28 Ocak 2011 Cuma

RÖPORTAJ / İzel - Jazznağme

Bugüne dek "Hasretim", "Ah Yandım", "Emanet", "Kızımız Olacaktı", "Yok Yere", "Bebek", "Bir Dilek Tut Benim İçin", "Hevesimi Kırma" gibi onlarca Türkçe pop hitine sesiyle hayat veren İzel ile ağırlıklı olarak Türk sanat müziği eserlerinden oluşan repertuvarını caz alt yapılarıyla yorumladığı son albümü "Jazznağme"yi konuştuk.

Türk Müziği mezunusunuz. O zamanlardan beri böyle bir albüm yapma düşüncesi var mıydı?
Evet vardı çünkü aileme vermiş olduğum bir söz vardı. Asıl branşım bu olduğu için ailecek hayalimiz radyo sanatçısı olmak veya Türk musikisi icra etmekti. Ama hayat beni bir anda pop müziğe götürdü. Aileme de bir söz vermiştim ve bir gün size mutlaka türk sanat müziği albüm yapacağım demiştim. Benim de kafamda böyle bir şey vardı. Yıllar sonra demek ki şimdi kısmetmiş. O sözümü yerine getirmiş oldum.

Biraz albümün hikayesinden bahsedelim...
Kararı verdim, o 3 senelik aradan sonra pop müzik olarak kendi tarzımda nasıl bir şey yapacağımı çözemiyordum. 200 kadar şarkı dinlemiştim ama içlerinden "Evet budur" diyebileceğimiz bir şarkıyla karşılaşmayınca, bu arada bu tarz albümü de yapmam gerekince herhalde doğru zaman bu dedim. Bu bana bir yandan da zaman da kazandıracaktır diye düşündüm. Bu albüme gelince, çok büyük bir okyanusa girdiğimi fark ettim. O kadar çok ve o kadar güzel şarkılar var ki, o yüzden repertuvarında bunun daha bile çok zorlandım diyebilirim.

Sizin için özel şarkılar mı bunlar?
6-7 şarkı zaten olmazsa olmaz şarkılar. Hep benim hayatımda yer etmiş, anısı olan şarkılar. Diğerlerini de yapımcım ile beraber seçtik.

Albümde yer alan "Baba Beni Maziye Götür" sizin imzanızı taşıyor...
Evet onu hep söylemeyi unutuyorum. Bu şarkı bir gün sabah 8de geldi bana bir anda. Çünkü ben besteci olmadığım için oturup da şarkı yapayım demiyorum. Bir anda gelirse oluyor. Uyuyamadığım bir gün kalktım ve bu şarkının melodisini mırıldanmaya başladım. Oturdum ve bir anda sözleriyle de birlikte geldi. Bu şarkıda şu vardı: babasıyla dertleşen, hayatı ve sevgilisini şikayet eden, baba kız dertleşmesi olan bir şarkı. Sonra bunu da albüme koyalım dedik.

Peki bu şarkıyı bu albümü hazırladığınız süreçte mi yazdınız?
Evet hatta albüm bitme sürecindeyken çıktı. Sonra hatta dediler ki sen bunu kendi pop albümüne sakla dediler. Baba beni maziye götür ve bu albüm hakkaten benim ailemle yaşadığım anıları da canlandırdığı için şarkının adı da uyumlu geldi bu albüme. Sanki bu albümü de anlatan bir şarkıydı, o yüzden koyduk bu şarkıyı.

Albüm kartonetindeki hata nedeniyle albümün toplatıldığına dair haberler yer aldı basında. Bu olayın aslı neydi?
Bu albümü prodüktörüm kendisi topladı zaten. Biz ilk gün bir hatayı fark ettik. "Haydar Haydar" şarkısı ve "Haydar" türküsü var. Diğerinin sözleri yazılmıştı, halbuki biz Nesimi'nin "Haydar Haydar"ını söylemiştik. Fark eder fark etmez basımı durdurduk. Yaklaşık 20.000 basım da boşa gitti. Tekrar kendisi yeniden bastırdı doğrusu olsun diye. Çünkü eski şarkılarda hata kabul etmiyor. Ufak tefek hatalar pop müzikte kapatılabilir ama bunlar bizim sahip çıkmamız gereken, antika değerinde şarkılar olduğu için çok dikkat etmek gerekiyordu hemen biz de düzelttik.

Albüme başlarken niyet bir Türk sanat müziği albümü yapmak mıydı?
Evet Türk sanat müziği olarak girdik ama şöyle yaklaşık 40-50 şarkı demo yaptık. Ben bunları bi söyleyeyim bakalım yakışıyor mu bana diye seçim yapmak için yapmıştık. Bu arada Selim Çaldıran bunları kaydederken jazzy akorlar basınca dedim ki yani bu çok güzel geliyor kulağa ve bazı şarkılara da çok yakışıyor. Kendiliğinden oluştu bu da. Dedik ki buna biraz caz dokunuşlar yapabilirz, uyar diye düşündük. Değişik, eski alışık olduğumuz şarkıları ufak tefek farklı bir konseptte kullanmış olduk.

İzel deyince insanların aklına Türkçe pop geliyor. Sizin için caz müzik ne ifade ediyor? Daha önce cazla ilgili bir proje fikri var mıydı?
Hiç yoktu. Hatta 16-17 yaşındayken okula gidiyorum bir yandan kendi harçlığımı çıkarmak için küçük klüplerde şarkılar söylerdim ve bir tanesinde caz şarkılar söylerdim ama bir gün de caz yapayım gibi bir düşüncem yoktu. Benim çok uzun zaman önce yaptığım iki şeyi bugün bir araya getirdim. Hatta hiç unutmuyorum Üsküdar'da bir yer vardı 7-8 gibi oraya gidip caz söylüyordum, oradan Etilerd'e bir yere gidiyordum orada pop söylüyordum oradan Taksim'de bir matine suare kabare vardı orada da Türk sanat müziği söylüyordum. Allah'ım ben umarım bunları ben bir gün karıştırmam birbirine diyordum. Yıllar sonra bu albümde hepsi birbirine girmiş oldu.

Bu proje albümünün devamı gelecek mi?
Benim öyle bir düşüncem yok şu anda. Çünkü bu bir kereye mahsus, hem kendim hem de dinleyicilerim bir nefes alma ve aileme vermiş olduğum söz bu. Bu amaçla yaptım. Ama tabi yani çok istek olursa belki birkaç albüm sonra bir tane daha böyle bir proje yapabilriim.

Peki yeni şarkılarınızla ilgili çalışmalarınızda ne aşamadasınız?
Orada çok aşırı titiz davranıyorum. Çünkü yaş ilerledikçe, tecrübemiz ilerledikçe albümlerin sayısı arttıkça sorumluluk da artıyor. Benim sıkılmamam gerekiyor, aynı şeyleri yapıp kendimi tekrarlamamam gerekiyor o yüzden çok titiz davrandığım için sadece iki şarkı var şu anda. Ona tamamladığım zaman yapacağım.

Son dönemde müzikte orijinal alt yapılara sadık kalınarak eski şarkıların yeniden seslendirildiğine sıkça rastlıyoruz. Sizce bunun sebebi nedir?
Bunun sebebi, eskilerin her zaman herkesin hayatında yer etmiş şarkılar olması aslında. Hep annemizin anneannemizin sandığından çıkardığı şeylere karşı hep bir ilgi vardır. Eski filmler mesela, siyah beyaz filmler iyi gelir. Enerjisi güzeldir. Bence eskilerin zaman zaman tekrar gündeme gelmesi güzel bir şey. O remix olaylarına ben biraz karşıyım. Formlarını çok fazla bozmadan yapmak gerekiyor diye düşünüoyurm ama bu tüm dünyada yapılan bir şey zaten.

Son albümünüzü 25. sanat yılınızda yayımlamanız bilinçli bir tercih miydi?
Hayır bilinçli bir tercih değildi öyle denk geldi. Ben bunu rüyamda gördüm. Acaba ne yapmalıyım, albüm çıkar diyorlar, single çıkar diyorlar, şarkılar çok içime sinmiyor falan... Bir gün önce dua ettim Allah'ım bir şekilde göster bana bunu diye. Sabah kalktığımda bir anda aileme vermiş olduğum söz geldi aklıma. Herhalde gerçekten yapmam gerekiyor diye düşündüm. Planlı olmadı yani sonra bir baktım 25. yılıma denk gelmiş.

"Kal Bu Gece" de bir rüya sonucu albüme girmiş...
Evet, aynen. Selami Şahin rüyasında görmüş yapımcımı aramış, demiş ki dün gece rüyamda İzel'i gördüm, "Kal Bu Gece"yi söylüyordu mutlaka almalısınız albüme. Ben böyle şeyleri hiç atlamam işaretlere çok inanırım. Selami Şahin zaten çok saygı duyduğum birisi. Tabi ki hemen koydum albüme.

25 seneden bahsediyoruz geriye dönüp baktığınızda neler görüyorsunuz?
25 yıl... O kadar karışık ki özetlemeye çalışayım. Büyüdüğümü görüyorum, daha tecrübelendiğimi görüyorum, biraz daha özgür ve rahat görüyorum kendimi. Bir panik dönemlerim vardı onların kalktığını görüyorum yani bir kitle var ve o kitle çok vefalı benden hiç vazgeçmiyorlar. Onlara karşı daha da sorumluluğumun arttığını görüyorum zaman zaman. Yorgunluk da var tabi ama tatlı bir yorgunluk. Bazı dönemlerde de yeni başlamışım gibi o heyecanı da yaşıyorum. Dolu dolu bir 25 yıl. Çok öğrendiğim ve ders aldığım şeyler var. Hiç ders alamadığım şeyler de var. Hatalarımla doğrularımla inşallah bir 25 yıl daha olur önümde.

25 yıllık bir sanat hayatından sonra bile şüpheleriniz, endişeleriniz oluyor mu müzik kariyerinizle ilgili?
Tabi oluyor. Artık ne yapsam gider dememek lazım o çok önemli bir şey. Daha bir hata yapmamaya çalışıyorsunuz daha titizleniyorsunuz. Çünkü tek başına değilsiniz artık sizi sevenlerle küçük bir ülke gibisiniz. O yüzden doğru hareket etmek gerekiyor. Sorumluluk da artıyor bu anlamda.

Kendi şarkılarınız da Türk sanat müziği veya caz esintileri taşıyabilir mi bundan sonra?
Yok hayır. Bu sadece bu albüme ait bir şeydi. Sadece bunda bir değişiklik yaptık ama çok caz ağırlıklı bir albüm değil aslında. Çok ufak dokunuşlarla asıl formlarını bozmadık. Belki adından dolayı daha cazmış gibi geliyor aslında ama öyle değil. Bundan sonraki albümümde çok daha farklı bambaşka bir şey de yapabilirim. Çeşitliliğe açığım ve daha çok bir yerden sonra proje tarzı albümler yapmak istiyorum.

90'lardaki pop müzik piyasası nasıl bir süreç yaşıyor?
Bir duraklama dönemi var ya Osmanlı'da, pop müzik de onu yaşıyor. Ben kendimi bir anlamda çok şanslı hissediyorum çünkü 90'ları yaşadım. 90'larda üretkenliğin had safhada olduğu bir dönemdi. Hatta geçenlerde yine düşündüm. Tarkan, Kenan, Aşkın, Sertab, ben, Emel, Burak Kut, Ferda Anıl Yarkın birbirimizle çok iyi arkadaştık ve şarkılar yarışıyordu. Ama sağlam yarışıyordu. Bir fırtınalar vardı ben "Hasretim"le onu deviriyordum, beni "Hovarda" çıkıp deviriyordu. "Kızımız Olacaktı" çıktı, Tarkan'ın "İkimizin Yerine"si onu deviiyordu, listeler daha adil daha dinleyicinin isteğine göre gidiyordu. Şarkıların yarıştığı bir dönemdi biz çok keyifli bir diyalog içindeydik. Bence pop müziğin en güzel dönemi 90'lar.

Belki de o yüzden 200 şarkı dinlediniz ve hiç birinden o tadı alamadınız?
Evet kesinlikle inanır mısınız hepsi aynıydı 200'ünün de. Ben bu anlamda biraz endişeliyim. Melodiler de tükeniyor çünkü. Bu bir istatikmiş dünyada araştırmışlar. Tüm dünyada bu böyle bir Beyonce albümü aldığınızda da bu böyle, Justin Timberlake, Mariah Carey'de de böyle. Albüm çıkıyor ama çok hit bir şarkı pek yok. Hepsi ritm ağırlıklı dans ağırlıklı gidiyor. Baktığınız zaman aslında çok tuhaf 8 nota arızalarıyla beraber 12 nota var, bir gün tükenecek bu yani. Ne kadar daha yeni bir şey çıkabilecek? Artık kilitleniyor yani. Bir de eskisi kadar sağlam sözler çıkmıyor. İnsanlar biraz işin matematiğine girdiler. Hayır, içinden geldiğini yapmak lazım o şarkıların tutmasının en büyük nedeni budur. Mustafa Sandal "Onun arabası var" derken, bunu statlarda söylensin diye yapmadı, gerçekten hissettiği için o lafı söyledi ve slogan oldu. Biraz hislerimizle hareket etmemiz gerekiyor.

www.aveamuzik.com
25.01.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder