31 Mart 2011 Perşembe

RÖPORTAJ / Cihan Güçlü - Ama

Ocak ayının ilk günlerinde müzikseverlerin beğenisine sunduğu ilk solo albümü "Ama" ile Cihan Güçlü, Türk pop müziğinde taze bir kan olarak kendini gösterdi. Sözü ve müziği kendisine ait onbir şarkıdan oluşan albümün prodüktörlüğünü müzik dünyasının sevilen ismi Candan Erçetin üstleniyor. Lise yıllarından bu yana müzikle iç içe yaşayan ve on yıllık bir beste birikimine sahip olan genç şarkıcı tüm samimiyetiyle sorularımıza cevap verdi.

Sizinle ilk kez tanışacak olanlar için, Cihan Güçlü kimdir, albüm öncesinde neler yapmıştır, biraz bahsedebilir misiniz?
Hayatımda hep müzik var. İlk başta konservatuvar öğrencisi olarak gitar çalmayı öğrendim. Sonra yavaş yavaş besteleri toparladık. Albüm öncesinde sinema filmi, dizi müziği, tiyatro müziği işleriyle uğraştım. İki yıl öncesine kadar bu işlerle uğraşıyordum. Son iki yıldır da albümü hazırlamakla uğraştık. İki yıla değdi mi değmedi mi hep birlikte göreceğiz.

İmza attığınız film ve tiyatro müziklerine biraz örnek verebilir misiniz?
Televizyon kanallarında yayınlanan bazı bilinen dizilerin müziklerini yaptık. Geçen sene Emre Altuğ'un başrolde oynadığı "Sizi Seviyorum" filmi vardı, onu belirtebilirim. Şu an hala oynayan tiyatro oyunu "Caveman (Mağara Adamı)"in müziklerini yaptım.

Küçük yaşlardan beri sürekli müzik konusunda kendinizi geliştirmişsiniz. Peki müzik sizin için ne ifade ediyor?

Müziği sahneye çıktığım ilk günden beri çok seviyorum. Onaltı yaşında sahneye çıkmaya başladım. İnsanlar da güzel söylüyorsun diyerek beni teşvik ediyorlardı. İnsanlar bunu söyledikçe daha iyisi nasıl olur diye düşündüm. Yalova'da müzik adına çok da güzel bir ortam vardı. İlk kez orada sahneye çıktım. Küçük yerlerde isminiz daha çabuk yayılıyor ve insanlar sizi daha çabuk tanıyorlar. O zaman o insanlar ilgi gösterince ben de bir şey yapabilirim dedim. Sonuçta buradakiler beğeniyorsa herkes de beğenebilir diye düşündüm. İlk bestemi de yapınca "Tamam madem beste yapabiliyorum, ben bunu yapabilirim" dedim. O günden beri de on yıldır bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

Yapmış olduğunuz ilk beste albümünüzde var mı?
Hayır yok.

Ne zaman yapmıştınız?
Henüz, 16 yaşındaydım, lisedeydim. Yeni yeni gitar çalmayı öğrenmiştim. Bir beste yaptım. Hala da arada dinlerim. İleride birkaç albüm çıkarmayı başarabilirsem belki o şarkıyı da albümlerimden birine koyabilirim.

Peki bu cesaretinizi kaybetmemeyi neye borçlusunuz? Bu yola giren birçok insan yolun bir yerinden dönüşe geçiyor...
Düzgün bir planlama ve "Ben bu işi yapacağım" dedikten sonra gidip konservatuvara girdim. Hemen albüm yapayım, birini bulayım gibi bir düşüncem olmadı. O zaman da gitar çalıp şarkı söylüyordum ama önce kimsenin dönüp de "Bu da kim?" demesini istemediğimden, bir müzisyenin müziği iyi bilmesi gerektiğini düşündüm. En güzel nerede yapılıyor bu? Konservatuvarda... Bu biraz da dinleyicilere duyduğunuz saygıyla alakalı bir şey. Biri bana müzik hakkında bir şey sorduğu zaman bir müzisyen olarak cevabını verebilmeliyim. Albüm yapıyorsunuz, bir şekilde tüm Türkiye'ye yayılıyor, insanlar görüyor. Müzik adına doğru birkaç cümle edebilecek durumda olmak lazım diye düşünüyorum. O yüzden eğitimin sonu gelmedi. Hala yüksek lisans yapıyorum. Neticede Türkiye'de yaşıyoruz. Bu ülkede çok farklı tarzlarda müzikler seviliyor. Mesela Türk Sanat Müziği, ülkemizde çok etkin olan bir müzik. Herkes severek dinliyor. Ben o yüzden her konuda fikir edinmeyi seviyorum çünkü öğrenmenin sonu yok.

Peki siz en çok hangi tarzı severek dinliyorsunuz?
Benim öyle bir ayrımım yok. Gerçekten çok fazla müzik dinliyorum. Neticede klasik müzik okudum. Batı konservatuvarından mezun oldum. Klasik müzik dinleme kültürüm orada oluştu. On yıla yakın klasik müzik çalıştım. O müziği çok seviyorum. Dolayısıyla yaptığım film ve dizi müziklerinde de klasik temalar var. Anne tarafım evde sürekli Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği çalıp söylerlerdi. Ben de küçükken evde sesimi onlarla açmıştım. 8-9 yaşında "Dönülmez Akşamın Ufkundayım" söylemeye çalışan bir çocuktum. Sonra sahne almaya başladım. Sahnede çalarken pop çalıyorsunuz. Pop müzik hayatıma o şekilde girdi. Herkesin olduğu gibi ergenlik dönemlerinde rock dinledim. Müziği sevdiğim için bunların hiçbirinden de kopamadım. Hala hepsine zaman ayırıp, ruh halime göre hepsini dinleyebiliyorum. Hepsine özen gösteriyorum.

Geçtiğimiz sene düzenlenen Avea Yaz Konserleri kapsamında Candan Erçetin ile sahne almıştınız. Nasıl bir deneyim oldu sizin için?
Avea Müzik'in yaz konserlerinde turneye beraber çıkmıştık. Birlikte dokuz konser verdik. Üçü İstanbul olmak üzere diğer altı konser de farklı şehirlerdeydi. O inanılmaz bir deneyimdi. Daha önce de Candan Hanım'ın turnesine katılıyordum ama orada ortamı görmem açısından beni de yanında götürdü. Henüz albümüm çıkmamıştı. Candan Hanım'la beraber "Ama"yı seslendirdik. Candan Erçetin, albümde olduğu gibi düet şeklinde şarkının sonunda gelip katılıyordu. İnanılmazdı! Konserlerin hepsi çok doluydu. Avea da orada bizi çok rahat ettirdi. Çok güzel bir turneydi. Çok fazla insan geldiği için orada inanılmaz heyecanlıydım. "Müzikte amacın ne?" dedikleri zaman hep söylediğim şeydir, Açıkhava'da ben de bir konser versem ben de istediğim şeyi başardım diyebilirim.

Konser sonrasında şarkınız nasıl tepkiler aldı?
Tepkiler çok güzeldi. Artık sosyal medya siteleri var. Konserler olduğu zaman hiç tanımadığınız insanlar size ulaşabiliyor. Konserlere gelenler beni bulup mesajlar atıyorlardı. Geri dönüşler çok keyifliydi. Birileri size sürekli "Çok güzeldi" diyor. O dönem 15-20 gün kadar sürekli mesajlar aldım ve cevap vermeye çalıştım. Özellikle İstanbul'daki üç konserden sonra bayağı bir geri dönüş oldu. Herkes çok beğendiğini söylüyordu. Çok büyük bir mutluluk bu.

Candan Erçetin ile nasıl bir araya geldiniz?
Candan Erçetin, Galatasaray Lisesi'nden müzik öğretmenimdi. Onbeş yaşlarımda tanıştık. Müziğe ilgim olduğunu fark etti. "Sen yarı zamanlı konservatuvar düşünür müsün?" diye sordu. Ciddi bir eğitim alma kısmında, bence en önemli nokta da buydu ve o bunu fark etti. "Sen ciddi bir eğitim al, bu iş olacak gibi" dedi. Tabi onun gibi bir insanın bunu size söylemesi çok methedilecek bir şey. Ben de yarı zamanlı konservatuvara girdim. Hayatımın en önemli dönüm noktalarından biridir. Daha sonra konservatuvara girmeye karar verdim. Üniversite sınavı çılgınlığına bulaşmadan konservatuvara girmek de zor bir karardı. Orada da bir şekilde "Ben bu işi yapacağım, ama olur mu?" diyorsunuz. İnsanların ve ailelerin tepkisi olabiliyor. Neticede 16-17 yaşında bir çocuksunuz. Ailenizin karşısına geçip "Ben konsevatuvara gidiyorum" demek kolay olmuyor. Hele bir de Galatasaray Lisesi gibi bir liseden mezunsanız bu çok zor oluyor. Orada yine Candan Hanım'ın çok katkıları var. O işler bittikten sonra da bağımızı koparmadık. Ben albüm yapma fikrimi ona söyledim. Uzaktan takip edip doğru yönlendirmeler yaparak birlikte çalıştık. Bazı insanlar yanındakini kendisinin kopyası yaparlar, Candan Hanım o anlamda çok profesyonel düşünüyor. Beni çok rahat bıraktı. Kendi kendime bir şeyleri oluşturmam için çok dikkatli davrandı. Bu herkesin yapacağı bir şey değildir.

Bu müzikal birliktelikten bir düet çıkabilir mi?
Tabi bu albüm daha yeni olduğu için bunu hiç konuşmadık. Bakalım nereye gideceğiz, ne olacak? Bu albümde "Ama"nın sonunda ufak bir düet var zaten. Bu ileride olur mu olmaz mı, onu bilemiyoruz.

Peki bir albüm yapmaya nasıl karar verdiniz? Bu yolda nasıl zorluklarla karşılaştınız?
Dersimizi güzel çalıştığımızı düşünüyorum. Çünkü albümün prodüktörü Candan Erçetin, profesyonel bir isim. Kendi işlerinde olduğu kadar bu işte de çok titiz davrandı. Onun prodüktör olmasından dolayı çok zorluk yaşamadım. O çok tecrübeli, dolayısıyla birçok sorun henüz karşılaşılmadan hallolmuş oluyordu. Düzgün bir plan yapıldı. Ne yapacağımızı bilerek girdiğimiz için aksilik olmadı. Olabilirdi ama hiç başımıza kötü bir şey gelmedi. Çok titiz davrandık. Stüdyoda yattık kalktık, tek zorluk olarak bunu söyleyebilirim. Çok çalıştık. Bunlar dışında planlanamayan bir zorluk görmedik.

İlk albüm, profesyonel müzik dünyasına adım atan her sanatçı adayı için en önemli adımdır. Peki siz albümün yapım sürecinde neler yaşadınız?
Aranjeleri yapan Korhan Erol benim çok eskiden arkadaşım. Konservatuvara beraber girmiştik. Ona sürekli "Ben albüm yapmak istiyorum? diyordum, o da aranje yapıyordu. Aslında şarkıların stüdyo çalışmaları iki yıl sürdü ama daha öncesinde zaten şarkıların aranjeleri vardı. Bu aranjeleri çok dinleyip artık sıkılmaya başladık. Bu iki senede de birçok aranjeyi değiştirdik. Hele "Ama"nın aranjesi bitmek bilmedi. O aranjeyi yapana kadar şarkı üç dört kere değişti. Biz istedik ki ne zaman istersek sıkılmadan dinleyelim. Dizi müziği yaptığınız zaman, stüdyoda çalışırsınız ve artık şarkıyı duymak istemezsiniz. Biz o kadar sıkılmayacak bir şey yapmaya çalıştık ki ben hala "Ama"yı dinleyebiliyorum.

Albümde tüm söz ve müzikler size ait. Şarkı sözlerinizde nelerin izlerini görüyoruz?
Çok eski şarkılar da var. Mesela "Ama"yı 1999 yılında yaptım. On yıllık bir şarkı. Çok fazla bestem var şu anda. Seçimleri genel olarak albümü kartonette üstten aşağı doğru okuduğunuzda biraz anlamlı bir cümle çıkmasına göre yaptık. Baktığınızda şarkıların sıralaması, şarkıların anlattıkları bir hikaye gibi oluyor. Başlangıçtan anlayacağınız üzere albümde genel olarak yalnız ve kendini sorgulayan bir adam var. Sürekli düşünüyor ve kendi kendine konuşuyor. İnsanın kendi psikolojisi için önemli bir şey bu. Sadece başkalarını değil kendini de tanıman lazım. Herkes kendisinin psikoloğu olsa her şey daha güzel olurdu. Albümde genelde sakin bir durum var. Ben de öyle bir insanım. Dolayısıyla beste yapmak için çalışmıyorum. Şu şarkı tutar böyle yaparsam diye yapmıyorum. İnsanlar beğenirlerse, güzel tepki gelirse onları paylaşırım ama hiçbir zaman "Tutacak bu" diyerek bir beste yapmayacağım. Yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdığım şarkılar bunlar. Bazen çok sevdiğim insanlar. Sadece kendinizden bahsedemezsiniz çünkü bir insan belirli bir yere kadar bunları yaşıyor.

Bundan sonra da hep kendi şarkılarınızla mı dinleyicilerin karşısına çıkacaksınız?
Evet. Sürekli söylüyorum, daha albüm yeni olduğu için ben de başıma ne geldiğini henüz bilmiyorum. Şu anki halimi sorarsanız benim zaten iki üç albüm yapacak kadar bestem var. Onları kullanmak isterim. Ben kendi çıkışım olarak kendi şarkılarımı daha iyi söyleyebileceğimi düşünüyorum. Daha sıcak olacağını düşünüyorum. Belki de duygusal yaklaşıyorum olaya. Şarkılarımı başka birinin ağzından dinlemek de bana biraz ters gelebilir. Çok içselleştiriyorum. Beste yapmak için yapmıyorum çünkü. O yüzden şu anki fikrim zamanla değişebilir tabi ama şu an tek amacım kendi şarkılarımı yapmak ve söylemek.

İlk albüm zor bir albümdür. Bu kadar çok şarkınız varsa ilk albüme alacaklarınıza nasıl karar verdiniz?

Albüm sürecinin bu kadar uzun olmasının sebeplerinden biri de buydu. Biz ilk başta eleyerek bütün parçaların hemen hemen aranjelerini yaptık. Ben beste yaptığım zaman genelde akşam şarkıyı yapar, sabah kalkınca aranjesini de tek başıma yaparım. Sonra Korhan'a dinletirim o bakar güzel oldu der ya da yok başka bir şey yapalım der. Sürekli böyle böyle değişiyor. Biz yaklaşık 16-17 tane parçanın aranjesini albüme koyacakmış gibi demo olarak yaptık. Sonra sürekli dinleyerek bakalım sıkılıyor muyuz dedik. Birçok insanın bu konuda fikrini ve eleştirilerini aldık. Herkesi de dinledik, eleştirileri mümkün olduğu kadar cevaplamaya çalıştık. Zor oldu seçmek ama bir şekilde bir hikaye yapmaya çalıştık. Belirli bir konsepti olsun istedik. Düzenlemeleri de ona göre yaptık.

Albümde akustik bir hava hakim. Sesinizi akustik müziğe daha mı yakın hissediyorsunuz? Örneğin bir dans şarkısını seslendirirken sizi görebilir miyiz?
Elektronik müziğe hakim değilim. Bir enstrümanist olarak müziğin müzik enstrümanları ile yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu benim tamamen kişisel görüşüm. Elektonik müziği çok iyi yapanlar da vardır. Belki bir gün benim de kafam değişebilir. Belki deneme olarak öyle bir şey yaparım ama bu sadece deneme olur. Hakim olmadığım için o konuya çok fazla bulaşmak istemiyorum açıkçası. İlerleyen zamanlarda o konu hakkında bilgi edindiğim zaman olabilir. Öncelikle dinlemek gerek. Ben çok dinlemediğim için de bilemiyorum. Albümde aslında çeşitlilik var. Genele baktığınızda bir pop albümü ama "Zaman" mesela bir rock şarkısı. "Kendini Azad Et" şarkısında alaturka da var, rock da var. "Sen De Vur Gülüm" bir alaturka şarkı. "Biz İkimiz" flamenko öğeleri içeren bir şarkı. Düzenlemelerin çok tek düze olmasını istemedim. O konuda uğraştık ama elektronik müzik dediğimiz zaman o çok fazla değişiyor. O işe girdiğimiz zaman onu şu an yapan insanlar var. Elektronik müziğin sözlerinin de ona göre yazılması lazım. İnsanlar dertliyken, mutsuzken o şarkıları dinlemez. Eğlence parçaları onlar, çok farklı bir kulvar. Ben o kulvarda değlim. O yüzden haddimi bilirim oraya bulaşmam.

Albümde kliplendirmeyi düşündüğünüz şarkılar için bir şeyler söyleyebilir misiniz?
Tabi ki albüm çıkmadan önce düşündüğümüz şarkılar vardı ama albüm çıkınca garip bir şeyle karşılaştık. Hiç düşünmediğim bir şarkıyı insanlar sevebiliyor. Bu tip geri dönüşler olduğu zaman bizim klip çekmek için düşündüğümüz şarkıların dışında da çok farklı şarkılara insanlar "Klip çekecek misin?" diye sorunca bir geri dönüşleri alalım diye bekliyoruz. "Seni Çok Özledim"e büyük bir ihtimalle klip gelecek. "Peri"ye gelecek. "Sen De Vur Gülüm"e gelebilir. Şu an kafamızda olanlar bunlar. Bunun sayısı da artabilir. Bu tamamen albümün gideceği yolla alakalı bir şey.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder