1 Temmuz 2013 Pazartesi

RÖPORTAJ / Kubat - İyi Olacaksın

Doksanlı yıllardan bu yana Türk halk müziğinin en sevilen yorumcularından biri olarak gösterilen Kubat, 2013 yılının ilk aylarında hayranlarına bir sürpriz yaptı ve kariyerinin ilk pop müzik albümüne imzasını attı. Febyo Taşel'in müzik direktörlüğünde hazırlanan albümde müzikseverlere bambaşka bir yorumcu kimliğini gösteren Kubat'la, romantizmin asil yanına ışık tuttuğu "İyi Olacaksın" albümünü ve bundan sonra yapmayı düşündüğü sürprizleri konuştuk.

Öncelikle albümünüz size uğurlu gelsin diyelim. Üç senelik bir ara söz konusuydu. Yeni albüm için neden bu kadar uzun süre beklediniz?
Genelde albümler ortalama iki yıl aralıklarla çıkıyor. Bir önceki albüm "İnce İnce" idi. Bu albümden bir buçuk yıl sonra bu proje için hep beraber oturduk masaya. "Konsept albüm olsun, aşk şarkıları olsun." dedik. Projeye başladık ama 4-5 ayda biter derken öyle olmadı. Bir buçuk yıl sonra tamamladık. Yani iki albüm arasında 3 yılı geçkin bir süre oldu. Yaptıkça güzelleşti albüm. Bu defa da "Madem ilk kez farklı bir konsept yapıyoruz, farklı bir kimlik ortaya çıkarıyoruz, o yüzden akışına bırakalım, hiç acele etmeyelim." dedik. Sindire sindire, her geçen gün güzelleşen bir iş oldu. Bakalım nereye kadar güzelleşecek dedik. İnanın henüz hazır olmasa, bir altı ay daha beklerdim. Artık tecrübe sahibi oluyoruz. Bundan sonra biraz da böyle yapmak lazım. "Oldu" dediğinde albümü çıkarmamız lazım.

Peki albümün bir pop albümü olmasına nasıl karar verdiniz?
Benim albümlerimde her zaman aslında biraz pop altyapıları vardı. Sadece türkü albümü yapmıyordum. Baktığınız zaman her tarz müziği dinliyorum, sahnede çalıyorum, zaman zaman albümlerimde de yer veriyorum. Eskiden kaset döneminde albümün iki yüzü vardı. Bir yüzünde anonim türküleri modern bir şekilde düzenlerken, diğer tarafta özgün çalışmalar oluyordu. Pop diyebileceğimiz anlamda işler de yapıyordum. Ancak o türkü lezzeti ve sunduğumuz o farklı şey o dönemde çok ihtiyaçtı belki de. İnsanlar çok sahip çıktı buna. Öyle bir yolda giderken birdenbire tek oldum. Bir misyon yüklenmiş gibi oldum. Bu da insanın hoşuna gidiyor. Dolayısıyla çalışmalarım da o doğrultuda oldu ama sizin bir kapasiteniz varsa onu görüyorsunuz, bir yerden patlak veriyor. İlla ki bir gün onu sunuyorsunuz. Zaten menajerimiz de hep söylüyordu "Neden pop müzik albümü yapmıyorsun?" diye. En sonunda bu albümde bir araya geldik. Albümün karakterini çizdik. Pop olmalıydı ama kaliteden de asla ödün veremezdim. Bu faniden göçtüğümüzde çok güzel şeyler bırakmak istiyorum. Çalışmalarım arşivlik olsun, 10 sene sonra da dinlensin istiyorum. Bunu yaparken, albümün karakterini oluştururken, duygusal şarkıları çok sevdiğim için pozitif duygular bırakan aşk şarkıları olsun dedik. Aranjesiyle, besteleriyle son derece kaliteli bir albüm oldu. O yüzden de bu kadar uzun sürdü. Popsa pop diyoruz burada.

Yorum farkınız için neler söylemek istersiniz?
Diğer albümlerle bu albümdeki yorum farkına gelecek olursak, bu albümde tamamen o romantizmi duyurma hissiyatı oluyor stüdyoda okurken ve bu çok zor bir işmiş. Zaman zaman aşk şarkıları da söyledik ama bir albümde en fazla iki tane oluyordu. Burada bir bütün olunca ve şarkıların bir çizgisi olunca teknikten ziyade ruhu iyi yansıtmak gerekiyor. Ağır bir işmiş yani.

Bu albüm sizin hangi yanınıza ışık tuttu?
İstediğiniz kadar bu genelden kaçın, "Ben romantik değilim!" deyin, hani erkeğiz ya. (Gülüyor) Bu projeyle beraber ruhunuza yansıyor. Naifleştim, daha hassas oldum. Rock dinlersin daha sert olursun, öyle değil midir? Bizim yaptığımız aşk şarkılarında da romantizmi işledik. Romantizmin o derbeder halini değil de çok farkında olan ve romantizmin asil yanını ele aldık. Artık farkındalık çağındayız biraz bu yöne de insanların bakmasını sağlamamız gerekiyor. Bunu yapabildiğimize inanıyorum.

Müzik dünyasına adınız artık "Pop müziğin bomba transferi" olarak geçmeye başladı. Artık sadece pop albümleri mi dinleyeceğiz sizden yoksa bu bir ara albüm mü?
Hiç belli olmaz. Türküler de bambaşka bir şey. Aslında güzel bir iltifat bu. Yani demek ki olmuş, yapmışız. İleride belki sanat müziği ya da caz albümü de yapabilirim. Kapasitemin yettiği, bana yakıştığı kadarıyla... Prodüksiyon olarak da şunu yapmak sanki daha doğru, bir albüme her şeyi serpiştirmektense, albüme daha büyük bir anlam katmak için belki de tüm albümü proje olarak görüp öyle yola çıkmak daha faydalı. Yoksa benim okuduğum şarkılar da vardı bu albümden önce. Bir "Karaağaç" vardı, "Yas" vardı. Şehrazat'ın "Sen" şarkısı gibi, "Dermanımsın" gibi... Artçıları bu şarkılara gelen tepkilerde almıştık ama tabii türküler de bambaşka bir aşk. Orada da herhalde birisi gerekiyordu o bayrağı taşıyacak. Sanki o bayrak benim elimdeydi, dolayısıyla onu iyi taşımak gerekiyordu. Bizim mirasımız türküler. İmkansızlığı ifade etme şekline, müziğine her şeyine bayılıyorum türkülerin. Ülkemizde türküye bakışta kompleksimiz vardı gençler olarak, biz o kompleksi yıktık. Benim dinleyici profilime baktığın zaman %70'i pop ve rock dinleyen insanlar. Onlar için de böyle bir şey yapmam zaten sürpriz olmadı. Talep de vardı bu konuda çünkü kapasitemi biliyorlar. Dolayısıyla çok da şaşırmadılar.

Şaşırmadılar, peki tepkileri ne yönde oldu?
Çok olumlu tepkiler aldık. O kadar mutlu oluyorum ki. Büyük bir heyecan paylaşıyorum. 17-18 senedir bu piyasadayım. Artık son dönemlerde biraz kendini tekrarladığını görünce insan farklı kapasiteleri varsa eğer o heyecanını sıfırlamak istiyor. 1996 yılındaki ilk albüm heyecanını yaşıyorum bu albümde. Bu müthiş bir şey. Bu albümün her şeyine de yansıyor. Fotoğrafından, klibinden, yorumuna kadar her şeye.. Tarz değişiklikleri o yüzden gerekli şeyler. Heyecan tazelemeye yarıyor. Kapasiteniz de varsa tabii ki... Eğer kapasiteniz yoksa o zaman farklı formüller bularak heyecanınızı yenilemeniz gerek. Ben o yüzden biraz daha şanslıyım. Heyecanımı yine kaybetsem, tazeleyecek bir şeyler bulurum. Her tarzı dinlediğim ve yorumladığım için başarılı olacağımı düşünüyorum. Dinleyici olarak bakıyorum kendime, olmuşsa olmuştur. Benim hoşuma gitmesi lazım her şeyden önce. Dinleyici olarak bu yaptığımız işten de son derece keyif alıyorum.

Pink Martini'nin seslendirdiği "La Soledad" albümünüzde "Aşkınla Sen" olarak karşımıza çıktı. Bu şarkıyı seslendirmeyi siz mi istediniz?
Bir profil çalışması olunca profile inanan çok doğru isimler bir araya geldi. Bu şarkıyı ben çok severim, yorumlamam da Samsun Demir'in önerisi oldu. Bunu duyunca zaten aynı kafada olduğumuzu anladım. Hemen söz arayışına girdik. Albümün açılış şarkısı olarak seçtik çünkü albümün duruşunu çok iyi ifade ediyor. 10-15 tane söz geldi, bir türlü olmamıştı. En son sevgili Febyo Taşel'le bir araya geldik. "Bunu senin yapman lazım." dedik. O da "Bana iki gün ver" dedi. Öyle bir söz yazdı ki hakikaten o sözler de klasik olacak. Şarkıyla çok örtüştü.

Febyo Taşel albümün aynı zamanda müzik direktörü. Birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Febyo benim çok sevdiğim bir arkadaşım her şeyden önce. Çalışsak da çalışmasak da bu başka bir şey. Funda'yı (Arar) da çok seviyorum. Ona yazdığı şarkılar da, kalitesi de ortada. Çok doğru bir kişiydi Febyo bu albüm için. Bizim en önemli unsurumuz repertuvardı. Febyo'nun daha önce karıştırdığı torbaları karıştırdık. Güzel bir şeyler çıktı. Yeni besteler de yaptı. Bazılarını okuduk ama beğenmedik, albümden çıkardık. Aşk şarkıları dendiği zaman Febyo çok başarılı bir isimdir. Aranje mantığında da bir Febyo Taşel kalıbı vardır. Febyo'nun da farklı bir yönü çıktı bu albümde. Mesela "Ödendi Günahın"da hem o klasik Febyo Taşel'i duyuyoruz, "Aşkınla Sen"de bambaşka bir Febyo duyuyoruz. Bütünlüğü hep korumaya çalıştık albümde. Şarkılar arasında hiç kopukluk olmadı. Aynı kreasyondan çıkmış gibiydi. Febyo'ya tekrar teşekkür ediyorum bu muhteşem performansı için.

Bir Fikret Kızılok şarkısı olan "Farketmeden" de albümde yerini almış. Bu şarkı nasıl dahil oldu albüme?
Yine repertuvar aşamasında bütün arkadaşlarıma telefon açtım, "Aklınızda bulunsun, aşk şarkılarıyla ilgili projemiz var, çok damar değil de aşkın asil yanını anlatan şarkılar önerirseniz iyi olur." dedim. Sevgili Funda Arar beni aradı "Fikret Kızılok'un "Farketmeden" şarkısını dinle." dedi. Ben de Fikret Kızılok hayranıyım, nasıl ıskaladım bu şarkıyı diye düşündüm. Dinler dinlemez anladım, çok doğru bir tespitti. Funda'ya da buradan teşekkür ediyorum. Demek ki sevdiğimiz sanatçıları hakikaten iyi tespit etmek lazım. Bir şeyi boşuna beğenmiyorsunuz. Eğer ki beğendiğiniz sanatçı yıllanmış ise, daha neler neler çıkıyor ondan. Bir yaşıma daha girdim "Farketmeden"i ilk dinlediğimde.

İkinci klip için çalışmalarınız başladı mı?
Çıkış şarkımız çok doğru bir şarkıydı. Aysel Gürel'in sözleri, Febyo Taşel'in müziğiyle, genele hitap eden, dinleyiciyi yakalayan bir şarkıydı "Ödendi Günahın". İkinci klip şarkısı için şimdilik bir düşüncemiz yok. Anket yapmayı düşünüyoruz. "Derdimi Dökersem", "İyi Olacaksın", "Aşkınla Sen", "Yıldızlar Şehri" öne çıkan şarkılar. Bana kalırsa aslında albümdeki tüm şarkılar da olur.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder