14 Haziran 2011 Salı

RÖPORTAJ / Ömür Gedik - Hop Dedik Orda Kal

Bugüne kadar "sinema eleştirmeni" ve "gazeteci" kimlikleriyle karşımıza çıkmış olan Ömür Gedik, bu defa sokak hayvanları için mikrofon başına geçti ve "müzisyen" kimliğini konuşturdu. Tüm geliri sokak hayvanları için aktarılan maxi single'da üç şarkı ve bir remix düzenlemesiyle beraber toplamda dört şarkı yer alıyor. Teoman'la düet yaptığı ve Türk pop müziğinin usta ismi Sezen Aksu imzalı "Portakal Orda Kal" şarkısıyla bir anda müzik dünyasının da gündemine oturan Ömür Gedik'le; müziğe, hayvan severliğe ve hedeflerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Müziğe ilginiz ne durumdaydı, hep müzikle iç içe miydiniz?
Benim müzik geçmişim aslında televizyon, sinema ve gazetecilik geçmişimden de daha eski çünkü lise yıllarından itibaren korolarda şarkı söylemeye başlamıştım. Lisede matematik öğretmenim "Bu kızın matematik kafası çok iyi, kesinlikle işletme veya iktisat okumalı" derken, müzik öğretmenim de "Hayır kesinlikle müzik okumalı" diyordu. O dönemde müzik öğretmenimden piyano dersleri alıyordum, piyanoyu çok iyi çalıyordum. Bu ikilemin sonunda iki öğretmenimin de babamı okula çağırıp "Ne yapacağız bu kızı?" demesiyle müzik okumaktan vazgeçirilip, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı'na girdim. Konservatuara girmeyi, müzik öğretmeni olmayı çok istiyordum. Bunu yapamadım fakat Boğaziçi'nde "Mavi Topluluk" adında çok sesli bir rock korosu vardı. Türkiye'nin en ünlü rock korosuydu o zamanlar. Hemen ona girdim. "Boğaziçi Rock Korosu" denince çok önemli bir merkezdi. Bizim de kurduğumuz ayrı bir rock grubumuz vardı, orada klavye çalıyordum ve solisttim aynı zamanda. Teoman?la aynı korodaydık, o da "Mavi Topluluk"taydı. O arka sıramda tenordu, ben de önde sopranoydum, senelerce rock şarkıları söyledik. Benim "Mavi Topluluk"ta kalmam okul sonrasında da devam etti. Okulu bitirdim, gazeteye başladım, beş yıl hala hafta sonları okula gidip şarkı söylüyordum, konserlere katılıyordum. "Mavi Topluluk"tan ayrıldıktan sonra "İstanbul Avrupa Korosu"na girdim. İstanbul'da yaşayan yabancıların ağırlıkta olduğu ama Türklerden de nota bilgisi, kulak, solfej gibi ciddi sınavlardan geçilerek girilebilen koroydu. Üç dört yıl kadar da o koroda söyledim ve çeşitli konserler verdik. En son "Ladies & Gentlemen" korosundaydım. Açıkhava'da konserlerimiz oldu. Müzikle hep iç içeydim ama böyle bir albüm yapma fikrim yoktu açıkçası. Nasıl oldu onu da bilmiyorum ama hayvan sevgisi de müzik sevgisi de benim için çok önemli. İkisini de birleştirerek böyle bir proje yapmak istedim. Hem tüm gelirin hayvanlara gidecek olması çok önemli. Bu albümü hayvanlar için alırken aynı zamanda çok da iyi bir ürün alacaklarını söyleyebilirim. Çok önemli isimler, çok iyi bir enerjiyle bir araya geldiler. Teoman, Sezen Aksu, Burak Kut, Saki Çimen, Halil Sezai Paracıkoğlu... Bir de Fikret Kızılok bestesi var. Başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum. Alanlar sadece "Hayvanlar için bir albüm aldık, kenara koyalım" diye almayacaklar. Uzun süre, tekrar tekrar dinleyecekleri bir albüm oldu. Bunu ilk tepkilerden de anlamış oldum, bu da beni çok mutlu etti.

Bir albüm sürecinde yer almak, mikrofon başına geçmek size neler hissettirdi?
Çok keyifliymiş! Onun keyfini aldıktan sonra insan daha bir farklı bakıyor. Tamam, koroda yıllardır şarkı söyledim, birkaç kez stüdyoya da girmiştim ama bir albüm projesinde, bu kadar önemli isimlerle birlikte şarkı söylemek bende bir stres ve sorumluluk yarattı. Diğer yandan da çok keyifliydi. İnsanların bu işe gönüllerini vermelerinin nedenlerini kesinlikle anladım.

Daha önce hayvanlarla ilgili bu tarz sosyal sorumluluk projelerinde yer almış mıydınız?
Para toplamak ve bir şekilde geliri bir yere aktarmak anlamında bu ilk adım oldu ama tabi bir hayvan sever olarak böyle bir şeyin içinde yer almamak imkansız. Sürekli barınaklara girip, her ay belli yardımlar yapıyordum ama böyle toplu bir yardım ilk kez yapıyorum. Aslında sadece para yardımı da değil burada benim amaçladığım. Hıncal Uluç geçtiğimiz günlerde "Türkiye'nin popüler hayvan hakları savunucusu Ömür Gedik" yazmış. Hayvan hakları denince biraz söz sahibi olmak gerekiyor. Bu konuda dediğimin dinlenmesini istiyorum. Bu albüm biraz da buna yardımcı oldu. Bundan sonra hayvanlara en ufak bir şey geldiğinde gerek telefonlarla, gerek maillerle sesimizi büyük kitlelere daha çok duyurabiliyoruz.

Peki bu albümle beraber hedeflediğiniz amaca ulaşabildiniz mi?
Bir banka toplu bir alış yaptı. Özel şirketlerle barınaklara yardımcı olma konusunda çalışıyoruz. Bir firma araba verdi. Mama firmalarıyla anlaştık. Benzinimizi de yine bir firma veriyor. Çok yakın bir zamanda sponsorların da desteğiyle bir çalışma başlatacağız. İstanbul'da ailelerden ve restoranlardan çöpe giden yiyecekleri toplayıp, barınaklara ulaştıracak bir proje üzerinde çalışıyoruz. Tabii ki sadece yemek değil ilaç ve aşı da gerekiyor. Bunların da teminini sağlıyoruz. Yakın bir zamanda barınaklara gidecek bir arabamız olacak. Bu albümün desteğiyle olan bir şey bu. Yine de ben oraya yalnızca bunları değil, çeşitli şirket ve okul gezileri sayesinde insan da götürmeyi amaçlıyorum. Oradaki durum sandığımızdan çok daha kötü. Biraz insanları pet shop'lara değil de barınaklara yönlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Oradan kaç hayvan kurtarırlarsa, kaç köpeği kediyi mutlu ederlerse ben de o kadar mutlu olacağım. Yakın zamanda çok daha fazla şey yapacağım. En yakın hedefim hayvan ambulansını tekrar faaliyete geçirmek. Üç sene önce maddi olanaksızlıklardan dolayı motoru kapatıp kenarda durmaya başladı. Şoförü, arabaların bakımı, benzini, her şeyi ayrı para. Bunların hepsi maliyet.

Biraz da albüme gelelim. Bu proje aklınızda ilk olarak nasıl şekillendi?
Hayvanlar için bir şey yapmak istiyordum ama yapacağınız her şey biraz önce de dediğim gibi paraya dayanıyor. Sponsorlara gidiyorsun. Onlara giderken ortaya bir şey koymak lazım. Bu albüm iyi bir araç oldu bizim için. Büyük firmaların, sosyal sorumluluk projelerinde yer almaları onlar için de çok önemli ve iyi bir araç oldu. Samsun Demir ve Özden Bora bana çok yardımcı oldular. Hatta "Portakal Orda Kal" Özden Bora'nın seçimidir. Bu yaz çok konuşulacak bu şarkı demişti, dediği de oldu gerçekten.

Projeye en başından beri "single" kararı vererek mi başladınız?
Aslında tek bir şarkı düşünüyorduk. Sonra "Bir tane daha mı koyalım?" derken Halil Sezai'nin "Paramparça" şarkısına vuruldum. "Bunu da koyabilir miyiz?" dedim. Birken iki, ikiyken üç oldu haliyle.

Burak Kut, Teoman ve Halil Sezai Paracıkoğlu... Düet yaptığınız isimleri nasıl belirlediniz?
Teoman dediğim gibi aynı koroda yıllardır müzik yaptığım bir arkadaşımdı. Bir de Teoman ayrıca en severek dinlediğim isimlerdendir. Rock müzik dinleyicisiyimdir ve Teoman benim için hep bir numaradır. Ezberlemediğim şarkısı yoktur, gitmediğim konseri çok azdır. O nerede ben oradayımdır. Teoman'ın bu albümde olması benim için çok önemliydi. Teoman kendisini çok gösteren, anlatan bir insan değildir ama çok da iyi bir dosttur aslında. Yıllardır Boğaziçi'ndeki o küçük arkadaş grubumuzdan hala kopmayan ve eski dostluklarına çok sahip çıkan bir insandır. Çok teşekkür ederim ona. Burak Kut benim "Ladies and Gentlemen" korosunun başındaki Çelik Kasapoğlu'nun arkadaşıydı benim de daha öncesinden tanıdığım bir isimdi. O da gözü kapalı girdi bu projeye. Halil Sezai, benim sinema yazarı olarak çok severek izlediğim bir oyuncu. Müzisyenliği de çok ayrıdır. Yeni albümü çıkacak şimdi, internette de fırtınalar koparıyor. Sadece internetteki hayran kitlesiyle ciddi konser salonları dolduruyor. Hep bir ağızdan şarkıları söyleniyor. O da çok iyi işler yapacak. Kendisini dinlemenizi tavsiye ederim. O da ilk düeti söylediğimde sıcak baktı. Her şey böyle oluştu, çok da güzel oldu.

Düet yaptığınız isimler dışında müzik çevresindeki dostlarınızdan herhangi bir destek aldınız mı?
Sezen Aksu çok destek oldu. Stüdyoya gittiğimizde şarkıyı benim için tekrar okudu, yol gösterdi. Cihan Okan vokal koçu olarak destek verdi. Ona da çok teşekkür ediyorum. Klipte bana sinema dünyasından tanıdığım Sarp Apak, Burak Özçivit, Tamer Karadağlı gibi isimler eşlik etti, onların da yeri ayrı. Sonuçta hiç biri normalde kliplerde oynayan oyuncular değil. Buna klip olarak bakmadılar, buna bir sosyal sorumluluk projesi olarak baktılar. Çok sıra dışı bir klip oldu. Bu kadar iyi oyuncuların bir arada olup ortak bir işe imza aldığı tek klip "Portakal Orda Kal". Bu oyuncuların hepsinin hayran sitelerinden de çok destek geliyor. Burak Özçivit'i sokakta köpeklerle oynarken görmek, hayranlarının da hoşuna gidiyor. Bu da insanları amacımıza yaklaştırıyor.

"Portakal Orda Kal" şarkısının sözü ve müziği Sezen Aksu imzalı. Kendisiyle nasıl bir araya geldiniz, bu şarkının doğuşundan biraz bahseder misiniz?
"Portakal Orda Kal" Özden Bora'nın seçimiydi. Bu şarkı çok konuşulacak demişti. Sonra Sezen Aksu'nun evine gittim. Kedileri, köpekleriyle öyle güzel bir ortamda stüdyoya girdi ve parçayı okudu. O sırada kendi albümüne hazırlanıyordu. Kendi şarkılarını da herkesten önce dinleme imkanı buldum. Çok sıcak bir insan, bambaşka. Saatlerce konuşup vaktin nasıl geçtiğini anlamadığınız bir insan. Ağzının içine bakarak saatlerce anlattıklarını dinleyebilirsiniz. Böyle bir ortamda bu şarkıyla tanıştım.

Peki "Aşk Var Ya" şarkısını seçmenizdeki sebep ne oldu?
O da Samsun Demir ve Özden Bora'nın ortak seçimidir. Sadece Halil Sezai'nin "Paramparça" şarkısı benim bulduğum ve her dinlediğimde beni çok etkileyen, bambaşka yerlere götüren hüzünlü bir şarkı. Onun içine bir de şiir okudu Sezai o da çok güzel oldu. Şimdi yaz mevsimi, biraz havalar sıcak, tempolu şarkılar ön planda ama sanırım sonbaharda ona da bir klip çekeceğiz ve o şarkı da farklı bir dinleyici kitlesine ulaşacak.

Siz bireysel olarak söz yazıyor musunuz?
Hayır öyle bir yeteneğim yok. Keşke olsa, o çok ayrı bir yetenek.

Bu projeyi geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Konserler, imza günleri gibi aktiviteler olacak mı?
İmza günü yapmayız demiştim ama çok iyi bir fikir verildi. Belki de yapmak ve duyurmak lazım. İmza günlerinde amaç sadece albüm satmak ve imzalamak değil. Biraz insanlarla konuşmak, birkaç kişinin kafasını değiştirmek, belki barınaklara yönlendirmek ve hayvan haklarıyla ilgili bilgi verebilmek istiyorum.

Peki projenin devamı gelecek mi?
Aslında düşünüyorum çünkü bundan sonraki amacım küçük küçük mesajlarla hayvan haklarıyla ilgili bir şeyler söyleyebilmek. Bu albüm iyi sattı. Hedeflediğimden çok daha fazla ilgi gördü. Benim için bu aslında yeşil ışık. Olabilirse ikincisi, üçüncüsü, nereye kadar giderse yapmak isterim. Tek şartım tabi ki yaptığım her şeyin gelirinin hayvanlara gidecek olması. Hiçbir şekilde mesleğimi, gazeteciliği, televizyonculuğu bırakıp şarkıcı olarak piyasada yer almayacağım. Müzikle ilgili yaptığım ve yapacağım her şeyin geliri hayvanlara gidecek.

www.ttnetmuzik.com
13.06.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder