11 Ağustos 2011 Perşembe

RÖPORTAJ / Sinan Akçıl - Kalp Sesi

Uzun zamandır besteci, söz yazarı ve aranjör olarak birçok sanatçıyla başarılı işlere imza atan Sinan Akçıl geçtiğimiz aylarda yorumcu kimliği ve ilk albümü "Kalp Sesi" ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Hande Yener'le seslendirdiği "Atma" isimli çıkış şarkısıyla müzik listelerinde zirveye yerleşen müzisyen geçtiğimiz haftalarda da Ajda Pekkan'la düet yaptığı "Cumartesi" isimli şarkısına çektiği video kliple ekranlara gelmeye başladı. Sinan Akçıl ilk albümünü ve yorumculuğa geçişini anlattı.

Müzik hayatınıza nasıl girdi?
Müziğe anne karnında başladım diyebilirim. Daha 7-8 aylıkken annem Vivaldi, Mozzart falan dinletirmiş. Tabi ki orda bu şekilde bir bağ kurulmuş klasik müzikle, daha sonra kaçınılmaz bir süreçti ki beş buçuk yaşında birincilikle Devlet Konservatuarı Piyano bölümüne girdim ve sonra sekiz dokuz yaşlarında hiperaktiflikle beraber içimdeki pop ve caz müzik duygusuyla, yaptığım devamsızlıklarla atıldım. Sonra tekrar Mimar Sinan Üniversitesi Klasik Gitar bölümüne girdim ve aynı zamanda Saint Benoit Lisesi'ne girdim. Okul orkestrasını kurduk 95 yılında "Bugünlerde Çok Sıkkın Canım" şarkısı ile ilk olarak pop dalında en iyi beste ödülünü almıştık. Sonra içimdeki o pop müzik sevgisini takip etmeye karar verdim klasik müzik kuralları beni birazcık germişti açıkcası.

Peki sizce Sinan Akçıl'ı müzik dünyasına tanıtan en önemli işi hangisi oldu?
Albüm olarak 2004'te İzel'le yaptığımız "Bir Dilek Tut" albümünü gösterebilirim. Aranjörlük dışında besteci olarak da kabul görmeye başladığım bir albümdür o. O albümde yer alan "Git Burdan", "Aşk Hakları", daha sonra Kibariye'ye de verdiğim "Anlayamazsın" şarkısı ve Zeynep Casalini'ye prodüktör olarak yaptığım "Duvar"ın bulunduğu ilk albümüyle beraber "evet ben artık bestelerimle de varım" dediğim yılların 2002-2003 yılları olduğunu söyleyebilirim. 21 yaşındayken Zeynep Casalini'ye yaptığım albümle yılın en iyi yeni prodüksiyonu ve yılın en iyi çıkışı ödülünü almıştık ve ben çok mutlu olmuştum tabi. "Bir Dilek Tut" albümü Altın Plak almıştı ki o zamanlar bana inanan kişi sayısı şu ankinin yüzde biriydi diyebilirim.

O halde kendinizi sektörde ifade etmeniz o kadar da kolay olmamıştı...
Evet bayağı zorluk çekmiştim. O zaman İzel albümün arkasında durmuş ve bana inandığını söylemişti. Ona bu yüzden her zaman bir vefa borcum vardır.

Peki şarkı söyleme fikri nasıl oluştu?
Şarkılarımı besteci olduğum için doğal olarak ilk ben söylüyorum. İlk ben söylediğim için de stüdyoya geldiklerinde o demolardan dinlemek isteyen çok kişi oluyordu ve o zaman ben de kendi sesimi açıp dinliyordum. Duygunun birebir ilk anlatımı olduğu için ilk geçiş ilk göz göze temas olduğu için o anlar önemlidir. Sonra tabi bunun sayısı artmaya başladı ama "Kalp Sesi"ne kadar gelişen süreci soruyorsan Ajda Pekkan ile düet yaptığım "Cumartesi" şarkısını Bodrum'a bir konser için giderken uçakta yaptım ve telefonuma kaydettim. Uçaktan indim ve yılbaşının ertesi haftası aranjesini yapıp söyledim. Sonra sürekli gelen arkadaşlarla "Cumartesi" şarkısını dinlemeye başladık ve "Neden sen söylemiyorsun" falan diye konuşulurken aslında "Kalp Sesi" projesinin de temelleri de atılmış oldu diyebilirim. Daha sonra "Bi'şey Olmuş" şarkısını da zaten ben söylemiştim. Başka bir albümde yer alacaktı fakat sonra vazgeçmiştim, onun dışında da bu iki şarkı oluştuktan sonra bana uyan diğer "Söndürülemez İstanbul" ve "Şampiyon" şarkılarını da sonradan yaparak "Kalp Sesi"ni oluşturduk.

"Kalp Sesi"ni yapmakta ki amacınız neydi?
Nasıl ki bir şarkıyı vereceğim şarkıcının gözlerine bakarak söylüyorsam, beni dinleyecek insanlara, halka da şarkılarımı gözlerinin içine bakarak ellerini tutarak, dokunarak anlatmak istiyorum diye kararlaştırdım, amacım buydu. Şimdi de çok keyif alıyorum bu ilgi ve alakadan.

Yorumculuğa geçiş sürecinde neler yaşadınız? Önemli isimlerle düet yaptınız endişe duydunuz mu?
Evet Ajda Pekkan, Hande Yener, İzel, Ziynet Sali bu isimler arasında... Sonuçta şöyle bir şey var yıllardır benim şarkılarımı söylerken ben bu insanları yönlendiriyorum zaten. Bundan doğan bir özgüven var ve o şarkının nasıl yorumlanacağını çok iyi hissettiğim için bu konuda bir sıkıntı çekmedim. Zaten pilot çalışmaları bile önce ben okuyordum onlar üzerine okuyorlardı. Tarif etmek ve hissetmek en önemlisi, ondan sonra bu yorumculukla birleşince güzel bir iş çıkıyor ortaya. O yüzden çok saygı duyduğum isimlerle de bir zorlama yaşamadan rahat rahat söyledim şarkılarımı.

Son dönemde sizin gibi Ravi İncigöz, Soner Sarıkabadayı, Volga Tamöz'de müziğin mutfağından çıkarak mikrofon başına geçtiler. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence güzel oldu. Yeni insanlara, yeni yorumlara, yeni şarkılara sektörün ihtiyacı vardı. Yıllardır hep aynı isimleri dinliyorduk. Sonuçta biz bu işin yıllardır görünmez kahramanlarıydık. Şimdi görünen kahramanları olmaya başladık ve benim gibi aynı süreçten geçen bütün arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Bu insanların tepeden inme hemen bir anda ben popçuyum diye ortaya çıkan insanlar olmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu insanlar yıllardır emek veriyorlar. Yeni nesil içinde pop müziğine emek veren bu insanların bu yola girmesinde bence hiçbir sakınca yok. Diğer isimler bir anda şarkıcı olmaya özenince olmuyor ama, bizim alt yapımızda bizim geçmişimize sahip insanlar için bir sakınca görmüyorum.

"Atma" şarkısının çıkış şarkısı olmasına nasıl karar verdiniz?
Aslında çok komik bir hikayesi var. "Atma" aslında Hande Yener'in çıkış şarkısı olacaktı. Benim projem ortaya çıkınca kafamda yavaş yavaş acaba "Atma"yı da mı söylesem albümüme alsam gibi düşünceler oluşmaya başladı çünkü daha çıkmadan çok beğeniliyordu. Hande'ye de çok teşekkür ediyorum buradan, beni kırmadı düet yapalım dediğimde hemen kesinlikle olur dedi. Ben zaten onun albümüne şarkı hazırlıyordum ve bir anda benim albümünde yer almasına karar verdik. İkimiz söylediğimizde de doğru bir karar verdiğimizi gördük. "B'işey Olmuş" şarkısını da İzel çok istiyordu mesela. "Benim ikinci baharım olacağına inanıyorum" diyordu ama ben de kendi albümüme koymak istiyordum ve onu kırmadan söylemenin yollarını arıyordum. Derken aklıma düet yapma fikri geldi. Sonuç olarak ikimiz de mutluyuz şimdi. O da kırılmadı. Ben de istediğimi yapmış oldum. Süreç böyle gelişti ama "Atma" albümün yıldızıydı bu baştan belliydi ve şu anda satışlar çok iyi gidiyor. Bu da halkın sevgisinin önünde hiçbir şeyin duramayacağını gösteriyor.

Bu ilgiyi bekliyor muydunuz?
Kendi yaptığım şarkılarda bu ilgiyi gördüğüm için tabi ki bir tedirginlik bir heyecan vardı ama iyi yerlere geleceğini tahmin ediyordum. İnsanların sevgisini ve ilgisini birebir yaşadığım için tahmin ediyordum ama bir anda bu kadar büyüğünü de beklemiyordum açıkcası. Çok mutluyum o yüzden.

"Atma" şarkısı yayınlandığında özellikle sosyal medyada bazı tartışmalara neden oldu. Sizce bu durum neden bu kadar büyütüldü?
Evet müziğinin çalıntı olduğuna dair bazı söylentilere neden oldu. Tabi şarkı çok patladığı için yayınlandığı andan itibaren kötülemeye çalışan bir grup insan olacaktı ve oldu da. Şarkıyı yaklaşık albüm çıkmadan iki ay önce bütün anlaşmalarını ve ödemelerini yaparak, telifini ödeyerek hazırlamıştık. Onlar bizden çok fazla şarkı alıyor ve bu yıl Lübnan'da yedi sekiz şarkım paylaşıldı. Onlar da bize teşekkür etmek için, bizim de bu şarkılarımız var dinleyin diyerek bir CD yolladılar ve o CD'de "Atma"nın melodisini duydum. Duyar duymaz da vuruldum ve buna öyle bir söz yazmalıyım ki herkesin diline pelesenk olsun dedim. Sonra sözleri yazdım, iznini aldık. Hatta ondan sonra hayran kaldılar bizim yaptığımız düzenlemeye ve Lübnan basınında haber oldu. Bu şekilde söz Sinan Akçıl müzik Mohammad Refai düzenleme Sinan Akçıl şeklinde kartonet hazırlandı.

O halde albüm çıkmadan, kartonet hazırlanmadan önce şarkı patladığı için bu söylentiler çıktı diyebilir miyiz?
Evet doğru ben de öyle olduğunu düşünüyorum.

"Kalp Sesi"ne düetlerle oluşmuş bir albüm diyebiliriz. İlk albüm için bu konsepti tercih etmenizdeki neden nedir?
Şöyle söyleyebilirim yıllardır bu albümde olan, olmayan diva ve diva adaylarım dediğim insanlar vardı. Sonuç olarak o isimlerle öncesinde çok güzel başarılara imza attık ve ilk solo albümümde onların rengi, nefesi ve ruhu olmadan kendimi daha yalnız hissederdim. Sağolsun beni kırmadılar ve "Kalp Sesi"ni oluşturduk. Bundan sonra herhangi bir düet yapar mıyım yapmaz mıyım bilmiyorum büyük konuşmak istemiyorum ama solo albümle devam etmeyi düşünüyorum. İlk albüm için de bu konseptin çok doğru bir karar olduğunu düşünüyorum ki onların sesi ve ruhu beni destekledi.

Bir sonraki albümde de bu albümde olmayan "diva ve diva adaylarınız" ile çalışmayı düşünür müsünüz? O isimleri bizimle paylaşır mısınız?
Sevgili Ebru Gündeş, Sibel Can, Bengü olabilir. Erkek sanatçılardan Ferhat Göçer olabilir aklıma gelmeyen önemli isimlerde var tabi ama ben mümkün olduğunca solo devam etmek istiyorum. Ayrıca bu isimlere zaten şarkı veriyorum yeni albümlerinde de şarkılarım var mesela Ajda Pekkan'ın albümünde iki şarkım var Bengü'de beş şarkım var "Aşkım", "Saat Üç", "Kalbi Olan Ağlıyor", "Kalbim Affetsin" ve "Cesaret". "Cesaret" özellikle son yıllarda en hissederek yaptığım slow şarkılardan bir tanesidir. Sonrasında Ziynet Sali ve Hande Yener albümlerinde de şarkılarım var paylaşımlarımız devam ediyor.

Sizi daha çok yorumculuk mu yoksa şarkı yazarlığı mı heyecanladırıyor?
Şöyle ifade edebilirim ki benim yorumculuk, söz yazarlığı, aranjörlük ve bestecilik olmak üzere dört çocuğum var hiçbirini diğerinden ayıramıyorum. Hepsi ayrı bir heyecan ve keyif veriyor bana. Hepsini bir arada sürdürebildiğim kadar sürdürmek istiyorum.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder