5 Mayıs 2012 Cumartesi

RÖPORTAJ / Emre Aydın - Beni Biraz Böyle Hatırla

Müzik dünyasının başarılı isimlerinden Emre Aydın, iki yıllık bir aranın ardından yayımladığı yeni single çalışması "Beni Biraz Böyle Hatırla" ile müzik listelerinin üst sıralarında yer almaya devam ediyor. Şu sıralar "Soğuk Odalar" şarkısının video klibiyle ekranlara gelen Emre Aydın, single'ın yapım sürecini ve Eylül ayında yayımlamayı planladığı yepyeni albümünün detaylarını anlattı.

Öncelikle, "Soğuk Odalar"ın klibiyle ekranlara gelmeye başladınız. Şarkının klibiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
"Soğuk Odalar" için daha önce bir video klip çekmiştik ama içimize sinmemişti. Dolayısıyla bir klip daha çekmek durumunda kaldık. Klibimizi Ulaş Ergin çekti. Bu defa gerçekten de çok içimize sinen bir iş oldu.

"Beni Biraz Böyle Hatırla" şarkısı için de bir klip çekecek misiniz?
Aslında bunu yapıp yapmayacağımızı dinleyici gösterecek. Dinleyici bu durumda sizi yönlendiren oluyor ama tahmin ediyorum ki o şarkıya da bir klip çekeriz.

İlk defa kendinize ait olmayan bir şarkıyla çıkış yaptınız. "Soğuk Odalar" şarkısının size geliş hikayesinden biraz söz eder misiniz?
Evet, ilk kez kendime ait olmayan bir şarkıyla çıkış yapıyorum. "Soğuk Odalar" bir Gülden Mutlu bestesi. Kısa süre önce bir yapım şirketi kurduk. Şirkete demolar gelirken, Gülden'in demosu da bir arkadaşımız aracılığıyla geldi. "Soğuk Odalar" da bu demonun içindeydi. Aslında "Beni Biraz Böyle Hatırla"yı tekli olarak çıkaracaktık sonra kartonetiyle birlikte daha şık bir şeyler olsun istedik. Sonra "Soğuk Odalar"ı dinledik ve Gülden de bu işe dahil olsun istedik. Gülden'in daha çok güzel şarkıları var. Sonuç olarak "Soğuk Odalar"ın bana gelişi ve düet süreci kendi kendine gelişti aslında çok planlı olmadı. Sadece Eylül ayında çıkacak olan albümü önceden deklare etmiş bulunduk.

Kurduğunuz yapım şirketinin önümüzdeki döneme dair planları neler?
Gülden'in albümünü yapıyoruz. Benim albümümü yapıyoruz. Bir tane de İngilizce iş yapacağız onu Türkiye'de fiziksel olarak yayınlar mıyız henüz bilemiyorum. Bir de film yapıyoruz. Aslında yapım şirketi bir film şirketi olarak kuruldu. Saydığım bu üç başlık bizim genel planlarımız.

Sinema, hayalinizde her daim var mıydı?
Evet, Fadıl Dinçer'le beraber bir film şirketi kurmak istiyorduk. Eskiden beri istediğimiz bir şeydi. Sinema yapımcılığını henüz üniversite yıllarında hayal ediyorduk ama anca sıra gelebildi. Bunları yapıyorken, bir yandan kendi albümümüzü de kendi şirketimizden yapmak istedik.

Müziğe geri dönersek, yeni albümün Eylül'de müzikseverlerle buluşacağını söylediniz. Çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Çoğu şey stüdyoda şekilleniyor. Sadece şunu net olarak söyleyebilirim. Dinleyicilerin, benim daha önce yaptığım işlerin altında ezilmeyeceğini düşündükleri bir iş olacak. Altı ay içerisinde şarkıları çıkarıp, albümün her şeyini yapıp, artwork'ünü tasarlayıp, videosunu çekip, albümü çıkarmak yerine; "Tamamdır, biz bunun arkasında ekip olarak gönül rahatlığında durabiliriz." dediğim işleri yapmaya çalıştık. Bu sebeple sürenin uzadığı dönemler de oldu ama dediğim gibi içime sinen bir şey olması daha önemli.

Peki, kendi şirketinizden albümünüzü çıkaracak bir sanatçı olarak bu durumun avantaj ve dezavantajları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bir kere, çok hızlı karar alabiliyorsunuz. Aldığınız kararı uygulamaya hemen başlayabiliyorsunuz. Tabi ki daha çok sahipleniyorsunuz. Aslında bu durumun daha bir çok avantajı var ama bunlar en önemli olanları. Çünkü o prosedür kısmı zorlayıcı bir durum. Aynı şey Gülden'in albümü için de geçerli. Yapım şirketi olarak, bir taraftan beraber iş yapan bir arkadaş grubuyuz diyebilirim.

"Soğuk Odalar"ın aranjesinde Mustafa Ceceli ile çalıştınız. Nasıl bir araya geldiniz?
Samsun Demir'e Mustafa'yı ben sordum. Mustafa Ceceli'nin yaptığı işleri zaten beğeniyordum. "Çalışmak ister mi acaba?" diye aradım. O sırada kendi albümünü çıkarmak üzereydi. Aradığımızda direk olarak stüdyoya gelin dedi. Gittiğimiz gün "Soğuk Odalar"ın 1 saat içinde pilot halini tamamladık. Sonra Gülden'e haber verdik. Gülden de çok beğendi ve bir araya gelişimiz bu şekilde gelişti. Mustafa Ceceli'nin gerçekten çok büyük emeği var. Hatta öyle ki, "Beni Biraz Böyle Hatırla"nın bazı kısımlarına da teknik olarak katkıda bulundu. Kendi albümünün miksleri yapılırken neredeyse ikimiz de aynı anda çıktık.

Mustafa Ceceli, genelde pop projelerinin altında ismini gördüğümüz bir aranjör. Peki sizin için birlikte çalışmak nasıl bir deneyimdi?
Bu konuda hiç bir sıkıntı yaşanmayacağından çok emindim. Bir şarkıyı kaydederken içine bazı partisyonlar arıyorsunuz. Ben bir yaylı düşünürken mesela Mustafa beni uyarıyordu, "Sana göre çok pop altyapılarına gidiyoruz" diye. Yaptığı işi takip ettiğiniz zaman, birebir örneği olmasına gerek yok, zaten Mustafa'nın müziği bildiği de çok net anlaşılıyordu. Bu yüzden de iki kere rahatlık yaşadım. Bir önceki albümü yaptığımız prodüktörle de aynı şeyi yaşamıştık. Karşınızdakinin konuya hakim olduğunu görüyorsanız çalışmak çok daha rahat oluyor. Aksi takdirde her şey çok zor olabilir. Mustafa da zaten alternatif işleri de gayet iyi bilen bir müzisyen.

"Afilli Yalnızlık"ın ardından yeni bir albüm için dört yıl ara vermiştiniz. Şimdiyse sizin için çok kısa sayılabilecek bir aranın ardından iki yeni şarkı yayımladınız. Bu süreç nasıl gelişti?
Dört yıllık bir ara, içinde bulunduğumuz sektörün şartları altında delilik gibi oldu. Benim kontrol edebildiğim bir şey de değildi. Bir kere "Afilli Yalnızlık"ın turnesi çok uzun sürdü. Neredeyse üç yılı yollarda geçirdik. Bir ay içerisinde yaptığımız konser sayısından bahsetmiyorum, tüm turnelerden bahsediyorum. Dolayısıyla "Kağıt Evler" albümü de buna bağlı olarak gecikti. Bir de ek olarak "Kağıt Evler"in bir büyük engeli daha vardı. "Afilli Yalnızlık"tan sonra genel olarak şöyle bir kanı oluyor insanların kafasında, istediğiniz kadar yaptığınız işi başarılı bulsunlar, "Acaba tekrar yapabilecek mi?" diye bir soru oluşuyor. "Kağıt Evler"in öyle dezavantajları vardı. Yaşadığımız kurumsal sıkıntılar da gecikmeye sebep oldu. Ancak en büyük sebebi dediğim gibi turnenin uzun sürmesidir. "Kağıt Evler" o sınavı başarıyla verdi, hem nitelik hem de nicelik açısından. Aslında "Kağıt Evler" ile "Beni Biraz Böyle Hatırla" arasında da iki yıl var. Benim için iki albümümün arasında olabilecek en kısa süre bu. Bunu ayrı bir proje olarak değil de ön albüm gibi düşündüğümüz için bu süre de normal. Şimdi tekrar turne başlayacak. Sonra isteğe göre belki "Beni Biraz Böyle Hatırla" için bir klip çekeriz sonra da yeni albümümüzle yola devam edeceğiz.

Yeni albümde yer alacak olan şarkılar belirlendi mi?
Hayır, süreç devam ediyor. Bu süreç benim albümüm mastering'e girene kadar da devam eder. Örneğin Gülden'in demolarını kaydettik. Yirmibir tane hazır şarkısı var, ki gerçekten hazırlar. Söylüyor, sesi buluyoruz, çalıyoruz, her yeri belli. Bende öyle olmuyor. Ben elimde çok malzemeyle giriyorum, sonra stüdyoda onu şekillendiriyorum. Bazen şarkının alt yapıları da şarkının değişmesi gerektiğini işaret edebiliyor. Elimde on tane şarkı yok ama benim elimde bir anda on tane şarkı hiç bir zaman olmadı. Ancak genel olarak şunu söyleyebilirim ki yine duygusal şarkılar ağırlıkta olacak. Mutluyken şarkı yapmaya uğraşmamak en mantıklısı diye düşünüyorum.

Peki bu şarkılar sizin nasıl bir sürecinizin ürünü olarak karşımıza çıkacak?
Benim ve ekibimin, Londra - İstanbul arası gidip geldiğimiz bir dönemimiz vardı. Tamamen o döneme ait şarkılar. Yaşadığınız yerler şarkıya çok yansıyor. Ben eskiden yaşadığın yerin şarkılara yansıması olayını anlamsız buluyordum ama yansıdığını gördüm. "Kağıt Evler" albümünden de belli. Tam bir kuzey albümü oldu. Dolayısıyla biraz daha İngiliz ve İstanbul taraflarında dolanan bir albüm olacak.

Yurt dışı için yayımladığınız "Falling Down" ile hedeflediğiniz başarıya ulaştınız mı?
Hayır ulaşamadım. Londra'ya bunun için taşınmıştık. Prodüktörle de anlaştık. Richard Ashcroft'un prodüktörüyle anlaşmıştık. Hatta şarkı verdik ve çalışmalar da yapmaya başladık ama sonra yine kurumsal problemler oldu. O arada turnemiz başladı. Ayda sekiz kere uçağa binip geri dönmek gibi bir durum oldu. Ne Londra'ya taşınabilmiş oldum ne de Türkiye'de kalabilmiş oldum. Bir taraftan Türk'üm ve esas işim burada. Onu da böyle ertelemiş olduk. Ancak mesela İngilizce işimiz için bir çalışmamız var birazdan ona gideceğim. Bu defa bunu İngiltere merkezli değil Almanya merkezli olarak tekrar deneyeceğiz. "Deneyeceğiz"den de kastım, yapılabileceğini kendimize ispat etmek istiyoruz aslında. Albüm olmasa da belki bir tekliyle deneyeceğiz. Bir şey söyleyeceğim, sonra da karar değiştireceğiz diye çok net olup şimdiden bir şey söyleyemiyorum. Şarkılar duyguları yansıtıyor ama neticede o da bir ürün. "Falling Down" benim çok sevdiğim bir şarkıdır aslında ama bana tecrübe olarak geri döndü.

Gülden Mutlu'nun albümüne dönersek, ilk kez prodüktörlük yapacaksınız. Neler hissediyorsunuz?
Heyecanlıyım her şeyden önce. Bir şekilde kendinize yaptığınız işlerin matematiğini biliyorsunuz. Neyi ne zaman yapacağınızı kestirebiliyorsunuz ama Gülden'de durum farklı olacak. Bir kere o müzik benim yaptığım müzik değil. Melankolik bir pop albümü olacak. Çok güzel şarkıları var, ki şarkılarından bir tanesi zaten "Soğuk Odalar". Büyük bir heyecanla yapıyoruz. Şarkılar geliyor, revize için tekrar gönderiliyor. Asla ucuz olmayan, çok kaliteli bir pop albümü. Gerçekten prodüktörlük başka bir şey. Büyük bir sorumluluk veriyor size. Bu da aslında güzel bir şey.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder