Pop müzik dünyasına yepyeni bir soluk getiren genç şarkıcı Nazlı, geçtiğimiz Haziran ayında müzikseverlerle buluşturduğu "Beni Yazın" albümü ile müzik listelerine üst sıralardan girmeyi başardı. Dillere dolanan bu yaz şarkısı ile dikkatleri üzerine çeken Nazlı ile ilk albüm heyecanını, albümünde yer alan müzikal birlikteliklerini, pozitif enerjisini ve hayal dünyasının sınırlarını konuştuk.
"Beni Yazın" bir Serdar Ortaç şarkısı. Kendisi ile nasıl bir araya geldiniz?
Ben zaten yıllardır Serdar Ortaç'ın bir şarkısını söylemek istiyordum. Bu benim çok hayalini kurduğum bir şeydi. Albüm de gündeme geldiği zaman Serdar'ın kapısını çaldım. Sağ olsun, o da bana çok güzel bir şarkı verdi. Şarkı piyasaya çıktıktan sonra da desteğini sürdürdü. Beni konserlerine çıkardı. Serdar tabi çok fazla kişiye beste veren bir sanatçı ama herkesi de bu kadar çok desteklemiyor. Demek ki bende bir şey gördü ki bana destek oldu diye düşünüyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Buradan tekrar teşekkür ediyorum kendisine.
Uluslararası Finans mezunusunuz, spor spikerliği yaptınız ve bir siyaset programında editörlük yapıyorsunuz. Böyle bir kariyeriniz varken albüm yapma fikri nasıl oluştu?
Müzik hayatımda hep vardı. Sonradan ortaya çıkmış bir şey değildi. Ortaokuldan beri şan eğitimi alıyorum. Sadece benim sıram yeni geldi diye düşünüyorum. Herkesin vakti farklıdır, benimki şimdiydi. Onun için şimdi yaptım albümü. Yoksa yıllardır şarkı söylemek ve müzik eğitimi benim hayatımda vardı.
İlk albüm deneyiminiz olmasına rağmen, başarısızlık endişesi yerine daha da oturmuş bir kararlılık görülüyor sizde?
Kararlıyım tabii ki. Başarısız olacağımı hiç düşünmedim. Şarkılarımın çok iyi olduğunu düşünüyorum, iyi seçimler yaptığımı görebiliyorum. Çok da güzel tepkiler alıyorum. O yüzden gayet mutlu ve umutluyum.
Çocukluğunuzu Barış Manço ile birlikte geçirmişsiniz. "Anlıyorsun Değil Mi?" eserini albüme nasıl dahil ettiniz?
Ben zaten Barış Manço şarkıları ile büyümüş bir insanım. Çok da fazla dinlerim onu. Esasında benim için biraz zor bir karar oldu çünkü ben Barış Manço şarkılarını başkasından dinlemeyi pek sevmem. O nedenle kendim de söylesem mi söylemesem mi diye çok düşündüm. Barış Manço'nun sevgili eşi Lale Manço bana "Sen onu tanıma ve dinleme şansına erişmiş bir çocuktun. 'Adam Olacak Çocuk' dönemine yetiştin. Sen genç bir isimsin. Belki çocuklar da seni çok sevecekler, şarkılarını dinleyecekler. Bu şekilde Barış'ın şarkıları onlara da ulaşmış olacak" dedi. Çocukların hoşuna gitmesi için o şarkının düzenlemesini de daha çok çocukların hoşuna gidecek şekilde yapmayı düşündük. Bunu tabi yanlış anlayanlar veya amacını anlayamayanlar da var ama bu bilinçli olarak çocukların sevmesi için yapılmış bir düzenleme. Bizim dönemimizi, Barış Manço'yu tanıyan çocuklar oluşturduğu için çok şanslı görüyorum ben. Şimdiki çocuklar bizim kadar yakından onu tanıma şansına sahip olamadılar.
Peki bu şarkının seçimi zor olmadı mı? En az "Anlıyorsun Değil Mi?" kadar ölümsüz eserleri var Barış Manço'nun?
Aslında benim kişisel favori Barış Manço şarkılarım çok bilinmeyenler arasındadır ama "Anlıyorsun Değil Mi?" benim sevdiğim kadar annemin de çok sevdiği bir şarkı. Biz onunla her gün dinliyoruz bu şarkıyı evde. Dolayısıyla seçimimde bu durumun da çok etkisi oldu.
"Beni Yazın" albümünün genel müzik tarzını ve albümünüzün içeriğini nasıl tanımlıyorsunuz?
Baştan albümü koyuyorsunuz, sonuna kadar rahatlıkla dinliyorsunuz! Arada hakikaten boş şarkı yok. Çünkü çok özenle seçtik şarkıları. Ben kendim de Türk Pop Müziği'ni çok dinleyen bir insanım. Hem benim kendi dinleyeceğim, dinlemekten zevk alacağım şarkılar olsun istedim, hem de gençlerin duygularını yansıtacak şarkılar olsun istedim. Zaten genelde baktığınız zaman daha masum duyguları ve masum aşkları anlatan şarkılar var. Onun dışında Emre Irmak ve Volga Tamöz yaptı düzenlemeleri, onlarla çalıştığım için de çok mutlu ve şanslı hissediyorum kendimi. Henüz ilk albümümde böyle isimlerle çalışmak çok büyük bir şans. Aynı şekilde Avrupa Müzik ailesinde olmak da büyük bir şans.
Aysel Gürel, vefatından kısa süre önce son yazdığı şarkılardan bir tanesi olan "İnce İnce"yi size verdi. Aysel Gürel'in son yazdığı şarkılardan birini seslendirmek ne hissettiriyor size?
Çok büyük bir onur veriyor bana. Bana bunu hissettirmesinin sebeplerinden birisi de şu? Aysel Gürel bana kendisi telefon açtı ve "Senin için bir şarkı seçtim" dedi. Yüzlerce şarkısının arasından, benim için, kendi elleriyle seçti bana o şarkıyı. Ayrıca hediye de etti. Bu bana ne kadar inandığını gösterir. Onun inancını kazanmış olmak bir kere benim için çok önemli. Çünkü Aysel Gürel her önüne gelene şarkı veren bir insan değildir. Beni de dinledi ayrıca. Bana şarkılar söyletti, sesimi dinledi. Bundan sonra da böyle bir olay gelişti. Hem onun son şarkılarından birini almış olmak tabi ki çok büyük bir mutluluk, hem de onun gibi bir insanı yakından tanımak çok özel bir şey gerçekten. O çok özel bir kadındı. Ben de onu tanıdığım, onunla yaşadığım, onun o hayat enerjisinden bir şeyler öğrenebildiğim için çok mutluyum.
Kendi yazdığınız söz ve besteleriniz var mı?
Ben karalıyorum kendi kendime bir şeyler. Söz yazıyorum ama onları daha ortaya çıkaracak cesareti henüz kendimde bulamıyorum. Ama bu albümde bir şarkıda iki satır sözüm var!
Hangi şarkıda, hangi sözler?
"Gel Desen de" şarkısında. "Başka tenler mi değiyor şimdi sana, bozuldu sihrin. Unutmaya çalıştıkça daha da çaresizim". İleride mutlaka böyle denemelerimi ortaya çıkaracağım tabiî ki. Bu albümde mesela Pınar Andı'nın sözleri var. Onunla biz çok uzun uzun konuştuk, fazlasıyla benim duygularımı yazdı. Pınar Andı'nın söz yazarlığına gerçekten hayranlık duyuyorum. Sizin ifade edemediğiniz şeyleri o kadar güzel kağıda döküyor ki, sanki hakikaten benim beynime girmiş ve o yazmış gibi. Bu yüzden Pınar'la çalışmaya devam etmek isterim. Çok da iyi anlaşıyoruz, birbirimizi çok seviyoruz. Tabi mutlaka ben de kendi yazdığım sözleri ortaya çıkarmak istiyorum günü geldiğinde.
Müzik dünyasında yeni çıkan isimler hemen birilerine benzetilmek istenir. Sizin açınızdan böyle bir şey yaşandı mı?
Benim başıma henüz böyle bir şey gelmedi. Ben kimsenin taklidi değilim. Ben zaten olduğum gibi çıktım. İmaj da yapmadım. Günlük hayatımda nasılsam o şekilde çıktım. Bu yüzden birini taklit etmişliğim de yok. Sesimi de kimseye benzetmiyorum açıkçası. Kendime özel bir ses tonum olduğunu düşünüyorum. Böyle bir eleştiri ile karşılaşmadım. Günün birinde karşılaşırsam böyle bir tepki ile kızmam bile, çünkü gerçekten böyle bir şey yok. Gereksiz bir eleştiri olur eğer böyle bir eleştiri gelirse de ben zaten gereksiz şeyleri kafama takan biri değilimdir.
Müzik dünyasında yeni bir isim olarak bundan sonra size gelecek olan projeleri nasıl değerlendirirsiniz?
Bir kere kaliteli ve düzgün bir iş olması lazım. En önemli kriterim bana uygun olması. Biri ile şarkı söyleyeceksem tarzlarımızın yakın olması lazım. Çok farklı bir müzik yapan bir şarkıcı ile de düet yapabilirim aslında, çok da eğlenceli olur. Mesela Zülfü Livaneli ile düet yaptım. Bir röportajımda en büyük hayalimi sorduklarında "Zülfü Livaneli ile düet yapmak istiyorum, belki beni duyar" demiştim. Zaten Zülfü Livaneli ve Barış Manço benim hayatımın iki büyük efsanesidir. Zülfü Livaneli'nin konserinde "Gözlerin" şarkısını beraber seslendirdik. "Belalım" şarkısını da tek başıma söyledim. Onunla aynı sahneyi paylaşmak benim için hayalden de öte bir şeydi. Daha albümüm çıkalı bu kadar kısa bir zaman olmuş. Serdar Ortaç ile sahneye çıktım, Zülfü Livaneli ile sahneye çıktım. Bunlar benim için çok gurur verici şeyler. Önümüzdeki zamanlarda da genç sanatçılardan düet yapmak istediğim isimler var.
Albümünüzle beraber profesyonel olarak müzik dünyasına adımını atmış bir sanatçı olarak, kendinizi görmek istediğiniz son nokta neresidir?
Herkes kendini çok güzel yerlerde, büyük başarılar elde etmiş ve milyonların sevgilisi olmuş bir şekilde görmek ister. Benim de balık burcu olarak hayal dünyamın sınırı yoktur ama çok fazla kendimi şartlandırmak istemiyorum. Ben şarkı söylemek istiyorum. İnsanlar şarkılarımı sevsin, dinlesin istiyorum. Çalıştıkça da herkes hak ettiği yere gelir diye düşünüyorum. Bunları da zaten zamanla göreceğiz.
Sizce dijital müziğin önem kazanmasının ne gibi getirileri olacak?
Esasında neler getirecek kısmından tam emin değilim ama şunu görüyorum ki müzik sektörünün geleceği artık dijitalde yatıyor. Bu artık belli bir şey çünkü albüm satışları çok az. Ben mesela kendim bir müzik dinleyicisi olarak, internetten müzik indirmek yerine gidip albümü almayı, onun sayfalarını karıştırmayı daha çok seviyorum ama bir yandan da dijital müzik listelerini de takip ediyorum, kendimi de iyi yerlerde görüyorum. Dolayısıyla gelecek adına dijital platformları ben de kesinlikle destekliyorum.
12 Kasım 2009 Perşembe
Nazlı - Beni Yazın
www.aveamuzik.com
04.09.2009
Etiketler:
Avrupa Müzik,
Aysel Gürel,
Barış Manço,
Beni Yazın,
Emre Irmak,
Lale Manço,
Nazlı,
Pınar Andı,
Röportaj,
Serdar Ortaç,
Volga Tamöz,
Zülfü Livaneli
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder