25 Temmuz 2012 Çarşamba

RÖPORTAJ / İzel - Aşk En Büyüktür Her Zaman

Doksanlı yıllardan bu yana müzik dünyasına kazandırdığı hit şarkılarla adından her daim övgüyle söz ettiren İzel, altı yıl aradan sonra tekrar yeni şarkılarla hayranlarıyla buluştu. "Drakula" ve "Düşer O" şarkılarıyla listelere hızlı bir giriş yapan albümde, bir şarkı haricindeki tüm söz ve müziklerde Onur Özdemir ve Alper Narman ortak imzası bulunuyor. "Aşk En Büyüktür Her Zaman" adını taşıyan ve İzel'in müzik kariyerindeki 12. albümü olan çalışma, sanatçının hayranları tarafından beğeni toplamaya devam ederken, bizler de albümle ilgili tüm merak ettiklerimizi İzel'le konuştuk.

Albümün ilk adımları nasıl atıldı? Albüm sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
Alper Narman bana ilk olarak "İyi ki Doğdun" şarkısıyla geldi. Çok sevdim şarkıyı. Özellikle oradaki "Narsın sen" lafı çok hoşuma gitmişti. Alper Narman'la daha önce hiç çalışmamıştık. Bu şarkıda karar kıldık. Daha sonra benim bir konserim için Amerika seyahati yapmam gerekti ve orada da yanımda birisinin olmasını istedim. Alper'e teklifte bulundum. Birlikte gittik, iyi ki de gitmişiz. Orada 10 gün kadar kaldık 5 tane daha şarkı çıktı. Döndükten sonra da Onur Özdemir ve Alper Narman birlikte bir dönem kapandılar. Benim için birkaç şarkı yaptılar. Sonra Edremit'e gittik bir süreliğine. Orada da bir iki eksiğimizi tamamladık. Arkasından ben aranjmanları burada yapmak istemedim. Biraz nefes almak istedim. Yabancı müzisyenlerle çalışmak istedim. Atladık Berlin'e gittik. İlk gittiğimizde ben demoları bile okumamıştım. Tüm kayıtlarımızı, okumalarımızı, arajmanlarımızı, hepsini Bülent Aris ile orada yaptık. Onur ve Alper de benimle birlikteydi. Orkestrasyonlarımızı Thomas Berlin yaptı. Almanya'da film müzikleri yapan, Amerika'da da Steven Spielberg ile çalışmış olan çok önemli bir kompozitör. Mix ve masteringleri de yapıp 6 ay sonra elimize CD'mizi aldık geldik.

Her şey aslında tek bir elden çıkmış. Örneğin söz ve müziklerde neden yalnızca Onur Özdemir ve Alper Narman'la çalışmayı tercih ettiniz?
Evet, her şey tek bir elden çıktı. Ben zaten öyle çalışmayı seviyorum. Daha önceki albümlerimde de böyleydi. Çok dağılıp, herkesten şarkı almak yerine bir iki kişiyle çalışmak daha verimli geliyor. Albümün bir bütünlüğü oluyor. Ben zaten albüm yapan insanları evlenmiş gibi görüyorum. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yiyip içiyoruz, birlikte gülüp ağlıyoruz. Böyle olması çok daha doğru geliyor bana. Ayrı ayrı insanlarla çalışınca bunu çok yakalayamıyorsunuz.

Peki Alper Narman ve Onur Özdemir'le yollarınız nasıl kesişti?
Onları bana Allah gönderdi! Ben uzun süre şarkı aramıştım ve bulduğum şarkılarda içime sinmemişti. Beni heyecanlandıran şarkılar olsun istiyordum. İlk beni heyecanlandıran şarkı "İyi ki Doğdun" oldu. Alper'le Amerika'ya gitmiş olmamız da albümü başlattı. Derler ya hiç bir şey tesadüf değil, aynen öyle.

Albümdeki tüm şarkılar size özel mi yazıldı?
Dört şarkı önceden vardı ancak yarım halleriydi. Hatta Alper onları bana önce dinletmek bile istememişti. Ben dinlemek için ısrarcı oldum. Alper çok da hoşlanmıyordu o şarkılardan ama ben hepsini çok beğendim. Dört beş tanesi öyle çıktı. Geri kalan şarkılar da benim için yapıldı. Özellikle "Düşer O" Almanya'da albümü neredeyse mix'e götürmek üzereyken çıktı ve bana bayram hediyesi oldu. "Düşer O" albüme son giren şarkıdır. Bayram sabahıydı. Onur'la Alper'e "Hadi bana gelin, el öpelim." diye espri yaptık. Anneannelerimiz bayramlarda bize mendil verirdi ya, ben de kağıttan mendiller yaptım içlerine para ve şeker koydum. Geldiklerinde onlara verdim. Onlar da "İşte bizim bayram hediyemiz de bu" diyerek gitarla "Düşer O"yu çalmaya başladılar. Ben duyar duymaz ağlamaya başladım zaten. O sırada "Düşer O" kendisini belli etti. Albümde de en favori şarkılarımdan biridir. "Düşer O" hepimizi bir düşürdü zaten.

Albüm için altı ay Berlin'e taşınarak bir nevi kapandınız. Peki bu durum size ve müziğinize neler kattı?
Çok şey katıyor. İnsan burada, normal hayatında bir sürü şeyi atlayabiliyor. Konsantre olamıyorsun. Hani dedim ya bir iki kişiyle çalışmak daha verimli diye, bu da aynı şey. Biz Amerika'ya üç günlüğüne gittik, kalan tüm şarkıları bitirdik. Sonuçta birlikte yapıyorsun her şeyi, anları paylaşıyorsun. Bu ister istemez işe de yansıyor. Ayrıca altı ay Berlin'de olmamın şöyle bir avantajı oldu. Diyet yaptım, daha disipline oldum, sporumu yapabildim. Tamamen albüm için yaşadım. Çünkü Berlin'de yapabileceğim başka bir şey yoktu. Yabancı dilim çok gelişmiş değil. Çat pat Almanca, çat pat İngilizce'yi birbirine karıştıra karıştıra anlaştım bir şekilde. O yüzden de kamp gibi oldu benim için.

Albümün çıkış şarkısı "Drakula" aslında sizden çok duymaya alışkın olmadığımız, sert köşeleri olan bir şarkı. Bu şarkı size nasıl geldi, sizin ilk tepkiniz ne oldu?
Gelibolu konserine gidiyordum. Arabalı vapurdayken Onur'la Alper telefon açtılar "Biz bir şarkı yaptık." diye, telefonda bu şarkıyı söylediler. Önce kalakaldım, bir tepki veremedim. Sonra gülmeye başladım. "Çok da güzel şarkıymış da yahu ben bunu nasıl söyleyeceğim?" dedim. Bir tedirgin oldum. Sonra şarkıyı bana gönderdiler. Birkaç kere dinleyince şarkının baya acılı ve derdi olan bir şarkı olduğunu anladım. Eğer ön yargıyla yaklaşmazsanız şarkının bir derdi olduğunu anlıyorsunuz. "Evet, benim de bir drakulam vardı." dedim. Doktorlar da diyorlar ya "Bazı erkekler vampir gibidir." diye. Aslında bu şarkıda sosyal bir sorun da var. Kadına şiddet de var. "Sevişmeyi bilmiyor, öğrenmek istemiyor." kısmı aslında anlaşılanın tam tersine, orada bir şiddete gönderme yapıyor. Sorunları eğlenerek, kara mizahla çözmeye çalışıyor.

Peki bir sonraki klip için aklınızda şekillenen bir şarkı var mı?
Kafamız karman çorman! "Düşer O" çok önde gidiyor fakat yaz aylarında olduğumuz için kararsızım. "Rezil"e çok istek geliyor. "Amerika"ya çok istek geliyor. "Solmuş Gül Kasabası"nın da ayrı bir kitlesi var. Bir anket başlattık. O anketin sonucunda çıkacak herhalde. Ankette de "Düşer O" bir, "Amerika" iki numarada.

Sizin gönlünüzden geçen hangisi?
Tamamen farklı bir şarkı. Bana bakarsan, benim gönlümden "İmdat" geçiyor.

Albümünüz dışında sizi son olarak Volga Tamöz'le "Tam 90'dan" projesinde gördük. "Hasretim" şarkısını yeniden yorumladınız. Bu projeye nasıl dahil oldunuz?
O proje bana bir anda geldi. Sinan Akçıl bir gün beni aradı. "Volga ile albüm yapıyoruz ama Volga'nın da böyle bir projesi var. Seninle de çalışmak istiyor, ne düşünürsün?" dedi. Volga Tamöz sonuçta çok samimi olmasak da, uzaktan takip ettiğim ve işlerini çok takdir ettiğim biridir. O gün hemen gittim stüdyoya ve şarkıyı okudum. Çok donanımlı bir proje olduğunu düşünüyorum. Çünkü doksanlı yıllar çok büyülü yıllardı. O 10 yıl, inanılmaz şarkıların çıktığı çok garip bir dönemdi. Volga da çok keyifli ve güzel şarkılar seçmiş. İyi ki de olmuşum bu projede. Şimdi onun heyecanını da görüyorum ve gördükçe çok mutlu oluyorum.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder