Pop müziğin sevilen ismi Yonca Lodi, hem özel hayatı hem de müzik kariyerindeki yenilikleri yansıttığı son albümü "Milat" ile başarı grafiğini yukarıya çekmeye devam ediyor. Çıkış şarkısı "Düştüysek Kalkarız" ile müzik listelerine hızlı ve iddialı bir giriş yapan sanatçı, şarkının video klibiyle de ekranlara gelmeye başladı. Müzikseverlerin, çalışmalarını ilgiyle izlediği güçlü yorumcuyla, "Milat"tan öncesini ve "Milat"a dair her şeyi masaya yatırdık.
Düştüysek nasıl kalkacağız? En azından siz bunu nasıl yapıyorsunuz?
Ben bugüne kadar hep inancımla kalktım. Hayata çok pozitif bakan biriyim ben. Tüm o romantik şarkılara rağmen benim çok neşeli, her şeye rağmen "devam edeceğim" diyen bir yanım var. Kendimde çok sevdiğim bir özellik bu. Sonradan konulan bir şey değil, insanın içinde var olan bir şey. Bazı insanlar pesimist olur, bazıları optimist olur. Ben optimist yaratılanlardanım. Hüznü severim ama, depresyonu, depresif hali çok sevmem. O yüzden de her sıkıntılı dönemimde, her düştüğümde yine kendime sarılarak kalktım. Herkesin de bu inancı önce kendisinde bulması gerektiğine inanıyorum. Tabi ki dostlar ve sevdikleri yardım eder ama insan önce kendine yardım edebilmeli. Kendisi kalkmak istemeli.
Bu albüm, adından da anlaşılabileceği gibi bir milat mı sizin için?
Evet, bu albüm benim için bir milat. Hem özel hayatım, hem de müzikal değişiklikleri içeren bir albüm. İnsan yaş aldıkça bir şeylerin değiştiğini düşünür ya, "uslandım, öğrendim" der. Bu albüm de aslında bütün bunların bir karması.
Bu şarkının sözü ve müziği size ait. Peki siz nasıl bir dönemde yazdınız "Milat"ı?
"Milat"ı ben 2007 civarında yazdım. Kürşat Başar'ın "Başucumda Müzik" kitabından etkilenerek, o duygularla yaptığım bir şarkıydı. Bitmek zorunda olan aşkların hikayesidir "Milat".
Albümün çıkış tarihini ay takvimine göre ayarladığınız doğru mu?
Evet, ayın yedisinde yeni ay vardı ve ben onun uğuruna inanırım. Yeni başlangıçlar için de güzel bir tarih. Ayrıca yedi benim uğurlu rakamım. O yüzden yedisine de denk gelince iyi oldu.
Peki tam olarak planladığınız tarihte mi çıktı "Milat"?
Aslında albüm mayısta hazırdı ve çıkabilirdi ama sonra bir şarkı daha ekledik. Dizide kullandığım şarkılara çok istek geldi. Özellikle de "Kapalıçarşı" için kullandığımız şarkıya fazlasıyla istek geldi. Albüm bitmişti ama o kadar istendi ki, onu da ekleyelim dedik. Sonra tabi biraz daha zaman geçmesi gerekti. Böyle kısmetmiş ama ben çok memnunum eylül ayında çıktığı için. Zaten eylül çocuğuyum ve kış sever bir insanım. Herkesin yazın bir yerlere yetişme ve tatil yapma telaşından çok hoşlandığımı söyleyemem. Eylül biraz daha herkesin kendine geldiği bir ay.
Bu albümde dinleyicilerin öne çıkaracağı şarkılar sizce hangileri olur?
"Düştüysek Kalkarız" şu an dijitalde çok iyi gidiyor. "Emanet"in rekorunu kırmasını bekliyorum. "Emanet" de çok indirilen ve dinlenen bir şarkıydı ama şu an "Düştüysek Kalkarız", "Emanet"in hızından daha iyi gidiyor. "Emanet" zaten artık bir klasik oldu. Bu şarkıyı albümde bulmaktan dolayı da insanlar çok mutlular çünkü sadece dijital olarak çıkarmıştık. "Milat" çok sevildi. Bu yüzden biraz daha gururlanıyorum. O biraz daha kayırdığım bir çocuk gibi oldu ama Zeki Güner'in yaptığı şarkıları da çok seviyorum. "Tavan Arası" ve "Mum Lekesi" de çok iyi gidiyor. Herkes kendince şarkıları paylaşıyor. Tabi "Düştüysek Kalkarız" çok önde ama albüm daha çok yeni olduğu için şu an bilemiyorum. Satışlardan da şimdilik çok memnunuz.
Dolayısıyla ikinci video klibiniz için bir tahmininiz var mı?
Bir tahminim oluşmadı aslında çünkü "Düştüysek Kalkarız"ın videosu yayına henüz yeni girdi. Gürcan Keltek ile çalıştık. Ona "Albümü dinle, canın hangi şarkıya çekmek istiyorsa ona çekelim" dedim ve "Düştüysek Kalkarız"a çektik.
Albümdeki her şarkıya bu kadar güveniyor musunuz?
Ben albüm yaparken bir tane şarkı koyayım da arkasını doldurayım diye yapmıyorum. Her şarkıya güveniyorum bu albümde. Tüm şarkılar da kliplendirilmeye değer şarkılar.
Peki klibin hikayesi nedir?
Video klibimiz çok güzel oldu. Benim kafamda "Düştüysek Kalkarız" ile ilgili farklı şeyler vardı ama Gürcan daha farklı yerlerden yaklaştı. Her insanın düşüp kalkma hikayesi vardır. Herkesin kendini kalabalıklar içinde yalnız hissettiği zamanlar vardır. Biraz oralara atıfta bulunduk, çok keyifli bir klip oldu.
"Düştüysek Kalkarız", "Tenden Tene", "Tavan Arası" ve tanıdığımız bir şarkı olan "Emanet", Zeki Güner imzası taşıyan şarkılar. Bu müzikal birliktelik size neler kazandırıyor?
Şimdiden bir sonraki albüme ait şarkılar belirledik bile! Birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Çok güzel bir şarkı yapmış geçenlerde. "Al bu senin" dedi dinletti. Bana artık nelerin gideceğini de biliyor. Zaten diğer şarkıları da önce benden geçiyor. Kime hangi şarkıyı verecekse önce bana bir dinleterek en azından fikrimi alıyor. Zeki ile çok iyi dostuz her şeyden önce. "Emanet"in başarısı bize çok iyi geldi. "Biz birlikte güzel şeyler yapıyoruz galiba" dedik "Emanet" ile birlikte. Albümdeki şarkılar da güzel olunca bu çok hoşumuza gitti. Bir ekip gibi düşünmek lazım. Bir sinerji oluştu ve o sinerji paylaştıkça büyüyecek. Daha farklı insanlar girecek o sinerjinin içine. Zeki ile dostluğumuz ve iş birlikteliğimiz de devam edecek.
Aysel Gürel de o derin sözleriyle "Milat" albümünde kendini gösteriyor. "Yalan Gibi"nin albüme giriş hikayesini bir de sizden dinlesek?
Benim için albümün en özel şarkısı. Çünkü ben Aysel'im olmadan albüm çıkarmak istemeyenlerdenim. Çok eksikliğini hissediyorum onun. Hastalığı süresinde "Çınar" albümünün yapılacağı belli olmuştu. O zaten çok sarıldı bu albüm fikrine. Hepimiz de çok çalıştık. Herkese "Sen şunu söyle, bunu yap" derken bana "Senin şarkın belli" dedi. Bu şarkı daha önce "Yolumu Bulurum" albümüne girecekti fakat bir takım sıkıntılar oldu ve alamadık şarkıyı. Benim bu şarkıyı söyleyememiş olmam Aysel'in de içinde kalmıştı. Bana dedi ki "O şarkıyı söyleyeceksin". "Tamam" dedim. Sonra uzunca bir müddet, hastalığı süresince hep yanında olmaya gayret ettim. Başucunda bana hep bu şarkıyı söyletti. Hastanedeki son günü dahil. Bu şarkı o yüzden çok özel ve bu şarkının mutlaka bu albümde olması gerekiyordu. Ayrıca "Çınar" albümü Aysel'in vefatından dolayı biraz öksüz kalmış bir albümdür. Maalesef gereken ilgiyi göremedi. Şarkının da unutulup gitmesine gönlüm razı olmadı açıkçası. Kullanmadığım ve hastalığı zamanında bana verdiği, "Bunları kullan, senin olsun" dediği sözleri de var elimde ama onlara ben hiçbir şey yapamadım. Elim gitmedi.
Belki siz de onları yeni albümlerinizde seslendirirsiniz?
Bilmiyorum onun yokluğunda bu nasıl olur. Aysel'in yazdığı bir şarkıyı yapıp, önce ona dinletip, onun tepkisini görmeden bu dediğiniz şey nasıl olur bilmiyorum.
Albümün belki de en ağır şarkısı, alt yapısı Türk musikisi ezgileri taşıyan "Mum Lekesi". Şarkıya getirdiğiniz yorumla da; Türk sanat müziğine göz kırptığınızı söyleyebilir miyiz?
Benim annemin de babamın da sesi çok güzel. Babam da zamanında Türk sanat müziği ile ilgilenmiş. Ben Türk sanat müziği dinleyerek büyüdüm zaten. Her ne kadar konservatuvarda opera okusam da kulağımda hep TSM vardır. Sahnede de çok söylerim. Gerçekten sanat müziğine aşık bir dinleyiciyim. Yorumcu değilim belki ama dinleyici olarak meyhaneye gidip, birazcık keyiflendiğimiz zaman benden hemen sanat müziği şarkıları çıkar. "Mum Lekesi" geldiğinde önce albüme koyamıyorduk çünkü kapatmıştık albümü. "Gölgelerime Işık Tut" albüme girecek denince mutlaka "Mum Lekesi"ni de koyalım dedik. Hatta şirketimiz de "Mum Lekesi" olsun diye destek verdi. Hakan da öyle bir aranje yaptı ki, "Albüm bitti ama bu aranjeye yazık değil mi?" dedik. Sonra iyi ki albüm tarihi ertelendi ve ben bu şarkıları söyledim. "Mum Lekesi"ni de gece vakti, stüdyoda çok keyifli bir anımda söylemiştim.
Albüm ağırlıklı olarak slow şarkılardan oluşuyor...
Bu sefer albümün temposu biraz daha yüksek aslında. Enerjik bir albüm olduğuna inanıyorum. Slow ağırlıklı demek istemiyorum çünkü bu durum, bugüne kadar dizilere yaptığım şarkıları da eklemiş olmamdan kaynaklanıyor. Bir denge tutturmak istediğimden böyle oldu. Aslında daha hareketli şarkıların da ekleneceği bir albüm olabilirdi.
Peki Yonca Lodi bir gün bizi şaşırtıp bir dans albümü yapar mı?
Ben Yonca Lodi dinleyicisine çok ters gelecek bir şey yapmam. "Yeter" çok güzel bir dans şarkısı mesela. Fakat hüznü seven ve sözcüklere önem veren tarafım olduğu sürece slow şarkılar çıkacaktır her zaman. Bu biraz da gelen şarkının iyi olmasıyla ilgili. Zamanında "Anlatma" şarkısını yaptığımda mesela, kimsede böyle bir şarkı yoktu. Kategorize etmek müzik için çok da doğru bir şey değil aslında.
Bizler "Büklüm Büklüm", "Aldım Başımı Gidiyorum" ve şu an albümde de yer verdiğiniz "Yeter" coverlarınızı çok sevdik. Başarılı coverın sırrı sizce nedir?
Çok çalışmak. Günlerce uyumamak. Bir de benim cover şarkıları bulup, cımbızla çekmek gibi bir kabiliyetim var. Zamanında iyi işlense bile yeteri kadar duyulmamış şarkıları, "Şimdi nasıl olur?" diye duyabiliyorum. Yetenekse eğer, bu bir yetenek. Ben hala daha sahnemde eski şarkıları söylüyorum. 20 yıla yakındır şarkı söylüyorum. İlk başladığımda bile eski şarkıları yeni bir düzenlemeyle söylüyordum. Geniş bir repertuvarım vardı ve o repertuvarın bana bu günlerde çok yararı oldu. Bu albüme bir cover yapmadım mesela çünkü inanmadım bu sefer. Herhangi bir şeyi söylemek olmasın diye de yapmadım. Ben cover şarkılara, yeni bir şarkıymışçasına çalışıyorum. "Bu şarkı daha önce hiç duyulmadı, yeni bir şarkı" diyerek çalışıyorum. Kulaklarda kalan ezgilere de çok ihanet etmeden bunu yapmak zor bir formül. Kolay bir iş değil o yüzden şu an yapmadım.
Aldığınız sorumluluk da cabası...
Tabii ki, sorumluluk taşıyorsunuz. Mesela "Aldım Başımı Gidiyorum", bir erkek sesinden dinlenen bir şarkıydı. Erol Ağabey bile "Çok iyi olmuş" dedi. Aranjörlerimin de bu başarıda payı var. Ben bu şarkıları tek başıma yapmıyorum. Şarkıyı söylediğim zaman bir şeyler hissediyorum ve müzikal olarak rota çiziyorum şarkıya. O rotayı algılayabilmek de aranjörün başarısı tabii ki.
Sesiniz, yorumunuz dizilere çok yakıştırılıyor. Günün birinde sadece bu tarz bir çalışma yapmayı düşünür müsünüz?
Düşünürüm tabii. Benim işim müzik. Her platformda müziğimi yapabildiğim müddetçe ben çok keyifliyim. Albüm ve sahne dışındaki her şeye kaçamak gözüyle bakıyorum ve o kaçamaklar benim çok hoşuma gidiyor. Farklı bir heyecan, farklı bir mecra, kendinizi temsil edebildiğiniz bambaşka bir alan. O yüzden çok keyifli onlar. Mesela ben düetlere de çok sıcak bakarım çünkü benim işimin dışında yaptığım bir şeymiş gibi gelir. O yüzden müziğimi yapabileceğim her yer benim için kabuldür.
Önümüzdeki günlerde sizi nasıl projelerde göreceğiz peki?
Geçen sene televizyon programı yapmıştım, umarım o devam edecek. Turne zaten mayıstan beri devam ediyor. Şimdi klip giriyor, albüm de iyi gidiyor. Farklı konseptte konser projelerim var, şimdi onun için çalışıyorum.
Ne gibi farklı konseptler mesela?
Söyleyemem maalesef, çok güzel bir fikir ve benim kafam pek durmaz o konuda. Ben de, ekibim de sürekli üretiriz. Yakın zamanda olacak çok farklı konseptte konserlerle karşınızda olacağım.
2008 yılında "Yeter" coverını sadece dijital platformda sunduğunuzu söylediniz. Dolayısıyla dijital platformlara sıcak bakıyorsunuz. Siz günümüzde dijital mecraların şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle, illegal indirmelere bir sorumlu bulunması gerekiyor. Korsan siteler, ilk zamanlardan bu yana katlana katlana gidiyor. Yanılmıyorsam bir milyona yakın bir sayfa var ve bu çok ciddi bir rakam. Bu dijital korsanlığın önüne geçilebilirse platformların çok fazla şansı var. Çünkü genç kısım bilgisayarla yaşıyor. Radyoyu bile bilgisayardan dinliyor. Bizler de vakit kaybetmemiş oluyoruz. Kartonetti, bandroldü yok böyle bir şey. Okudun, miksini yaptın ve üçüncü gün yayında. Onların hızına ayak uydurabiliyoruz. O yüzden bizim için çok özgür bir mecra ve ben daha çok güçlenmesini istiyorum açıkçası. Sersemleyen müzik dünyasına dijital platform gerçekten taze bir kan oldu.
Peki bunun için dinleyicilere daha ulaşılabilir imkanlar mı sunmak gerekiyor?
Eğitimli bir genç kesim var ve hakikaten onlar çok bilinçliler. Kendi fan sayfalarımdan da takip ediyorum, ilk cümleleri "Korsan'a hayır" diye başlıyor. Bilinçli bir dinleyici var. Fakat bunun bir hırsızlık olduğunu anlatamadığımız bir kesim de var ve o kesime biraz daha gayret göstermeliyiz. Onların bilinçaltına şunu yerleştirmeliyiz ki, bu bir hırsızlık. Bunun için de caydırıcı yöntemler gerekiyor. Faturaya yansıtma gibi. Bunu ayırt edebilecekleri bir hale gelmeleri lazım. Yoksa dijital platformların da kitlesi hiç azımsanacak gibi değil.
www.aveamuzik.com
05.10.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder