12 Mayıs 2012 Cumartesi

RÖPORTAJ / Ahmet Koç - Renkli-Türkçe

Bağlama virtüözü Ahmet Koç, beş yıllık uzun bir aranın ardından yepyeni albümü "Renkli - Türkçe" ile dinleyicileri buluşturdu. Göksel, Gripin, Betül Demir ve Kibariye gibi müzik dünyasının sevilen isimlerinin de düetleriyle renklendirdiği albümün çıkış şarkısı "Sus Söyleme" uzun süre müzik listelerinde üst sıralarda yer aldı. Dünya müzik piyasasında yer edinmiş, yerli ve yabancı sayısız sanatçının albümlerinde imzası bulunan Ahmet Koç ile; iki yıllık bir çalışmanın ürünü olan "Renkli - Türkçe" albümünü konuştuk.

Sizi 5 yıllık bir aranın ardından yeni bir albüm yapmaya iten nedenler nelerdi?
Benim albümlerime baktığınız zaman her albümün farklı tarzla dinleyicilerin karşısına çıktığını görürsünüz. Zaten beni ben yapan özelliklerden birisi de bu. Ahmet Koç sazıyla aynı zamanda da konseptiyle kendini ifade ediyor. Son yaptığım "Sözün Bittiği Yer" albümünden sonra artık yine bir değişiklik yapmam gerektiğini düşündüm. "Sözün Bittiği Yer", yerli ve yabancı şarkıları harmanladığım bir çalışmaydı. Artık bir farklılık yapmam gerekiyordu. Biraz da dinleyicilerine karşı sorumluluk sahibi olan bir müzisyen olduğum için derin düşünmem gerekiyordu. O yüzden de yeni albüm hazırlığı bir hayli zaman aldı.

Uzun süre sonra bir albümünüzde yabancı şarkılara yer vermediğinizi görüyoruz.
Değişiklik yapmak istedim. Zaten bu yüzden de albümün ismi "Renkli - Türkçe".

Bu albüm adı hangi fikirden doğdu?
Diğer albümlerimden farklı olarak, albümün tamamında Türkçe şarkılar var. Bir de rengarenk bir albüm oldu. Bir sürü sanatçı arkdaşım bana konuk oldular, benimle birlikte düetler yaptılar. Şarkılara baktığınız zaman hem sanatçıların sesleriyle hem de benim müziğimle renkli bir albüm oldu.

Albüm repertuvarınıza baktığımız zaman yine cover şarkılar var ancak bunlar yeni neslin çok bilmediği, öne çıkmamış olan şarkılar. Bu cover şarkıları hangi kriterlere göre belirlediniz?
Öncelikle benim sazımı icra edebileceğim, kendimi gösterebileceğim, benim çalarken seveceğim şarkıları koymam gerekiyordu. İkincisi de düet olarak bu şarkıları icra edeceksem de o sanatçıların seslerine uygun olması gerekiyordu. O yüzden şarkıları seçerken bu iki noktayı göz önünde bulundurmak gerekiyor diye düşündüm. Oradan yola çıkarak da bu repertuvar oluştu. Sanatçının sahasını iyi bilmek gerekiyor. Baktığınız zaman "Sus Söyleme" sıfır bir şarkı gibi. Tam bir Gripin şarkısı gibi oldu. Gripin'in yeni şarkısı zannedenlere de "Hayır, bu Zülfü Livaneli'nin 30 yıl önce yaptığı bir şarkı" diyorum.

Zülfü Livaneli şarkıyı nasıl buldu? Kendisinin görüşlerini de aldınız mı?
Kendisi albümün tamamını çok beğendi, çok da destekledi. "Kimlerle çalışacaksın?" diye sorduğunda albümdeki sanatçıları söyledim. Düetler çok hoşuna gitti. Önceki albümlerimde zaten bana şarkılarını veriyordu. Bu defa düetler olunca daha da hoşuna gitti. Bir de Zülfü Livaneli'nin şarkılarını rock müzik yapan bir sanatçının veya grubun seslendirmesi gibi bir isteği vardı, böyle de güzel oldu diye düşünüyorum.

Albümdeki tüm düetler, seslendiren sanatçıların kendi şarkıları gibi hazırlanmış. Şarkıların aranjelerinin bu şekilde hazırlanması sizin tercihiniz miydi?
Tabi, kesinlikle öyle. Düzenleme şarkının yerini belirler. O kadar kötü bir düzenleme yaparsınız ki şarkıya; duygudan uzaklaşır, teknik bir hal alır. Müzikte iki çeşit vardır. Teknik de vardır, duygu da vardır. Ancak ben duyguya inanan bir müzik adamıyım. Ona dikkat ediyorum aranjeleri yaparken. Direk olarak dinleyiciye hitap ediyorsunuz. Dolayısıyla aranjeleri yaparken şarkılara ruhunu vermem gerekiyor. Mesela Gripin'deki aranje ile "Sucu Çocuk"taki aranje birbirinden çok farklı. Şarkının iç yapısı ne anlatıyorsa, düzenlemesi de onu anlatmalı diye düşünüyorum.

Albümde düet yapan sanatçılarla birlikte bir konser projeniz var mı?
Ben çok istiyorum. Böyle bir düşüncem de var. Mümkünse bu konsepti sahneye taşımak istiyorum. Bu düşünceleri destekleyen fikirler de geliyor. Artık önümüzdeki günlerde öyle bir konser yapmak gerek. Tam da albümün adı gibi renkli bir konser olacağından eminim.

Sanatçılarla ortak projelere bir çok kez imza attınız ancak siz de ilk kez kendi albümünüzde düetler yaptınız. Hepsi birbirinden farklı tarzlarda olan sanatçılarla çalışmak sizin için nasıl bir deneyimdi?
Düetlerde biraz tehlikeli bir durum vardır. Düette iki sanatçının da birbirinin üzerine çıkmaması gerekiyor. Hele ki düet yapan taraflardan biri enstrümanist ise. Dengeyi o kadar güzel ayarlamanız gerekiyor ki, soru cevap gibi bir paslaşma sağlamak gerekiyor. Siz soracaksınız, sanatçı cevap verecek. Ben buna çok dikkat ettim. Ben orada kendimi gösterebilmeliyim ama aynı zamanda sanatçı da kendini göstermeli. Şarkıyı ve müziği paylaşmalıyız diye düşünürken bunlar oluştu. Gerçekten de dönüp baktığımda bu albüm için hiç böyle bir problem yaşamadığımı gördüm. Başkaları için çok büyük problem olan bu sorunun bizim için çok kolay aşıldığını gördüm.

Peki önümüzdeki dönemde yine böyle bir projeniz olacak mı?
Yabancı bir sanatçıyla olabilir ama bundan sonra belki müzikal alt yapısı çok güçlü olan, büyük orkestralı farklı bir ara albüm yayımlamayı düşünüyorum.

Albümün ikinci klibi için düşündüğünüz bir şarkı var mı?
Albüm daha çok yeni, klip de öyle. Dolayısıyla biraz daha onu dinleyicinin beğenisiyle belirlemek doğru olur diye düşünüyorum ama Kibariye ve Betül Demir'in seslendirdiği şarkılar çok öne çıktı. Biraz daha zaman geçince dinleyici Göksel'in söylediği şarkıyı da keşfedecek. Karar vermek zor olacak ama biraz daha zaman geçince, ikinci klibe dinleyici karar verse daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Yıllar önce bir reklamda dinlediğimiz, Melih Kibar bestesi olan "Sucu Çocuk" albüme nasıl dahil oldu?
Bu şarkıyı izlediğimiz reklamda çok beğeniyordum, beni çok etkiliyordu. Reklam da çok kısaydı, 30 saniyede bitiyordu. Bir de reklam versiyonunda şarkının devamı yoktu. Melih Kibar ile görüştüm o zamanlar. "Bunun devamı var mı?" dediğimde şarkının tamamını dinletmişti. Bu şarkı hep kafamdaydı. Bağlama ile çalınabilecek ve bağlamanın tüm tekniklerini kullanabileceğim bir şarkıydı. Rahmetli olunca da gidip eşiyle konuştum. Sağolsun, o da çok yardımcı oldu bana. Çok sevindi. İzni verince biz de albümde bu şarkıya yer verdik. Çok duygu yüklü bir şarkı. Sucu çocuklar var, boyacı çocuklar var. Çalışan çocuklar beni çok etkiler, gördüğümde hep içimde bir şeyler kıpırdanır. Bu şarkıyla da biraz onları anlatmak istedim.

Türkiye'de enstrümantal albümler çok fazla ilgi görmüyor ancak siz yıllardır yaptığınız tüm işlerle dinleyicinin yakından takip ettiği bir isimsiniz. Bu başarınızın istikrarı sizce neyden kaynaklanıyor?
Enstrümantal albümler aslında ilgi görüyor. Medyada görmüyor gibi lanse ediliyor ancak tirajlarda durum öyle değil. Bir kere işimizi çok ciddi yaptığımızı düşünüyorum. Sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi düşünüyorum ama bazı dinleyicilerin de zaman zaman çok acımasız olduğunu düşünüyorum. Kötü bir şey yaptığınız zaman affetmeyen bir kitle var ve sürekli sorguluyor. "Çok kötü bir albüm olmuş" diyip bırakmıyor orada. Üzerine gidiyor, sizden başka şeyler bekliyor, size sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluk bilinciyle sürekli çalışıp, sizi yeni şeyler yapmaya yönlendiriyorlar. Biz de buradan yola çıkarak kaliteli işler yapıyoruz. Güzel işler yaptığımız için, bu da bizi sıradışı kılıyor. Albümlerin tirajına baktığınız zaman, bugün pek çok göz önünde olan isimlerden çok enstrümantal albümlerin daha fazla sattığını görüyorsunuz. Zaten biz belli yaşam tarzı olan insanlarız. Çalışan, zamana ihtiyacı olan insanlarız. Biraz boş zamanımız olursa onu da ailemize ayırıyoruz. Bizi belki her yerde göremezsiniz ama her yerde de varız aslında.

1997 yılında Şebnem Paker'in katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması'nda "Dinle" şarkısıyla yarışan ekipte siz de vardınız. Peki Can Bonomo'yu ve şarkısını nasıl buluyorsunuz?
Çok güzel bir şarkı. Can Bonomo da vitrinini güzel kullanan, genç bir arkadaş. Ben başarılı olacağını düşünüyorum. Başarılı olmak zor değil. Müzik güzel olunca siyaset, politika kalmıyor. Herkes kendini o şarkıya kaptırıyor.

Peki sizce iyi şarkının sırrı nedir?
İyi şarkı kendini hemen belli ediyor. Kitleleri ayağa kaldırabiliyorsanız, insanları etkileyebiliyorsanız, içinizde bir şey ürperiyorsa olmuş demektir. Tabi sözler de çok önemli.

Siz aynı zamanda Müyorbir Meslek Birliği'nin de başkanlığını yapıyorsunuz. Müyorbir olarak nasıl işlere imza atıyorsunuz, biraz bahsedebilir misiniz?
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre, siz eğer umuma açık bir alanda müzik yayını yapıyorsanız bunlardan telif hakkı doğar ve bu hakları gidip ödemek zorundasınızdır. Bu da lisanslanma şekliyle oluyor. Burada doğan haklar; eser sahibi, söz, müzik, aranje, yapımcı ve onu yorumlayan sanatçının haklarıdır. Ben, icradan doğan yorumcunun hakkını koruyan bir meslek birliğinin başkanıyım. Eğer müzik yayını yapıyorsanız, lisanslanmak ve telif bedelini ödemek zorundasınız ki biz de o telifi sanatçıya dağıtalım. Sanatçı da parasını kazansın, hayatını sürdürsün ki üretmeye devam etsin. Diğer eser sahibi meslek birlikleriyle beraber çalışmaya devam ediyoruz, bol bol lisanslama yapıyoruz. Türkiye'de lisanslama 1951 yılında başlamış, bir yasa olarak çıkmış. Biz 2000 yılında bu işe başladık. Daha henüz Türkiye'de Müyorbir çok genç bir yapı. Avrupa'da çok daha eski, neredeyse 100-150 yıllık bir geçmişe sahip. Ben Türkiye'de de telif haklarının yavaş yavaş oturduğunu, öyle bir kültür oluşturduğumuzu düşünüyorum.

Müyorbir'e ne zamandır başkanlık yapıyorsunuz?
Benim ikinci dönemim. Üç sene bitti, dördüncü seneme girdim.

Peki bu size farklı bir sorumluluk yüklemiyor mu?
Evet, sorumluluk yüklüyor ama sanatçı olmanın verdiği bir avantaj da var. Çünkü sanatçının yaşadığı problemleri, neye gereksinimi olduğunu görebiliyorsunuz. O açıdan da sanatçı olan birinin başkanlık yapması yararlı oluyor diye düşünüyorum.

Yeni telif yasasıyla beraber neler değişecek?
Şu an yasa revize ediliyor. İhtiyaçlara cevap verilmesi gereken yeni şeyler ekleniyor. En başta bir kere korsan siteler için çok ağır şartlar getiriliyor. Vergilerle ilgili sorunlarımız vardı, meslek birlikleri çok büyük vergiler ödüyorlar. Burada da bir iyileştirme olacak diye düşünüyorum. Cezai şartlar da genel olarak ağırlaştırılacak. Yeni telif yasasıyla beraber bunun gibi pek çok yenilik olacak.


www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder