Sormayın neden, n'apardınız bilemezsiniz. Başkası düşünmez onu sizin kadar. Hem kime ne! Bitti mi büyümesi, oh olsun geleceğe, eskiye dönersiniz! 20'li yaşlarınızı getirir aklınıza, hissettiğiniz tüm kötü şeylerin yanında yaşadığınız güzellikleri! Ve günlerden bir gün, mesela Cuma, soldu diye üzülürken siz, aniden açıverir mevsimlere meydan okuyan inatçılığıyla."

Kendi şarkılarını yapan, üretken bir müzisyensiniz. Albümde de ağırlık kendi şarkılarınızda. Peki size bu albümde şarkı yaptıran etkenler neler oldu? "Kaktüs Çiçeği" nasıl bir döneminizin ürünü? Bu albüm doğallığımın bir ürünü. Hiçbir zaman kendimi şarkı yazma konusunda zorlamadım. Hayat gibi ben de değişiyorum.

Beş yıla üç albüm sığdırmış, başarılı ve genç bir müzisyen olarak, sizce kariyerinizde büyük bir adım atmanızı sağlayan "Tuttu Fırlattı" ve "Ne Yapardım" şarkılarının başarılarının sırrı nedir? "Kaktüs Çiçeği"nin farkı, yapmak istediğim tarzın daha çok oturduğu bir albüm olması. Stüdyo şarkıcılığımı daha çok gösterdiğim, istediğim müziklerin sentezini en iyi şekilde gösterdiğimizi düşünüyorum. Her zaman şarkı sözlerimde içimden ilk gelen sözleri bozmamaktan yanayım. Daha doğal ve naif oluyor. İnsanların içine daha iyi işliyor. Dolambaçlı sözlerden hoşlanmıyorum. İnsanların duygularına direkt ve en basit şekilde dokunmayı seviyorum. Bu albümde bunun fazlasıyla olduğunu düşünüyorum. Bu albüm ve şarkıların sırrı doğal ve samimi olması.

Cover geleneğinizi bozmayarak bu albümde de "Kıskanırım Seni Ben" şarkısını tekrar yorumladınız. Bu şarkıyı seçmenizin sebebi neydi? Cover yaparken özellikle dikkat edip özen gösterdiğiniz noktalar neler oluyor? Bu şarkıyı konserlerde söylüyorum. Çünkü Türk Sanat Müziği'ni çok seviyorum. İnsanlar nereden bulabiliriz diye çok sordular. Bu yüzden albüme koymaya karar verdik. Cover yaparken şarkının gerçekten farklı bir düzenleme ile olmasını düşünüyorum. Alen Konakoğlu'nun bunu farklı bir şekilde başardığını düşünüyorum.

"Oh Olsun" henüz yeni kliplendi ancak albümde mutlaka kliplendirmek istediğiniz başka çalışmalar da var mı? Yeni klip için herhangi bir şarkı veya bir süreç belirlediniz mi? Bu albüme bir sürü klip çekmeyi düşünüyorum. Üçüncü klibi de "20'li Yaşlarım" isimli şarkıya düşünüyoruz.

Kliplerinizde ve şarkılarınızda çok renkli ve eğlenceli bir karakter gözümüze çarpıyor. "Gökçe gündelik yaşamında da bu denkli renkli, enerjik ve dinamik kalabilen biridir." diyebilir miyiz?Evet, diyebiliriz. Aynı zamanda çok duygusal da bir insanımdır. Her an, her yerde, herhangi bir şeye üzüldüysem ağlayabilirim.

Tarzınızı ilk albümünüzden bu yana "eğlenceli rock" olarak tanımlıyorsunuz. Sizce rock müziği veya sizin müziğinizi "eğlenceli" hale getiren öğeler nelerdir? Ben sadece o albüm için söylemiştim. İşin esprisiydi. Şu anda yaptığım tarz alternatif pop. Bir sürü tarzın sentezi. Balkan, rnb, pop, rock... Çok fazla kategorize edemeyeceğimiz bir müzik stilim olduğunu düşünüyorum.

Albümün aranjör ve prodüktör koltuğunda Alen Konakoğlu oturuyor. "5 Kuruş Yok" albümündeyse üç farklı aranjörle çalışmıştınız. Bunun ne gibi avantaj ve dezavantajlarını yaşadınız? Bu albümde bütünlük adına mı sadece Alen Konakoğlu ile çalışmayı tercih ettiniz? Evet öyle oldu. Bir bütünlük sağlanması için birlikte çalışıyoruz. Daha önceki albümümde farklı kişilerle çalışmak altyapı olarak bir bütünlük sağlamadı ama bunu da denemeli ve tecrübe etmeliydim. Her şarkıcı beraber müzikal altyapısını ve tarzını yarattığı kişiyle çalışmalı ki istediği müziği ortaya çıkarabilsin.

Davulcu koltuğunda sizi gördüğümüz D-She şu an aktif çalışmalarına devam ediyor mu? Önümüzdeki dönemlerde de davuldan uzak kalmamak adına grup projelerinde yer almayı düşünüyor musunuz? Çok istediğim ama çok zor bir proje. Zorluğu her gün sabahtan akşama kadar çalışılması gerektiğinden kaynaklanıyor. Diğer davulcu arkadaşım İlke Devrim Duman'ın da yoğunluğu nedeniyle şu anda askıya aldığımız bir iş.

www.aveamuzik.com

Jehan Barbur`dan yeni albüm!

İlk albümü "Uyan" ile 2009 yılında müzik dünyasına giren, 2010 yılında yayımladığı "Hayat" albümüyle hayran kitlesini çoğaltan ve özgün yorumuyla oldukça dikkat çeken Jehan Barbur, iki yıllık bir aranın ardından yepyeni bir albümle tekrar dinleyicilerinin karşısına çıktı.

Önceki iki albümünde olduğu gibi "Sarı" adını verdiği yeni albümünde de şarkıların birçoğu Jehan Barbur imzası taşıyor. Kendi şarkıları dışında, bir Bülent Ortaçgil şarkısı olan "Dalyan Deltası"nu yorumlayarak yeniden hayat veren Jehan Barbur, ayrıca müziği Cahit Berkay'a ait olan "Kırık Bir Aşk Hikayesi" adlı şarkıya söz yazarak albüme dahil etti. Adını, sanatçının albümde de yer alan "Sarı" adlı şiirinden alan albüm, müzik marketlerdeki yerini aldı.


www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Aydilge - Kaçsam Ege'ye

Son günlerde "Kaçsam Ege'ye" şarkısıyla müzikseverlerin beğenisini toplayan Aydilge, dopdolu kariyerine; üç albüm, dört single, yazarı olduğu üç kitap, dergi editörlüğü, radyo programcılığı ve birçok sosyal sorumluluk projesi sığdırdı. Müzikal çizgisinden ve duruşundan bir an bile ödün vermeden, müzik dünyasındaki yolunda emin adımlarla ilerleyen Aydilge, tüm samimiyetiyle sorularımızı yanıtladı.

Şu sıralar "Kaçsam Ege'ye" adlı single çalışmanızla müzik gündemindesiniz. Öncelikle bu şarkı nasıl ortaya çıktı biraz bahsedebilir misiniz? Hepimiz bir şeylerden kaçmak isteriz. Okuldan, işten, zaman zaman ailemizden bile... Hatta büyüklerimiz hep şöyle demez mi? "Bir emekli olayım da Ege'ye yerleşeyim, hayatımı yaşayayım". Ama bazı şeyleri hep yapacağım deyip yapamadığımız da olur. Aslında bu biraz, insanları hayallerini gerçekleştirme konusunda kışkırtan bir şarkı. "Hayatımı yaşayacağım" deme, git ve yaşa diyor! Kafayı değiştirmedikten sonra, nereye kaçarsan kaç, içindeki sıkıntıdan kurtulamayacağını da söylüyor bir yandan. Kafanızı taktığınız şey, her yere sizinle gelir, Ege'ye kaçsan ne fayda?

Bir Sezen Aksu klasiği olan "Sorma" da geçtiğimiz aylarda sizin yorumunuzla tekrar hayat bulmuştu. Biz de sizden ilk defa bir cover çalışması duymuş olduk. Bu şarkıyı tercih etmenizin sebepleri nelerdi? Evet, aşık insana sorulmaz ne haldesin diye çünkü istese de anlatamaz, anlatsa da kimse anlayamaz... Ama işin içine müzik girdi mi, insanın kalbine dokunuverir notalar... Ve dile gelmeyen duygular, göğüs kafesinden boşalırlar. İnsanın içini titreten şarkıların yazarı Sezen Aksu'nun "Sorma"sı da buna örnektir. Benim için de anlamı bambaşka bir yerdedir. Hep şuna inanmışımdır, öldüreceklerse güzel öldürmeli insanlar aşkı. Nazikçe, acıtmadan. Beceriksizce yok saymadan, incitmekten zevk almadan. Nefret ettirmek en kolayı. Kolaya kaçmadan, nazikçe çıkmalı insan bir başkasının ruhundan. "Sorma"yı stüdyoda okurken hep bu düşünce dönüyordu aklımda ve içinde kor kor ateşler yansa da, acısını kendi içinde yaşayan gururlu bir kadın?

Son üç çalışmanızı single olarak yayımladınız. Bu single çalışmalarının ardından albüm hazırlıklarınızda son durum nedir? Ben çok tez canlı ve sabırsız bir insanım. Aslında single işi tam bana göre. Hemen yap ve çıkart! Albüm artık satın alınmadığı için, insanlar sadece klip şarkılarını takip ediyor ne yazık ki ve diğer şarkılara yazık oluyor. Oysa single çıkarınca bu sorun ortadan kalkıyor. Yine de albümün değeri ve yeri bende ayrı. Beni bir şarkılık değil, her şarkımla seven insanları tatmin edecek olan şey tam bir albümdür. O yüzden 2013'e albüm geliyor. Çalışmalar hızla devam ediyor. Ekibimde her zaman olduğu gibi Alen Konakoğlu ve Cem Sarıoğlu da yanı başımda.

Albümde düet veya cover gibi farklı sürprizleriniz olacak mı? Repertuvarda belirlenmiş olan şarkılarınız var mı? Albüm çalışmaları, yine Alen Konakoğlu'nun stüdyosunda devam ediyor. Şu anda yine tüm söz ve besteler bana ait. Henüz bir cover ya da düet düşüncem yok çünkü böyle şeylerin planlandığı zaman samimi olmadığını düşünüyorum ama bir anda yükseldiğim bir parça olur, cover'ını yapmak istersem, elbette yaparım.

Şubat 2012'de Amerika'nın bir müzik sitesinde düzenlenen yarışmada "Geri Dönmem" adlı şarkınızla birincilik kazandınız. Bu yarışmadan biraz söz eder misiniz? Nasıl dahil oldunuz, bu süreç sizin için nasıl bir deneyimdi? "Kilit" albümünün en sevilen kliplerinden biriydi "Geri Dönmem". Dünyanın farklı ülkelerinden müzisyenlerin kıyasıya rekabet ettiği bir yarışma bu. Amerika'nın önemli prodüktörleri tarafından elenen yarışmacılar, son üç turda halk oylamasına tabi tutuluyor. Her üç aşamayı da önde bitirdik ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen oylarla tüm rakipleri geride bırakıp birinci olduk. Hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Ardından bu başarı nedeniyle, İngiliz "Amaze" dergisine de kapak oldum. Derginin iki sayfasında da yarışma ve benle ilgili Amaze editörlerinin yazdığı bir makale bulunuyor.

Özellikle hareketli şarkılarınız kısa sürede müzik listelerinde üst sıralardaki yerini alıyor. Tercihlerinizi genelde hareketli şarkılardan yana yapmanızın sebebi nedir? Rock müzikteki isyan bile şekil değiştirip, ağlayan, mızmızlanan bir kabullenişe dönüştü. Çünkü ne kadar az isyankar, ne kadar ağlak bir toplum olursak, var olan düzen de o kadar rahat devam eder yoluna. Ben dinleyiciyi ağlatarak uyutmak değil, uyandırmak, harekete geçirmek istiyorum.

Müziğin yanı sıra çok aktif bir yaşantınız var. Bir dergide editörlük yapıyorsunuz, radyo programınız var ve geçtiğimiz yıl dördüncü kitabınızı yayımladınız. Önümüzdeki günlerde tüm bu saydıklarımıza yeni sürprizler de eklenecek mi? Gelecekte ne gibi çalışmalar göreceğiz sizden? Dergi editörlüğüm ve radyo programım devam ediyor. Dileyenler her Perşembe 22.00-24.00 arası canlı yayında dinleyebilirler. Onun dışında yeni kitabımı da yazmakla meşgulüm. Bende sürpriz bitmez zaten. Yaşam beni çok zor tatmin ettiği için yeni işlerin peşinde koşmazsam ölürüm. Bir abartı cümlesi değil! (Gülüyor).

Çevrenizde neler enerjinizi arttırır? Üretimlerinizi besleyen etkenler nelerdir? Deli olmam! "Deli misin?" diye çok sordular bana. İlkokulda öğretmenimin zorladığı şiiri değil kendi yazdığım şiiri okuduğumda; lisede herkesin aşık olduğu çocukla çıkmayı reddedip, popüler kız olmayı kaçırdığımda; üniversitede Amerika'da kazandığım bursu geri çevirip müzik yapmayı seçtiğimde hep sordular, "Deli misin?" diye. Evet, deliyim! Dengeli ve düzgün olma bahanesinin altında yaşama karşı korkaklığını gizlemeye çalışan "normal"lerin ötekileştirdiği biriyim. Simulasyon gülümsemeler, protez benlikler, yama kişilikler takmadan yaşamaya çalışan, akıllı bir deliyim ve bu sayede besleniyorum.

Müzik dünyasına adım attığınız ilk günden bu yana müziğinizde, duruşunuzda, ekibinizde veya imajınızda herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı duymadınız. Değişim sizin için ne ifade ediyor? Yaratıcılığın sınırları öyle dar ki bu ülkede, pek çok müzisyen küçük beden dolaşmak zorunda kalıyor. Ya da büyük hayaller dikip, giyecek insan bulamıyorlar. O yüzden panik halinde "Onu mu yapayım, bu imaja mı bürüneyim?" diye oradan oraya zıplayabiliyorlar. Kimseyi suçlamıyorum. Değişim en güzel şeydir, samimi olduktan sonra. Benim sınırım samimiyettir.

Müzik dünyasındaki gelişmeleri takip eden bir sanatçı olarak, dijital müzik platformlarının sektöre ne gibi katkıları olduğunu düşünüyorsunuz? Bence çok büyük bir katkısı var çünkü artık sanatçıların tek dayanak noktası yasal dijital platformlar. Müzik şekil değiştiriyor. Artık CD satılmıyor ve buna hızlı bir şekilde adapte olunması lazım. O yüzden dijital platformlar yeni müzik sektörünün mihenk taşıdır.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Kürşat Başar - Keşke Burada Olsaydın

Ödüllü gazeteci yazar Kürşat Başar, iki yıldır canlı performanslarıyla devam eden müzik serüvenini, ünlü sanatçılar ve klasikleşmiş şarkılarla "Keşke Burada Olsaydın" adlı albümüne taşıdı. Sezen Aksu, Ayşen, Yaşar, Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Levent Yüksel, Erol Evgin ve Zeynep Talu gibi Türk popunun önemli isimlerinin ve piyanosuyla da Burçin Büke'nin eşlik ettiği ve unutulmayan şarkıların yer aldığı albümün dinleyicilerle buluşma hikayesini Kürşat Başar'a sorduk.

Sizi yıllarca gazeteci ve yazar kimliğinizle tanıdık. Müziğe ve özellikle de caz müziğe olan bu tutku nasıl başladı? Müziğe ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Piyano dersleri, gitar, arkasından da bateri çaldım. Gazetecilik, yazarlık, televizyon derken müzik geride kaldı. Caza olan ilgim de yine lise yıllarında başladı. Uzun zaman televizyonda caz programları yaptım.

Bu tutkuyu profesyonel arenaya taşımaya ne zaman karar verdiniz? Bu kararı almanızdaki etkenler neler oldu? Bir rastlantıyla oldu aslında. Birkaç arkadaşımla öylesine gidip çalarken "Yavaş yavaş birlikte de bir şey yapalım." diye düşünmeye başladık. Bundan bir yıl kadar sonra da ben kendi dörtlümü kurmaya karar verdim. Burçin Büke ile bir araya geldikten sonra da topluluk ciddi biçimde çalışmaya başladı.

Birer klasik olmuş şarkıların yanı sıra, albümde Zeynep Talu ile ortak imzalarınızı taşıyan bir şarkı da var. "Keşke Burada Olsaydın" şarkısı nasıl ortaya çıktı? Kendi kendime çalıp kaydettiğim küçük parçalardan biriydi "Keşke Burada Olsaydın". Albüm çalışmaları sırasında parçanın orijinalini dinleyen Zeynep Talu buna söz yazmak istediğini söyledi. Gelen sözler üzerinde küçük değişiklikler yaptık birlikte ve Burçin Büke de yeniden düzenledi şarkıyı.

Albüm çıkarma fikrine sıcak baktığınız ilk günle beraber, nasıl bir sürece girdiniz? Albümün hazırlık aşamasından biraz bahsedebilir misiniz? Öncelikle repertuarı hazırlamakla uğraştım. Sonra bu şarkıların nasıl çalınacağı konusunda Burçin Büke'yle çalıştık. Tabii sonra bu şarkıları söyleyecek isimleri tek tek aradık. Onlara dinlettik. Yavaş yavaş stüdyoya girdik ve provalara da başladık bu arada. Stüdyo on beş günümüzü aldı. Bütün orkestra ve gelen solistlerle her gün uzun saatler geçirdik orada. Ardından albüm, Mayıs 2012'de yayımlandı.

Albümde vokalleriyle size destek olan Ayşen, Sezen Aksu, Yaşar, Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Levent Yüksel, Erol Evgin gibi isimleri nasıl bir araya getirdiniz? Bu isimleri seçmenizin özel sebepleri var mıydı? "El Gibi" ve "Sen Benim Şarkılarımsın" gibi şarkılarda fazla düşünmedim. Diğerlerini Burçin Büke, Zeynep Talu ve ben birlikte seçtik. Aslında isimlerden çok şarkılar belirleyiciydi. Kimin sesine, kimin yorumuna hangisi daha güzel olur diye düşündük.

Ünlü isimlerin yanında müzikseverlerin kısa bir önce tanıştığı Berkay Özideş ve Şenay Lambaoğlu gibi iki genç isim de albümde göze çarpıyor. Bu iki genç yetenekle sizi bir araya getiren etkenler neler oldu? Benim yazdığım "Bizim Şarkımız" müzikalinin seçmeleri sırasında Berkay Özideş'le tanıştık ve kısa bir sürede zaten müzikalin başrolünü aldı. İzmir'den gelen bir arkadaşımız, çok güzel bir sesi ve yorumu var. Ayten Alpman'ın üne kavuşturduğu "Ben Varım" şarkısını ona söyletmek istedik. Çok da güzel oldu. Yazık ki sevgili Alpman albümün çıkmasından çok kısa süre önce bize veda ettiği için ona dinletemedim. Şenay Lambaoğlu bizimle birlikte Pera Palas'ta yaptığımız programlarda solist olarak yer alıyor. Bu nedenle onun da albümde bizimle bulunmasını istedim. Bildiğiniz gibi bu günlerde onun da yeni albümü "İçimde Aşk Var" yayımlandı.

Albümde yer alan şarkıları seçerken ne gibi kriterler gözettiniz? Bu şarkıların sizin için özel anlamları var mıydı? Aslında benim sevdiğim şarkılardan oluştu diyebilirim. Elbette hemen hepsinin benim için bir anısı, özel bir yeri var. Onların dışında kendi bestem, Burçin Büke'nin birlikte çaldığımız bestesi ve benim uzun yıllar televizyon programlarımın jenerik müziği olan "El Ciego"nun Türkçe versiyonu "Kayboldum" var. Bu şarkıyı çok sevdiğim ve çaldığım için almak istedim. Zeynep Talu da çok güzel sözler yazdı ve Levent Yüksel de harika yorumladı.

Önümüzdeki albümlerde yorumculuğunuzla da mikrofon başına geçmeyi düşünüyor musunuz? Hayır, şarkı söylemekten hiç anlamıyorum ve beceremiyorum. Bu nedenle böyle bir isteğim de yok.

Bu albüm sizin için ne ifade ediyor? Bu proje albümlerinin devamı getirmeyi düşünüyor musunuz? Devam etmeyi düşünüyorum. Şu an yeni bir albümün hazırlıklarına en azından masa başında başlamış durumdayız zaten. Bu albüm benim için çok özel. Müziğe olan büyük aşkımın günün birinde böyle bir albüme dönüşeceğini doğrusu hiç düşünmemiştim. Onun için de çok heyecan verici. Ayrıca böyle bir projede böylesine değerli isimlerin bana coşkuyla katılması da çok özel bir anlam taşıyor benim için. Albümün dinleyiciden aldığı tepkiler de bütün bu çalışmanın hediyesi oldu.

Albümle ilgili okurlarınızdan nasıl tepkiler aldınız? Bu defa müzisyen kimliğinizle basında yer almak size ne hissettiriyor? Doğrusunu söylemek gerekirse beklediğimin çok üstünde güzel tepkiler aldık. Hep değişik şeyler yaptığım için aslında sanıyorum okuyucularım fazla şaşırmadı. Sonuçta ben hep kendimi anlatıyorum, müzikle ya da sözcüklerle içimdeki duyguyu dile getirmeye çalışıyorum.

Ülkemizde caz müzik dinleyicisi, ana akım müzik dinleyicilerine göre azınlıkta kalıyor. Bu durumu siz neye bağlıyorsunuz? Caz müziğin hitap ettiği dinleyici profilini nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğal sayılır çünkü caz bize uzak bir müzik tarzı. Aslında caz dendiğinde ne anlaşıldığı da biraz karışık. Çoğu kişi için Amerikan müziği ama dünyanın farklı yerlerinde, yerel seslerle, ezgilerle birleşen değişik biçimleri de var. Ben yaptığımız müziğe caz demiyorum ama cazla bağlantısı doğaçlamaya yer vermemiz.

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Özgün - Konu Senden Açılınca

Bugüne kadar müzik dünyasına kazandırdığı hit şarkılarıyla adından sıkça söz ettiren Özgün, yeni albümü "Konu Senden Açılınca" ile tekrar hayranlarıyla buluştu. Yaklaşık üç yıldır single çalışmalarıyla radyolarda duyduğumuz ve ekranlarda izlediğimiz Özgün, "Şike", "Sen ve Ben" ve "Sadece Arkadaşız" şarkılarına da yer verdiği yeni albümünü ve sadeleşen müzik tarzını anlattı.

"Konu Senden Açılınca" müzikseverlerle buluştu. Kendinizi son günlerde nasıl hissediyorsunuz? Çok iyi hissediyorum. Albüm yapmayalı uzun bir süre olmuştu. Neredeyse üç sene. Arada single çalışmalarım oldu ama albüm yapmak başka bir şey tabii ki. Güzel bir iş yaptığınızda ve o işin getirilerini de anında almaya başladığınız zaman o mutluluğun tarifi yok. Ben de şu an o tarifsiz mutluluğu yaşıyorum.

Sizin de söylediğiniz gibi, son iki buçuk yıldır sizden single çalışmaları görüyorduk. Bu defa albüm yapma fikri nasıl oluştu? Nasıl bir albüm yapmak lazım, neye ihtiyacımız var diye patronlarımızla konuşuyorduk. Single'lar çok iyi gitti ama Cengiz Bey bana hep "Çok iyi bir albüm yapmak lazım." diye diye beni kamçıladı. "İyiden kastınız nedir?" derken, içimden geleni doğru ifade edersem iyi bir albüm olacağını konuştuk. Onun için uğraştım, çalıştım. Yaklaşık dokuz ay önce de repertuvarı oluşturmaya başladık. Deniz Bey'le de görüşüp şarkıları kararlaştırınca kayıtlara başladık. Ben aslında geçtiğimiz sene albüm yapmak istemiştim. "Sadece Arkadaşız"ın çıkışından hemen sonra albümü çıkaralım istedik ama repertuvar istediğimiz gibi olmamıştı. Sonra ardından "Sen ve Ben" geldi. Daha sonra da diğer şarkıları toparladık. Kısmet bugüneymiş.

Uzun bir süredir oturmuş bir müzik tarzınız var. Artık insanlar "Özgün" şarkılarını tanıyorlar. Bunun yanında, Yunan müziğine de hep yakın durdunuz. Bu ilgi nereden geliyor? İnsanlar sizi ilk defa nasıl tanırsa ve beğenirse devamlı sizden onu istiyorlar. İnsanlarla ilk tanışmam "Şeytan" ve "Elveda" ile oldu. İkisi de 2005 yılının en çok çalınan şarkılarıydı. Her yerden, "En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı" ödüllerini toplamıştık. Çok iyi şarkılar vardı. "Şeytan", içinde buzukilerin olmasından ve Yunan havasından dolayı insanlara sıcak geldi. Bir de o dönem böyle şarkılar yapılmıyordu, ortada böyle bir tarz yoktu. Müzikte değişim başlamıştı. Yavaş yavaş disko altyapılı şarkılara yönelme başlamıştı ve alternatif rock da ön plana çıkmıştı. Bir de böyle bir şarkıyla çıkış yapmak hem farklılık yarattı hem de algıda seçicilik oldu. Daha sonraki albümlerimde de bu ritimden gittik çünkü insanların beklentisi oluştu. Sonraki albümde Yunanistan'dan adapte ettiğimiz şarkımız yoktu ama İsra Gülümser ile bizim ortak bestemiz olan "Acıyı Çeken Anlar" da yine o Yunan havası vardı. Üçüncü albümde "Mühür" gibi çok iyi bir şarkı bulduk. O albümde "Koş Koş" isimli yine Yunan bir şarkı vardı. Daha sonra "İstiklal" single'ında da "Toz" vardı. Bu şarkıyı da yine İsra Gülümser yazmıştı. Bu şarkıların hepsi çok sevildi. Garantili bir kere. Dinliyorsunuz, tutmuş olan bir şarkıyı seçiyorsunuz. O şekilde devam etmiştik. Bu albümde de Volkan Asyalı ile ortak bir bestemiz var "Siyah Beyaz". Bilinçli olarak yapılmış olmasa da yine aynı tatta bir şarkı. Aslında Yunan havasından çok Ege ve Akdeniz sıcaklığı var bu şarkılarda. Bizim zaten Yunanistan ve Balkanlarla çok ortak yönümüz var. Bizim halklarımız birbirine karışmış durumda. Kültürlerimizde birbirine benzer çok şey var. Yemeklerimiz, şarkılarımız, daha çok şey... Yunanistan'ın çok iyi müzisyenleri var. Onlar da bize sıcak geliyorlar. Şarkılarının hissiyatı hoşuma gidiyor. Seni rahatlatıyor, içine huzur dolduruyor. Tebessüm bırakıyor yüzünde, seviyorum o şarkıları.

Bu albümde biraz daha sadeleşmiş bir Özgün görüyoruz. Altyapılar, sözler, enstrümanlar hep minimalize edilmiş. Rock müziği seven bir insan olarak, ara ara sahnede rock şarkıları söylüyordum. Albüm aşamasında da böyle bir şarkı olsa mı olmasa mı diye düşündük. Sonra kulüplerde de şarkılarımız çalsın dedik. Bunları hep denedik ama hiç biri üzerimde tam durmadı. Hepsi çok güzel şarkılar olabilir ama insanlar bu şarkıları benden dinlemek istemiyor olabilirler ya da o tarz şarkıları dinleyen insanlar belki beni dinlemek istemiyor olabilirler. O yüzden asıl içimden geçeni, yani kendi yazdığım şarkıları ve onların benzerlerini söylemek istedim. Ben de yolda müzik dinlerken bir anda bir şarkı çıktığında değiştiriyorum, iki şarkı atlıyorum vs. Ben öyle bir albüm yapmak istedim ki baştan sona kadar dinlensin, insanları şarkı atlama durumunda bırakmayalım. Öyle bir kompozisyon içinde albümü hazırladık. Şarkıların aranjelerinde de mümkün olduğu kadar sadelik istedik. Akustik olsun, zorlmayalım, şarkıları çok uzatmayalım. Basit, net ve yalın olsun. En önemli şey, insanlara rahat bir şeyler sunmak. İnsanları yormasın, değiştirmek zorunda kalmasınlar. Zaten ben normalde de duygusal, sade ve basit aşk şarkıları yazıyorum. Dolayısıyla bu albümde de böyle bir sadelik oluştu.

Zaten son dönemlerde de büyük bir dinleyici kitlesi akustik müziğe yöneldi diyebilir miyiz? Gece eğlenmeye çıkınca insanlar zaten ona göre şarkılar dinliyor ama çıkmak için hazırlanırken, arabada giderken, yoldayken, yemekteyken, deniz kenarında dinlenecek şarkıların formatı başka oluyor. O tarzı üreten çok şarkıcı var ama diğer tarafta da böyle bir istek var. Ben de müzik dinlediğim vakit akustik şarkılar dinliyorum. Sade, güzel bir anlatımı olan, hikayesi olan şarkılar dinliyorum. Son zamanlarda müzik bir gürültü haline gelmeye başladı. Aslında ben bundan da sade bir albüm yapmak istiyorum. Yalnızca gitar ve perküsyon üzerine olabilir. Belki quartet albümü olabilir ama bu kendime yapacağım bir albüm olduğu için bunun zamanı var. Belki iki albüm sonrasına düşünebilirim. Bu albümün de cover veya eski şarkılarımdan ziyade yeni şarkılardan oluşmasını istiyorum. Müzik tarihi içinde benim için örnek aldığım şarkılardan biri "More Than Words" şarkısıdır. İki gitar ve iki vokalle dünyanın en iyi şarkılarından biridir. Dilini anlamasalar bile herkes o şarkıyı sever. O formatta iyi şarkılar bulduğunuz zaman şişirmeye de gerek kalmıyor. Eğer şarkının eksiği varsa aranjede yüklenmeye başlıyorsunuz ama o da olmuyor.

Albümde çoğunlukla size ait söz ve müzikler bulunuyor. Şarkılarınız nasıl bir dönemde oluştu? Ben bir dönem duruyorum, duruyorum sonra bir şarkı yazmaya başlıyorum, o iki-üç hafta içerisinde içimde biriktirdiğim ne varsa hepsi dökülüveriyor. Bu albümde de öyle oldu. Daha da çok şarkılarım vardı ama albümün formatına uymadılar, biz de onları eledik. Albümdeki şarkılarım hep bir dönem içerisinde, peş peşe geldiler. Daha önceki yıllarda yazdığım şarkılardan albümde yok. Şarkı yapmamı tetikleyen şey nedir, inanın hiç bilmiyorum. Bir gün canım şarkı yazmak istiyor. Şimdi öyle bir dönemdeyim mesela. Bazen de canım elime gitarı dahi almak istemiyor. "Yazamıyorum ben, acaba artık yazamayacak mıyım?" endişesine kapılmaya başlıyorum. Sonra aklıma bir şey geliyor, yazmaya başlıyorum. "Hah geri geldi!" diyorum. (Gülüyor) Bir anda kafam açılıyor sanki, işte orada da her şey patır patır dökülüyor. Bir buçuk, belki iki sene hiç şarkı yazmıyorum. Bazen de öyle garip olaylara ve kişilere şarkılar yazdığım oluyor ki. Örneğin, albüm döneminde davulcum kız arkadaşından ayrıldı ve çok üzgündü. Bana anlatıyordu. "İnsanlara söyleyemiyorum, dalga geçeceklermiş gibime geliyor." diyordu. Ben de "İstemem ayrılığa bin ödül konsun, dostlarım arkamdan gülsün istemem" sözlerinin olduğu "İstemem" şarkısını yazdım ona. Açtım dinlettim, o da çok şaşırdı. İki, üç şarkıyı ona yazdım. Yazmak beni çok rahatlatıyor. Anlatmak istediklerimi bu şekilde anlatabiliyorum galiba. Hislerini çok konuşan, sıkıntılarını paylaşan bir insan değilim. Ben de onları şarkılara döküyorum. Bu da benim dışavurumum. Bunu da yapamıyor olsaydım, o zaman sinirli ve agresif bir adam olurdum. Bunun bir yerden çıkması gerekiyor. O açıdan da şanslı hissediyorum kendimi.

Peki albümdeki şarkılarda emeği olan diğer isimler, Nezih Üçler ve Onur Koç'la çalışmaya nasıl başladınız? Nezih benim askerlik arkadaşım. "Kalbim" şarkısını da askerde dinledim. Prova yaparken çaldı ben de hemen şarkıyı seslendirmenin sözünü aldım. "Ben bu şarkıyı istiyorum senden." dedim. O uzun dönem askerlik yapıyordu, döndüğünde ben şarkının demosunu kaydetmiştim. Sağ olsun o da şarkısını verdi. Onur da aslında çok eskiden, Ankara'dan arkadaşım. Biz onunla yıllarca küs kaldık. İlk albüm öncesinde albümde onun iki şarkısı vardı. Tam İstanbul'a gideceğim, "Ben para istiyorum" dedi. Benim de param yoktu. Kendi başıma İstanbul'a gidiyordum. O zaman Özgün gidecek, para kazanacak, sana da vermeyecek diye doldurmuşlar. Bu yüzden biz yıllarca konuşmadık. Bir gün aradı, "İkimiz de küçüktük, hata yaptık. İstersen şarkılarım var, sana dinletirim." dedi. Ben de tamam dedim. Çok da güzel şarkıları vardı, hemen barıştım. (Gülüyor) O gün bugündür de sürekli yazıp çiziyoruz beraber. Onur'un şarkılarına çok rahatlıkla müdahil olabiliyorum. Kafamdaki şeyleri hayata geçiriyor, o açıdan herkesle bu kadar rahat çalışamazsınız.

Radyolarda önce "Şike" şarkısını dinledik ama ilk klip "İnsaf" şarkısına geldi. Son dönemde spor gündeminde yaşananların bu kararınızda etkisi oldu mu? Aslında ben bir tepki almadım ama alanlar olmuş. Radyoları arayanlar, çalmayın diye tehdit edenler olmuş. Şarkıyı çok beğenen de oldu çok tepki gösteren de ama benim "Şike"ye klip çekmeme sebebim başka. Mayıs başında "Şike"yi radyolara vermiştik ve 15 gün içinde albümü yayımlarız demiştik ama albüm 15 Haziran'da çıktı ve klibi de Haziran sonuna yetiştirebildik. İki ay bence bir şarkının radyolarda çalması ve o şarkıya klip çekmek için çok uzun bir vakit. Ondan sonra da üç ay klibinizin dönmesini bekliyorsunuz, oldu size beş ay. Ben neredeyse yarım seneyi bir şarkıya harcamak istemedim açıkçası. "Şike" zaten radyolarda duyulmuştu. İnsanlar konserlerde eşlik ediyordu. O zaman bu hakkımızı başka şarkıdan yana kullanalım dedik. "İnsaf"a da böyle karar verdik. Bu albüm için iki-üç ayda bir klip çekmek istiyorum. Bir sonraki klip de "Siyah Beyaz"a gelecek gibi görünüyor. Sonra da "Altın Kafes" ya da "Gülbeyaz" olabilir. Bu defa bu iki şarkıya da klip çekeceğim. İkinci albümde "Dar Ağacı" ve "Yalnızlık" şarkıları arasında kalmıştım. "Yalnızlık"a klibi çekmiştim ama "Dar Ağacı"na da bir çekmediğim için sonradan çok pişman oldum.

Albümün görsel çalışmalarında da farklı, kendine güvenli duruşunu karşısındakine geçirebilen bir Özgün var. Görsel çalışmalarınız nasıl gerçekleşti? Ben fotoğraf çektirmeyi hiç sevmem. Deli işi gibi geliyor. Bir yere koyuyorlar sizi, "Hadi başla" diyorlar, neye başlayacağımı bilmiyorum. Kadın olsam, bir seksapelim olsa poz vereyim ama öyle de olmuyor. Daha önceki albüm fotoğraflarında zıplıyordum, hopluyordum, garip pozlarım oluyordu. Bu dönem biraz kendime dikkat ettim. Spor yaptım, beslenmeme dikkat ettim. Kendimi iyi hissettim. İyi bir albüm çıkaracak olmam da bana enerji verdi. Çok iyi bir ekiple çalıştım. Bunların hep artısı olmuştur ama artık tecrübelendik tabii ki. İlk başlarda nasıl poz verilir, nasıl durulur bilmiyordum. Hala kendi fotoğraflarıma çok bakamam ama insanlar bu albümün fotoğraflarını çok beğeniyorlar, çok daha enerjik olduğumu söylüyorlar. Çekenlerin ellerine sağlık!

www.aveamuzik.com

RÖPORTAJ / Emir - Ateşten Bi' Rüzgar

İlk albümü "Ben Sen Olamam" ile 2009 yılında müzik dünyasına merhaba diyen Emir, üç yıllık bir aranın ardından "Ateşten Bi' Rüzgar" adını verdiği bir maxi single çalışmasıyla tekrar müzikseverlerin karşısına çıktı. İlk albümünde kendisine destek olan Yıldız Tilbe, Gülşen ve Alper Narman gibi müzisyenlerle single'ında da çalışmaya devam eden Emir, bir yandan "Sudan Sebep" şarkısının liste başarısının heyecanını yaşarken, diğer yandan da yeni albüm öncesinde merak ettiklerimizi yanıtladı.

Son üç yıldır neler yapıyordunuz? "Ateşten Bi' Rüzgar"a kalan olan süreç sizin için nasıl geçti? Şarkı arıyordum. İstediğim şarkıların peşine düştüm. Yurt dışında uzun süre kaldım. Bir çok yere gittim, Almanya'da uzun süre kaldım. Bol bol gezip, tozdum diyebilirim!

Peki single'ın ilk adımları nasıl atıldı? Bazı şarkılar okudum ama bu üç şarkı çok içime sinen şarkılar olduğu için bir an önce yayımlamak istedim. Üçünün de hit olduğunu düşündüğüm, çok sevilecek, başka başka tatlarda şarkıları bir araya getirmek istedim. Üç şarkıya da çok güveniyordum ve bu aradaki zamanı da daha fazla uzatmak istemedim. Çok detaycı biri olduğum için işin içinden çıkamayacağımı düşündüm. Dolayısıyla da diğer şarkıları şimdilik bir kenara koyup, bu üç şarkıyı dinleyicilere sundum.

Müzikseverlerle buluşan ilk albüm tüm müzisyenler için çok önemlidir. Siz de ilk albümünüz "Ben Sen Olamam" ile büyük bir çıkış yakalamıştınız. Peki ikinci albüm hazırlıkları yaparken hiç çıtayı düşürme endişesi yaşadınız mı?
İlk albümde daha hiç beni tanımadıkları için kendimi yansıtmak için çok çalıştım. Kendimi de yansıtabildiğimi düşünüyorum. İkinci albüm öyle bir şey ki, ya inşa ettiğiniz her şey çökecek ya da yükselmeye devam edecek. İlk albümde birlikte çalıştığım isimlerle gelen o başarıyı devam ettirmem gerekiyordu. Doğru şarkılar seçtim. Single, ilk albümün tadında ve sıcaklığında oldu. Fakat daha kendinden emin, daha insanların ondan ne beklediğinden emin olmuş bir Emir var diyebiliriz bu albümde. İlk albümün bana bu yönde getirisi. İnsanlar benden ne istiyor, bana ne yakışıyor? Bunları öğretmiş oldu. Ben de ikinci albümü bu öğrendiklerimin üzerine bir şeyler koyarak hazırladım.

Peki stüdyo albümü ne zaman geliyor? Çok yakın zamanda stüdyo albümü için hazırlıklara başlayacağım. Diğer şarkıları toplayıp tamamlamaya başlayacağım. Mesela bir Sezen Aksu şarkısı okumayı çok istiyorum. Öyle bir fırsatım hiç olamadı. Mete Özgencil'den de bir şarkı okumak istiyorum. Umarım bu albümde de bu iki ismi görürüz.

Gülşen ve Yıldız Tilbe sizin ilk albümünüzde de şarkılarıyla yer almışlardı. Single'da da ikisinin ismini görüyoruz. Onlarla nasıl bir müzikal bağınız var?
Bir samimiyetim var her şeyden önce ama müzik olarak da yaptıkları işler beni hep etkilemiştir. Gülşen 2000'lerde olanı biteni çok yakından takip ediyor ve yeniliğe çok açık. Yıldız Tilbe zaten üzerine çok da bir şey söylenmeye gerek olmayan ancak bir o kadar da üzerine söylenmesi gereken çok şeyin olduğu bir isim. Onun yazdıklarına gerçekten çok hayranım. Bu albümde de sözlerinin ağırlıkta olmasını çok istedim. Gülşen'i ve Yıldız Tilbe'yi aynı yerde görmeyi çok istedim. Hep ikisinden nasıl bir şarkının ortaya çıkacağını düşünürdüm. Şansıma, "Sudan Sebep" hem çok modern hem de çok sıcak bir şarkı oldu. Böyle hayal etmiştim zaten. İkisiyle de hem arkadaşlığım hem de müzikal iş birliğim beni çok mutlu ediyor.

Peki siz her iki ismi tek şarkıda bir araya getirmeyi planlamış mıydınız yoksa bir sürpriz olarak mı gelişti?
İşi şansa bırakmadım. Bu single'da her şeyi planlayarak yaptım. Yıldız Tilbe ağırlıklı olarak söz yazmalı, Gülşen müziğini yapmalı diye düşündüm. Yunanca bir şarkıya Alper Narman ve Onur Özdemir birlikte söz yazmalılar dedim. Her istediğimi de gerçekleştirdim. Tamamen, her satırında alın terim var diyebilirim.

Yunanca şarkı demişken, ilk albümde de Yunancadan adapte edilmiş şarkılar seslendirmiştiniz. Bu albümde de yine adaptasyon şarkılar var. Yunan müziğine olan bu ilgi nereden geliyor?
Yunanistan göçmeniyim. Anneannemler oradan göçmüşler. Ayrıca Yunanca şarkıların, o melodilerin bana çok yakıştığını düşünüyorum. Maksat Yunanca şarkılara söz yazmak değil, güzel söz yazmak ve yepyeni bir şarkıymış gibi sunabilmek. Bence besteler konusunda doğru insanlarla çalışıyorum ki sözler şarkıya tamamen oturuyor ve yeni bir şarkıymış gibi duyuluyor.

Üçüncü şarkı "Veda Gecesi"nin hikayesi nedir?
Bir arkadaşımla bir şarkı dinlemiştim. Yunanca bir şarkıydı. Sonra da kaybettim, bir türlü dinlediğim şarkıyı bulamadım. Daha sonra arkadaşım tatilde Cunda'da bir yerde çalarken duymuş şarkıyı, benim için kaydetmiş. Ben de hemen sözleri için Yıldız Tilbe'ye gönderdim. 10-15 gün şarkı ortada kaldı. Sonra da sözleri ben yazayım dedim, aldım kalemi kağıdı elime yazmaya başladım ama hayal ettiğim gibi olmadı. Bir sabah Yıldız Tilbe aradı. "Kalem kağıdı al eline, yazdım ben." dedi. Hemen sözleri bana yazdırdı. Resmen o sınırlı melodinin içinde bir hikaye anlatmış. O yüzden çok özel bir şarkıdır "Veda Gecesi". Çok acıtan ama aynı zamanda da melodisi itibariyle göbek attıran bir şarkıdır.

Seçtiğiniz üç şarkının üçü de hareketli yaz şarkıları. Özel bir sebebi var mı?
Herkes "Veda Gecesi" ve "Sudan Sebep"e müziğinden dolayı hareketli şarkılar olarak bakıyor ama ben onlara slow gözüyle bakıyorum. Ben "Sudan Sebep"i öyle havalarda, öyle ülkelerde, öyle psikolojilerde dinledim ki bence oldukça duygusal derinliği olan bir şarkı. Benim için bambaşka bir anlamı var. Zaten albümde ona yeni bir akustik versiyon hazırlamayı düşünüyorum.

"Sudan Sebep"in ardından "Makina" da kliplendi. "Veda Gecesi" de kliplenecek mi?
Üçü de kliplenmezse zaten bir anlamı kalmaz. O yüzden "Veda Gecesi"ni de kliplendireceğim. "Veda Gecesi"ne özellikle Eylül sonu gibi bir klip çekmeyi düşünüyorum.

Single'ın çıkış şarkısı "Sudan Sebep" oldukça kısa bir sürede çok beğenildi ve müzik listelerinde üst sıralara çıktı. Peki siz bu aralar en çok kimlerin şarkılarını beğeniyorsunuz?
Göksel'in albümü bu yılın en iyi ilk üç albümünden bir tanesi bence. Göksel "Makina"yı çok seviyor ben de "Uzaktan"ı çok seviyorum. Onun dışında Yıldız Tilbe ile maNga düetini çok seviyorum. Ayrıca İzel'in de son albümünü keyifle dinliyorum.

www.aveamuzik.com

Cem Adrian`dan `Siyah Bir Veda Öpücüğü`

Profesyonel müzik dünyasına merhaba dediği 2006 yılından bu yana kendine özgü tarzı ve yorumculuğuyla müzikseverlerin takip ettiği bir isim olan Cem Adrian, yeni albümü "Siyah Bir Veda Öpücüğü" ile iki senelik aranın ardından yeniden dinleyicilere ulaştı. Dijital platformlar aracılığıyla "Hoşgeldin" adlı şarkısını müzikseverlerin beğenisine sunan Cem Adrian'ın yeni albümü müzik marketlerdeki yerini aldı.

Cem Adrian'ın tüm şarkıların sözünde ve müziğinde imzasının bulunduğu albümde 12 şarkı yer alıyor. Albümün sürprizi ise geçtiğimiz Nisan ayında hayatını kaybeden sevilen yorumcu Ayten Alpman. Sanatçının vefatından önceki son stüdyo kaydı olan "Hani Bazen" adlı şarkıda Cem Adrian ile yaptığı düet dikkat çekiyor. Albümün prodüktörlüğünü de üstlenen Cem Adrian, aynı zamanda tüm kayıtları da yine kendisi gerçekleştirdi. Hümeyra Uçan ve Cem Adrian'ın stil çalışmasını üstlendiği albümün fotoğrafları, Boğaç Dalkıran ve Semih Kanmaz tarafından çekildi. Albümün tüm kopyalarını tek tek siyah rujla öpen sanatçı, önümüzdeki günlerde albümün ilk klibi için Burak Ertaş'ın yönetmenliğinde kamera karşısına geçecek. Albümün ilk klip şarkısı ise "Yalnızlık" olarak belirlendi.

www.aveamuzik.com

Zakkum`un single`ı hazır!

Alternatif müziğin başarılı temsilcilerinden Zakkum, geçtiğimiz yıl yayımladıkları son albümleri "13"te yer alan "Anason" ve "Ahtapotlar (Akustik Versiyon)" şarkılarıyla adını geniş kitlelere duyurarak, kısa zamanda büyük bir hayran topluluğu kazandı. Zakkum, son dönemde edindiği liste başarılarının ardından, hayranlarına yepyeni bir single müjdesi verdi.

Kayıtları Ankara'da Erkan Tatoğlu ile birlikte gerçekleştirilen ve üç şarkının bulunacağı single çalışmasını Ekim ayında müzikseverlerle buluşturmayı planlayan grup, albümde "Ben Böyle Değildim" ve "Üç Dirhem" adını taşıyan iki yeni şarkıya yer verecek. Son günlerde video klibiyle ekranlara gelen "Ahtapotlar" şarkısının akustik versiyonunun da yer alacağı single ile, bu şarkının akustik versiyonu da ilk kez CD formatında dinleyiciyle buluşmuş olacak. Önümüzdeki yıl için de albüm müjdesi veren ve hazırlıklarına Ankara'da devam eden Zakkum, single çalışmasındaki "Ben Böyle Değildim" isimli şarkılarını kliplendirecek.

www.aveamuzik.com