9 Aralık 2012 Pazar

RÖPORTAJ / Zakkum - Ben Böyle Değildim

Alternatif müziğin başarılı temsilcilerinden Zakkum, geçtiğimiz yıl yayımladıkları son albümleri "13"te yer alan "Anason" ve "Ahtapotlar" şarkılarıyla adını geniş kitlelere duyurarak, kısa zamanda büyük bir hayran topluluğu kazanmıştı. Geçtiğimiz Eylül ayında yayımladıkları "Ben Böyle Değildim" single'ıyla da beğeni toplamaya devam eden grup, son dönemde edindiği liste başarılarının ardından, Ankara'da yeni albüm hazırlıklarına devam ediyor. Bu hafta röportaj köşemizin konuğu olan Yusuf Demirkol, Cem Senyücel ve Eren Parlakgümüş'le Zakkum şarkılarını ve önümüzdeki günlerde hayranları bekleyen sürprizleri konuştuk.

İlk çıkışınızı 2007 yılının başında yapmıştınız ancak hala pek çok popüler müzik dinleyicisi, sizi geçtiğimiz yıl yayımladığınız "13" albümünüzle tanıyor. Sizce bunun sebebi nedir? "Zehr-i Zakkum" ile "13" arasındaki en büyük farklar nelerdi?
YUSUF: 2007 yılında çıkan "Zehr-i Zakkum" albümü rock öğeler taşıyan ve bu normun dışına çıkmayan bir albümdü. Beş video klip çekildi bu albüme. Şimdilerde akustik versiyonuyla gündemde olan ?Ahtapotlar? da o albümdendi esasen ve eski versiyonunu da kliplendirmiştik. Fakat sanırım yeni versiyonu daha yüksek kitlelere ulaştı bu seneki yorumuyla. "13" albümünde ortaya koymak istediğimiz altyapıya daha yakın olduğundan belki. Üstelik "Anason" gibi bir şarkı da büyük bir sükse yarattı "13" albümünden. Bu da yeni albümü öne çıkartan faktörlerdendi şüphesiz.

"13" albümünüzde önce "Anason" ardından da "Ahtapotlar" ile müzik listelerinde büyük başarılara imza attınız ve popüler müzik dinleyen büyük bir kesime de ulaştınız. Sizce bu iki şarkının başarısının altında neler yatıyor? Bu şarkılarda dinleyicileri yakalayan unsurlar sizce neler oldu?

CEM: "Anason" şarkısı; kaybedilenler, geride bırakılanlarla ilgili bir şarkı. Siz fark etmeden avcunuzun içinden kayıp gitmiş olan şeyleri, yıllar sonra bir anda fark etmek ve bunun yarattığı ruh hali ile ilgili bir şarkı. Bu tanıma uymayan, hayatında bir şeyler kaybetmemiş veya bazı insanları istemeden geride bırakmamış bir kişi yoktur sanırım. Bu ölümle de olabilir, başka şekilde de. Biz özellikle belli bir yaş kitlesinin üzeri için dikkat çekici olmasını bekliyorduk şarkının ama ilginç bir şekilde, her yaş kitlesi kendinden bir şeyler bulabildi "Anason"da.
EREN: "Anason" şarkısında, küçük çocuklardan yaşlı kişilere kadar her kesimden insan kendine ait bir şeyler buldu. Şarkı, sadece ölüm ve dostları kaybetmekten öte, insanların hayatında olup daha sonradan çıkıp giden ve üzüntü yaşatan her şeyi temsil ediyor. Bu haliyle herkese bir şeyler anlattı veya hatırlattı. Sanırım bu nedenle büyük bir kesim bu şarkıyı çok sevdi. "Ahtapotlar"da ise durum bence biraz daha farklı. Bu şarkıda ise şarkının melodik yapısı vokal melodileri ve şarkının akustik doğal hali sanırım insanların şarkıya çok çabuk ısınmasını sağladı.

Ankara'da sahne aldığınız dönemlerde özellikle yaptığınız cover çalışmalarla da adınızdan söz ettiriyordunuz. "Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun" cover'ı albüme nasıl dahil oldu? Bu şarkıyı seçme sebepleriniz nelerdi?
YUSUF: Özellikle ben, Türk sanat müziğini çok seviyorum. Konserlerde de sık sık bu tür parçalara yer veriyorduk aslında ama "Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun" aralarından sıyrıldı ve kendine "13" albümünde yer buldu diyelim. Konserlerde "Hiç Ayrılamam Derken" veya "Veda Busesi" gibi şarkılara da yer veriyoruz fırsat buldukça. Bu şarkılar, bu ülkenin kültüründen, ana damarından gelen ve uzun yıllardan sonra bile canlılığını koruyan eserler.

Şarkıların söz ve müziklerinde Cem Senyücel ve Yusuf Demirkol imzaları hakim. Nasıl bir müzikal uyumunuz var? Şarkıları hazırlama aşamanız genel olarak nasıl gelişiyor?
CEM: Şarkı sözlerini ben yazıyorum, müzikleri de Yusuf yapıyor. Düzenlemeleri ise hep beraber yapıyoruz. Artık tamamen oturmuş bir sistemimiz var aslında. Konsantre olunca oldukça hızlı ve disiplinli çalışan bir grubuz. Sıralama olarak; önce sözler, sonrasında da beste geliyor. İlk albümdeki "Yaralısın" ve "Kapat Perdelerimi" şarkılarında tam tersi bir yöntem denemiştik sadece.

"13" albümünden kısa bir süre sonra bir single sürprizi yaptınız. "Ben Böyle Değildim" müzikal olarak daha özgür bırakılmış, farklı enstrümanlara kapılarınızı açtığınız bir single. Bu müzikal değişim sizin bilinçli bir tercihiniz miydi yoksa bu süreç kendiliğinden mi oluştu?

YUSUF: Pek kısa bir süre diyemeyiz, arada bir buçuk yıl gibi bir süre geçti.
EREN: Aslında bu süreç "13" albümü ile birlikte başladı. Bu albümde de farklı enstrümanlara ve değişik tarzlara yer vermiştik. Ney, klarnet, kahon gibi enstrümanlara kendi müziğimizde yer vermeye başlamamız "13" albümü ile birlikte oldu. "Ben Böyle Değildim"de de bu süreç devam etti. Müziği bir takım enstrümanlarla sınırlandırmak yerine o şarkının hissiyatını en iyi verebilecek enstrümanlara yer vermek, mesajınızı karşıya çok daha güzel aktarabilmeniz için iyi bir yol. Bu müzikal değişim bilinçli bir tercihten öte, mesajı karşıya daha iyi aktarabilme kaygısı ve çabasının bir sonucu bence.

Hayata ve yaşanmışlığa dair çok büyük ve genelde de melankolinin hakim olduğu cümleleriniz var. "Ben Böyle Değildim" ile görsel imajınıza da bunun yansıdığını görebiliyoruz. Zaman geçtikçe insanlar daha depresif bir ruh haline mi bürünüyor? Yoksa bu olgunluğun getirdiği kaçınılmaz bir yol mu? "Ben Böyle Değildim" single'ındaki şarkılar nasıl bir döneminize ışık tutuyor?
CEM: Ben bu yaklaşımın yeni bir şey olduğunu düşünmüyorum. Aynı yaklaşım, "Zehr-i Zakkum" albümünde de vardı. "Yaralısın", "Ağlat Beni", "Hipokondriyak" veya "Anlıyorsun" gibi şarkılarla, "13" albümündeki şarkılar arasında şarkı sözü olarak paralel bir yaklaşım var aslında. "Ben Böyle Değildim" için de geçerli bu. Yeni şarkılardaki ana değişim, enstrüman kullanımında oldu. Şarkı sözleri hala aynı hislere yöneliktir. Biz sadece enstrüman skalamızı genişlettik, yepyeni bir pencere var artık bizim için.

"Üç Dirhem" dinleseniz de, yalnızca sözlerini de okusanız her türlü can yakan bir şarkı. Bu şarkı nasıl oluştu, biraz bahsedebilir misiniz?
YUSUF: Benim özellikle sevdiğim bir parça. Bir Yeşilçam şarkısı, tıpkı "13" albümündeki "Yüzük" gibi. Ama bir yandan da bu ülkenin içinden, bu hayatın damarından bir şarkı. Ayrıca Türkiye'de örnekleri çok nadir olan epik şarkılardan biri. Aile baskısı üzerine, küçük şehirden büyük şehre gelme üzerine ve metropol gerçekleri üzerine, söylenmemiş birçok şeyi cesurca söyleyebilen bir şarkı.

Hala Ankara'da yaşıyorsunuz. Müziğin can damarı olan İstanbul yerine neden Ankara? Ankara sizi müzikal anlamda nasıl besliyor?
CEM: Ankara bizim evimiz ve biz burada güçlüyüz. Müziğin can damarını İstanbul olarak belirtiyorsunuz ama bugünkü müzik, tiyatro, sinema dünyasında ön planda olan insanların kaçının Ankaralı veya Ankara kökenli olduğunu belki de gözden kaçırıyorsunuz. Ankara, bu ülke sanatının neredeyse tüm kolları için en önemli besleyici kaynaktır. Bence İstanbul'dan da fazla. Biz 15 yıl önce bu şehirde kurulduk. "Zakkum" ismini alana kadar "Raindog" ismiyle sahne aldığımız dönemlerde bile bin geceyi aşkın sahne performansımız oldu adet olarak. Biz başka bir deyişle bu şehirde büyüdük, bu şehirde güçlendik. Ve bu şehrin seyircisi, bizi hep aileden biriymişiz gibi bağrına bastı. Tüm Zakkum şarkıları da bu şehirde yazıldı ve bestelendi. Biz bu işin İstanbul dışından da yapılabileceğinin canlı kanıtlarıyız. Üstelik Ankara, kolaylıkla bir araya gelebildiğimiz, kolaylıkla üretebildiğimiz tüm imkanları bize sunuyor. Bütün vaktimizi trafikte, bir yerden bir yere ulaşmakla geçirmek zorunda kalmıyoruz.

Raindog'dan Zakkum'a dönüşen müzik yolculuğunuzda sizde nelerin değiştiğini ve nelerin geliştiğini söyleyebilirsiniz?
EREN: Raindog gerçekten çok alternatif ve şaşırtıcı bir gruptu. Gerek repertuvarı gerekse sahne duruşu ve yorumları açısından çok farklıydı. Bu dönemde de takipçilerimizin sayısı bir hayli fazlaydı ve kemik bir kitlemiz vardı. Raindog'un başlangıcından bugüne kadar yaklaşık 15 senelik bir dönem geçti. 15 senede sizin de bahsettiğiniz gibi bir çok şey değişiyor ve gelişiyor. Müziğe yaklaşım tarzımız, sahne duruşumuz, kısacası bize ait her şey bir değişim içerisinde. Bu insanın doğasında olan bir şey. Devamlı değişmek, evrimleşmek. Her zaman daha iyi olacağını düşündüğümüz bir yolda dört kişi koşuyoruz.

2013 başında yayımlamayı planladığınız yeni albüm için neler söyleyebilirsiniz? Nasıl bir albüm bizleri bekliyor?
YUSUF: Yepyeni bir albüm hazırlıyoruz ve 2013 yılı başına yetişmesini istiyoruz. Ama kendimizi fazla özletmemek için, "Ben Böyle Değildim" single'ını çıkardık yeni olarak ve bizi sevenlere bir anlamda "yeni albüm geliyorken, size ufak bir hediye verelim" demek istedik. Onları asla şarkısız bırakmak istemiyoruz çünkü.

www.aveamuzik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder