1 Temmuz 2013 Pazartesi

RÖPORTAJ / Burcu Güneş - Gül Kokusu

Müzik dünyasının en güçlü kadın seslerinden Burcu Güneş, yeni albümü "Gül Kokusu" ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Son günlerde sözü ve müziği Eflatun imzalı "Sen Kaybı" şarkısının video klibiyle ekranlarda gördüğümüz sanatçı, albümüyle ilgili tüm merak ettiklerimizi yanıtladı.

Öncelikle, Eflatun ile düetiniz "Çıkmaz Sokaklar" çok kısa bir sürede oldukça sevildi. Sizce bu düetin başarısının altında ne yatıyor?
Samimiyet yatıyor çünkü Eflatun'un şarkıları yazarken kullandığı anlatım, melodik yapı ve dil çok samimi. Şarkılar doğru yorumcularla da buluşunca insanlara çabuk ulaşıyor. Bu şarkı da onlardan biri oldu diye düşünüyorum. Tamamen o samimiyet, akustik ve doğal yapı dinleyiciye geçti. Akdeniz ezgileri taşıyan bir şarkı. Biz de bir Akdeniz ülkesi olarak bu tarz şarkıları seviyoruz. Serkan Ölçer tarafından da tınıları oldukça güzel bir şekilde barındırılarak aranjeleri hazırlandı. Doğru parçaların buluşmasıdır o şarkının başarısı.

Eflatun'la müzikal anlamda çok iyi bir ikili oldunuz. "Gül Kokusu" albümünüzde de ismini görüyoruz. Nasıl başladı bu müzikal ortaklık?
Eflatun'la tanışmam aslında birkaç arkadaşım vasıtasıyla oldu. Biraz arayışa girmemle kendime farklı olasılıklar, yeni albüm, yeni kararlar vermem sonucunda. Mesela "Oflaya Oflaya" Eflatun'dan almak istediğim ilk şarkı oldu. Onu da zaten bir single ile dinleyicilerle buluşturduk. Eflatun'la müzikal birlikteliğimiz, güvendiğim ve çok sevdiğim birkaç arkadaşımın -biri Cem İyibardakçı idi- beni yönlendirmesiyle oldu. Aradığım tarzı anlatmıştım, uygun kişi Eflatun dendi. O yüzden Eflatun'la bir araya geldik. Tabii ki akabinde onunla birlikte çalışan Serkan Ölçer'le de bir araya gelmiş oldum. İkisi aynı evde yaşıyorlardı zaten. Albümde Serkan'ın da iki tane şarkısı var. Eflatun'un albümlerini yapan Serkan olduğu için güzel de bir başarı elde edildi. Bir taşla iki kuş vurmuş oldum. (Gülüyor)

Bir Murat Güneş şarkısı olan "Unutma Beni Çiçekleri"nde Enbe Orkestrası ile bir ortaklığınız var. Bu nasıl gerçekleşti?
Aslında orada Enbe Orkestrası'nın kurucusu Behzat Gerçeker var ama dediğim gibi kurucu olduğu için, Enbe Orkestrası olarak baktık biz. Kayıtlarda da Mustafa Ceceli arajmanıyla, Behzat Gerçeker piyanosuyla eşlik etti. Bu tip şarkılara Behzat çok güzel bir renk katıyor. Biz bu şarkıyı dinlediğimiz zaman "Behzat bu işin içinde olmalı." dedik. Zaten sık sık bir araya geldiğim, görüştüğüm, aynı ortamı soluduğum, fikir alışverişi yaptığım bir arkadaşım. Dolayısıyla kendiliğinden oldu. Ben onun Enbe Orkestrası'nda yaptığı işlerle çok güzel bir vizyon yarattığını düşünüyorum. Enbe'nin de Türk müziğinde güzel bir açılım yarattığını düşünüyorum. Orkestrayı izlediğim zaman "Türkiye'de eskiye nazaran daha çağdaş, daha modern işler yapılabiliyor" diyebiliyorum. Laf lafı açarken, "Hep insanlar mı size misafirliğe gidecek bu defa da sen gel." dedim, sağ olsun geldi ve çaldı. Klibinde de inşallah güzel piyanosuyla birlikte bizimle olur diye umut ediyorum. Önümüzdeki günlerde Behzat'la konserlerde aynı sahneyi de paylaşmak istiyoruz.

Albümde bir de Sezen Aksu'nun "Geçer" şarkısını yeniden yorumladığınızı görüyoruz. Bu şarkı nasıl dahil oldu albüme?
"Geçer" şarkısı zaten benim çok uzun yıllardır Sezen Aksu'nun vazgeçilmezlerinden gördüğüm, herkes gibi severek dinlediğim bir şarkıydı. Ancak nasıl oldu kısmına gelirsek biraz enteresan hatta ruhani. Aranjörüm Tevfik, bu şarkıyı rüyasında benim söylediğimi görüyor ve çok etkileniyor bu rüyadan ve hatırladığım kadarıyla bu şarkıyı öyle bir söylemişim ki birçok insan dinlemiş ve büyük bir alkış kopuyormuş. O duygu selinden Tevfik de çok duygulanıyor, "Ne olur ben aranjesini yapayım rüyamda gördüğüm gibi, bunu albüme koyalım." dedi. Ben de peki dedim. Aslında böyle oldu.

"Gül Kokusu"nun klibi aslında beklenenden daha uzun bir süre geldi ancak klip oldukça ilgi gördü. Hikayesiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Meşaakatli oldu çünkü öncelikle kış aylarında dışarıda klip çekmenin ne kadar zahmetli olduğunu gördüm. Güneş açmasını, klipte yumuşak ve romantik bir hava yaratmayı bekliyorduk fakat hiç öyle güneş açmadı. (Gülüyor) Yağmurlardan kurtulamadık o dönemde, o yüzden de biraz bekledik. Beklerken hayranlar da isyan etmeye başladı ama sabrettik ve en sonunda güzel bir hava yakaladık. Bu arada "Oflaya Oflaya" şarkısını çok güzel ve şarkıya hizmet eden bir kliple buluşturan Murad Küçük'le yeniden çalışmak istedim. İlk başta şehir dışında, doğayla iç içe bir senaryo düşünmüştük ama biz onu şehir içine çekmek istedik. İnsanların içinde yaşayan bir kadının nasıl bu şarkıyı gösterebileceği bir yerde çekebiliriz dedik. Onun üzerine bir hikaye daha yazdı ve bu hikayeyle geldi. Biraz daha gül üzerine kurdu konsepti. Güllerin her renginin ayrı bir manası var. Kimi masumiyeti, kimi ayrılığı, kimi barışmayı, kimi sadakati, kimi gerçek aşkı temsil ediyor. Ben güllerin anlamları olduğunu okuyunca şaşırmıştım. Eski dönemlerde o insanlar şimdi mesaj çekiyorlar ya herhalde o zamanlar da bir gülle anlatılırmış her şey. Klipte kullanılan her renk gülün de bir manası vardı. Bol bol güllü, mesaj içerikli aynı zamanda da yalnız ve güçlü kadının hayatını birleştireceği erkekten son dakika vazgeçişini yansıtıyor bu klip. Evlenmekten vazgeçiyor ve oradaki sevginin koşulsuz olduğuna inanmadığı için bitiyor sanki. Ucu açık bir yer orası, herkesin kendi hikayesini oraya koyması lazım. Gerçek sevginin ne olduğunu sorgulatan bir şarkı "Gül Kokusu". Çünkü gerçek sevgi koşulsuz, özgür ve olduğu gibi kabulden geçiyor. Derin bir acımıza dokunuyor hepimizin insan olarak. Hepimizin yaşadığı şeyler bunlar.

Şu sıralar "Sen Kaybı" ile ekranlardasınız. Sizce üçüncü klip hangi şarkıya gelir?
"Sen Kaybı" çok yeni olduğu için üçüncü klip henüz belli değil ancak "Unutma Beni Çiçekleri" de önümüzdeki dönemde kliplendirilecek şarkılardan diyebilirim.

Geçtiğimiz Temmuz ayında albümünüzün müjdesini "Aşk Gribi" ile vermiştiniz. Nasıl tepkiler almıştınız, albümü ne yönde etkiledi "Aşk Gribi"?
"Aşk Gribi" bizim yazın aslında insanlarla mutlaka buluşması gerektiğine inandığımız bir şarkıydı. Albümü biraz daha önce çıkarmayı planladığımız için erken vermiştik ama akabinde daha yağmurlu havaları bekleyelim dedik. Bu arada bir iki şarkı daha ekledik. Bazı remix'ler vardı, arada kaldığımız şarkılar vardı. Bunlarla da ilgili bir açılım olunca biraz daha beklettik. Geç olsun güç olmasın, önemli olan dinleyiciyle güzel şarkıları buluşturmak. Bazen zamanı es geçebiliyorum. Bir iki ay geç olabilir benim için problem değil diye bakabiliyorum. Bu tamamıyla işime olan aşkımdan kaynaklanıyor. Dinleyiciyi bekletmek konusunda ise onların sabrına ve anlayışına sığınıyorum. Biraz geciktik farkındayım ama beklediklerine sanıyorum ki değdi. İstedikleri gibi, akustik bir havaya hakim, duygusal şarkıların ağırlıkta olduğu ve Eflatun şarkılarının da olduğu, Sezen Aksu gibi bir duayenin bir cover'ının olduğu, yeni isimlerle de buluştuğum bir albüm oldu. Dinleyicilerimin isteklerine uygun bir albüm hazırladığımı, alt yapıları, aranjeleri, her şeyiyle doğru bir albüm yaptığımı düşünüyorum. İyi de gidiyoruz maşallah.

Peki bu albüm sizin nasıl bir döneminizi yansıtıyor?
Biraz kayboluşun ardından yeniden öze dönüş gibi. Hayat öyledir zaten. Biraz kaybolursun sonra tekrar özüne dönersin. Hep özde olabilmek nasip olsun tabii ama her kayboluş da bir özde buluşmayla sonlanır. Kaybolmak, farklı bakış açılarından hayatı değerlendirmek de diyebiliriz. Benim böyle farklı serüvenlerim var. Her albümde yenilenen bir Burcu Güneş var. Farklı bakış açılarında yeniden hayatla ilgili gördüklerini, hissettiklerini kendi süzgecinden geçirip insanlara yansıtmaya çalışan bir Burcu Güneş var. Burada daha sade, en olduğum halim var. Bir bebek düşünün, doğduğunda her şey önüne geliyordur, çok fazla bir şey yapmasına gerek yoktur. Biraz da öyle düşünebilirsiniz bu albümü. Çok fazla bir şey yapmaya gerek kalmadan hayat bazen insana neler yapması gerektiğini önüne getiriyor. Aslında çabasızlık boş yere çaba sarf etmekten çok daha doğru bir sonuca yönlendirebiliyor insanı. Her şeyi daha sade bıraktım. Olması gereken hali neyse o olsun diyerek biraz teslimiyete sığındım açıkçası. O da her şeyin sadeleşmesine yol açtı. Akış içerisinde doğru yeri bulmasına yol açtı. Daha enerjik şarkılar da eklenebilir bir sonraki albüme ama şu dönemde, bu akışta şu an bu varmış.

Dinleyiciler de sanıyorum sizden daha sade, daha akustik altyapılı şarkılar dinlemeyi tercih ediyor.
Evet, benden sanırım daha akustik işler bekleniyordu. Diğer albümlerde de farklı işler sunuluyor. Herkes ayrı bir renk, bir mozaiğin parçası gibi. Hepsinin alıcısı, seveni var. Onu da anlayan, algılayan, isteyen, talep eden bir kitle var ama ben kendi adıma bu tarz şeylerin benden daha çok beklendiğini gözlemledim. Hizmet odaklıyım ve bu anlamda da bunu sürdüreceğim. Sosyal medyayı bol bol takip ediyorum, iletişim çağındayız. Yeni çıkan aletleri, teknolojileri, sosyal ortamları, bize çok daha hızlı bir takım şeyleri gösteren ortamları kullanıyorum. Bilgiye ulaşmaya çalışıyorum, o bilgiyi doğru değerlendirdiğim müddetçe de sonuç alacağıma inanıyorum. Bir de bol bol geziyorum, seyahat ediyorum. Konserler esnasında da bu geri dönüşleri değerlendiriyorum. Dışarıya çıkıp hayatın içerisinde bulunuyorum. Uyanık şekilde hizmete devam edeceğimi görüyorum. Galiba doğru bir yola doğru gidiyorum. Böyle değerlendirebilirim bunu toplum açısından baktığımızda.


www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder