29 Temmuz 2013 Pazartesi

RÖPORTAJ / Resul Dindar - Divane

2008 ile 2013 yılları arasında "Karmate" grubunun solistliğini üstlenerek müzikseverlerin dikkatini çeken Resul Dindar, bu kez ilk solo albümü "Divane" ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Bu hafta, Resul Dindar'la Karadeniz'e dair ne varsa bulabileceğiniz "Divane" albümünün zenginliğini ve müzik yolculuğunu konuştuk.

Öncelikle ilk solo albümünüz hayırlı olsun. Müzikle uğraşmaya ilk başladığınız zamanlara geri dönersek, bu yola hangi düşüncelerle çıkmıştınız?
Teşekkür ederim. Aslında şarkı söylemekten duyduğum keyif, kendimi bildiğim yaşlardan itibaren artarak devam etti. Belli bir düşünceyle değil de hissettiğim, gönlümden gelen seslerle zaten başlamıştı yolculuk.

İlk albüm her sanatçı için önem taşır, siz bu albüme nasıl anlamlar yüklediniz? "Divane" size neler ifade ediyor?
"Divane" ilk solo albümüm, bu anlamda ilk heyecanım. Aranjörlüğünü Muhterem Sur, müzik yönetmenliğini Cem Sait Arslantunalı gerçekleştirdi ve 1 Nisan 2013'te müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümde 18 eser yer alıyor. Karmate'den ayrıldıktan sonraki dönemimi en iyi anlatan isim ve eser oldu "Divane". Çünkü ayrılışımın ardından yönümü bulma aşamasında, kendimi anlatma, aktarma konusunda divaneydim belki de. Ardından yola koyuldum ve gruptan birlikte ayrıldığım arkadaşlarım, yeni dahil olan müzisyen dostlarımla gönül verdik bu albüme. Biriktirdiklerimi, bu kez sadece kendi yüreğimden geçtiği gibi sunmak istedim. Seslendiğim, bir olduğum herkesle paylaşmak istedim; sevinçlerimi, hüznümü, sevgilerimi, kayıplarımı ve tüm bunların yansıması olarak ilk solo albümüm "Divane" çıktı ortaya.

Albüm repertuarını nasıl seçtiniz? Özellikle anonim şarkıları belirlerken en çok neleri göz önünde bulundurdunuz?
Türkçe, Lazca, Hemşince ve Gürcüce dillerinde; hemen hemen Karadeniz'in tüm bölgelerine dokunmayı istediğim bir çeşitlilikle seçtim eserleri. Kültüründen geldiğim Karadeniz'in nice kıymetli anonim eserlerine yer vermek; geleceğimize, toprağımıza, Anadolu'muza dair hissettiğim insani bir sorumluktur. Kendi bestelerimin yanı sıra, müzisyen dostlarım ve ağabeylerimin eserlerine de yer verdim.

Müziğinizi Karadeniz kültürünü ve dilini yeni nesillere ve farklı müzik dinleyicilerine aktarmak konusunda bir araç olarak görüyor musunuz? Kendinize ne gibi misyonlar yüklendiğinizi düşünüyorsunuz?
Müziğin birleştiriciliği, bütünleştiriciliği ve evrensel dili hakim kılışı bizler için bir şanstır. Bu şansı iyiye dair; umuda, barışa ve emeğe yol olarak değerlendirebilmek ise, yürekli olan tüm müzik insanlarının içinde duyduğu bir sorumluluk olması gerekiyor. En azından öyle olduğunu umut etmek istiyorum bu yolda yürürken sesimizin daha gür çıkabilmesi için. Küreselleşme süreci maalesef müziğimizi ve kültürlerimizi de farkında olmadan yozlaştırıyor. Kolay tüketime, üretmeden sahip olma arzusuna sürüklüyor. Bizlerin amacı yüzyıllık türkülerimizi, ağıtlarımızı, destanlarımızı, horonlarımızı yapısını bozmadan, yüreğimizden geldiğince yeni yüzyıla aktarmak olmalıdır. Yaşamsal bir sorumluluk bu, hissedebildiğim için mutluyum.

Albümde çeşitli etnik dilleri bir arada dinleyiciye sundunuz. Bu tercihinizin sebepleri nelerdi, bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Karadeniz'de yaşamakta olan kültürlerin dillerinde eserler seslendirmek benim bilhassa üzerinde durduğum bir hassasiyettir. Çünkü dilleri en uzun süreli yaşatan ve devamlılığını sağlayan unsur müziktir.

Size neler ilham verir? Uzun bir süre Karadeniz'de yaşamış olmanız sizde nasıl izler bıraktı, üretkenliğinizi ne yönde besledi?
Denizi, balığı, yaylası ruhuma işledi. O doğadan, insanından aldığım her şey bugün hislerime yol olan, müziğime ses olan unsurlardır. Bu da ürettiklerime de, düşlerime ve düşüncelerime de yansıyor elbette.

Artık İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsunuz. Peki burada müzik yapmaya devam etmek, burada olmak sizi ve üretimlerinizi nasıl etkiliyor?
Benim yaşama dair edindiğim duruş "bulunduğun yere göre değişme, bulunduğun yeri değiştir." anlayışı olduğu için Karadeniz'den uzakta da olsam içimde yaşattığım Karadeniz'i günlük yaşamımda zaten hissediyorum, aktarıyorum ve ilişkilerime yansıtıyorum. Türkülerle uzakları yakın etmeye çalışıyorum. Çok darlanınca, karmaşık durumu hafifletmek adına "Yağarsa yağmur yağar ben zaten islanmişim" diyorum. (Gülüyor) Üretimlerim de biriktirdiklerimle doğru orantılı olarak gelişiyor zaten.

Daha önce hiç Karadeniz müziği dinlememiş birisine albümünüzü hangi cümlelerle anlatırdınız?
"Divane" albümümde Karadeniz enstrümanlarının yanı sıra batı sazlarına da ağırlık verdiğimiz için bu albüm biraz daha evrensele yakın diyebilirim. Bu sebeple hiç Karadeniz müziği dinlemeyen birisi de kendinden, duygularından bir parça bulacaktır. Bir baştan bir başa Karadeniz'i tüm kıyılarıyla hissedecektir. Çünkü bir bölgenin ezgilerine takılı kalmadım, o Karadeniz şeridinin en batısından en doğusuna kadar ses olmak istedim seçtiğim eserler ve ezgilerle.

Karadeniz dışında başka yörelerin türkülerini de söylemeye sıcak bakar mısınız?
Elbette isterim. Şarkı söylemek, müziğin herhangi bir yerinden ses olabilmek; benim hayatımın büyük ve kıymetli bir parçası. Karadeniz zaten içinden geldiğim, yaşadığım müddetçe hep içimde olacak bir kültür ve sestir. Ama ileri ki zamanlarda daha farklı şarkıları sade ve sadece hissettiğim ve kendim istediğim için söyleyebilirim. Mesela sanat müziğine çocukluktan bir hayranlığım var. Belki daha başka da olabilir. O an gönlümden neyin geçtiğiyle alakalı. Bakalım zaman diyelim.

Albümde kliplendireceğiniz bir şarkı var mı? Kliple ilgili herhangi bir şeyler söyleyebilir misiniz?
"Divane" şarkısı için bir çalışmamız var. Klip gibi değil de konser görüntülerinden bir çalışma niteliğinde olacak. Ne bileyim, klip bana yapay geliyor. O an belli bir şey için oynuyor olmak samimi gelmiyor açıkçası. Konser görüntülerinden olması, o an şarkıyı söylerken yaşadığım duyguyu aktarabiliyor olmam ve içtenliği yansıtabilecek dinleyicilerimin enerjisinin var oluşu dolayısıyla daha kıymetli benim açımdan.

Beş yıl süresince "Karmate" grubunun solistliğini üstlendiniz. Karmate ile yolları ayırmak ve yolunuza solo olarak devam etmek sizde ne gibi farklılıklar yarattı?
Bazı fikir ayrılıkları, huzurun eksilmesi ve 8 kişinin bir arada müzik yapabilmesi, duygu paylaşabilmesi durumlarındaki aksaklıklardan dolayı. Karmate grubundan sadece ben değil 4 müzisyen arkadaşım; Muhterem Sur, Gökhan Özkan, Mehmet Yöntem, Cem Sait Arslantunalı ile birlikte ayrıldık. Karmate bir oluşumdu, ben kendi adıma, inançlarım, hedeflerim, gönlüm ve yürüdüğüm yol adına orada misyonumu tamamladığımı düşündüm. Daha kendim olabileceğim, yüreğimle adımlar attığımda 8 kişinin değil de yanlışıyla doğrusuyla kendi sorumluluğumu yürütebileceğim bir yol istedim. Benim değirmenim, benim karmatem artık kendi özgürlüğünde, gönlümün özünden geldiğince dönmeliydi. Buna inandım. Huzurum olsun, müziğim yüreğimce ses olsun istedim. Benim için Karmate bir grubun ismi değil sadece. Bir yaşam biçimi, hayat felsefesidir anlayabilene, yaşayabilene. Şimdi ki huzurumla daha doğru, daha doğal aktarabileceğim bendeki karmatenin etkisini.

Kazım Koyuncu'nun ardından, hem üretim hem de dinleyici bakımından Karadeniz müziğinde büyük bir artış gözlemleyebiliyoruz. Sizce bu süreç nasıl bu yönde gelişti?
Kazım Koyuncu bizlere ve daha nice gelecek nesillere büyük bir yol açmıştır. Birçok kişiye cesaret, umut ve özgüven sağlamıştır. Bu anlamda Kazım Ağabey'in ölümünden sonraki süreçte onun kurmuş olduğu zemin üzerinden ilerledi. Karadeniz'i gerçekten yaşatmak isteyen insanların emek vermesi sonucu, doğru üretimle, daha çok insana ses olabilmemizle birlikte müziği icra edenlerin kitlesi aynı oranda büyüdü.

Bir röportajınızda Karadeniz müziğini geliştireceğinizi ama asla değiştirmeyeceğinizi söylüyorsunuz. Farklı altyapılarla Karadeniz müziği icra eden müzisyenlerin yanlışı sizce nerede? Siz bu dokunun bozulmaması için nelere özen gösteriyorsunuz?
Aslına sadık kalmak, diyoruz ya hep... İşte o dokuyu hakikaten hissedebiliyorsanız, zaten bozmaya kıyamazsınız ve o tınıdan uzaklaşmadan kendi müziğiniz ve hislerinizle harmanlamalar yaparsınız. Bu biraz da hassasiyet ve o bahsettiğimiz sorumluluğun, misyonun neresinde durduğumuzla alakalı. Özel bir çabaya, özene ihtiyaç yok aslında. Karadeniz'i doğru yaşıyorsanız zaten hak ettiği gibi de aktarır ve yaşatırsınız.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder