7 Mart 2011 Pazartesi

RÖPORTAJ / Athena - Pis

Yıllardır içinde bulundukları müzikal yolculuklarına sekizinci ve son albümleri "Pis" ile tam gaz devam eden Athena, kendilerinden duymaya alışkın olduğumuz ska, punk ve garage müziğinin etkilerini yansıttıkları şarkılarıyla beğeni toplamaya devam ediyor. Müzik dünyasının sevilen isimleri Hakan ve Gökhan Özoğuz kardeşlerin dört yıl kadar süren uzun bir aradan sonra yayınladıkları, aranjeleri Alp Ersönmez tarafından yapılan ve yine Alp Ersönmez'in bas gitarlarını, davullarını ise Volkan Öktem'in çaldığı, prodüktörlüğünü Mike Nielsen'in üstlendiği "Pis" albümünün detaylarını, bu hafta Athena ile birlikte masaya yatırdık.

"Pis" albümünden önce dört sene gibi uzun bir ara verdiniz. Neler yaptınız bu dört yıllık süreçte?
Besteleri 4 yıllık bir süreçte yaptık. Ben Londra'da besteleri çalışmaya başladığımda Hakan da Erzincan'da askerdeydi. Sonra o da Londra'ya geldi ve birlikte çalışmaya devam ettik. Sonrasında da 4 tane 365 gün aktı.

Peki bu sürecin izlerini ve bu dönemde yaşadıklarınızı albümde ne kadar görüyoruz?
Tabi ki yaşadıklarımızdan ağızda kalan tatla bir şey yaratabiliyoruz. Ne alırsan onu verirsin gibi bir alışveriş bu, hayat gibi. Albüm yapmak bir paylaşım olduğu için resimdeki fırça darbeleri gibi yaşanmışlıkların. Onun dışında sadece duymak kalıyor.

Londra'da uzun süre bulunmanızın albüme ve müziğinize nasıl etkileri oldu?
Aşk insanı dönüştürür. Biz İstanbul aşkını Londra'da katmerledik. Böylece sadece müziğe değil, birçok şeye de ciddi etkisi oldu. Albümde şu veya bu denebilecek şeyler yok Londra'dan. Zaten öyle olsaydı çok garip olurdu. Yaparken de samimi gelmez bırakırdık büyük ihtimalle. Londra'nın bize değen en büyük etkisi, ülkemizi dışarıdan gördüğümüzde içinde yatan üstü kapalı bir elmas olduğu ve onun sahip olduğu derin ihtişamını görmemiz oldu.

Bu dönemde grup üyelerinde de yoğun bir değişiklik yaşandı. Bunlar sizi nasıl etkiledi?
Genel olarak bazen iyi, bazen zor ve kötü etkileri oldu. Müzik duyguyla yapılan bir şey ve gerçekten uyumlu olacağın insanları bazen çok kolay bulamıyorsun. Birçok kez değişikliklerin asıl nedeni bu oluyor. Her değişiklikte yeni bir uyum kıvamı geldiği için çoğu zaman zorlandığımız oldu tabi. Fakat özellikle Alp Ersönmez ile çalmaya başladığımız gün stüdyoda her şey oradaydı ve yaptığımız son albümümüz "Pis"i bu üçlüyle ortaya çıkardık. Bu bence her şeyi anlatıyor.

Volkan Öktem ve Alp Ersönmez ile bir araya gelişiniz ve onlarla birlikte geçirdiğiniz kayıt süreci nasıl gelişti?
Alp'le iki şarkılık bir demo kaydetmiştik. Onları kaydederken ne olduysa oldu. Alp'le Volkan Öktem uzun süre birlikte çaldıkları için aralarındaki uyum enteresan derecede etkileyiciydi. Zaten müzisyenlikleriyle ilgili anlatılacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Hakan, Alp ve ben şarkıları bitirdik, Volkan Öktem'le bir araya gelerek stüdyoya girdik ve şarkıları tamamladık. Tabii albümün en önemli taraflarından biri de Mike Nielsen'in prodüktörlüğü üstlenmiş olmasıydı. Bu beş kişinin uyumu, albüm bittiğinde bizi çok mutlu etti.

Albüm içeriğine geri dönersek, "Pis" adını seçmenizin özel bir sebebi var mıydı?
Birden fazla nedeni vardı ama önemli olan bu ismin kime, nasıl geldiği. Bunu yazarkenki, bu albümü yaparkenki duygularımızı yazmak bizden çıkan tarafı ama her dinleyen insan için farklı yansımaları ve etkileri olabilir. Onun için spesifik bir cevap vermenin gereksiz olduğunu düşünüyorum.

"Pis" albümü için bir röportajınızda "virajdan dönme albümü" tanımını yapmışsınız. Bu albümün özelliği veya farkı nedir sizin için?
Her albüm bir dönem özeti gibi. "Pis"in önemi de bu zamana kadar yaptığımız albümlerden olmayışıdır. Fakat "Skalonga"dan bu yana yapılanların hepsinden nasibini almış olduğu için, anlayış olarak ayrılıyor. Dört sene temizlik, uzaklaşma, bırakma, gitme, silinmek istemiyle dolu olduğundan, sonrasında başlayan nefes "Pis"le başladı. Onun için ikinci bir dönem olduğunu düşünüyoruz bu albümün. Bir dönem "İt"le bitti, "Pis"le başka bir dönem başladı bizim için.

Üçüncü video klip için aklınızda şekillenen bir şarkı veya senaryo var mı?
Senaryo henüz yok fakat klip "Pis" için olacak.

Türkiye'ye ska-punk müziği siz getirdiniz. Şimdi baktığınızda Türkiye'de ska-punk müziğin bulunduğu yeri veya bu müziğin hayran kitlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence bir tek bizim ülkemizde böyle bölünmeler yok. İnsanlar sevdikleri müziği dinliyorlar. Onun için falanca müziği dinleyen kitle veya öbürü diye bir ayrım yapamayız. Yapılan müziğin o dönemki etkisine göre değişiyor.

İki kardeş olarak müzik adına kendi içinizde nasıl bir dengeniz var? Müzik konusunda birbirinize nasıl yön veriyorsunuz?
Karman çormanız biz. Hiçbir zaman belli olmuyor o denge durumları. Bir gün birimiz, öteki gün diğerimiz alır direksiyonu. Kendi içinde bir dengesi vardır illa ki ama bizim pek haberimiz yok.

Son dönemin müzik gündeminden konuyu açarsak, siz de Türkiye'yi Eurovision'da temsil etmiş bir grup olarak, bu yıl Yüksek Sadakat'in yarışacak olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Güzel müzik olduğu sürece yarışmaya kimin katıldığının çok bir önemi yok diye düşünüyoruz.

Peki yarışmanın sizin müzik kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?
Üç dakikalığına kalabalık ve çeşitli bir insan topluluğunun karşısında kendi ülkeni temsil etmeye çıkmak çok keyifliydi. Kariyer için ise, Avrupa'ya doğru bir hareket olmuş oldu.

Avrupa'ya doğru olan bu hareketinizden yola çıkarak, İngilizce albüm projenizle ve önünüzdeki planlarınızdan biraz bahseder misiniz?
İngilizce albüm için çok çeşitli fikirler var fakat yeterli dolum yaşanmadan öyle bir şeyi ortaya koyacağımızı sanmıyoruz. Belki Athena olarak değil de başka bir projeyle bir şeyler yapabiliriz. Çok karışık yani. Şu an "Pis" albümünün konserleri devam ediyor. Bu dönemden sonra farklı bir proje daha takip edecek. Türkiye'deki yapacağımız aktivitelerimizi kurgu tamamlanmadan bildirmek yanlış olur. Zamanı geldiğinde bir bilgi akışı olacaktır.

www.aveamuzik.com
01.03.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder