16 Ağustos 2010 Pazartesi

RÖPORTAJ / Gripin - MS. 05.03.2010

Başarılı cover çalışmaları ile henüz ilk albümleri çıkmadan kendine has bir hayran kitlesi edinen Gripin, 2004 yılından bu yana içinde bulundukları profesyonel müzik dünyasında emin adımlarla ilerleyerek, dinleyici sayısını günden güne arttırdı. 2010 yılının Mart ayında yayınladıkları ve dördüncü stüdyo albümleri olan "M.S. 05 03 2010" ile kariyerlerinin en parlak dönemlerini yaşayan Gripin üyeleri ile son albümlerine dair her ayrıntıyı konuştuk.

Albümün adı "M.S. 05 03 2010". Bu albümü miladınız olarak tanımlamanıza neden olan etkenler nelerdir?
İlker: Milat ismini oluşturmasının temel nedeni askerlik dönüşünde müzikle beraber yürüttüğümüz bütün işleri bırakıp, sadece müziğe odaklanma kararı almış oluşumuz. Bunun yanında bazı nedenler daha var. Bu kararımıza ayak uyduramayacak olan arkadaşımız Evren'in işi ve evliliği dolayısıyla gruptan ayrılması ve 4 kişi olarak yolumuza devam etmemiz, yaptığımız şirket değişikliği... Tüm bunlar bizim için yeni bir başlangıç oldu. O açıdan albümün adını yapımcılarımızla beraber konuşarak "M.S. 05 03 2010" koymaya karar verdik.

"M.S. 05 03 2010" albümünde; verdiğiniz üç senelik arayı ve askerlik döneminizin izlerini ne kadar görüyoruz? Bu süreçler albüme nasıl yansıdı?
Murat: Aslında vermiş olduğumuz ara bayağı bir yardımcı oldu bize. Arda asker yolu beklediği için baya bir özlem dolu şarkılar geldi. Birol zaten şarkı sözleri dolu bir defterle döndü askerden. Ben de şarkılar yaptım. Hepimiz birçok malzeme ile geri döndük.

Albüm daha çok slow ağırlıklı olmakla beraber; "ayrılık, ölüm, yalnızlık, umutsuzluk" gibi temaların da bolca işlendiği şarkı sözleri ile dikkat çekiyor. İçinde yaşadığımız dönem sizi karamsarlığa mı itiyor?
Birol: Çok mu belli oluyor? Gerçi çok ölüm yok işin içinde. Biz mutlu olduğumuz zaman üretim yapabilen insanlar değiliz. Mutsuz olduğumuz zamanlarda genelde üretiyoruz. Çok yoğun askerlikler geçirmedik, şartlarımız çok zor değildi, bir kere kısa dönemdik ama ne olursa olsun askerde sevdiğimiz şeylerden ve insanlardan uzak kalıyoruz. Bu da bizi etkiliyor. Bunun etkileri var albümde. Onun dışında 3 sene boyunca yaşadığımız şeyler ve etrafımızda gelişenler içimizde hüzünlere neden oldu. Ayrılıklar yaşadık, başka problemlerle karşılaştık. Tüm bunları anlatmaya çalıştık aslında ve ortaya böyle bir albüm çıktı.

Gripin bu albümde artık dört kişi. Yola bu şekilde devam etmek albüme ve müziğinize nasıl yansıdı?
İlker: Çok bir dezavantajı olmadı açıkçası. Sonuçta Evren'in sözlere de müziğe de katkısı vardı, tabi etkisi olmuştur ama genel anlamda bakıldığında Gripin müziğinde temel teşkil eden şeyler çok fazla değişmedi.

Bazı şarkılarda geleneksel Türk müziği motiflerini de müziğinize kattığınızı görüyoruz. Bu çeşitlilik nasıl oluştu? Müziğinizden uzaklaşma şüphesine düştüğünüz oldu mu?
Arda: Şüphelerimiz olmuşsa bile, kayıt anında hiç biri kalmadı. Stüdyoda özellikle "Sen Gidiyorsun"daki kemanı çalmak için gelen değerli sanatçılar kayda başladığı anda kesinlikle hiçbirimizde hiçbir şüphe kalmadı. Zaten çok da büyük bir değişiklik olmadı. "Kemençe kullanırsak müziğimizi bozarız" tarzında düşünen adamlar da değiliz. Biz beğendiğimiz şeyi yapmaya çalışıyoruz. Aslında bu motifler az çok diğer albümlerimizde de vardı, o yüzden çok da köklü bir değişiklik değil bu bizim için. Bu albümde biraz daha ön planda tabi ve daha çeşitli kullandık ama güzel olduğunu düşünüyoruz. Hatta görüyorsunuz "Sen Gidiyorsun"da taksim ile başladık.

Rock grubu olarak geniş kitlelerce sevilen bir grupsunuz ama pop müzik dinleyenler de sizi çok seviyorlar. Bu dengeyi nasıl oluşturuyorsunuz?
İlker: Biz kendimizi rock, pop, rock'ın şu sınıfındayız gibi sınıflandırmayı sevmiyoruz. Şimdi zaten her türlü müziği dinlemeye ve takip etmeye çalışıyoruz. Zaten bizim beğendiğimiz müziklerden etkilenerek ürettiklerimiz ortaya çıkıyor. Amaç olarak daha çok insana ulaşmayı hedeflediğimiz için bir kaygımız yok

Murat: Zaten artık dünyada da öyle bir ayrım kalmadı. Artık tamamen rockçı da pop dinliyor, popçu da RNB dinliyor. Dolayısıyla çok da kategorize etmeye gerek yok. Herkes her şeyi dinler vaziyette. Dinlemiyorsa bile en azından takip eder durumda.

Bestesi Antonis Bardis'e ait olan çıkış şarkınız "Durma Yağmur Durma"yı albüme nasıl dahil ettiniz? Bu süreçten biraz söz eder misiniz?
Birol: Bu son dönemde özellikle askere gitmeden evvel baya bir Yunan müziği dinledik ve birbirimize empoze ettik. O yüzden albümün diğer şarkılarında da etkilendik. Mesela buzuki kullandık. Bazı düzenlemelerde de buna rastlayabilirsiniz. Bu şarkı da onlardan biriydi. Çok eski bir parça. Sözleri bize ait. Orijinal sözleri albümün geri kalan sözlerine göndermede bulunuyor ve tamamlıyor gibiydi. Bizimki biraz daha dertli bir adamın veya kadının yağmurla konuşmasıydı. İnsanlara o hissi verebileceğimizi düşündüğümüz için ortaya çıktı bu şarkı ve çıkış şarkımız oldu. Şu ana kadar da doğru bir karar verdiğimizi bize gösteriyor. İnsanların etkilenmesi hoşumuza gidiyor. Aldığımız tepkiler işimizi samimi yaptığımızın bir göstergesi. O yüzden de mutluyuz.

1980'lerin sevilen şarkısı "Yolcu Yolunda Gerek" şarkısını albümde yeniden seslendirmişsiniz. Bu şarkıyı albüme alma süreciniz nasıl gelişti?
Birol: "Yolcu Yolunda Gerek" son dakikada oldu aslında. Albüme son 1,5 ay kala oldu. Bu cover çalışmasını bir televizyon programı için özel olarak yapmıştık. Böyle güzel bir tesadüf olunca da albüme almak istedik.

Peki Gripin cover geleneğine bundan sonra da devam edecek mi?
Birol: Yine böyle güzel bir tesadüf olursa neden olmasın?

Cover yapacağınız şarkıları neye göre seçiyorsunuz?
İlker: Genelde yapı olarak ve söz-beste olarak Gripin müziğine uyması gerekiyor. Daha sonra biz ona neler katabileceğimizi düşünüyoruz. Şarkıyı en başından yeni bir düzenleme ile yapıyoruz. Ne kadar kendimizi verebilir ve ne kadar kendimiz de o şarkıyı seversek sonuç da o derece güzel oluyor.

Türk Sanat Müziği gibi ayrı bir kulvarda da cover alanındaki başarınız devam ediyor...
Arda: Popstar Alaturka yarışması için Türk Sanat Müziği eseri seslendirmemiz gerektiği söylenince çok zorlanmıştık aslında. Bizim müziğimizle o müziğe uyduramayacağımız şeyler vardı. Fakat yine de elde ettiğimiz sonuç bizi de, müziğimizi de sevenleri memnun etti.

Türkiye'de ilk kez sizin albümünüz micro SD kart teknolojisi ile satışa çıktı. Bu projeden ve micro SD kart albümden biraz bahseder misiniz?
Birol: Yapımcılarımızın bunda büyük payı var. SD kart, bize sundukları bir teklifti ve Türkiye'de de bir ilkti. Bir SD kartın içinde şarkılar, fotoğraflar, videolar, her şeyi görüyorsunuz. Tamamen yapımcılarımızın projesiydi. Böyle bir işin içinde olmaktan da ayrıca bir mutluluk duyuyoruz zaten.

Peki görsel sunumunuza gelirsek, albüm kapağında yer alan gelinlik ve saati bir çeşit metafor olarak algılayabilir miyiz?
Birol: Aslında bugüne kadar yazdığımız sözlerin içindeki anlamlara bir gönderme var. Bütün artwork fotoğrafları Mehmet Turgut ve Arda Aktaş'ın fikridir ve onlara aittir. "Üç", "Dört" ve "Beş" şarkılarıyla, bir zaman takıntımız olduğu aşikar. Başka şarkılarımızda da bu var. Çünkü yaşamayı seviyoruz, yaptığımız işlerle barışığız. Zaman hızla tükeniyor. Zamana karşı daha fazla şeyler yapma isteğimiz var içimizde. Zaten şarkılarımızın büyük çoğunluğu da sevgi aşk şarkıları. Gelin olmasa da o gelinlik bir anlamda şarkılarımızdaki kadınları simgeliyor. Mehmet ve Arda da aslında tam olarak ne dediğimizi anlatmış oldular.

"Durma Yağmur Durma" uzun süre listelerden düşmedi. Peki ikinci video klip için daha çok hangi şarkıların üzerinde duruyorsunuz?
Birol: Bunun için bir anket yapacağız. Muhtemelen daha hareketli bir şarkıya klip gelecek. Fakat sonbahara doğru olursa daha sakin şarkılardan biri olacaktır diye düşünüyorum.

Albümle beraber büyük bir turneye çıktınız. Şenlikler de tabi konser maratonunuza dair. Peki bundan sonra neler olacak biraz bahseder misiniz?
Arda: En sağlıklısı resmi web sitemizden etkinliklerimizi takip etmeniz. Biz bile bir yerdeyken "Yarın neresi var?" diye soruyoruz.

Müzik sektörünün korsandan büyük yara aldığı şu günlerde, yasal dijital müzik platformlarını sektörün geleceği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Murat: Biz de bu portalları mümkün olduğunca kullanmaya çalışıyoruz. Sanatçının beslendiği yerlerden bir tanesi de bu yasal platformlar. Mümkün olduğunca bilinçli dinleyicilerin buralardan yararlanmasını istiyoruz. Kullanımın artması, müziğin ilerlemesine de, müzisyenin üretkenliğine de katkıda bulunacaktır.

Arda: İnsanların sorununun "Param yok, alamıyorum"dan çok, tembellikten kaynaklandığı aşikar. Müziğin bir yasal platformunun olması ve bu kadar da düzgün çalışması çok önemli. En azından emek sahiplerine bir geri dönüş sağlıyor.

İlker: Sanatçının korunması ve üretimin devam etmesi açısından çok önemli, o yüzden kesinlikle destekliyoruz.

www.aveamuzik.com
16.08.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder