23 Nisan 2013 Salı

RÖPORTAJ / Salt - Tırnak İzlerin

Son dönemde rock müzikseverlerin dikkatini çeken, müzik dünyasının genç performans gruplarından Salt, ilk albümleri "Tırnak İzlerin" ile müzik marketlerdeki yerini aldı. Deha Özer Şenay (solist), Oğuzhan Atar (bas gitar), Altuğ Coşkun (gitarlar) ve Ozan Akyüz'den (keyboard, geri vokal) oluşan grubun, ikisi cover olmak üzere toplam 10 şarkıdan oluşan albümünde tüm söz ve müzikler Deha Özer Şenay'a, düzenlemeler ise Salt'a ait. Her bir aşamasını konuştuğumuz "Tırnak İzlerin" albümüyle bu hafta Salt grubu üyeleri röportaj köşemizin konuğumuz oldu.

Öncelikle nasıl bir araya geldiğinizden bahsedelim.
Ozan: 2010 yılında Deha'nın verdiği kararla bir yarışmaya katılmak için bir araya geldik. Bundan sonra da albüm sürecine devam etme kararı aldık. Yarışmada birinci olamadık ama iyi bir derece aldık. Bu dereceyle birlikte İskender Paydaş'ın da desteğiyle, bu işe devam etmemiz gerektiğini, emek verdiğimizi ve bunun sonucunda güzel bir şeyler olabileceğini söyledi. Bu şekilde başladık çalışmaya. Altuğ, Oğuz ve ben üniversiteden arkadaşız. Deha'yla da Silivri'den eskiye dayanan bir arkadaşlığımız var. Bu şekilde bir araya geldik, çalışmaya başladık, sonunda da albüm çıktı.

Grubu kurma amacınız yarışma vesilesiyle mi oldu?
Ozan: "Salt" grup olarak yoktu aslında ama hepimizin birbiriyle tanışıklığı vardı. Farklı projelerde çalışıyorduk. Amacımız sadece yarışmada birinci olup bir şeyler yapmak değildi. Yarışmaya katılma kararını almakla beraber aslında bu yola baş koymuş olduğumuzu da anladık. Yarışmada da güzel bir şeyler ortaya çıkınca devam etme kararı aldık.

Peki yarışmada beklediğiniz gibi bir sonuç alamamış olsaydınız yine bu yolda devam eder miydiniz?
Deha: Bazı şeyler üretiyorsunuz, yapıyorsunuz. Bunların birileri tarafından değerlendirilmesi lazım. Eşine, dostuna, etrafına soruyorsun, bazı cevaplar alıyorsun ama tam emin olamıyorsun. Sonuçta onlar senin yakınların, ne kadar dürüstçe seni yargılayabilirler, bu biraz soru işareti. Ama bu yarışmada İskender Paydaş, Hakan Kurşun, Şebnem Ferah, Tarkan Gözübüyük gibi önemli isimler vardı. Onların yorumlarını almak, finale kalmak, derece yapmak, bunlar gerçekten bize doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Onların birebir yorumlarını da almak bizi alevlendiren, bu ateşi başlatan şeylerdi.

Müzik dışında çalıştığınız işler var mı?
Altuğ: Ozan, Oğuz ve ben üniversiteden tanışıyoruz, müzik öğretmenleriyiz. Ben hala müzik öğretmenliği yapıyorum.
Ozan: Müzik öğretmenliği mezunuyuz ama müzik öğretmenliğinin dışında bir şeyler üretmek, onları hayata geçirmek ve insanların dinlemesini sağlamak çok daha keyifli. Bence tüm müzisyenler de böyle düşünüyordur.

Deha, şarkı sözlerini sen yazıyorsun. Henüz 1986 doğumlusun ama yaşına göre oldukça büyük sözler çıkıyor senden. Sözleri yazarken nelerden besleniyorsun?
Deha: Yaşadığımız şeylerden aslında. Bir şeyler yazmak, karalamak, bestelemek, tüm bunların biraz daha gözlemle alakalı şeyler olduğunu düşünüyorum. Mesela, yaz tatilinde bir flörtünüz oluyor, tatil bitiyor ve onunla sonunda ayrılmanız gerekiyor, ayrı yerlere gideceksiniz. Ne kadar "Biz ayrılmayacağız." desen de gittikten bir hafta sonra senin için de onun için de bir çok şey bitmiş oluyor. Orada o hikayede "Son kez sarıl bana, en azından kokun kalsın üzerimde" diyorum. Tamamen bunlardan besleniyorum aslında, hepimizin yaşadığı şeylerden. Sanırım yazdıran şey kaleminiz değil, bakış açısı. Onu görebilmek önemli olan. Bir de benim sınırlarım biraz daha dardır hayatımda. Normalde bir insanı rahatsız etmeyen çok basit bir hareket benim dikkatimi çekebiliyor. Ben buna normal bir insandan daha fazla tepki verebiliyorum. Olumsuz bir tepkiden bahsetmiyorum burada. Bu da benim yazmamamı kolaylaştırıyor diye düşünüyorum.

Peki Deha'nın yazdığı şarkıları bestelerken, stüdyo aşamasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Altuğ: Deha sözleri yazıyor ama bunu çoğu zaman şiir gibi getirmiyor. Gitarıyla bize çalarak geliyor. Biz aslında grupça oturup bunun aranjmanını üstleniyoruz. Zaten albümde görüyorsunuz, "Söz - Müzik: Deha Özer Şenay" yazıyor. O bize şarkıyı çaldıktan ve biz de onun duygusunu aldıktan sonra hep beraber "Grup olarak kendimizi ne kadar salt ifade edebiliriz bu şarkıda?" diyerek aranje sürecine geçiyoruz.

Albümde yer alan cover şarkılara nasıl karar verdiniz?
Altuğ: Albümde on şarkımız var, ikisi cover. Biri Teoman'ın ölümsüz eseri "Rüzgar Gülü", diğeri de Erkin Koray'ın seslendirdiği, sözleri Ahmet Selçuk İlkan'a müziği de Özer Şenay'a ait olan "Sarhoş Gibiyim". "Sarhoş Gibiyim" zaten geçtiğimiz yıllarda, daha doğrusu annelerimizin babalarımızın zamanında ciddi şekilde yankı uyandırmış, ölümsüz bir eser. Müziği Deha'nın babası Özer Şenay'a ait. İşin mutfağından gelen insanlara ciddi bir saygı duyuyoruz ve bunu konserlerimizde onların şarkılarını çalarak, albümlerimizde yer vererek göstermek istiyoruz. Onlara karşı büyük bir ilgimiz var.
Deha: Sırtımızı cover şarkılara dayıyoruz gibi bir durumumuz kesinlikle yok. Öyle olsaydı zaten "Rüzgar Gülü" gibi bir ölümsüz bir eseri, ilk defa coverlamış, o ünvana erişmiş şanslı kişiler olarak o şarkıyla çıkışımızı yapardık. Biz onları gerçekten hatırlatma kısmında bırakıyoruz. Bizi sevecek olan insanlar, gerçekten kendi şarkılarımızla bizi sevecekler. Biz bunun farkındayız. Mümkün olduğu kadar da kendi şarkılarımızı onlarla buluşturmak istiyoruz.

Grup olarak daha önce sahne alıyor muydunuz, yoksa işin başlangıcı yarışma mı oldu?
Oğuz: Yarışmadan önce sahne almıyorduk, hepimizin ayrı işleri vardı. Yarışmayla beraber toplanan bir grup olduğumuz için yarışmanın ardından da hemen albüm sürecine girdik. Çok yoğun bir süreçti. Günde 15-16 saat çalışıyorduk. Sürekli konuşuyor, bir şeyler üzerine fikir yürütüyor, zaman zaman uyuya kalıyorduk. Çalışmalarımız da sadece böyle kesiliyordu. Bu yoğunluk bir sene gibi bir süreç aldı. O yüzden bu süreç içerisinde sahneye yoğunlaşamadık. Bizim asıl amacımız albümümüzü insanlarla buluşturmaktı. Sahne işin en heyecanlı yeri. Ancak biz, insanlar önce şarkılarımızı duysunlar sonra onları dinlemek için konserlerimize gelsinler istedik. Kendi şarkılarımızla sahnede olmak istedik.

Albümdeki tüm yeni şarkılar albüm sürecinde mi oluştu?
Deha: Şarkıların çoğu vardı. Genelde ilk albüm çok dolu bir albümdür çünkü yılların birikimi vardır. Ismarlama değildir, bir şey yapmaya çalışmazsın. O zaman hissetmişsindir, yaşamışsındır, savaşmışsındır ve bunu yapmışsındır. Bir şekilde kendini müziğinle ifade etmişsindir. Şarkıların çoğu vardı, birkaç tanesi albüm sürecinde oluştu. "Bu Sabah Yine", "Bizi Hatırla" ve "Hayat" şarkıları albüm sürecinde bize katıldı.

İkinci video klip için düşündüğünüz şarkılar neler?
Deha: Biraz önce de söylediğim gibi, ilk albüm olduğu için hepsi ayrı ayrı bizi gururlandıran şarkılar ama insanların kulağına daha çabuk aşina olabilecek ve bizi tanımalarını sağlayabilecek şarkılar tabii ki var. Kendi aramızda da bunun çatışmasını yaşıyoruz ama klip şarkımız olan "Tırnak İzlerin" dışında dijital platformlarda önde giden şarkılar "İstanbul" ve "Mezar Taşı". Herhalde ikisinden birine klip çekmeyi düşünüyoruz. Tabii dinleyicilerin ne düşündüğü bizim düşüncemizden çok daha önemli. Onu da zamanla göreceğiz.

Yakın zamanda konserleriniz olacak mı?
Altuğ: Lansman konseriyle maratona başladık geçtiğimiz günlerde. Türkiye'nin her yerine gitmek istiyoruz. Ne kadar çok insanla buluşur, duygularımızı ne kadar çok insanla paylaşırsak bizim için o kadar iyi olacak.

Albümünüzün çıktığı dönemde, pop müzik ve pop-rock müzikte adeta bir patlama yaşandı. Sizce sizin albümünüzü piyasadaki diğer albümlerden ayıran özellikler neler?
Ozan: Aslında biz bu albümü yaparken, "Farklı olmamız gerekiyor, şunu örnek almamız gerekiyor ki bu albüm tutsun." gibi düşüncelere takılmadık. Albümde on şarkı varsa ikisi cover, bunun dışındakiler yaşanmışlık içeren şarkılar. "İleride albüm yaparsam bu şarkıyı insanlar dinler mi?" kaygısı olmadan, gerçekten grubumuzun adı gibi "salt" bir şekilde yapıldığı için bu kaygıyı hiç taşımadık. Sözlerin hissiyatına baktığımız zaman, albüm pop öğelerini de taşıyor. Sözlerdeki isyan tarafına baktığımız zaman rock öğesini de taşıyor. Pop-rock ezgileri şu an insanların gayet rahatlıkla dinleyip, anladığı bir müzik tarzı. Ortaya çıkan şey aslında şarkının bize ne hissettirdiği. Şarkı ne hissettiriyorsa onu aranje edip insanlara sunduk.

Şu sıralar sizin takip ettiğiniz isimler kimler?
Oğuz: Albüm sürecinde zaten çok müzik dinleyecek vaktimiz olmadı ama Teoman'ı zaten her daim dinliyoruz. Yeni çıkan mor ve ötesi albümünü dinliyoruz.
Deha: 30 Seconds To Mars, One Republic, Maroon 5 gibi gruplar da benim severek dinlediklerim arasında.

Deha, baban müzik dünyasının önemli isimlerinden Özer Şenay. Müzisyen bir babanın oğlu olmak seni müziğe iten etkenlerden biri olabilir mi? Bu yolda baban sana nasıl bir ışık tuttu?
Deha: Babam hiç bir zaman bana müzikle ilgili "Bunu yap, bunu yapma." diyen biri değildi. Mırıldanmak, bestelemek, yazmak beni hep rahatlatan bir şeydi. Kimse bana "Al yaz sen, karala bir şeyler." demedi. Bu gerçekten bana huzurlu hissettiriyor. Normalde duygularımı çok fazla ifade eden biri de değilimdir. Bir şey görürüm, karar veririm ve yaparım. Devamlı müziğin içinde büyümenin de bir etkisi var tabii. Sonuçta yaptıkların birikiyor, güzel tepkiler alıyorsun, buna göre kendini geliştirmeye çalışıyorsun. En sonunda da insanlarla artık bunu paylaşma hissine kapılıyorsun. Babam yaptığım şarkılarla ilgili "Sanırım olmaya başladı, sen bunu yapmaya başladın. Bunu insanlarla buluşturmayı dene, hobin de olabilir hayatın da olabilir, bu senin kararın." dedi. Onun üzerine aslında düşünmeye başladım ben bu işi. Ki bunu babama özel olarak ben sormamıştım, kendi kendine gelişti.

Peki Özer Şenay'ın oğlu olmak üzerinde büyük bir sorumluluk hissettiriyor mu?
Deha: İlk zamanlarda bunu çok düşündüm. Hep beraber düşündük hatta. Babamın adı Özer Şenay, benim adım Deha Özer Şenay ve adımdaki Özer Şenay'ın lekelenmesi korktuğum bir şey. Bu tamamen benim maneviyatım, ki Salt grubu olarak artık bizim maneviyatımız oldu. İlk başlarda yaptığım şarkıları insanlara dinletip hiç benim değilmiş gibi fikirlerini almaya çalıştım. Böyle kaçak yollara başvurdum. Şu an hem şarkılar beğenilmeye başlandığı hem de babam da bunu bana zamanında söylediği için artık daha rahatım.

Albüm sürecinde en büyük şansınız neydi?
Deha: Şirketimiz bizi hiç bir zaman yönlendirmedi. Rock müzik yapan diğer arkadaşlarda yönlendirilme korkusu var. Cengiz Erdem ve Deniz Erdem albümü tamamen bize bıraktı. Bu bizi çok şaşırtmıştı. Her şeyde onların fikirlerini almayı istedik, onlara danıştık. Onlar da her defasında "Bu iş sizin işiniz, şarkılar sizin." diyorlardı. Bizim, sizin karşınıza gelmemiz de onların yardımlarıyla oldu. Biz kendi başımıza bir yere kadar yapabilirdik bu işi. Onlar bize bu şansı verdiler, bize inandılar, bunu da belli ettiler ve bizi özgür bıraktılar. İsimsiz bir grupsun ve Avrupa Müzik'ten albüm çıkaracaksın. Zor bir durum. Söylediklerim yanlış algılanmasın ama bu bizi gerçekten söylerken bile gururlandıran bir şey. Bunun için özellikle şirketimize teşekkür ediyoruz.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder