29 Mart 2011 Salı

RÖPORTAJ / Aşkın Nur Yengi - Gözümün Bebeği

1990 senesinde başarılı bir çıkış yaptığı ilk albümü "Sevgiliye" ile dinleyicilere merhaba diyen Aşkın Nur Yengi, doksanlı yıllar boyunca yayımladığı, "Hesap Ver", "Sıramı Bekliyorum", "Kara Çiçeğim", "Haberci" gibi albümleriyle dönemin Türk popuna yön veren en etkili isimlerden biri oldu. Üç yıllık bir aradan sonra yeni şarkılar seslendirmek için uzun bir dönem stüdyoya kapanan yorumcu, 2011'in ilk günlerinde "Gözümün Bebeği"ni dinleyicilerin beğenisine sundu. Heyecanını hala taze tutan başarılı sanatçı, mesleğine olan bağlılığını ve yeni albümünü anlattı.

Üç yıl gibi uzun bir aradan sonra tekrar yeni şarkılardan oluşan bir albümle sevenlerinizin karşısına çıktınız. Bu üç yıl sizin için nasıl geçti?

Yeni şarkılardan oluşan bir albüm yaptım. Laboratuvar çalışması ile birlikte bayağı yoğun geçti. Şarkıları seçerken çok özenli ve seçici davrandım ve seçtiğim şarkıyı özlemeye gayret ettim, seçtiğim şarkıları özledim. Nitekim yanılmamışım. Hep özlediğim şarkılar insanların kulaklarında, kalplerinde iyi bir yer etti.


Bu uzun süreçte yaşadıklarınız, albüme nasıl yansıdı?

Çok özenli davranmak, albümün bütününe çok faydalı gelen bir durum. Çünkü ince eleyip, sık dokuyorsun. Şarkıların sesinde nasıl tınladığını, insanların gönlünde nasıl yer edebileceğini araştırarak devam ediyorsun. Bir de hep akustik şarkılar yapmaya gayret ettik. Dolayısıyla, ince elemek uzun bir süreye mal oldu. Bence albümler bir senede değil de iki üç senede bir çıksa çok daha mantıklı olur diye düşünüyorum.


Müzik dünyası da bu üç yıl içinde kendi içinde değişimler gösterdi. Bu kadar uzun süre sonra yeni şarkılardan oluşan bir albümle sevenlerinizin karşısına çıkacak olmak size her anlamda neler hissettirdi?

Bunlar çok tatlı telaşlar çünkü meslek olarak tam 27-28 yıldır bu işin içerisindeyim. Bu telaşlar içerisinde büyüdüm. Bunlar benim sağ kolum gibi. Çocuğum sol, müziğim sağ kolum. Vücudumun ayrılmaz ikilisi gibi hissediyorum. Her anlamda ona özen gösteriyorum. Müthiş keyif veren bir durum oluyor. Çünkü geri dönüşler, tepkiler çok güzel geliyor. Aldığımız eleştirilerin %98'i olumlu şeyler söylüyor. En önemlisi, ilk albüme benzetiliyor olması. Bu bana keyif veriyor ancak dezavantajı da şu; ilk albümün çıtasını o kadar yüksek bir yerden başlattım ki, herkes daha iyi bir şey bekliyordu. Sevindirici olan şu ki, herkes "Ne kadar iyi bir albüm, tıpkı ilk albüm gibi, şarkılar derinliklerimize iniyor" diyor. Bu da bana keyif veriyor.


Dediğiniz gibi, albümde 90'lı yıllarda seslendirdiğiniz hitlerin tadını yakalayabiliyoruz. Bu, özellikle yaratılan bir çalışma sonucu mu oldu?

Özellikle böyle olsun diye bir şey yok ama akustik oldukları için ve şarkı gibi şarkı oldukları için tabi ki iyi şeyleri hatırlatıyorlar.


Sadece şarkı seçimleri üç yıl gibi uzun bir süre almış. Bu süreçte albümde yer vereceğiniz şarkılara nasıl karar verdiniz? Şarkı seçiminde en çok nelere dikkat ettiniz?

Repertuvar çalışması uzun sürdü çünkü besteler birbirine çok benzediği için, birbirinden en az etkilenen şarkıları seçmeye gayret ettim. Tabi yine var olup da A'sı çok güzel ama B'si bir şeye benzemiyor dediğim şarkılara yeni melodiler verildi. Yeniden şarkılar üretildi. Bunlar bir süreç, ancak her şey iyi bir şeyler olsun adınaydı. Dolayısıyla da yorucu, uzun bir süre oldu. Şarkı seçimindeyse, öncelikle şarkının sesime yakışmasına ve şarkıların bir derdi olmasına dikkat ettim.


Albümde, Sezen Aksu'nun size hediye ettiği iki şarkı yer alıyor. Hatta bir tanesi de albüme adını veren şarkı. Bu şarkıların albüme giriş öyküleri nasıl gelişti?

Sezen Abla bana hediye olarak 2006 yılında iki şarkı hediye etti. Birisi evlilik hediyesi olarak, diğeri de kızıma. "Gözümün Bebeği", Nazlı'ya ait bir şarkı.


Zamanında Kamuran Akkor'dan dinlediğimiz "Bekleyenim Var" şarkısını tekrar yorumluyorsunuz. Bu şarkıyı seçmenizin özel bir sebebi var mı?

Cover şarkılar seviliyor. Ben de cover seven bir insanım. Prodüktörümün de çok sevdiği bir şarkıydı. O çok ısrar etti. Benim de dilime hoş geldi. Yani hit bir şarkı olacak diye seçmedim ancak albümün içerisinde iyi bir bağlaç oldu.


Albümde ayrıca Türkçe sözleriyle tekrar hayat bulan adaptasyonlar, "Hayırlı Olsun" ve "Başka Sözüm Yok" yer alıyor. Bu şarkıları nasıl seçtiniz?

Paryos zaten benim ilk albümlerimin göz bebeğidir. Dolayısıyla Paryos ile daha önce haşır neşir olmuştuk. Enrico Macias var. Onunla daha önce de tanışmışlığımız var. Neler yaptıklarını da takip ediyordum. İki şarkı da bana çok sıcak geldiği için tercih ettim. Şarkı seçimlerimde süpervizörüm Hakan Eren yardımcı oldu. Onun çok büyük bir arşivi var. Her albüm neredeyse onda var. Ona danışıp, kütüphanesini karıştırdığım zaman bana uyacak olan şarkıları dinlettiriyor. Ben o şekilde seçiyorum.


Henüz Türkiye'de düet kavramı bile tam olarak bilinmezken siz, 90'lı yıllarda gerçekleştirdiğiniz bir düet ile büyük başarı elde ettiniz. Şimdi düetler günümüzde çok rağbet görüyor olmasına rağmen siz tercih etmiyorsunuz...

Harun Kolçak ile "Bile Bile"yi okuduğumda o şarkı soru cevaptı ve onu istiyordu. Zamanında Rafet'le de düet yaptık. Bu albümde düet yapılacak bir şarkı yoktu. Yeri ve zamanı geldiğinde yapılacaktır. Öyle özellikle seçip uyguladığım bir politika yok.


www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder