15 Aralık 2012 Cumartesi

RÖPORTAJ / gripin - Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar

Gün geçtikçe yükselen başarı grafiğiyle müzik dünyasının en sevilen gruplarından biri olan gripin, iki yıllık bir aranın ardından yeni albümleri "Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar" ile müzik marketlerdeki yerini aldı. Yepyeni şarkılarıyla hayranlarından tam not alan ve albüme adını veren çıkış şarkıları "Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar" ile müzik listelerine hızlı bir giriş yapan gripin ile Amerika turnelerinin ardından bir araya geldik.

Geçtiğimiz albüm "M.S 05.03.2010" sizin için bir milattı. O albümden bu yana neler değişti? Miladınızın yeni albüme getirileri neler oldu?
Murat: Milattan sonra ikinci senedeyiz. Her şey güzel gitti o albümden sonra. gripin için de müzik kariyerinin belki de en yoğun iki senesi oldu. Hayalini kurduğu şeyler yaşadı. Umarız ki devam edecek. Yeni albüm çıktı. Onun için de şimdi aynı duyguları besliyoruz. Neler olacak stresi var.
Arda: Albümün getirdiği başarı, yaşadığımız iki sene bunu elimizde tutmak istemenin stresi oldu. En azından aynı düzeyde kalma ve hatta yapabilirsek üzerine koymak gibi bir arzumuz tabii ki vardı. Dolayısıyla bu biraz stres yaptı üretim aşamasında.

Peki çıtayı yükseltmek adına herhangi özel bir şey yaptınız mı?
Arda: Üretim aşamasında her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ama tabii ki diğer albümler gibi değildi bu albümün yapım süreci. gripin?in o zamanki geçmişine göre ortada büyük bir başarı vardı.
Murat: Gerçi o albüm çıkarken de stres vardı. Şirketimiz değişmişti, dört kişi kalmıştık. İşlerimizi bırakmıştık. Sadece müzik yapacaktık. Ya olacaktı ya olacaktı yoksa topla bavulları durumu vardı. Bu albümde de o başarıyı koruma stresi vardı.
Arda: O stres daha karanlık, daha içe kapanık bir albüm çıkmasına neden olmuş olabilir.

Aslında sözlere baktığımızda büyük bir yalnızlık teması görülüyor. Neden bu kadar yalnızlık üzerine giden bir albüm oldu bu?
İlker: Aslında albüme başlarken masa başı toplantıları yapmıyoruz. "Müzik şöyle olacak, sözler böyle olacak." adamları değiliz. Yapabildiğimizi yapıyoruz ama özellikle sözlerde ortak bir dert olan yalnızlığa yöneldik.
Birol: İki buçuk senemizi yollarda geçirdik. Konserlere gittik, bu süreyi hep otellerde geçirdik. Tabii ki beraberken çok iyi vakit geçiriyoruz ama bir yandan insan kendisiyle çok baş başa kalıyor bu süreç içerisinde. Özellikle kendimden örnek vereyim, konser günü sesimi korumak adına konuşmuyorum bile. Tabii bu kendinizle çok fazla konuşmanız ve iç hesaplaşmalarınızın artması anlamına geliyor. Tüm bu albümdeki sözler bunların yansıması. Haluk Kurosman'ın sözleri için de kendi açısından özel değerlendirmeler yapılabilir. Sonuçta böyle bir iş çıktı ortaya.

Özellikle de sözleri size ait olan "Cennete Mahsustur Melekler" şarkısında yalnızlık teması zirve yapıyor diyebiliriz.
Birol: Tabii o da var. Hatta o şarkıda daha fazla söz vardı aslında ama onları sakladık. Benim için albümdeki en çarpıcı, beni en çok etkileyen söz "Cennete Mahsustur Melekler"deki "Kızma sakın ne Adem'e ne Havva'ya, hepimizin elinde birer elma var aslında" sözleridir. Aslında biraz da albümün tüm şarkılarının ortak noktasıdır bu sözler.

Geçtiğimiz albümlerinizde "Üç", "Dört" ve "Beş" üçlemesi vardı. "Cennete Mahsustur Melekler"deki sakladığınız sözler bir sonraki albümde karşımıza çıkar mı?
Murat: Elbette çıkabilir ama daha içimize sinen bir şey çıkmadığı için onun devamı olmasa bile olayın başlangıcına dönüş olabilir.

Müzikal olarak da baktığımızda bir önceki albümle paralellik gösterdiniz. Yine enstrüman çeşitliliği göze çarpıyor. Artık müziğinizin bu yöne doğru gittiğini söyleyebilir miyiz?
İlker: Dönemsel olarak bir değişim var. Evet geçen albümde de Kafkas kemençesi, yaylı grupları kullanılmıştı. Bu albümde de yaylılar var, ney var, buzuki var farklı olarak ama bu dönemsel bir şey. Murat'ın Yunanistan'dan alıp geldiği bir aletle bir şeyler çalarken çıkmış şeyler onlar. O dönem içinde dinlediğimiz müziklerden etkilenmemiz genel olarak bunlar etkiliyor. Bir sonraki albümde ne olur tam olarak yüzde yüz bir şey söyleyemeyiz. Daha önce hiç kullanılmamış bir enstrüman kullanacağız diyemeyiz şimdiden. Ama kendi çaldığımız enstrümanlar dışında farklı enstrümanlardan müziğimizin tınısına destek almayı çeşitlilik yaratmayı seviyoruz.

Cover konusundaki başarınızı bu albümde de "Gül Güzeli" ile gösteriyorsunuz. Bu şarkının albüme dahil olma hikayesi nedir?
Arda: İki sene önce, bir konserin basın toplantısı vesilesiyle Şevval Sam'la tanıştık. Aramızda oldukça sıcak bir diyalog oldu. Hem "Gül Güzeli" zaten sevdiğimiz bir şarkıydı. gripin tarihinde albüme koyduğumuz cover şarkılar arasında ilk defa ortak karar vererek bu şarkıyı seçtik. Çünkü "Yolcu Yolunda Gerek" bir televizyon programı için istenmişti. "Komşu Kızı" dizi için istenmişti. İlk defa bizim karar vererek "hadi yapalım" dediğimiz cover'dır. Şevval Sam da çok sevineceğini söyledi. Sıkıntı olmayacağını iletti. Sonra kayıtlarda kendi kendimize sorduğumuz zamanlar oldu "Acaba şarkının dokusunu kaybediyor muyuz?" diye. Ama sonra dedik ki o şarkı zaten Leman Sam'ın söylediği versiyonuyla var. Biz de başka bir versiyon yapalım. Şevval Sam'a dinlettik, bize ilk söylediği "Şarkı ruhunu kaybetmemiş." oldu. Orada bir rahatladık ve şarkıyı aldık. Sağ olsun aynı zamanda albümümüze uğur olsun diye bize hediye etti. O yüzden buradan tekrar teşekkür ediyoruz kendisine.
Birol: Kolay bir şey değil bir şarkıyı emanet etmek. Tekrar teşekkür ederiz.

Grubun eski üyesi Evren Gülçığ, hem klibinizin yönetmenliğini üstlenmiş hem de fotoğraflarda imzası var. Bu süreç nasıl gelişti?
İlker: O zaten "Dalgalandım da Duruldum" klibini çekmişti. Dolayısıyla zaten bizi çok iyi tanıyan biri. Hem gripin'in de kurucu üyesi. Gruptan ayrıldığı süreden sonra da dostluğumuz devam etti. Yorumlarıyla neredeyse grubun hem içinde hem dışında diye tabir edebileceğimiz bir kişi. Ekibiyle beraber artwork dahilinde Bora Batur'la birlikte çok güzel bir iş çıkardı. Klibe gelen tepkiler de çok güzel.

Klipte de albüm görsellerinde de sizi daha olgun bir imajla görüyoruz. Bu, özellikle yapılan bir imaj çalışması mıydı yoksa yılların getirdiği süreç objektiflere yansıdı diyebilir miyiz?
Murat: Bizim isteyerek böyle olsun dediğimiz bir şey değil. Evren'in ajansının oturttuğu bir stil çalışmasıydı. Saç modellerinde ve renklerde eski zaman havası yakaladılar ve güzel de oldu, bence yakıştı. Bundan sonraki klipte bunu bambaşka bir yere de çekebiliriz.

Bu süreçte bir dizi müziği daha yaptınız. "Masum Kalmak İçin"in hikayesi nedir?
Murat: Şarkının sözleri yoktu ama müziği vardı zaten. Hatta bir önceki albümde de vardı ama bitirememiştik. Dizinin konusuna ve bazı kilitli kelimelere göre Birol sözleri yazdı. Onlar da şarkıyı beğenince dizi müziği oldu.

Sizce içinde bulunduğumuz dönemde hala masum kalmayı başarabilen bir şeyler var mı?
Birol: Çok nadir bulunuyor. Masum kalan dostluklar ve ilişkiler artık neredeyse ütopya gibi. Masum kalmak lüks oldu diyebiliriz.
İlker: İki kişiden biri masum kalsa bile birisi masum değilse o masumiyet bozulur.
Birol: Aynen öyle. Dolayısıyla masum kalan şeyler artık pek yok. En azından umuyorum ki gripin'in ilişkisini uzun süre daha o çerçevede tutabiliriz.

Geçtiğimiz günlerde bir Amerika turnesine çıktınız. Nasıl başladı bu süreç, nasıl geçti sizin için?
Murat: Bu süreci başlatan aslında İlker oldu.
İlker: Bizim kendi adımıza çok heyecan verici bir turne oldu bu. Amerika'da daha önce konser vermedik ve sonuçta bu tek konser de değildi. Altı şehirden oluşan bir turneydi. 1 Aralık'ta New York'ta başlayıp 8 Aralık'ta San Francisco'da sona eren bir turneydi. İki hafta kadar Amerika'da kaldık. Çalacağımız yerdeki Türkler dışında Amerikalılara da müziğimizi bir şekilde görücüye çıkardık. Bu da ayrı bir heyecan kaynağı oldu tabii. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız ama çok da yoğunlaşamadığımız İngilizce sözlü şarkı yapma planlarımız vardı. Bunun üzerine yoğunlaşsak da yetişmedi kayıtlardan dolayı. Ancak Mart'ın ikinci haftasında Texas'ta Austin'da SXSW Festival'de yer alacağız, o zamana kadar da yetiştirmeyi ümit ediyoruz. 15-16 Şubat'ta da Avustralya'da olacağız, belki o zamana kadar bile yetiştirmiş oluruz. O da içimizde kalmasını istemediğimiz, uzun zamandır düşündüğümüz bir şey. Bunları da gerçekleştirmiş olacağız.

Bu kadar yurtdışı konserinden sonra yurtdışına açılmayı düşünüyor musunuz?
İlker: Evet böyle bir fikrimiz var. İnanılmaz umutlarla değil ama dediğim gibi zaten planladığımız, ertelediğimiz ama artık ertelemeye gerek duymadığımız bir şey bu. Sonuçlarını da zamanla göreceğiz.

İkinci video klip için şimdiden düşündüğünüz bir şarkı var mı? Sizce hangi şarkılar öne çıkıyor?
Birol: En başta, dinleyicilerin ilgi gösterdikleri şarkıları dijital platformlardan takip ediyoruz. Sosyal paylaşım sitelerindeki yorumlara bakıyoruz. Kendi düşüncelerimiz de var Elbette şirketimizin görüşlerini de alacağız. Hepsini ortak bir potada eriteceğiz ama öne çıkan adaylar "Neden Bu Elveda", "Aşk Nereden Nereye", "Ne Olacaksa Olsun" ve "Bir Cevabın Var Mı?" gibi görünüyor.


www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder