12 Kasım 2009 Perşembe

Özcan Deniz - Sevdazede

Kariyeri boyunca müzik dünyasına pek çok hit kazandıran, oyunculuğa adım atıp peşi sıra birçok başarılı sinema filminde ve televizyon dizisinde başrol oynayan Özcan Deniz yeni albümü "Sevdazede"yi geçtiğimiz aylarda müzikseverlerin beğenisine sundu. Albümün piyasaya çıkışından itibaren "İllallah", "Kalp Yarası" ve "Son Söz" şarkılarıyla dikkatleri çeken sanatçı bu hafta Avea Müzik'in konuğu olarak yeni albümünü ve dijital müziğe dair görüşlerini anlattı.

"Sevdazede" ne kadar sürelik bir çalışmanın ürünü? Albümün hazırlık aşaması ve emeği geçen diğer isimlerden bahseder misiniz?
Albüme ilk olarak "Can Hatice" şarkısı ile başladık. Sezen'in stüdyosunda o şarkıyı oluşturduktan sonra güzel bir iş ortaya çıktı. Sağına soluna üç beş şarkı daha koyup bir maxi single çıkaralım dedik. Asıl ilk adım buydu ama maxi single oldu size büyük bir albüm... Çünkü hiçbir şarkıyı atamadık. Hangi şarkıyı koyalım, hangi şarkıları çıkaralım derken 10 şarkılık bir albüm oldu. Benim daha önceki albümde de çalıştığım aranjör arkadaşım Erim Ardal ile başladık, sonra Gürsel Çelik de aranjelere dahil oldu. Ardından Bahadır Tanrıvermiş dahil oldu ve ekip büyüdü. Albümün genel prodüktörlüğünü de ben yaptım. 1 sene kadar da bu süreç sürdü.

Albümde elektronik, etnik ve rock altyapılı şarkılar dinliyoruz. Bu çeşitlilikle beraber albümün genel müzik tarzı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Biz bu kompozisyonu "Ses ve Ayrılık" ve "Canım" albümlerinde denedik ve ben çok sevdim. Benimle çok örtüştü. Etnik bir ses yapısına rock soundu çok yakıştı. Bu bana ilham verince bunun daha çok üzerine gittim ve son albümde bunun altını çizdim. Bu artık Özcan Deniz olarak solo albümlerimizin kendine has bir tarzı oldu.

Yani bundan sonraki solo albümlerinizde de bu çeşitliliği hep göreceğiz...
Evet, bu rock ve elektronik ögeleri kendi etnik sesimle birçok kez bir araya getireceğim.

"Sevdazede" kendi deyiminizle "taze ama bilgin ve dünyalı" bir proje. Size bunu söyleten unsurlar nelerdir?
Albümün kendisi böyle bir tanımı hak ediyor. Yaptığım albüm benim bugüne kadar yaptığım çalışmaların tepesinde duruyor, altında durmuyor. Taze dememin sebebi; içinde çok daha cesur, çok daha sansürsüz şarkı sözlerinin oluşu. Bilgin dememin nedeni; öğretisi olan, yani sadece kendi duygularımı anlatan değil aynı zamanda eleştirel bakışı olan ya da biraz daha kendini anlatırken daha şiirsel bir dil kullanılması. Bilgeliği buradan geliyor. Dünyalı oluşu da kullanılan sound. Evrensel bir dildir aslında sound çünkü şarkının sözünü anlamıyor olabilirsiniz. Yabancı bir şarkıcı şarkıyı söylüyor olabilir ama sound size hoş geldiğinde o şarkıyı hemen kabul edersiniz. Çok uluslararası bir şeydir bu. Onu yakaladım ben bu albümde.

Birçok şarkının söz ve müziğinde imzanızı görüyoruz. Üretiminizde size ilham verenler neler oldu?
O an. Yaşadığım bir şey değil bana ilham veren. Daha çok geçmişten ilham alıyorum. Hayatı depoluyorsunuz ya bünyenizde. Yaşadığınız her şeyi depoluyorsunuz. Sonra onlar; eğer siz yazan, çizen, üreten bir insansanız onları bir masaya dökme gününüz geliyor. Hikaye yazarken, albüm yaparken ya da bir karakteri canlandırırken hep buradan besleniyorsunuz. İşte o zaman ilham almanız gereken noktaları aramaya başlıyorsunuz. O sizi alıyor götürüyor ta çocukluğunuza kadar hayatınızın her döneminde bir gezinti yapıyorsunuz ve oralardan bir şeyler almaya başlıyorsunuz.

"Sevdazede" aynı zamanda müzik kariyerinizin 10. albümü olma özelliğini de taşıyor. Albümün bu özelliği size neler hissettiriyor?
Evet soundtrackleri saymazsak 10. albümüm. Aradan o kadar zaman geçti, sahneye çıktık. Albüm çıktıktan sonra "İllallah" şarkısını hep beraber okuyoruz. Ardından ta 20 yıl öncesine gidip oradan bir şarkıyı da hep beraber okuyoruz. Bu çok keyif verici, özel bir şey. 20 yıl önce yaptığımız ve dün yaptığımız şarkıyı da hep beraber okuyor olmak tarifi mümkün olmayacak kadar özel bir şey.

Etkili bir evlenme teklifi içeren "Teklif" şarkınızda Joaquin Rodrigo'nun ölümsüz eseri "En Aranjuez Con Tu Amor"un müziğinden uyarlama yapılmış. Bu müziği kullanma fikri nasıl oluştu?
O eser daha önce birçok dilde, hatta zamanında Türkiye'de de çevrilmiş. Her yapıldığında yeni bir şarkıymış gibi insanlara bir duygu vermiş. Ben "Buddha Bar" CD'sinde şarkıyı dinliyorum; "bunu bir yerden hatırlıyorum" diyorum ama bana asla "Rodrigo'nun Gitar Konçertosu bu" dedirtmiyor. Güzel bir düzenleme dinliyorum. Ardından Fairouz'un "Li Beirut" şarkısını dinliyorum. "Ben bunu nereden biliyorum" diyorum o da aynı şarkı ama Ortadoğulu birinin farklı bir yorumu. Baktım ki bu melodiye söz yazmak, bildiğiniz bir melodi ama şarkı formuna geldiğinde başka bir enerjisi oluşuyor. Bunu okumak istedim açıkçası benim o etnik sesimle iyi durabileceğini düşündüm. Bir taraftan da korktum. Korkum da şuydu, böyle bir klasik esere "türkücü" diye tabir ettikleri bir şarkıcının söz yazması. Topa tutulur muyum acaba, çok objektif bakılmadan tepki çeker miyim diye düşündüm. Ta ki sözler beni tatmin edene kadar. Şarkının sözleri beni tatmin edince ardından Erim Ardal buna muhteşem bir şekilde düzenledi, okuduk ve "tamam budur" dedik. Çok da iyi bir tepki aldık.

Albümde "Can Hatice" ve "Keklik Gibi" türkülerini görüyoruz. Bir yandan gelişiminizle beraber, geleneksel tarafınızdan da kopmadığınızı söyleyebilir miyiz?
Tabi ki. Aslında o türküleri koymamın nedeni şu. Birçok şey yapıyor olabiliriz ama buralıyız. Yani kök bu. Evet, biz dünyayı takip ediyor olabiliriz, dünyada olup biten şeyleri Türkiye'ye getiriyor bunları harmanlıyor ve dinleyiciye sunuyor olabiliriz ama her şeyin en yalın hali, asıl biz olan şey işte bu. Aslında biraz da onu ifade etmek için albümde en sonda "Keklik Gibi"yi 3 enstrümanla okudum. Gümbür gümbür geliyor albüm, büyük orkestrasyonlar, düzenlemeler derken finalde bir tane de böyle "asıl özümüz bu" der gibi bir türkü koydum.

Eski albümlerinizde yer alan sevilen şarkılarınızı "En İyiler" adı altında tekrar değerlendirmek gibi bir düşünceniz var mı?
Eski albümlerimden değil ama eski kendi bestelerimden böyle bir proje yapma fikrim var. Çıkmış, bilinen, belki de eski albümlerde keşfedilmeyen bana ait şarkılardan bir best of derlemek istiyorum.

İkinci klip parçanızı belirlediniz mi?
Onu daha çok radyolar belirleyecek ama bize verilen doneler daha çok "Kalp Yarası" ya da "Son Söz" olabilir gibi görünüyor. Bu ay karar vereceğim tam olarak.

Albümdeki tüm şarkılar muhakkak sanatçı için önemlidir fakat sizin için bu albümde ayrı yere sahip olan bir şarkı ve bu şarkının bir hikayesi var mı?
Bütün şarkılarım aslında. Bu daha çok dinleyicinin özel bir yere koyması ile ilgili, onu benim seçmem çok zor. Şimdi şarkılar çıkıyor, sonra onu dinleyici özel bir yere koyuyor, dinleyici onu özel bir yere koyunca otomatikman o da sizin için özel bir şarkı olmaya başlıyor. Çünkü sizin amacınız bu şarkıların dinleyiciye geçmesi. Hangisi bunu başarırsa o sizin özel şarkılarınızdan biri haline geliyor.

Biraz da albüm dışı projelerinizde bahsedelim, ilk defa bayan bir sanatçı ile düet yaptınız. Niran Ünsal'la nasıl bir araya geldiniz?
Bu Niran'ın fikriydi. Niran albüm yapmayı planlamıyordu. Şarkılarını satmayı düşünüyordu hatta bana getirdi "Aklım Hep Sende" şarkısını. "Niye albüm yapmıyorsun kızım?" dedim. Öyle bir albüm yapma hevesi kalmamıştı. Dedim ki sen Türkiye'de çok önemli seslerden ve bestecilerden bir tanesisin. Senin vitrininin hiçbir zaman boş kalmaması gerekiyor. Bu sözler onu gaza getirdi, albüm çalışmasına girdi. "Madem öyle bana vokal yapacaksın" dedi. Ben de yapacağıma söz verdim. Zaten aynı binada mixliyorduk albümlerimizi. Bir gün beni aldı, stüdyoya soktu, 15 dakikada şarkıyı okudum çıktım. Dinleyince "hakikaten haklıymış kız" dedim. Ben olmasam daha iyi olurdu bu şarkı dediğim halde gerçekten dinleyince ben de "bu şarkı düeti hak ediyor" dedim.

Kendi alanında değişim ve gelişime açık bir sanatçı olarak, yasal dijital müzik platformlarını sektörde nasıl bir yere koyuyorsunuz?
Gelecek tamamen artık dijital olacak. Ben bundan 10 sene önce de hep bunu söylüyordum. Çok yakın bir zaman içinde yaptığımız albümü fiziki bir materyal olarak piyasaya çıkarmamızın bir anlamı kalmayacak diyordum. Teknolojinin artık elimizdeki telefonlardan, bilgisayarlardan bize şarkıları böyle ulaştırmanın yollarını aradığını ve bunun gelişeceğini söylüyordum. O yüzden internetin çok önemli olduğunu, oradaki sitelerin böyle altyapılara sahip olması gerektiğini söylüyordum ve o gün geldi. Daha da ileriye gidecek. Çok yakında artık belki arşiv meraklısına az sayıda albüm piyasaya sürülecek ama genel müzik dinleyicisi için platformlar önem kazanacak. Benim tahminim dijital platform geliştikçe sıkıştırılmış müzik, yani mp3 olarak insanlara verilmeye başlandık. Bu bambaşka bir şeyin tekrar satışa çıkmasını sağlıyor: plakların... Çünkü o analog kaydı ve soundu hiçbir şekilde insanlara veremezsiniz. Mümkün değil. O şimdi yavaş yavaş hareketlenecek. Bu, Avrupa'da şu an patlamış durumda. Avrupa'da herhangi bir müzik markete girdiğinizde baya ciddi yeni plaklar görüyorsunuz, pikaplar daha doğrusu. Türkiye'de henüz bu yayılmadı ama Avrupa'da herkesin evinde bir pikap var. Avrupalı sanatçılar CD'nin yanında plaklar basmaya başladı. Şimdi bizde de bu yavaş yavaş başlıyor.

Belki sizin de 'best of' projenizi plak formatında görürüz...
Olur tabi ki neden olmasın...


www.aveamuzik.com
03.09.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder