Pop müziğin gün geçtikçe yükselen isimlerinden Gökhan Türkmen, bu senenin başında yayınladığı ikinci albümü "Biraz Ayrılık" ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı. "Biraz Ayrılık" ve "Rüya" şarkılarıyla öne çıkan albümüyle müzikseverlerin dikkatini çeken genç şarkıcı, internette yayılarak, kendisine profesyonel müzik dünyasının kapılarını şarkılarının oluşum sürecinden bu yana müzikle ilgili merak ettiğimiz her şeyi yanıtladı.
İlk albüm "Büyük İnsan"dan bu yana hayatınızda neler değişti?
Aslında çok fazla bir şey değişmedi. Sadece sevenlerimize daha çok vakit ayırmaya çalışıyoruz. Daha çok üretmeye çalışıyorum. Sorumluluklarım arttı. Hayat standartları olarak çok fazla bir şeyim değişmedi. Hayatıma devam ediyorum. Sadece biraz daha kendime özen göstermeye çalışıyorum. Üstüme başıma daha çok dikkat ediyorum. Sevenlerime hoş gözükmek için, hem göze hem de kulağa hitap etmek için elimden geleni yapıyorum.
İnternette dolaşan "Büyük İnsan" ve "Dön" şarkıları ile sizi tanıdık. İnternet yolu ile dinleyicilerin beğenisini kazanmanın ne gibi avantaj ve dezavantajlarını yaşadınız?
Çok avantajını yaşadım tabii ki. 2006 yılında kuzenim Serkan Söylemez "Büyük İnsan"ı internete yaymıştı. Şarkı çok sevildi, inanılmaz bir ilgi gördü. Yaklaşık iki sene boyunca birçok şarkım internette dolaşmaya başladı.
Peki diğer şarkılarınızın da sosyal ağlarda paylaşıma açılması bilinçli olarak yaptığınız bir şey miydi?
Sadece "Dön" ve "Büyük İnsan"ı kendi isteğimizle biz yaymıştık. Albüm düşünerek internete vermedik. Şarkıları çok seviyorduk. İnsanlar ne der, yorumlarını almak için aslında internete verdik şarkıları. Onun dışındakiler benim radyo programımdan ve onun dışında yaptığım kayıtlardan yayıldı ve çok ilgi görmeye başladı. Dolayısıyla ben internette müzik yapan bir insan haline geldim. Tabii ki bu bakımdan bir ün de elde etmiş oldum. Az da olsa bir camiada tanınırlık elde ediyorsunuz. Yüzünüz çok bilinmese de "Gökhan Türkmen" olarak duyuluyorsunuz, şarkılarınız biliniyor.
İlk albüm kapağında da yüzünüz çok görünmüyordu zaten...
Onu bilerek yapmadık aslında. "Zaten bir gizem vardı, albümde de böyle olsun" diye düşünmedik. Sadece o fotoğraf hoşumuza gittiği için onu koyduk. Biraz delikanlılık yaptık aslında. Zaten tanınmayan bir yüzü, iyice tanınmaz hale getirdik. "Büyük İnsan" klibiyle de işler yolunda gitmeye başlayınca tekrar bir kapak çıkarıp, onu da fotoğraflı yaptık. Dediğim gibi interneti nasıl kullanmak istediğinize bağlı. O yüzden hiçbir dezavantajını yaşamadım internetin.
İnternet mecralarında sizin gibi yaptıkları işleri dinleyicilere sunan birçok amatör müzisyen var, sizce neden siz sıyrıldınız aralarından?
Bilemiyorum. O zamanlar zaten amatör kayıtlara inanılmaz bir ilgi vardı. İrem vardı, Seksendört vardı. Biz de o dönem çıktık ve şarkılar yayılmaya başladı. Herkes gitarını alıp kendi bestesini söyleyip internete veriyordu, bizden sonra da devam etti bu. Samimi olduğu için herhalde çok sevildi. Hiçbir kaygı gütmeden o kaydı yapmıştık biz. Albüm yapalım biri bizi keşfetsin diye yapmadık. Sadece merak ettik nasıl bir iş yapıyoruz diye. Çok şükür, çok güzel tepkiler alıyorduk. İnanılmaz bir tıklanma rekoru yaşadık. Belki samimi olduğu için sevildi ve hala da samimi olduğu için belki bu kadar şarkılar seviliyor.
Eğer internetteki şarkılarınız ilk albüm aşamasında bu kadar ilgi göremeseydi hayatınıza nasıl bir yön verecektiniz?
Ben Endüstriyel Yönetim okudum ama onu yapmazdım. İlk albümde öyle bir çıkış yakalayamasaydım, yine uğraşırdım. Biraz sabırlıyımdır o konuda. Elimden geleni yapardım, mutlaka olacak diye düşünürdüm ki zaten aslında bayağı da sabrettik. "Yan Sen" ile çıktık ve "Büyük İnsan" klibine kadar varlığımız yokluğumuz belli değildi. "Büyük İnsan" klibinden sonra bir şeyler olmaya başladı. Onda da olmasa yine beklerdim, "Dön"de olurdu. Buna emin bir şekilde ilerliyorduk. Hadi o da olmadı, yine müzisyen olarak sahne çalışmalarına barlarda şarkı söyleyerek devam ederdim. Hayatımı öyle kazanırdım. Oturup da endüstriyel yönetim ile uğraşamazdım. Öyle bir yapım yok zaten. Sabah git akşam gel işlerini ben yapamazdım. Diyelim ki ellerime bir şey olsa ya da bir şey olsa ve müzik yapamasam, resim yapardım herhalde o zaman da. Muhakkak bir sanatla uğraşırdım.
Peki ikinci albümde de bu iddialı çıkışı korumak adına herhangi bir şey yaptınız mı?
Özel bir çalışma yapmadım. Elimden geldiği kadar kendimi geliştirme çabasındayım zaten. O yüzden hiç endişe de yaşamadım. Çok çeşitli müzik dinliyorum ve bunu hiçbir zaman bırakmadım. Tekdüze şeyler yapmamaya çalıştım. Üretiyordum zaten sürekli. İlk albüm bittikten sonra da ben üretiyordum, şimdi de üretiyorum. Tabii ki "Acaba ikinci albüm de bu kadar güzel geçecek mi?" diye bir düşünüyorsunuz. Sorumluluktan dolayı içinizde bir korku oluyor. Ama hiçbir şekilde bunu "Eyvah! Acaba yapamayacak mıyım?" diye negatife dönüştürmedim. İyi olacak, daha iyi olacak dedim. Ürettikçe ve ürettiklerimize aranje yaptıkça bunun ne kadar iyi bir albüm olacağını zaten görmüştük.
Bu sene "En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı" ödülünü de kazandınız. Henüz yolun başındayken ödüllü bir sanatçı unvanı kazanmak size neler hissettiriyor?
Ödülden sonra tabii ki çok mutlu olduk. Bu bir motivasyon aslında. Müzisyenin en büyük ilacı motivasyondur. Biri sizi motive edecek ki siz daha iyi işler yapabilesiniz.
Bu durum üzerinizdeki sorumluluğu da arttırıyordur...
Mutlaka. Elinizden geldiği kadar sevenlerinize layık olmaya çalışıyorsunuz. Sürekli üretim içinde, sürekli çalışma içinde olmanız karşılığında böyle bir ödül almanız size büyük bir mutluluk veriyor.
Ödülü bekliyor muydunuz?
Bekliyordum tabii ki artık. Şöyle bir durum var; ilk albümü yapmışsınız, üç tane klip çekmişsiniz, ikinci albümü yapmışsınız, iki klip daha çekmişsiniz. E bundan da tabi bir ödül bekliyorsunuz. Ama ödül almazsam "Eyvah, kötü bir iş mi yapıyorum?" gibi bir şey düşünmezdim. Alsam da olurdu, almasam da. Ben yaptığım işin iyi olduğunu bildiğim için bir sıkıntı yok.
Bir Sezen Aksu şarkısı olan "Yas", albüme nasıl dahil oldu?
Aykut Gürel, Sezen Aksu'nun en son albümünü yapıyordu. Sezen Aksu, "Yas"ı da koyacaktı albümüne. Aykut Gürel de aranjesini yaparken sürekli yanındaydım, şarkıyı bana söyletiyordu. Son anda Sezen Aksu çıkardı albümden o şarkıyı. Altyapı da olduğu gibi kaldı. Biz zaten Sezen Aksu'dan bir cover düşünüyorduk. Aykut Gürel rüyasında bu şarkıyı benim okuduğumu görünce de istedik bu şarkıyı ve şimdi ben okuyorum. Benim zaten yıllardır sahne çalışmalarımda da okuduğum bir şarkıydı bu. Çok da önemlidir benim için o yüzden. Başka şarkı alsam belki bu kadar içime sinmezdi.
Biraz da sizin şarkılarınıza gelirsek, albümde yer alan ve sözü ve müziği size ait olan şarkılar nasıl bir dönemin ürünü olarak ortaya çıkıyor?
"Bir Öykü" ve "Dayanamam" biraz daha eski şarkılarım. "Bir Öykü" mesela 2003 yılında yapılmış bir şarkı. Öyle bir dönem geçirmedim aslında. Ben hala da üretiyorum, şarkılar yapıyorum ama bir dönem olarak bakamıyorum açıkçası. Şu dönemde şöyleydim, ikinci albüm şarkıları o yüzden böyle çıktı diyemem. Yaşanmışlıklar sonucu ve etrafınıza karşı duyarlılığınızdan dolayı bu işler ortaya çıkıyor. Yoksa illa yaşayıp da onun sonucunda oluşan şarkılar değil. Beş sene önce yaşadığınız bir şey, beş sene sonra bir anda çıkıp size şarkı olarak geri dönüş yapabiliyor. O yüzden çok acı çektim, kötü şeyler yaşadım ve bu şarkılar öyle çıktı gibi net bir şey söyleyemem.
Slow şarkıların size daha çok yakıştığını mı düşünüyorsunuz?
Şu ana kadar yaptığımız beş tane klibin dördü slow şarkılaraydı. "Biraz Ayrılık" diğerlerine nazaran daha hareketli bir şarkıydı. Genelde ben slow ve enstrümantal ağırlıklı müzik dinlediğim için belki o yüzden de ürettiğim şeyler o boyutta ilerliyor. Ama ben sadece slow şarkı söylemeliyim gibi bir düşüncem yok. En çok slow şarkı yakışıyor bana diye düşünmüyorum, tam tersine elimden geldiği kadar geniş düşünmeye çalışıyorum müzikle ilgili. Çünkü müzik çok geniş bir sanat dalı. Tek bir şeye takılı kalırsanız bir süre sonra kendinizi tekrarlamaya başlarsınız. "Biraz Ayrılık" ile çıkış yapmamızın sebebi biraz da oydu aslında. Çok fazla slow üzerime yapışmasın, bakın ben bunu da yapabiliyorum demek içindi. İkinci albümün altyapısı da biraz daha farklıdır mesela ilk albümden. Biraz daha geniştir. Onu da biraz vermeye çalıştık insanlara. Ben şaşırtmayı severim. Mutlaka bir tarzınız olmalı ama çeşitlilik katmayı ve müziğe geniş bakmayı seviyorum ve elimden geldiği kadar da bunu yapmaya çalışıyorum. Belki üçüncü albümde daha farklı bir tarzla çıkabilirim, kısıtlamıyorum kendimi. Çok da slow adamı olduğumu düşünmüyorum aslında. Sadece üst üste geldiği için böyle bir durum oluştu.
İkinci klibiniz "Rüya"da da diğer kliplerde olduğu gibi Aydın Ketenağ ile çalışıyorsunuz. Bu iş birliğinizin özel bir sebebi var mı?
Evet yine Aydın Ketenağ ile çalıştık. "Büyük İnsan", "Dön", "Biraz Ayrılık", "Rüya" kliplerinin hepsini o çekti. "Büyük İnsan"la beraber çalışmaya başlamıştık. Sonra devamını yaptık "Dön" ile. İkinci albümde de onunla çalışmak istedik çünkü güzel bir elektriğimiz var onunla. İyi anlaşıyoruz. Benim zaten üniversiteden de hocam. Kafa yapımız, her şeyimiz uyuyor. Bırakmak istemedim. Onunla da devam etmeyi düşünüyorum açıkçası. Benim için bir sorun teşkil etmiyor. Önemli olan o enerjiyi tutturmak. Çok kolay bir şey değil bir ekip kurmak. Özellikle ekip ile ilgili o frekansı tutturmuşken ben devam ettirmeyi düşünüyorum. O da zaten kariyerindeki ilk klibini bana çekti. Kısa filmci normalde kendisi. Adını da ilerde sık sık duyarsınız diye düşünüyorum.
Sözümüz kliplerden açılmışken, üçüncü klip konusunda düşünceniz var mı?
En çok istek "Bir Öykü" şarkısına geliyor. Büyük ihtimalle ona bir klip gelir diye düşünüyorum. İkinci albümde tüm şarkılar çok sevildiği için hangisine klip çeksek yadırganmaz diye düşünüyorum.
www.aveamuzik.com
23.11.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder