13 Ekim 2012 Cumartesi

RÖPORTAJ / Erdem Kınay - Proje

Yaklaşık 16 yıldır profesyonel müzik dünyasının içinde yer alan ve Tarkan, Murat Boz, Hande Yener, Serdar Ortaç, Hadise, Demet Akalın gibi pop müzik arenasından birçok sanatçının düzenlemelerine ve müziklerine imzasını atmış olan Erdem Kınay, bu yıl Mart ayında yayımladığı ve 13 şarkının yer aldığı "Erdem Kınay - Proje" albümüyle beğeni toplamaya devam ediyor. Demet Akalın'ın seslendirdiği ve albümün çıkış şarkısı olan "Rota"nın başarısının ardından, Aynur Aydın'ın seslendirdiği "İşporta" şarkısıyla müzik dünyasının gündeminde olan Erdem Kınay, yıllardır birlikte çalıştığı isimlerin yanı sıra yeni yeteneklere de albümünde şans verdi. Bu hafta röportaj köşemizde Erdem Kınay'ın "Proje"sini masaya yatırdık.

Öncelikle bu projenin ilk adımları nasıl atıldı, biraz bahsedebilir misiniz?
Benim için geç bile oldu. Keşke daha önce yapsaydım diyorum. 2011 senesinin sonlarına doğru albüme başladım, Mart'ta da albümüm çıktı. Albümde yer alan sanatçıların hepsini ayrı ayrı organize edip şarkıları okuttum. Aslında hazır olmayan, sıfır şarkılarla yapılmış en çabuk albüm diyebilirim çünkü meslektaşlarımın albümlerinde genelde cover şarkılar var. Onların yapımı biraz daha kolay, daha kısa sürüyor. Benim için ne kadar zor olsa da yine kısa bir zamanda bitmiş oldu. Daha önce neden yapmadım diye pişmanım çünkü tepkiler çok güzel. İnsanlar çok takdir ettiler. Dijital platformlarda ve radyolarda da bu kadar beğenilmesi beni çok sevindirdi. Bu albüm serisi uzasın diye dua ediyorum.

Biraz önce de söylediğiniz gibi, meslektaşlarınız Ozan Doğulu, Ozan Çolakoğlu, İskender Paydaş, Volga Tamöz gibi isimler ardarda kendi albümleriyle gündeme gelmeye başladılar. Peki tüm bu proje albümlerini düşünürseniz, sizin albümünüzün diğerlerinden farkı nedir?
Belirgin bir altyapısı var. Bugün Erdem Kınay'ın yaptığı yapıtlar hiç okumaya gerek kalmadan iyi dinleyicilere "Bunu Erdem Kınay yapmış" diyecekleri hissi veriyor. Cover yerine yeni şarkılar var, en büyük fark bu. Bunun dışında, Demet Akalın bu tarz projelerde daha önce hiç yer almamıştı. Onun için de bir ilkti. Demet Akalın, Emina Sandal gibi beklenmedik isimlerin albümde oluşları da büyük bir farktır diye düşünüyorum. Aynı zamanda tanınmamış isimler çok büyük ilgi görüyor. Örneğin Merve Özbey'in seslendirdiği "Duman" inanılmaz tepkiler alıyor. Gittiğimiz konserlerde şarkılar ezbere söyleniyor, Merve'yi ayakta alkışlıyorlar. Merve çok genç bir isim, çok da iyi söylüyor. İnanır mısınız, üç kere şarkıyı performans etmek zorunda kalıyoruz çünkü tekrar istiyorlar. Bu da çok sevindiriyor elbette. Demek ki ünlü şarkıcılara gerek kalmadan, tanınmamış, güzel sesli bir insan da Erdem Kınay şarkısıyla yine başarıya ulaşabiliyor.

Peki siz meslektaşlarınızın albümlerini yayımlaması hakkında hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu akım Türk popunu ileriye götürür mü?
Kesinlikle çok daha ileriye götürüyor ama onun dışında zaten bu insanlar müziğe yön veren insanlardır. Ben de onlardan biriyim. Türkiye'de yaptığım yapıtlarla müzikte reform yarattığımı söyleyebilirim. Bir dönem tüm şarkılar birbirine benziyordu, hepsinde aynı sesler vardı. Belirgin bir müzik anlayışının tutacağına inanılıp buna göre üretim yapılıyordu. Biz o tabuları yıktık. Yanlış söylemiş olmayayım, 2004'te Ayşe Hatun Önal'ın "Çeksene Elini" şarkısıyla bu tarz bir şarkının da hatta bir mankenin de güzel işler yapabileceğini gösterdik, ki o albüm duayenlerden takdir almış bir projedir. Birçok sanatçıya örnek olmuştur hatta. O yüzden biz yıllardır müziğe yön veriyoruz aslında farkında olmadan. Dinleyiciler sadece ön plandaki insanı zikrediyorlar ama aslında bizim müziğimizi, bizim aranjemizi de takip edip dinliyorlar. Şarkıcılık tabii ki özel bir meziyettir. Onun da sorumlulukları vardır ama bir aranjör, bir besteci olabilmek, müziği algoritmik olarak da bilmeyi gerektiren bir mevzudur. O yüzden bizim tanınmamız müziğe bakış açısını değiştirecektir diye düşünüyorum.

Aranjörlerin sorumlulukları elbette çok büyük. Şarkının kaderi neredeyse size bağlı. Peki sizce dinleyiciler de artık şarkıların altına bakıyorlar mı? Türkiye'de bilinçli bir dinleyici kitlesi oluştu mu?
Evet, dinleyiciler buna dikkat etmeye başladı. En azından mukayese oluşuyor. Dinleyici artık seçerek, beğenerek alıyor. Diğer albüm yapan arkadaşların işleri de zorlaşıyor çünkü çıtayı ve kaliteyi yükseltmiş oluyoruz. Daha iyi malzeme kullanmaya başlıyoruz. O yüzden onlara da öncülük yaptığımızı, daha iyi şeyler yapmak adına fırsat verdiğimizi düşünüyorum.

Son dönemde albüm yayımlayan aranjör ve prodüktörlerle beraber electro-pop ve dans müziği akımı başladı. Sizce çıkış noktası ne oldu?
Bu tüm dünyada olan bir şey. Bugün yabancı müzik çalan kanalları ve radyoları açtığımız zaman en çok David Guetta, Pitbull gibi isimleri görüyoruz. Latin şarkılarla meşhur olan Marc Anthony'nin bile kulüp müziğiyle, Pitbull'la düet yapacağı benim aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu ticari kaygılardan da olabilir. Biraz sektörün de böyle istemesinden olabilir ama bir şekilde kendilerini yenilemiş ve yeniden popüler olmuş oluyorlar. Bu albümlerin electro-pop ve dans formatında olması bizim performanslarımızın da yapılabilirliğini kolaylaştırıyorlar. Biz DJ yapımcı olduğumuz için, kendi performansımızı yaparken slow bir şarkıyla performans gösteremeyeceğimiz için daha çok hareketli, elektronik altyapısı olan, house ritimli şarkıları tercih ediyoruz. Bizim albümlerimiz radyolara, kulüplere, eğlenceli programlara uygun albümler. Solo albümlerde böyle bir kaygı yok. Bir sanatçı tabii ki düşük tempo şarkı söyleyebilir, albümüne ekleyebilir ama bir Ozan Doğulu, bir Erdem Kınay, bir Ozan Çolakoğlu albümünde mutlaka şarkılar hareketli olmalı diye düşünüyorum.

Genel olarak imza attığınız işlere bakıldığında her daim batıya dönük bir yüzünüzün olduğu fark ediliyor. Hiç yurt dışına açılmayı düşündüğünüz oldu mu?
Bunları duydukça çok seviniyorum. Hatta yaptığım birkaç çalışmanın da fark edilmeden kaybolup gittiğini düşünüyorum ama bugün anlıyorum ki orada onu fark eden insan unutmuyor. Niye bizim müzik adamımız Avrupa'da, Amerika'da bir Madonna'yla bir Rihanna'yla çalışmasın diye düşündüren bir eser çıkarıyorsunuz ortaya. Hiçbir eksiğim olduğunu düşünmüyorum. Hatta Türkiye'de kendim haricinde de dünyada çok başarılı olabilecek müzisyen arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkemizde gerçekten çok iyi değerler var. Dünyaya açılmak Tarkan için bile bu kadar zorken bizde de çok çabuk olabileceğini düşünmüyorum. Orada yaşamadan, sektörünü koklamadan, oradaki insanları tanımadan, burada oturduğumuz yerden dünyanın en iyi şarkısını da yapsak kendimizi fark ettirmenin çok zor olacağını düşünüyorum. Yıllardır bir mücadelem var tabii ki, belki de sonuna gelmişimdir. Belki bir sene sonra Rihanna'da bir eserim olabilir. Ben buna bir hayal olarak bakmıyorum. Türkiye son yıllarda sadece müzikte değil, her konuda çok gelişti.

"Türkiye'de kendim haricinde de dünyada çok başarılı olabilecek müzisyen arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum." demiştiniz. Beğendiğiniz isimleri verebilir misiniz?
Hüsnü Şenlendirici şu an Amerika'da konserler verebilmiş bir insan. Adını söylediğin zaman akan suların durduğu adamlarla sahnede beraber çalıyorlar. Böyle adamlarla yan yana gelebilmek her baba yiğidin harcı değil. Hüsnü benim konservatuvardan arkadaşım. Sadece klarnetiyle, enstrümanıyla, şarkı söyleyen birisine oranla bu kadar popüler olması, onlarla yarışması bile büyük bir başarı. Takdire şayan bir durum. Şu an aklıma gelmeyen başka arkadaşlarım da var tabii ki. Yurt dışında konserler veren arkadaşlarımız yabancılara da konserler veriyorlar. Hem de Türk müziği icra ederek yapıyorlar bunu. Burhan Öcal bugün neredeyse tüm dünyada tanınan birisi mesela.

Albüme geri dönersek, ünlü sanatçıların yanı sıra daha önce hiç isimlerini duymadığımız isimleri de albümünüzde yorumcu olarak görüyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı?
Albümde 13 şarkı var. Ben bu 13 şarkının her birini tanınmış birine söyletmek yerine; ki yine Demet Akalın, Serdar Ortaç, Işın Karaca, Burak Kut gibi isimler söylüyordu, ondan sonra geri kalan şarkılarımda da gelecek vaat eden, tanınmamış, belki önümüzdeki günlerde bir Kenan Doğulu, bir Ebru Gündeş olacak isimlere fırsat vermek istedim. Aslında iyi yaptığımı düşünüyorum. Dediğim gibi, bugün Merve Özbey konserlerimizde şarkı söylediği zaman gelen tepkiler müthiş.

Peki size nasıl ulaşıyorlar?
Ben prodüktörüm, ben ulaşıyorum onlara, ben keşfediyorum. Dünyanın en iyi mankenleri pazarda gezerken nasıl keşfediliyorsa ben de şarkıcı arkadaşlarımı öyle keşfediyorum. Mesela "Olacak Olacak" adlı şarkıyı Demet Akalın'a sunmadan önce muhakkak bir bayan sesten şarkının demo kaydını hazırlıyorum. O sırada Merve Özbey'le tanıştım. Merve'nin sesini duyar duymaz ya solo albüm yapmalıyım ya da kendi albümümde değerlendirmeliyim diye düşündüm. Nitekim ikisini de yapacağız şimdi.

"Proje"nin devamı gelecek mi? Bir sonraki albümünüzde kimleri yorumcu olarak görmek istersiniz? Zaten çoğu ahbabım, o yüzden birçok sitem de geldi. Kafamdaki herkesi kullanmak istesem DVD çıkarmam gerekebilir. Çünkü o zaman 50 şarkı yapmam gerekir. Henüz kimlerle çalışacağımı planlamadım ama Demet Akalın olmazsa olmaz. Onunla uyumumuz çok iyi. Kenan Doğulu olsun istiyorum. Bu albümde kısmet olmadı ama çok iyi dostuz, çocukluk arkadaşıyız. O da bir şeyler yapmak istiyor. Yeni albümde inşallah. Yine tanınmamış isimler olabilir. Ben önce şarkıları yapıyorum sonra da bunu kim okusun diye düşünüyorum. Şarkısına göre hareket ediyorum. O yüzden eğer Ajda Pekkan tarzı bir şarkı çıktıysa muhakkak kendisine ulaşırım, teklif ederim, sıcak bakarsa neden olmasın?

Siz şarkı söylemeyi hiç düşündünüz mü? Bu aralar düşünmeye başladım çünkü demo kayıtlarımı ben okuyorum ve arkadaşlarıma dinlettiğim zaman "Sen neden okumuyorsun, kendin albüm yap, çok güzel sesin var." diyorlar. Bunlar bana cesaret veriyor tabii ki. Ben bu konuda biraz korkaktım. İşin mutfağında uzun senelerdir bulunduğum için göz önünde olmak hayalini kurduğum bir şey değildi. Sanatçı arkadaşlarım küçüklüğünde eline saç fırçasını alıp ayna karşısında şarkı söylemiştir ama benim hayallerim bu doğrultuda değildi. Benim hayallerim daha çok düğmelerle, aletlerle, orglarla ilgiliydi. İşin elektronik kısmıyla ilgilendim. "Herkes beni tanısın" gibi bir derdim olmamıştı ama şimdi sanatçı dostlarım beni teşvik ediyorlar bu konuda. Belki önümüzdeki albümde bir iki şarkıyla başlayıp, sonra tamamı benim yorumladığım bir albüm yayımlayabilirim. Her şeyi bir anda vermektense sürpriz olsun isterim.

Peki albümün yeni video klibi için kararınızı verebildiniz mi? Hayır, çok zorlanıyoruz çünkü bütün şarkılara istek geliyor. Her şarkı A1 mantığında hazırlandı ve öyle duyuluyor hakikaten. O yüzden karar vermekte ve insanları organize etmekte zorlanıyorum. Bugün Serdar Ortaç'ın seslendirdiği "Yorum Yok" şarkısına klip çekmek istesem şu an Serdar'ın da kendi albümü var, o da yoğun. Konserleri var. Kendi klipleriyle meşgulken bu onlar için ekstra bir zorluk oluyor. Ne kadar kolay görünse de 3.5 dakikalık şarkı ama nereden baksanız onun klibini çekmek ve montajlama süreci 20 gün sürüyor. Sanatçının iştirakı gerekiyor, hem de montajına kadar. Şimdi Demet Akalın'ın seslendirdiği "Emanet" adlı şarkının üzerine düşüyoruz. Ardından da "Merve Özbey - Duman"ı düşünüyorum. Sonrasında da "Serdar Ortaç - Yorum Yok" kliplensin isterim.

Önümüzdeki dönemde başka isimlerin albümlerinde isminizi görebilecek miyiz? Hazırladığım bir Asya albümü var. Asya'yı tanıyorsunuz. İyi bir albüm olması gerekiyor çünkü Asya çok güçlü bir ses ve uzun zamandır sevilen bir isim. Onun üzerinde çalışıyorum. Bununla birlikte sanatçı arkadaşlarımla hep senkronize zamanlarda albümlerimizi çıkardık. Bu sene kendimin dışında diğer albümlere çok vakıf olamadım. Bir "Murat Boz - Geri Dönüş Olsa" şarkısı yaptık o da başarılı oldu. Bu yaz genelde kendi albümümle ilgilendim. Her zaman sanatçı arkadaşlarımın bütün albümlerinde olurum ama bu sene benim telaşımla geçti. Onun dışında henüz tanınmamış bir isme albüm hazırlıyoruz. İzmirli bir arkadaşımız. İzmir'de tanınan ve iyi kulüplerde sahne alan biri.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder